Sunucu Oprah Winfrey: Tecavüze uğramak beni kızların ‘erkeklerle dolu bir dünyada güvende olmadıklarına’ ikna etti

Amerikalı Televizyon sunucusu Oprah Winfrey, New York'ta kadınlar zirvesinde konuşuyor (Reuters)
Amerikalı Televizyon sunucusu Oprah Winfrey, New York'ta kadınlar zirvesinde konuşuyor (Reuters)
TT

Sunucu Oprah Winfrey: Tecavüze uğramak beni kızların ‘erkeklerle dolu bir dünyada güvende olmadıklarına’ ikna etti

Amerikalı Televizyon sunucusu Oprah Winfrey, New York'ta kadınlar zirvesinde konuşuyor (Reuters)
Amerikalı Televizyon sunucusu Oprah Winfrey, New York'ta kadınlar zirvesinde konuşuyor (Reuters)

Amerikalı sunucu Oprah Winfrey, çocukken tecavüze uğramasının onu ‘erkeklerle dolu bir dünyada kızların güvende olmadığına’ ikna ettiğini açıkladı.
The Independent'a göre, Winfrey, Prens Harry ile ortak yapımcılığını üstlendiği "The Me You Can't See" (Göremediğin Ben) adlı yeni bir program hakkında verdiği röportaj sırasında ​​yaşadığı şoku hatırlarken gözyaşlarını tutamadı.
Geçtiğimiz günlerde Apple TV'de yayınlanmaya başlayan program, Lady Gaga ve Glenn Close da dâhil olmak üzere farklı kesimlerden çok sayıda insanın akıl sağlığı konusunu ele alıyor.
Programın ilk bölümünde Winfrey, çocukken akrabalarından biri tarafından yıllarca tecavüze uğradığını söyledi.
Winfrey, "9 yaşından 12 yaşına kadar 19 yaşındaki kuzenim tarafından tecavüze uğradım. Tecavüzün ne olduğunu ve tecavüz kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Hatta bana ne olduğunu bile bilmiyordum ve bu sırrı sakladım" dedi.
Winfrey, Güney Afrika'da kızlar için özel okul açıldığında, çocuklara yönelik cinsel istismarın ne derece yaygın olduğunu öğrendiğini söyledi.
Orada bir öğrencinin büyükannesine amcasının ‘kendisine zarar verdiğini’ ancak büyükannesinin ona inanmadığını duyduğunu ifade etti.
Sonra okuldaki birçok kız, maruz kaldıkları cinsel istismar konusunda konuşmaya başladı.
Yine bir bölümde Lady Gaga, yıllar önce maruz kaldığı tacizin travmasının yeniden ortaya çıkmasından dolayı turnede ‘psikolojik çöküş’ yaşadığını açıklamıştı.

 


Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe