Elon Musk'ın Dogecoin'le eğlenmesi bize değerin mantıksızlığını gösteriyor

Elon Musk, 8 Mayıs'ta "Saturday Night Live"da konuk sunuculuk yaptı (AFP)
Elon Musk, 8 Mayıs'ta "Saturday Night Live"da konuk sunuculuk yaptı (AFP)
TT

Elon Musk'ın Dogecoin'le eğlenmesi bize değerin mantıksızlığını gösteriyor

Elon Musk, 8 Mayıs'ta "Saturday Night Live"da konuk sunuculuk yaptı (AFP)
Elon Musk, 8 Mayıs'ta "Saturday Night Live"da konuk sunuculuk yaptı (AFP)

Merkez bankacıları onlardan nefret ediyor, milyarderler onlar hakkında şaka yapıyor, geri kalanımızsa oyunun ne zaman ve nasıl biteceği üzerine kafa yoruyor.
Kripto para birimleri hakkındaki büyük tartışma son birkaç gün içinde farklı bir hal aldı. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey kripto paraların içsel değerleri olmadığı ve sahiplerinin tüm paralarını kaybetmeye hazır olmaları gerektiği konusunda uyardı.
Atlantik'in diğer tarafında Elon Musk, Saturday Night Live'da (SNL) bir Anneler Günü hediyesi olarak Dogecoin hakkında şaka yaptı ve bunun üzerine Dogecoin'in fiyatı bir anda yaklaşık yüzde 30 düşse de program yayınlanırken biraz toparladı.
Bu meseleleri yakından takip etmiyorsanız, Dogecoin gerçekten de bir şaka, Bitcoin'in parodisi olarak tasarlandı ve Elon Musk en büyük destekçilerinden biri oldu: Kendisine "Dogefather" adını verdi ve konuyla ilgili düzenli olarak tweet atıyor. Sanırım dünyadaki en zengin ikinci kişiyseniz, aşağı yukarı her konuda şaka yapmanıza izin verilir fakat Musk bir bakıma Andrew Bailey'le aynı şeyi söylüyor. Kripto para birimlerinin içsel değeri yoktur ve değeri, insanlar onlara ne değer biçmeye hazırsa odur. Merkez bankası başkanının dediği üzere, bu değer "dışsal" değerdir.
Bu çok önemli bir ayrım. Çoğu şey kullanışlı olduğundan değere sahiptir: Çamaşır makineleri çamaşırlarınızı yıkar, ev yaşayabileceğiniz bir yerdir. Normal para, üç işlevi nedeniyle kullanışlıdır: bir hesap birimi, bir değer deposu ve bir değişim aracıdır. Parayı farklı şeylerin ne kadara mal olduğunu hesaplamak için kullanabilirsiniz. Daha sonra harcamak için bir kenara ayırabilirsiniz. Ve onu bir çamaşır makinesiyle veya yeterince varsa bir evle takas edebilirsiniz.
Diğer şeyler kullanışlı değildir fakat yine de değerlidir. Geçen kasım Sotheby's'de üç şişe viski, Macellan Red Collection, 756 bin 400 sterline (yaklaşık 9 milyon TL) satıldı. İçilme ihtimallerinin son derece düşük olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla bu anlamda kullanışlı değiller. Fakat orada olan, olağanüstü yüksek değerlere sahip koleksiyon parçalarına yönelik mevcut küresel eğilimin bir parçası. Aynı şey klasik arabalar ve tabii ki daha geleneksel sanat eserleri için de geçerli. Viskiler, arabalar, resimler, hepsinin dışsal değeri var.
Bu değerlerin basit bir referans noktası yok. Tek kılavuz, birinin ne ödeyeceği. Bir Ferrari 240 GTO'nun neden milyonlar değerinde olduğunu anlamayı bir dizi bilgisayar kodunun nasıl herhangi bir ederi olacağını anlamaktan daha kolay buluyorum ama herhangi birimizin ne düşündüğü bu konudan bağımsız. Değeri piyasa belirler. Ve piyasa mevcut modalar da dahil olmak üzere daha büyük güçler tarafından yönlendiriliyor ama özellikle potansiyel alıcılar arasındaki mevcut para miktarı belirleyici oluyor.
Peki ya sonra? Bir tür varlık balonunun gelişmekte olduğuna dair giderek büyüyen bir fikir birliği var. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell geçtiğimiz günlerde piyasanın bazı bölümlerinin "biraz köpüklü olduğunu ve bunun bir gerçek olduğunu" kabul etti. Merkez bankacıları bir düşüş olduğunda varlık fiyatlarını ve ekonomiyi geleneksel olarak kurtardı fakat aynı zamanda ani bir büyüme olduğunda aşırı piyasa coşkusuna sırtını yaslamak zorunda kaldı. 1951'den 1970'e kadar Fed başkanlığını üstlenen William McChesney Martin ünlü ifadeleriyle "Fed... Tam parti gerçekten hareketlenirken panç kasesini ortadan kaldıran yaşlı bakıcı konumunda" demişti.
Evet, parti şu anda kesinlikle hareketlenmiş durumda, birçok piyasada hisseler tüm zamanların en yüksek seviyesinde veya bu seviyeye yakın, Birleşik Krallık biraz geride kalıyor. Öyleyse soru, Fed'in panç kasesini alıp almayacağı değil, ne zaman alacağı: Faiz oranlarını ne zaman yükseltmeye başlayacak? Tartışmalı bir politika hamlesini ertelemek son derece cazibeli bir tercihtir. Nitekim William McChesney Martin de 1960'ların sonunda muhtemelen fazla gevşek bir politika izlemiş ve bunu 1970'lerdeki ve 1980'lerin başındaki büyük enflasyon takip etmişti.
Tahminimce merkez bankaları yine çok çekingen davranacak. Piyasaların artan mantıksızlığının yavaşça azalacağını ve bu yılın sonunda daha can sıkıcı bir şey yapmak yerine, faiz oranlarını biraz artırarak kurtulabileceklerini umacaklar. Bu durumda suçu kripto para birimlerindekiler de dahil olmak üzere spekülatörler üstlenecek, merkez bankaları değil. Ne var ki bankacılar, Andrew Bailey'nin hatta Elon Musk'ın da şaka yollu yaptığı üzere bizi gereğince uyardıklarını söyleyebilecekler.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe