Teknoloji Amerika’nın gücü mü zayıflığı mı?

Başkan Biden ve ailesinin “Venmo” uygulaması aracılığıyla kişisel bilgilerinin ele geçirilmesi, ABD’nin siber güvenlik sorununu açığa çıkardı.

Başkan Biden, ABD siber savunma sisteminin güçlendirilmesi için bir yürütme emri imzaladığı Washington DC’de (Getty)
Başkan Biden, ABD siber savunma sisteminin güçlendirilmesi için bir yürütme emri imzaladığı Washington DC’de (Getty)
TT

Teknoloji Amerika’nın gücü mü zayıflığı mı?

Başkan Biden, ABD siber savunma sisteminin güçlendirilmesi için bir yürütme emri imzaladığı Washington DC’de (Getty)
Başkan Biden, ABD siber savunma sisteminin güçlendirilmesi için bir yürütme emri imzaladığı Washington DC’de (Getty)

İsa Nehari
Federal hükümeti ve özel şirketleri hedef alan bir dizi siber saldırıdan sonra ABD Başkanı Joe Biden, 12 Mayıs Çarşamba günü, siber güvenliği artırmak için bir yürütme emri imzaladı. Bu siber saldırıların sonuncusu Kuzey Amerika’daki en büyük petrol boru hattı sistemine yapılan saldırı olmuştu.
Pek çok yürütme emri imzalamakla tanınan Joe Biden’ın verdiği son emir, ABD’nin siber savunmasının iyileştirilmesi için uzun bir yolda atılan ilk adımdan başka bir şey değil. ABD’li uzmanlar, ülke dijital sektörde yasal bir boşluk yaşarken, rakip ülkelerin teknolojik ilerlemeler kaydettikleri hususunda ciddi uyarılarda bulunuyorlar. Siber saldırılar, Washington yönetimine bu gerçeği en etkili şekilde gösteren unsur oldu.

"Venmo için tehlike çanları çalıyor"
Hükümete ve özel sektöre, ABD’nin güvenliğini tehdit eden kötü niyetli elektronik müdahalelerle mücadele etmek ve hükümete satılan programların güvenliğini artırmak için ortaklık çağrısını öngören karardan iki gün sonra, dört gazeteci “BuzzFeed” haber sitesi ve kullanıcıların akıllı telefonlarını kullanarak para transfer etmelerine olanak sağlayan “Venmo” uygulaması aracılığıyla Başkan Biden ve eşinin kişisel bilgilerinin ve mahremiyetlerinin ihlal edilmesi hususunda bir tartışma başlattı.
New York Times gazetesinden yayınladığı habere göre, Başkan Biden’ın torunlarına para göndermek için kullandığı bir program aracılığıyla içinde Başkan’ın ailesinin, torunlarının, üst düzey Beyaz Saray yetkililerinin ve aynı uygulama aracılığıyla onların temas kurdukları kişilerin bulunduğu yüzlerce kişinin bilgileri ele geçirildi. Başkan Biden ve First Lady, birkaç saat içinde uygulamadaki hesaplarını silmeleri saatler sürdü. Twitter kullanıcılarının bir kısmı bu olayı yalanlarken, bir kısmı doğrulayarak “skandal” şeklinde paylaşımlar yaptılar.
Bir ABD başkanının PayPal ın “Venmo” uygulamasını kullanmasını gerçek kabul edemeyen kimseler, Biden’ın geniş bağlantı ağının tüm dünyaya açık olduğu gerçeğini kabul etmekte daha büyük zorluk yaşayabilirler. Elbette ki yankı uyandıran bu haberin yayınlanmasından birkaç saat sonra ABD başkanı ve eşinin hesapları kapatıldı. Ancak The Independent’a göre bu olay ulusal güvenliği etkileyebilecek sorunlarını açığa çıkardı.
“Venmo” uygulamasının sözcüsü ise kullanıcıların kişisel bilgilerinin güvenliğinin ve gizliliğinin her zaman öncelikleri olduğunu, müşterilerin işlemlerini özel hale getirme ve uygulamadaki gizlilik ayarlarını belirleme hakkına sahip olduğunu belirtti. Güvenli para transferi gerçekleştirebilmek için tüm Venmo kullanıcılarının gizlilik önlemlerini geliştirmek ve iyileştirmek için sürekli çalıştıklarını ifade etti.

"Altyapı tehdit altında"
Dünya, ABD’nin teknolojik olarak lider ülkelerden biri olduğu imajını zihnine yerleştirmiş durumda. Nasıl yerleştirmesin, 275 milyar dolarlık üretim yaptığı tahmin edilen “Silikon Vadisi” ABD’de bulunuyor. Ancak, Amerikan kurumlarını hedef alan siber saldırılar ve ABD’nin Rusya ve Çin’i işaret ederek bu saldırılara vermiş olduğu tepkiler bu imajın günden güne aşınmasına sebep oluyor.
The Verge sitesi, petrol boru hattına yapılan ve yakıt istasyonları önünde araba kuyrukları oluşmasına sebep olan saldırının, ABD’nin zayıflığını göstermek için tek başına yeterli olduğunu ifade etti. Kendisiyle güvenlik sistemindeki açıklar keşfedilen, bilgi sistemlerinin şifreleri çözülen ve bilgi çalınarak karşılığında fidye talep edilen yazılımlara karşı güvenlik sisteminin başarısız olduğunu aktaran The Verge sitesi olayı “fidye yazılımı salgını” olarak isimlendirdi.
Siber tehdit artık yalnızca veri hırsızlığı kapsamında değil, ABD’nin enerji altyapısı üzerinde de tehdit teşkil ediyor. “Darkside” grubu tarafından yapıldığı düşünülen petrol boru hattı saldırısı bunu açıkça ortaya koyuyor. Güvenlik ve Teknoloji Enstitüsü CEO’su Philip Rayner, son saldırının en üst düzeyde önlemi gerektiren fidye yazılımı salgının bir başka örneği olduğunu aktarıyor.
Ancak Rayner’a göre kötü amaçlı fidye yazılımları sadece enerji sektörü için tehlike teşkil etmiyor. Bu yazılımlar, hayatın idamesi için son derece öneme sahip olan sağlık hizmetleri, finans sistemleri ve teknoloji şirketleri için de son derece riskli. Rayner, geçen ay Apple’ın alt yüklenicilerinden birinin 50 milyon dolarlık bir fidye saldırısına maruz kaldığını belirtti.
ABD’nin uğradığı siber saldırılar sadece onun teknolojik alanda geri kaldığını gözler önüne sermiyor. Bunun yanı sıra dijital dönüşümün olumsuz yönlerini de açığa çıkarıyor. Dijital dönüşüm, sanayi şirketlerinin gözetim ve denetiminin kolaylaşmasını ve üretimlerini artırmalarına olanak sağlasa da The Financial Times gazetesi bu dönüşümün enerji, su ve sağlık gibi temel hizmetler alanlarında siber suçlular için yeni fırsatlar doğurduğunu belirtiyor

"Biden yönetimi göreve çağırdı "
Başkan Biden, artan siber tehditlere karşı koymak, siber saldırıların ardından durumu analiz etmek ve tavsiyeler almak için kamu ve özel sektör yetkililerinden oluşan bir “Siber Güvenlik İnceleme Kurulu” kurulmasını öngören yürütme emri çıkardı. İlgili kurul, federal ağları koruyacak, ABD hükümeti ile özel sektör arasında siber konularda bilgi paylaşımını geliştirecek ve meydana gelen olaylarda ABD’nin müdahale etme kabiliyetini artırarak siber güvenlik sistemlerini modernize edecek.
Biden’ın çıkardığı bu emir, savunma sistemlerini modernize etmek ve saldırılara hızlıca tepki verebilmek için olumlu bir adım. Ancak bu adımın, siber saldırıların ciddi zararlar vermeden püskürtülmesi için yeterli olup olmayacağı tartışmalı bir konu.
Biden yönetimi, petrol boru hattına yapılan saldırının tek başına federal yönetimin yeterli olmadığını hatırlattığına inanıyor. Zira Amerika’da hayati önem taşıyan temel altyapının çoğunu özel sektör yönetiyor. Bu şirketler siber saldırılar karşısında kendi kararlarını veriyorlar. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre bu sebeple Biden yönetiminin bu dosyaya odaklanması, özel sektör şirketlerini siber saldırılar hususunda federal yönetimin yaklaşımını takip etmeye ve gelecekteki olayları azaltmak için siber güvenlik yatırımlarını artırmaya teşvik etmesi bekliyor.
Bu hususta en önemli adım devlet ile özel sektör arasında bilgi alışverişinin önündeki engellerin kaldırılmasıdır.  Sözleşmelerden kaynaklanan engellerin kaldırılması, hizmet sağlayıcıların, hükümet ağlarını etkileyebilecek ihlal girişimlerinin bilgilerini paylaşmalarının zorunlu kılınması federal yönetim için daha etkili savunma sağlamak ve tüm ülkenin siber güvenliğini artırmak için zaruridir. Bilgi teknolojileri hizmet sağlayıcıları, bilgi paylaşma konusunda isteksiz olduklarından veya tüketici sözleşmeleri kapsamında bilgi paylaşamamalarından dolayı yeni yürütme emrinin bu engelleri kaldıracağı ve şirketleri bilgi paylaşmaya teşvik edeceği öngörülüyor.
Philadelphia’daki Temple Üniversitesi’nden alınan verilere göre, ABD’nin kritik altyapısı, 100’ü bu yıl olmak üzere 2019’dan bu yana 700 fidye yazılımı saldırısına maruz kaldı. Siber korsanlar geçtiğimiz Şubat ayında Florida’daki su ikmal sistemine sızdılar. Bir diğer korsan grubu ise bu ay San Diego’daki hastanelerin sistemini bozdu. ABD’li yetkililer siber korsanlar nedeniyle geçen yıl bir doğalgaz depolama tesisini kapatmak zorunda kaldıklarını açıklamıştı.



Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Eski Twitter çalışanı platformu geri getirmek için kolları sıvadı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD merkezli bir girişim, Elon Musk devralmadan önceki Twitter'ın orijinal işlevlerini ve markasını hayata döndüren yeni bir sosyal ağ kurmaya çalışıyor.

Operation Bluebird adlı Virginia merkezli girişim, "terk edilmiş" Twitter ticari markalarını geri almasına izin verilmesi için ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi'ne (USPTO) çoktan dilekçe sundu.

Musk'ın platformu 44 milyar dolarlık bir anlaşmayla devralmasından 9 ay sonra, Temmuz 2023'te Twitter'ın adı X olarak değiştirilmişti.

Şirket, X.com'a yönlendiren Twitter.com internet sitesinin hâlâ sahibi ancak eski kuruluşa ait tüm logoları veya referansları çevrimiçi ortamdan kaldırdı.

X ayrıca kuş odaklı terminolojiye gönderme yapan özellikleri de yeniden adlandırdı; örneğin "Birdwatch" (kuş gözlemi) adlı doğrulama programı artık "Topluluk Notları" diye biliniyor.

Operation Bluebird'ün twitter.new alan adına halihazırda sahip olması, ilgili kişilerin platformun muhtemel açılışından önce kullanıcı adı ayırtmasına olanak tanıyor.

İki tescilli marka avukatı Michael Peroff ve Stephen Coates bu girişimi yönetiyor. Coates daha önce 2014-2016'da Twitter'ın ticari marka, alan adı ve pazarlama müdür yardımcısı olarak görev yapmıştı.

Operation Bluebird'ün USPTO'ya yaptığı başvuruda "Twitter ve Tweet markaları, X Corp.'un ürünlerinden, hizmetlerinden ve pazarlamasından tamamen silindi, efsanevi kuş logosu fiilen terk edildi ve markayı kullanmaya devam etme niyeti sözkonusu değil" ifadeleri yer alıyor.

Bluebird işbu dilekçede, X Corp.'un Twitter markasındaki haklarından yasal olarak vazgeçtiği, tartışmalı markaların yeniden kullanılmasına dair hiçbir niyeti olmadığı, USPTO'ya yanlış beyan ve bildirimlerde bulunarak sahtekarlık yapmayı sürdürdüğü gerekçesiyle, tüm tartışmalı markaların iptalini talep etmektedir.

Dilekçede ayrıca şirketin isminin Twitter'dan X'e çevrilmesinden kısa süre önce Musk'ın yaptığı bir paylaşıma da değiniliyor.

Musk, 23 Temmuz 2023'te "Ve yakında Twitter markasına ve yavaş yavaş tüm kuşlara veda edeceğiz" diye yazmıştı.

Musk ve X'in USPTO dilekçesine yanıt vermek için şubata kadar vakti var. The Independent cevap hakkı için X'le temasa geçti.

Independent Türkçe


En zararlı" yapay zekalar listelendi

(Unsplash)
(Unsplash)
TT

En zararlı" yapay zekalar listelendi

(Unsplash)
(Unsplash)

Anthony Cuthbertson Teknoloji Editör Yardımcısı @ADCuthbertson 

Yeni bir araştırmaya göre yapay zeka şirketlerinin büyük çoğunluğu, teknolojinin getirdiği felaket risklerini yönetmekte başarısız.

