BAE ve Mısır Gazze’de ateşkesi görüştü

BAE barışı sağlamak için tüm taraflarla çalışmaya hazır olduğunu bildirdi

Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE ve Mısır Gazze’de ateşkesi görüştü

Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan

BAE, Filistin ve İsrail’in yapmış olduğu ateşkes anlaşmasını memnuniyetle karşıladı. Tüm taraflar arasında sükunet sağlamaya ve güven inşa etmeye katkıda bulunmaya devam etmek istediklerini ifade eden yönetim, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e acil ateşkes çağrısı, siyasi bir diyalog başlatma ve en üst düzeyde özdenetim uygulama çağrılarında bulunduğu için de teşekkür etti.
Şarku’l Avsat’ın BAE resmi haber ajansı WAM’dan aktardığı habere göre, Abu Dabi Veliaht Prensi ve Birleşik Arap Emirlikleri Genelkurmay Başkan Yardımcısı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile yaptığı telefon görüşmesinde, Gazze’deki ateşkes anlaşmasını ele aldı. BAE’nin, Mısır’ın bölgede güvenlik ve istikrarın sağlanması uğruna ortaya koyduğu çabalara verdiği desteği dile getiren Veliaht Prens, Mısır’ın Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlayan çabalarına ve Başkan es-Sisi’nin sükuneti sağlamak ve masum sivillerin kanlarının dökülmesini engellemek için oynadığı önemli insani role de övgüde bulundu.
Şeyh Muhammed bin Zayed, özellikle İsrail ve Filistinli yetkililer tarafından daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, BAE’nin ateşkesi sürdürmek, gerginliği azaltmak ve barışı sağlamak amacıyla yeni yöntemler keşfetmek için tüm taraflarla çalışmaya hazır olduğunu ifade etti.
BAE'nin BM Büyükelçisi ve Daimî Temsilcisi, Dışişleri ve Uluslararası Siyasi İşler Bakan Yardımcısı Lana Nuseybe, Ülkesi adına tüm mağdurların ailelerine taziyelerini iletti ve şunları söyledi: “Son iki haftadır yaşanan olaylar bize, çatışmayı sona erdirmek için uzun vadeli bir çözüm bulmayı amaçlayan diplomatik bir diyaloğa acil ihtiyaç olduğunu hatırlattı”. Nuseybe, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Bağlantısızlar Hareketi’nin Birleşmiş Milletler’e talebi üzerine, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Ortadoğu’daki genel durum ve Filistin sorunu üzerine düzenlediği toplantıda konuştu. Nuseybe toplantıda şunları söyledi: “Son iki haftadır devam eden şiddet ve artan sivil kurban sayısı gösteriyor ki, Güvenlik Konseyi ve Genel Kurul kararları uyarınca Filistin meselesine adil, kapsamlı ve barışçıl bir çözüm bulmak için uluslararası çabaları arttırmamız gerekiyor”.
Nuseybe ayrıca, Mescid-i Aksa’da ve işgal altındaki Doğu Kudüs’te yaşananların yanı sıra, kadınlar ve çocuklar da dahil birçok sivilin ölümüyle sonuçlanan Filistinlilerin zorla Şeyh Cerrah mahallesinden çıkartılma olayı da dahil olmak üzere, Mayıs ayının başından bu yana Filistin halkına karşı yapılan uluslararası hukuka aykırı uygulamalarla ilgili endişesini dile getirdi.
Nuseybe’nin konuşmasında, İsrail’in uluslararası insan hakları hukuku ve ilgili tüm Birleşmiş Milletler kararları dahil olmak üzere uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine uymasının önemini vurguladı ve aynı zamanda İsrail’in Filistinli sivilleri koruması gerektiğine, işgal altındaki yerleşim yerlerinde Filistin mülklerini yıkmaktan ve oralarda yeni Yahudi yerleşim yerleri inşa etmekten vazgeçmesi gerektiğine ve Filistinlilerin zorla yerlerinden edilmesinin durdurulmasının önemine değindi. Nuseybe, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün tarihi kimliğini, ilgili Birleşmiş Milletler kararlarına uygun olarak korumanın temel önemini vurguladı ve ayrıca Filistin halkının dini törenleri uygulama hakkına ve uluslararası hukuk ve mevcut tarihsel durum gereğince Ürdün’ün Kudüs’teki kutsal mekanların koruyucusu rolüne saygı duymanın önemine işaret etti.
Lana Nuseybe, ülkesinin, Orta Doğu’da barış sürecini ilerletmeyi hedefleyen ve 1967 (Haziran) sınırları esas alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulmasıyla iki devletli bir çözüme ulaşmayı amaçlayan tüm bölgesel ve uluslararası çabaları desteklemeye hazır olduğunu yineledi. Nuseybe, Referans olaraksa İlgili Birleşmiş Milletler kararlarını, Madrid Konferansı Şartlarını ve Arap Barış Girişimi’ni verdi.
Nuseybe, BAE’nin İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki insani ve ekonomik koşulların büyük çapta kötüleşmesinden duyduğu derin endişeyi dile getirdi ve salgının (Covid-19) yayılmasıyla durumun daha da kötüleştiğine dikkat çekti. Acilen kalıcı bir çözüme ulaşmaya ihtiyaç olduğunu vurgulayan Nuseybe, bu bağlamda uluslararası toplumun Filistin halkına destek vermesi gerektiğini ve aşıların ve gerekli tıbbi ekipmanların acil olarak sağlanması zorunluluğunu vurguladı. Nuseybe konuşmasını sonlandırırken, BAE’nin istikrarlı ve gelişmiş bir bölgede güvenlik ve refah içinde yaşamayı hak eden Filistinli, Arap ve İsrailli nesiller için daha iyi bir gelecek elde etme uğruna bölgesel ve uluslararası ortaklarıyla birlikte çalışmaya devam edeceğine söz verdi.



Kuveyt Emiri, BAE Devlet Başkanı ile iki ülke arasındaki ilişkileri görüştü

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
TT

Kuveyt Emiri, BAE Devlet Başkanı ile iki ülke arasındaki ilişkileri görüştü

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)
Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan (WAM)

Kuveyt Emiri Şeyh Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, bugün resmi bir ziyaret için Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gitti.

Şeyh Meşal ve beraberindeki heyet Abu Dabi’de, BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan tarafından karşılandı.

Kuveyt Emiri ve BAE Devlet Başkanı’nın görüşmesinde, iki ülke arasındaki ilişkilerin karşılıklı çıkarlara hizmet edecek şekilde, ekonomi, ticaret, yatırım ve kalkınma başta olmak üzere çeşitli alanlarda güçlendirilmesi ele alındı.

Ayrıca ortak ilgi alanına giren, birçok bölgesel ve uluslararası konu hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

Taraflar, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve halklarının ortak çıkarlarını gerçekleştirmek ve bölgede güvenlik ve istikrarın artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla bölge ve dünyanın karşı karşıya olduğu zorluklar ışığında, ortak Körfez eylemini desteklemenin önemine değindi.

Bu bağlamda, BAE ve Kuveyt’in ortak Körfez eylem sisteminin temel direkleri olduğu ve bu sistemi güçlendiren her şeyin KİK ülkelerindeki halkların yararına olduğu vurgulandı.

Şeyh Muhammed bin Zayed, Kuveyt Emiri tarafından gerçekleştirilen Körfez turunun, Körfez ortak eylem sisteminin yanı sıra Körfez halklarının dayanışma, işbirliği ve entegrasyona yönelik isteklerini destekleme konusundaki isteklerinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

Liderler görüşmede, iki ülke ve halkları arasındaki tarihsel ilişkilerin kardeşçe olduğunu, güçlü saygı ve anlayış temellerine dayandığını, karşılıklı uyum ve hedeflerin birliğine, ortak kadere ve işbirliğine olan sağlam inançla desteklendiğini ifade etti.

Kuveyt Emiri ise, ülkesinin tüm alanlarında ilişkileri güçlendirme ve geliştirme konusundaki isteğini vurguladı.

BAE, Kuveyt Emiri’nin, ülkesinde yönetimin başına geçtikten sonra yaptığı ilk Körfez turunun son durağı oldu.


BAE, kasırga felaketinin ardından Burj Khalifa’yı Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırdı

Dubai’deki Burj Khalifa Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırıldı (Facebook)
Dubai’deki Burj Khalifa Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırıldı (Facebook)
TT

BAE, kasırga felaketinin ardından Burj Khalifa’yı Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırdı

Dubai’deki Burj Khalifa Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırıldı (Facebook)
Dubai’deki Burj Khalifa Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırıldı (Facebook)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesine neden olan sel felaketinin ardından Libya halkıyla dayanışma amacıyla Dubai’nin sembol binası Burj Khalifa’yı Libya bayrağının renkleriyle ışıklandırdı.

Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre, Burj Khalifa’nın Facebook sayfası üzerinden paylaşılan videoda, binanın ön cephesinde “BAE halkından Libya ve kardeş halkına. Kalbimiz ve aklımız sizinle. Allah Libya’yı ve halkını korusun” yazdığı görüldü.

Libya’nın doğusunu iki gündür kasıp kavuran Daniel Kasırgası’nın neden olduğu sel ve su baskınları sonrası hayatını kaybedenlerin sayısı giderek artıyor.

Yerel basına göre, 6 bin 800’den fazla insan hayatını kaybederken, 10 binden fazla kişinin kayıp olduğu tahmin ediliyor.


BAE ve Etiyopya, ikili ilişkileri genişletmek istiyor

BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed görüşmesinden (WAM)
BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed görüşmesinden (WAM)
TT

BAE ve Etiyopya, ikili ilişkileri genişletmek istiyor

BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed görüşmesinden (WAM)
BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed görüşmesinden (WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, gerçekleştirdikleri görüşmede, iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerinin yanı sıra tüm bölgesel ve uluslararası ortak endişe konularını ele aldı.

Nahyan ve Ahmed arasında gerçekleşen görüşme, ekonomik, yatırım ve hayati kalkınma yönlerinde çeşitli işbirliği yollarını, iki ülkenin gelecekteki özlemlerine hizmet etmek ve halkların refahına katkıda bulunmak için tüm sektörlerde gelişme potansiyellerini içeriyordu.

Taraflar, bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile iki ülkeyi ilgilendiren bir dizi konuyu ele alırken, vatandaşların yaşam kalitesini ve refahını artırmaya katkıda bulunan işbirliği ve etkili ortaklıklar kurmanın önemini vurguladı. Etiyopya Başbakanı, BAE Devlet Başkanı’nın ülkesini ziyaret etmesinin, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine güçlü bir ivme kazandırdığını söyledi.

BAE Devlet Başkanı Addia Ababa’da Abiy ile yaptığı görüşmede (WAM)
BAE Devlet Başkanı Addia Ababa’da Abiy ile yaptığı görüşmede (WAM)

Nahyan, ülkesinin ortaklık ve işbirliğine dayalı dost ülkelerle dış ilişkilerini güçlendirme çabasının bir parçası olarak, Etiyopya ile karşılıklı güven ve saygıya dayalı ve ortak çıkarlara hizmet eden işbirliğini geliştirme konusundaki istekliliğini teyit etti.

BAE Devlet Başkanı açıklamasında, “BAE ile Etiyopya arasındaki ilişkiler büyüyor, son yıllarda özellikle her iki ülke sürdürülebilirlik ve kalkınmaya hizmet eden alanlarda niteliksel ilerlemeye tanık oluyor” diyerek, özellikle tarım, gıda güvenliği, enerji, ticaret, yatırım, teknoloji ve diğer sektörlerde dost Etiyopya ile ilişkilerini ilerletme konusundaki istekliliğini vurguladı.

Ticari ortaklık

Etiyopya'nın, ülkesi için iki ülke arasındaki petrol dışı ticaret hacminin 2022'de 1,4 milyar dolara ulaşmasıyla Afrika’daki önemli bir ticaret ortağı olduğunu söyleyen Nahyan, “Önümüzdeki yıllarda bu sayıyı artırmak için çalışıyoruz. İki ülkenin yenilenebilir enerji ve güneş enerjisi alanındaki iş birliğine ek olarak, özellikle iki ülke arasındaki birçok ve gelecek vaat eden yatırım fırsatlarıyla ortak yatırımı geliştirmek ve ufku genişletmek için çalışıyoruz” dedi.

Nahyan, Etiyopya'nın ‘Afrika Birliği Örgütü'nün genel merkezine ev sahipliği yapması nedeniyle özellikle kalkınma alanlarında Afrika ile ilişkileri güçlendirmeye yönelik stratejik yönü çerçevesinde BAE için özel bir öneme sahip olduğu ve kıta üzerinde büyük bir ağırlığa sahip olduğunu’ ifade etti.

Ayrıca, BAE'nin bölgede ve dünyada istikrar ve refahı destekleyen yaklaşımı temelinde Afrika kıtasında barışı sağlayan her şeyin yanında olduğunu ve bu nedenle krizlere barışçıl çözümler bulmaya yönelik tüm girişim ve çabaları desteklediğini vurguladı.

Mısır-Etiyopya anlaşması

Nahyan, Mısır ile Etiyopya arasında Nahda Barajı dosyasında uzlaşmaya varmak için müzakerelerin başlatılmasına ilişkin son anlaşmaya ilişkin olumlu adımı memnuniyetle karşılayarak, bu müzakerelerin, aralarındaki işbirliğini artıracak ve bölgede istikrarı destekleyecek şekilde tüm taraflar için tatmin edici bir çözüme ulaşmasını umduğunu ifade etti.

BAE Devlet Başkanı, Etiyopya Başbakanı'nı BAE'nin bu yılın sonunda ev sahipliği yapacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne (COP28) Taraflar Konferansı'na katılmaya davet etti.

Görüşmenin sonunda iki taraf, çeşitli ekonomik, ticari, yatırım ve kalkınma alanlarının yanı sıra ortak çıkarlara hizmet eden sürdürülebilir kalkınma, güvenlik ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabalara katkıda bulunan işbirliğini ilerletme konusundaki isteklerini teyit etti.


BAE'de yapılan bir ankete göre, Arap gençler Türkiye ve Çin'i güçlü bir müttefik olarak görüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BAE'de yapılan bir ankete göre, Arap gençler Türkiye ve Çin'i güçlü bir müttefik olarak görüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli bir ajansın hazırladığı anket, Orta Doğu'daki gençlerin üçte ikisinden fazlasının, Türkiye ve Çin'i bölge için "güçlü veya bir dereceye kadar güçlü bir müttefik" olarak gördüğünü ortaya koydu.

BAE'de bulunan küresel iletişim ajansı Asda'a Bcw'nin, Arap ülkelerindeki 53 şehirde 3 bin 600 gençle yüz yüze görüşerek hazırladığı Arap Gençliği anketi, hızlı bir şekilde şekillenen çok kutuplu bir dünyada, bölgede yeni müttefiklerin oluştuğunu gösterdi.

Ankete göre, 18-24 yaşlarındaki Arap gençlerin yüzde 82'si Türkiye'yi "güçlü veya bir dereceye kadar güçlü bir müttefik" olarak görürken onu yüzde 80 ile Çin izledi.

ABD ise bu kategoride yüzde 72 ile 7'nci sıraya yerleşti ve Almanya (yüzde 78), Fransa (yüzde 74) ve Hindistan'ın (yüzde 73) gerisinde kaldı.

Arap dünyası içinde en güven verici müttefik kategorisinde ise Katar yüzde 90 ile ilk sıraya yerleşti. Onu yüzde 89 ile Mısır, yüzde 88 ile BAE, yüzde 86 ile Suudi Arabistan izledi.

- ABD hala bölgedeki en büyük güç

Anket ayrıca, bölgesel paydaşlar ortaya çıkmasına rağmen Arap gençliğinin hala ABD'yi bölgede en fazla güce sahip ülke olarak gördüğünü gösterdi. Ankete katılanların üçte biri, ABD'yi bölgede en büyük nüfuza sahip ülke olarak görürken onu yüzde 11 ile BAE, yüzde 10 ile Suudi Arabistan ve İsrail izledi.

Ayrıca ankete katılan Arap gençlerin yüzde 87'si, 2020'de Abraham Anlaşmaları'yla BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan ile İsrail arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağlayan ABD'yi "güçlü bir hasım veya bir dereceye kadar düşman" olarak niteledi.

- Arap gençler, ülkelerini terk ediyor

Göç konusunun da ele alındığı anketten çıkan sonuçlar Arap gençlerinin gittikçe artan bir şekilde kendilerini hükümetlerinden ve karar alma süreçlerinden yabancılaşmış hissettiklerini ve eğitim, istihdam ve enflasyon konusunda artan bir hayal kırıklığı yaşadıklarını ortaya koydu.

Anket, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki Arap gençlerinin yarısından fazlasının daha iyi bir yaşam için ülkelerini terk ettiğini, zengin Körfez ülkelerinde bile gençlerin üçte birinin yurtdışına çıkmayı düşündüğünü gösterdi.

Körfez'in nispeten daha yüksek ekonomik dinamizmine rağmen iş arayanların öncelikle Kanada, ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa'yı tercih ettiği kaydedildi.


BAE Devlet Başkanı Bin Zayid'in kardeşi vefat etti

Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Şeyh Said bin Zayid Al Nahyan (WAM)
Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Şeyh Said bin Zayid Al Nahyan (WAM)
TT

BAE Devlet Başkanı Bin Zayid'in kardeşi vefat etti

Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Şeyh Said bin Zayid Al Nahyan (WAM)
Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Şeyh Said bin Zayid Al Nahyan (WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın kardeşi ve Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Şeyh Said bin Zayid Al Nahyan hayatını kaybetti.

BAE resmi ajansında yer alan habere göre, birkaç gün önce sağlık sorunu yaşadığı açıklanan Said bin Zayid'in vefat haberi Başkanlık Divanı tarafından duyuruldu.

Başkanlık Divanı'nın açıklamasında, BAE Devlet Başkanı Bin Zayid'in kardeşi ve Abu Dabi Devlet Başkanı Temsilcisi Said bin Zayid Al Nahyan'ın vefatından dolayı ülkede 3 gün resmi yas ilan edildiği ve bu süre zarfında bayrakların yarıya indirileceği ifade edildi.

Başkanlık Divanı'nın 22 Temmuz'da ayrıntılara yer vermediği açıklamasında 58 yaşındaki Said bin Zayid'in sağlık sorunu yaşadığı belirtilmişti.


BAE Dışişleri Bakanı Al Nahyan, BM Özel Koordinatörü Sinirlioğlu ile Afganistan'ı görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed al Nahyan. (WAM)
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed al Nahyan. (WAM)
TT

BAE Dışişleri Bakanı Al Nahyan, BM Özel Koordinatörü Sinirlioğlu ile Afganistan'ı görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed al Nahyan. (WAM)
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed al Nahyan. (WAM)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan ile Birleşmiş Milletler (BM) Afganistan Özel Değerlendirme Misyonu Koordinatörü Feridun Sinirlioğlu, Afganistan’daki durumu ele aldı.

BAE haber ajansı WAM’ın haberine göre, BAE Dışişleri Bakanı Al Nahyan, Sinirlioğlu ile Abu Dabi’de bir araya geldi.

Afganistan’daki genel durumu görüşen Bakan Al Nahyan ile Sinirlioğlu, Afganistan’a ilişkin BAE ile BM arasındaki işbirliğini değerlendirdi.

Al Nahyan, görüşmede, ülkesinin Afganistan Özel Değerlendirme Misyonu’na ve misyonun hedeflerine verdiği desteği yineledi.

Görüşmede, BAE’nin Afganistan halkına yönelik çeşitli alanlardaki desteğinin yanı sıra, başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere Afgan halkının karşılaştığı zorluklar ele alındı.

Bu zorluklarla mücadelede uluslararası işbirliğini güçlendirmenin ve Afgan halkının ihtiyaçlarının karşılanması için insani girişimleri desteklemenin önemi vurgulandı.

Sinirlioğlu'na çalışmalarında başarılar dileyen Al Nahyan, BAE'nin Afganistan halkına barış, istikrar ve refah sağlamayı amaçlayan tüm uluslararası çabaları destekleme konusundaki kararlılığını dile getirdi.


‘Chivalrous Knight 2 Operasyonu’… Türkiye’deki depremzedelere destek için BAE yardım ekiplerinin dikkat çeken çabaları

WAM
WAM
TT

‘Chivalrous Knight 2 Operasyonu’… Türkiye’deki depremzedelere destek için BAE yardım ekiplerinin dikkat çeken çabaları

WAM
WAM

Asım el-Huveyli/ İbrahim Nusayrat

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) bu yılki bağışı, 6 Şubat’ta meydan gelen Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremin ardından ön plana çıktı. BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın talimatlarıyla başlayan Chivalrous Knight 2 Operasyonu’nda yıkıcı depremden etkilenen Türk ve Suriyeli kardeş ve dostlara destek olmak amacıyla BAE dostane çabalar gösterdi. Bu yardımlar, iki dost ülke arasında her alanda kurulan köklü ilişkiler ve 50 yıl önce kurucu lider Şeyh Zayed bin Sultan Al Nahyan’ın devleti üzerine inşa ettiği değerler doğrultusunda geldi. Merhum Şeyh kurduğu devleti nerede olursa olsun insanların yanında olma ve onlara yardım etme temelleri üzerine tesis etti.

Savunma Bakanlığı’na bağlı Müşterek Harekat Komutanlığı geçtiğimiz perşembe günü ilgili yardım ekiplerinin beş aylık aralıksız çalışmasının ardından operasyonlarının sona erdiğini duyurdu. BAE, Chivalrous Knight 2 Operasyonu’yla bölgesel ve uluslararası düzeyde öne çıkan insani yaklaşımını somutlaştırmak için Türk makamlarıyla koordinasyon içinde yoğun çaba sarfetti.

Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BAE’ye yaptığı şu anki ziyaret ışığında Emirates haber ajansı WAM, devletin depremden etkilenenlere yardım etmek için neler sağladığını ortaya koydu. Türkiye’de meydana gelen yıkıcı depremden etkilenen Türk ve Suriyeli kardeş halka destek olmak amacıyla başlatılan operasyon, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Abu Dabi Sağlık Bakanlığı, BAE Kızılayı, Zayed Hayır ve İnsani İşler Vakfı Khalifa bin Zayed Al Nahyan Vakfı gibi çeşitli ulusal kurumların ortak çabalarını içeriyordu.

Şarku’l Avsat’ın WAM’dan aktardığı habere göre BAE’nin Türkiye’deki depremzedelere 5 aylık bir süre içinde yaptığı yardımlar arasında 77 yardım uçağının yanı sıra Abu Dabi ve Dubai polisinden toplam 110 araştırmacı ve kurtarıcıyla arama kurtarma ekipleri, molozları gidermek için özel ekipmanlarla donatılmış mekanizmalar ve bir sağlık ekibi yer alıyordu. Ayrıca tıbbi ekipman ve malzemelerle donatılmış 75 doktor, teknisyen ve uzmanda çalışmalarda yer aldı.

BAE ile dost Türkiye arasındaki en güzel sinerji ve uyum biçimlerinden biri olan BAE’nin aynı operasyon çerçevesinde yaptığı yardım, Gaziantep’te 50 yatak kapasiteli bir ıslah alanında yaralıları tedavi etmesi için sahra hastanesi gönderilmesini ve ikinci bir hastanenin kurulmasını da kapsıyordu. Hatay’da 200 yatak kapasiteli, uluslararası kuruluşlar aracılığıyla bin 148 ton tıbbi yardım ve gıda malzemesi, 230 ton yardım kaynağı sağlayan hastanenin yanı sıra yaklaşık 12 bin kişiyi barındıracak bin 732 çadırda yer alıyordu.

BAE’nin bilge liderliğin rehberliğinde insani yaklaşımı, yaraları sarmak, acıları iyileştirmek ve daha iyi bir yarın adına umut aşılamak için nerede olurlarsa olsunlar mağdurların yanında olmak için büüyk çabalar gösteriyor. BAE, insanların kalplerinde ve ruhlarında güzel izler bırakmaya devam edecek.


BAE-Türkiye İş Forumu, "yatırımların ve iş birliklerinin artırılması" çağrısıyla başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BAE-Türkiye İş Forumu, "yatırımların ve iş birliklerinin artırılması" çağrısıyla başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri İş Konseyi Başkanı Tevfik Öz, iki ülke arasında ciddi iş birlikleri başlatıldığını belirterek, bu yatırımların yanı sıra üçüncü ülkelerde iş birliği yapılması çağrısında bulundu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) kapsayan Körfez turu kapsamında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından hayata geçirilmesi planlanan iş forumlarının üçüncüsü, Abu Dabi'de Emirates Palace Mandarin Oriental Otel'de başladı.

İş forumunda, iki ülkeden başta gayrimenkul, müteahhitlik, sanayi, tarım, gıda, bilişim ve bankacılık olmak üzere birçok sektörden çok sayıda iş insanı bir araya geldi.

Etkinliğin açılışında konuşan DEİK Türkiye-BAE İş Konseyi Başkanı Öz, iki ülkenin son 2 yılda inanılmaz bir ivmeyle hem yatırım hem de ticari faaliyetler kapsamında ciddi rakamlarla iş birlikleri başlattığını söyledi.

Öz, "BAE, son 2 yılda Türkiye'de bankacılık, liman, lojistik, sağlık ve gıda gibi alanlarda yaptığı yatırımlar sayesinde inanılmaz bir ivmeyle ülkemizde neredeyse ilk 5'e girmiş durumda." dedi.

"Üçüncü ülkelerde iş birliği oluşturmanın zamanı geldi"
Tevfik Öz, Türklerin BAE'nin tüm emirliklerinde farklı sektörlerde ciddi iş hacmine ulaştığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada iki ülkenin kendi arasındaki yatırım ve ticari faaliyetlerin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki iş birliklerimizi BAE'den dostlarımız, kardeşlerimiz ve firmalarımızla hep birlikte genişletmek istiyoruz. Türk firmalarının Orta Doğu ve Körfez ülkelerinde aynı zamanda da son 10 yılda Afrika ülkelerinde geliştirmiş olduğu ticaret faaliyetler ve tecrübeleri bizim BAE'li firmalarla güç birliği oluşturarak müşterek iş yapmanın zamanı geldi. Bugün de bu konuda çok değerli Türk ve BAE'li firmalar bir arada. Üçüncü ülkelerde neler yapılabileceği konusunda ciddi çalışmaları başlatmamızın zamanı geldi."

Öz, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ziyareti kapsamında BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Bin Zayed Al Nahyan'ın katkılarıyla çok önemli anlaşmalar imzalanacağını bildirdi.

Yapılacak anlaşmaların iki ülke özel sektörünün birbirleri ile daha yakın ve sıcak ilişkiler kurma şansını ortaya çıkaracağını aktaran Öz, iki ülke liderine katkıları nedeniyle teşekkür etti. Öz, "Çünkü bu, iki ülke insanlarının kültürel ve ticari faaliyetlerinin önünü çok samimi bir şekilde hızlandırarak açabilen bir ilişki doğurmuştur." dedi.

"Birçok sektörde iş birliğine imza atabiliriz"
BAE-Türkiye İş Konseyi Başkanı Abdullah Al Hameli de iki ülke arasında çok eskilere dayanan bir tarihi geçmiş bulunduğunu, aynı dini inançlara ve aynı kültürel alışkanlıklara sahip olduklarını söyledi.

Son iki yılda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Al Nahyan'ın 4 kez bir araya geldiğini ve liderlerin ülkeler arasındaki ilişkilere çok önem verdiklerini belirten Hameli, birbirlerini daha çok anlamaları gerektiğini ifade etti.

Hameli, Türkiye'nin BAE'ye ihracatının son yıllarda ivmelendiğini ve önemli bir noktaya yükseldiğini belirterek, "BAE'li şirketlerin de Türkiye'de ne kadar yüksek yatırım yaptığını görüyoruz. İki ülke arasında yüksek potansiyel var. Sağlık, e-ticaret, yeşil ekonomi, petrokimya, robotik, inovasyon, endüstri ve altyapı gibi alanlarda iş birlikleri yapabiliriz. İlhamımız ve sinerjimiz bir araya geldiğinde çok farklı inovasyonlara imza atabiliriz." diye konuştu.

İki ülke arasında yapılacak iş birliklerinin önemine işaret eden Hameli, bunun istikballeri için önemli olduğunu vurguladı.

İki ülke arasındaki yatırım fırsatları anlatıldı
Açılış konuşmalarının ardından iki ülkedeki yatırım fırsatları, sunumlarla katılımcılara anlatıldı.

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nden Rahim Albayrak "Türkiye'deki Yatırım Fırsatları" başlıklı sunum gerçekleştirirken, BAE Uluslararası İş Geliştirme ve Ticareti Geliştirme Departmanı Direktörü Rashed Al Teneiji de BAE'nin yatırım ekosistemini paylaştı.


BAE ve Türkiye arasında iki yılda gerçekleşen beş zirve, iki ülke arasındaki kapsamlı ortaklığı güçlendirdi

Fotoğraf: WAM
Fotoğraf: WAM
TT

BAE ve Türkiye arasında iki yılda gerçekleşen beş zirve, iki ülke arasındaki kapsamlı ortaklığı güçlendirdi

Fotoğraf: WAM
Fotoğraf: WAM

Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), son iki yılda BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bir araya getiren 4 zirve ve toplantıyla kapsamlı dostluk ve ortaklık ilişkilerini güçlendirdi.

BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed Zayed Al Nahyan, 24 Kasım 2021 tarihinde Ankara’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, 14 Şubat 2022 tarihinde BAE’ye resmi bir ziyaretle karşılık verdi.

Ayrıca iki ülkenin liderleri, geçtiğimiz Mart ayında video konferans yöntemi ile bir zirve gerçekleştirdi.

İki ülkenin liderleri, kapsamlı kalkınma sürecini ilerletme, refah fırsatlarını artırma ve halkları ve genel olarak bölge için barış ve istikrarı sağlamadaki büyük etkisi nedeniyle kapsamlı ortaklığı güçlendirmenin önemini her zaman vurguladı.

BAE’nin Türkiye’nin bölgesel ve küresel varlığı ve önemine dayalı olarak ortaklıklarını güçlendirme, çeşitli kardeş ve dost ülkelerle ilişkileri genişletme ve her alanda iş birliği köprülerini güçlendirme stratejisinde Türkiye ile ilişkiler büyük önem taşıyor.

Anlaşmalar

BAE ve Türkiye, ekonomik, güvenlik, çevresel ve teknolojik alanlar da dahil olmak üzere ikili iş birliğini geliştirmek için 24 Kasım 2021’de 10 stratejik anlaşma ve mutabakat zaptı imzaladı.

Bunlar arasında, BAE Mali İstihbarat Birimi ile Türkiye Mali Suçlar Soruşturma Kurulu arasında işbirliği, Abu Dabi Liman Şirketi ile Türk Egemenlik Fonu arasında bir işbirliği, Abu Dabi Holding Şirketi ile Türk Egemenlik Fonu arasında işbirliği, Abu Dabi Holding Şirketi ile Türk Yatırım Ofisi arasında bir işbirliği, Abu Dabi Menkul Kıymetler Borsası ile İstanbul Borsası arasında işbirliği, BAE Merkez Bankası ile Türkiye Merkez Bankası arasında bankacılık işlemleri alanında bilgi paylaşımı, BAE ve Türkiye arasında gümrük konularında karşılıklı idari işbirliği, enerji ve çevre alanında işbirliğini öngören anlaşmalar bulunuyor. 

14 Şubat 2022 tarihinde, iki ülke arasında 13 işbirliği anlaşması, anlayış belgesi ve protokol imzalandı.

Bu anlaşmalar ve belgeler, yatırım, sağlık, tarım, ulaşım, sanayi, ileri teknolojiler, iklim çalışmaları, kültür, gençlik ve diğer alanlarda işbirliğini güçlendirmeyi ve ortaklıkları genişletmeyi amaçlıyor.

Ekonomik işbirliği

Ekonomi, iki ülke arasındaki artan işbirliğinin önemli bir temelini oluşturuyor.

BAE ve Türkiye arasındaki güçlü ekonomik ilişkilerin kökeni, BAE’nin kuruluş dönemine kadar uzanmakta olup, yıllar boyunca gelişme ve büyüme gösterdi.

1984 yılında, iki ülke arasında ekonomik ve teknik işbirliği anlaşması imzalandı.

Bu anlaşmayı takiben, birçok anlaşma imzalanarak iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari işbirliği güçlendirildi.

Bu süreç, geçtiğimiz Mart ayında imzalanan kapsamlı ekonomik ortaklık anlaşmasına kadar devam etti.

İmzalanan bu kapsamlı ekonomik ortaklık anlaşmasının, BAE ve Türkiye arasındaki ticaretin petrol dışı sektörde yıllık 40 milyar doları aşmasına ve 2031 yılına kadar 25 bin yeni istihdam oluşturmasına, ayrıca BAE’nin Türkiye’ye ihracatını yüzde 21,7 oranında artırmasına önemli bir katkı sağlaması bekleniyor.

BAE ile Türkiye arasındaki toplam petrol dışı ticaret 19 milyar dolara ulaştı. Bu, 2021 yılına göre yüzde 40 ve 2020 yılına göre yüzde 112 artış anlamına geliyor.

Türkiye, BAE’nin en büyük 10 ticari ortağı arasında en hızlı büyüyen ülke oldu. 

Bunun yanı sıra BAE, 2021 yılının Kasım ayında Türkiye’de 10 milyar dolarlık bir yatırım fonu kurma planını duyurdu.

Stratejik yatırımlara odaklanacak bu fon, lojistik, enerji, sağlık, gıda gibi sektörlerin öncelikli olduğu alana yatırım yapmayı hedefliyor.

Kültürel ilişkiler

BAE ve Türkiye arasındaki kültürel ilişkiler, zengin ve ilham verici kültürel tarihleri ve edebi gelenekleri nedeniyle güçlü bir temele dayanıyor. 

Bu ilişkileri güçlendirmek amacıyla, 2022 yılının Şubat ayında kültürel alanda işbirliğine yönelik bir mutabakat zaptı imzalandı.

Son zamanlarda, Türkiye'nin 2023 Abu Dabi Uluslararası Kitap Fuarı’nda onur konuğu olarak yer alması ve ‘Dubai Expo 2020’ etkinliklerinde dikkat çeken Türk katılımı gibi kültürel alanda artan işbirliği görüldü.