Kâr amacı gütmeyen Future of Life Institute'teki yapay zeka güvenliği uzmanlarının değerlendirmesi, önde gelen 8 yapay zeka şirketinin "bu kadar güçlü sistemlerin gerektirdiği somut güvenlik önlemlerinden, bağımsız denetimden ve güvenilir uzun vadeli risk yönetimi stratejilerinden yoksun olduğunu" ortaya koydu.

Yapay Zeka Güvenlik Endeksi'nde en iyi puanları ABD şirketleri alırken, Anthropic, ChatGPT'nin yaratıcısı OpenAI ve Google DeepMind'ı geride bıraktı. Çin şirketleriyse genel olarak en düşük notları alırken, Alibaba Cloud, DeepSeek'in hemen arkasında yer aldı.

Varoluşsal risk değerlendirmesinde hiçbir şirket D'nin üzerinde not almazken, Alibaba Cloud, DeepSeek, Meta, xAI ve Z.ai, F notu aldı.

Araştırmada, "Varoluşsal güvenlik, sektörün temel yapısal başarısızlığı olmaya devam ediyor ve hızlanan yapay genel zeka/süper zeka hedefleriyle güvenilir kontrol planlarının yokluğu arasındaki giderek genişleyen uçurum her gün daha endişe verici hale geliyor" dendi.

Şirketler yapay genel zeka ve süper zeka hedeflerini hızlandırırken, hiçbiri felaket niteliğindeki kötüye kullanımı veya kontrol kaybını önlemek için güvenilir bir plan ortaya koyamıyor.

Önde gelen yapay zeka şirketlerine temel güvenlik konularında verilen puanlar (Future of Life Institute)Önde gelen yapay zeka şirketlerine temel güvenlik konularında verilen puanlar (Future of Life Institute)

Raporun yazarları, yapay zeka şirketlerinin kendi güvenlik değerlendirmelerinde daha şeffaf olmaları ve yapay zeka psikozu gibi daha acil zararlardan kullanıcıları korumak için daha fazla çaba göstermeleri çağrısında bulundu.

UC Berkeley'den bilgisayar bilimleri profesörü Stuart Russell, "Yapay zeka CEO'ları insanüstü yapay zekanın nasıl inşa edileceğini bildiklerini öne sürüyor ancak hiçbiri kontrolü kaybetmemizi nasıl önleyeceklerini gösteremiyor. Bu gelişmeden sonra insanlığın hayatta kalması artık bizim elimizde değil" dedi.

Nükleer reaktör gereksinimlerine uygun olarak, yıllık kontrol kaybı riskini yüz milyonda bire indirebileceklerine dair kanıt arıyorum. Bunun yerine, riskin onda bir, beşte bir, hatta üçte bir olabileceğini kabul ediyorlar ve bu sayıları ne haklı çıkarabiliyorlar ne de iyileştirebiliyorlar.

OpenAI temsilcisi, şirketin "sistemlere güçlü güvenlik önlemleri eklemek ve modelleri titizlikle test etmek" için bağımsız uzmanlarla çalıştığını belirtti.

Google sözcüsüyse şunları söyledi:

Sınır Güvenlik Çerçevemiz, güçlü sınır yapay zeka modellerinden kaynaklanan ciddi riskleri ortaya çıkmadan önce belirlemek ve azaltmak için özel protokoller sunuyor.

Modellerimiz daha gelişmiş hale geldikçe, kabiliyetlerimizle aynı hızda güvenlik ve yönetim konusunda yenilik yapmaya devam ediyoruz.

Independent, yorum için Alibaba Cloud, Anthropic, DeepSeek, xAI ve Z.ai'yla iletişime geçti.

Independent Türkçe, independent.co.uk/tech


NASA ve ESA'dan yeni 3I/ATLAS görüntüleri: İki kuyruğu var

Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
TT

NASA ve ESA'dan yeni 3I/ATLAS görüntüleri: İki kuyruğu var

Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)
Hubble Uzay Teleskobu, yıldızlararası kuyrukluyıldız 3I/ATLAS'ı 30 Kasım'da ikinci kez gözlemledi (NASA)

3I/ATLAS'ın yeni yayımlanan görüntüleri, yıldızlararası cismin aktivitesinin arttığını ve iki kuyruğu olduğunu ortaya çıkardı.

Oumuamua ve Borisov'dan sonra Güneş Sistemi'nde görülen ilk yıldızlararası cisim olan 3I/ATLAS, son aylarını sistemin iç kısımlarında ilerleyerek geçirdi.

Kuyrukluyıldız, Mars'a ve Güneş'e en yakın konumuna ekimde ulaştı.

Gökbilimcilerin çeşitli teleskoplarla aylardır takip ettiği cisim Dünya'ya en yakın konumuna yaklaşırken, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) yeni görüntülerini paylaştı.

Görüntüler, 3I/ATLAS'ın Güneş'e yaklaştığında çok parlak ve aktif hale gelerek uzaya büyük miktarda süblimleşmiş gaz ve toz püskürttüğünü ortaya koydu.

NASA'nın Hubble Uzay Teleskobu, 3I/ATLAS'ı keşfinden kısa bir süre sonra temmuzda gözlemleyen ilk araçlardan biriydi. 

Bilim insanları emektar teleskobu bir kez daha kuyrukluyıldızın gizemlerini açığa çıkarmak için kullandı. 

30 Kasım'da Hubble, gökcismini Dünya'dan 286 milyon kilometre uzaktayken görüntülemeyi başardı. 

Fotoğrafın merkezindeki parlak beyaz nokta, kuyrukluyıldızın çekirdeğini (ana gövdesi) ve etrafını saran parlak gaz ve toz atmosferi olan komayı gösteriyor.

Kuyrukluyıldızlar genellikle Güneş'e yaklaştıkça içlerindeki buzun ısınıp süblimleşmesiyle parlaklaşıyor. Yıldızın enerjisi bu gazı Güneş'ten uzağa doğru uzanan bir kuyruk haline getiriyor. Cismin Güneş'e bakan en sıcak tarafındaysa, yıldıza doğru eğimli gaz ve toz püskürmeleri meydana gelebiliyor.

Hubble'ın yeni görüntüsünde bu olguların ikisi de belli belirsiz görülebiliyor.

zxscdfrg
Juice aracı, 3I/ATLAS'ın iki kuyruğunu gözler önüne serdi (ESA)

NASA'nın yanı sıra ESA da Jüpiter'e doğru yol alan Juice aracının çektiği 3I/ATLAS görüntüsünü yayımladı.

Nisan 2023'te fırlatılan Juice, Jüpiter'in en büyük üç uydusu Ganymede, Calliston ve Europa'da yaşam belirtileri arayacak. 

2031'de hedefine ulaşması beklenen araç 2 Kasım'da Hubble'a kıyasla daha yakın bir mesafeden 3I/ATLAS'ın görüntüsünü yakaladı. 

Aslında Juice'un, kuyrukluyıldızın 66 milyon kilometre uzağından edindiği veriler Şubat 2026'dan önce bilim insanlarının eline geçmeyecek.

Ancak araştırmacılar yıldızlararası cisim hakkında daha fazla bilgi edinmek için verinin bir kısmını indirdi.

Yeni yayımlanan görüntüde, kuyrukluyıldızı çevreleyen komanın yanı sıra iki kuyruk seçiliyor: plazma kuyruğu ve toz kuyruğu.

ESA'dan yapılan açıklamada "Kuyrukluyıldızın koma diye bilinen, parlayan gaz halesini açıkça görmekle kalmıyor, aynı zamanda iki kuyruğa dair işaretler de görüyoruz" ifadeleri kullanılıyor: 

Kuyrukluyıldızın elektrik yüklü gazdan oluşan 'plazma kuyruğu' karenin tepesine doğru uzanıyor. Ayrıca çerçevenin sol alt kısmına doğru uzanan, küçük katı parçacıklardan oluşan daha soluk bir 'toz kuyruğu'nu da görebiliyoruz.

Güneş Sistemi'nde ortaya çıkan kuyrukluyıldızlar genellikle komanın yanı sıra bu iki kuyruğa da sahip oluyor. 

Bilim insanları şubat sonlarında daha fazla verinin gelmesiyle 3I/ATLAS hakkında daha net bilgiler edinmeyi umuyor.

Ayrıca Dünya'ya yaklaşan cisim, pek çok aracın yanı sıra James Webb Uzay Teleskobu tarafından da görüntülenecek. 

3I/ATLAS'ın, 19 Aralık'ta 270 milyon kilometre uzaklığa gelerek Dünya'ya en yakın mesafesine ulaşması bekleniyor.

Independent Türkçe, Live Science, CNN, ESA