Ayrıca, BAE Yayıncılar Derneği’nin geçtiğimiz Ekim ayında İstanbul Uluslararası Arap Kitap Fuarı’na katılımı, 31 BAE yayınevinin 284 eserini sunması dikkat çekti.


BAE’li yazar Fatima Al Mazrouei: Arap kadınların yaşadığı birçok sorun halen saklanıyor

Fatima Al Mazrouei
Fatima Al Mazrouei
TT

BAE’li yazar Fatima Al Mazrouei: Arap kadınların yaşadığı birçok sorun halen saklanıyor

Fatima Al Mazrouei
Fatima Al Mazrouei

Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) yazar Fatima Sultan Al Mazrouei’nin (Fatıma Sultan el-Mezru’i) yazılarında öne çıkan özellik çoğulculuktur. 2003 yılında ilk kısa öykü derlemesi olan ‘Leyletu’l-Iyd’ (Bayram Gecesi) yayımladığından bu yana roman, şiir, tiyatro ve çocuk öyküleri gibi çeşitli eserler kaleme aldı. Bu alanların her birinde bir iz bırakarak BAE’de önde gelen kadın yazarlardan biri haline geldi.

Mazrouei, çalışmalarıyla ilgili olarak şunları söyledi:

Tüm edebi türlerde yazdım. Çünkü tabiatım gereği değişimi ve hareketliliği seviyorum. Birçok fikirden ve hayattaki günlük sahnelerden ilham alıyorum. Bu sahneleri hayal gücümde tasvir edip sonra aktarma gibi bir isteğim oluyor. Kitap okumanın, film izlemenin ve tiyatroya gitmenin birleşiminden doğan bir atölye ile tüm edebi dallarda yazmayı öğrendim. Bir yerlere gitmek, fotoğraf ve video çekmek, seyahat etmek, farklı kültürlerle iletişim kurmak, yeni yerleri tanımak ve o anları ajandama kaydetmek tüm bu detaylar tutkuyla yazmama yardımcı oldu. Başlarda yazmaktan hoşlandığım belirli bir edebi tür yoktu. Bunun yerine kendimi fikirlere ve konulara bıraktım. Ancak iş, yüksek lisans ve doktora çalışmalarımın bitmesi ve zaman darlığı ile birlikte yazma alanım azalmaya başladı. Çalışırken ya da sınavlara hazırlanırken ve bazen geceleri fikirlerin hayal gücümle güreştiği zamanlarda onları yakalamaya çalışıyorum.

Fatima Al Mazrouei’nin ‘Vechu’l-İmraeti’l-Fatine’ (Büyüleyici Bir Kadının Yüzü) adlı romanı Almanca ve Urduca'ya, ‘Zaviyetu’l-Had’ (Keskin Köşe) adlı romanı ise İngilizceye çevrildi.

Bu edebi türle olan ilişkisinden bahseden Mazrouei, “Yazılarımdaki karakterlerin yolları olay örgüsü içinde birbiriyle kesişiyor. Bazen tartışıyor, kavga ediyor ve sonunda bir çözüme ulaşıyorlar. Her kitaptan sonra eleştiri, hayranlık ve neşe anları yaşanıyor. Şu sıralar özellikle romanlar ve günlük denemelerle ilgileniyorum. Ancak hayal gücüme göz kırpan bir metin olursa onu tercih etmekte de bir sakınca görmüyorum. Nihayetinde yazmak bir tutku ve arzudur” ifadelerini kullandı.

Henüz 17 yaşındayken yazmaya başlayan ve tutkusunun peşinden giden Mazrouei, “Doğduğum çevre beni yazmaya ve okumaya teşvik etti. Beni büyüten, hikâyeciliği ve şiiri seven bir kadın olan rahmetli babaannemdi. Beni çok cesaretlendirdi. O benim dünyaya ilk baktığım penceremdi. O pencereden hikayeler dinledim.  O hikayeleri ezberler, okul defterlerime yazardım. Sonlarını kendime göre değiştirirdim. Zamanla, hayal gücünün de büyük rol oynamasıyla kendi hikayelerimi oluşturdum. Yazdığım, ancak gün ışığı görmemiş birçok eserim var” diye anlattı.

Suçlanma korkusuyla bazı konularda yazmak zor olduğundan bu durum beni Arap toplumlarında kadınları ilgilendiren ve bugüne kadar saklı tutulan birçok genel konuyu ele almaktan alıkoydu.

Öykü ve roman dünyasını, ‘her gün bir karakterden diğerine geçtiği birden çok karakterin olduğu büyük bir geçit’ olarak tanımlayan Mazrouei, “Çeşitli okumalar yapmak bana her alanda yardımcı oldu. Hakkında yazdığım karakterlerin psikolojik yönlerini anlamama ve geliştirmeme büyük katkı sağladı. Beni başka kültürlere çevrilmiş kitaplarla tanıştırdı. Sosyal biri olmam, başkalarıyla iletişim kurmama ve onların karakterlerini anlamada ve farklı insanlarla vakit geçirmeme ve farklı insanlarla arkadaşlıklar kurmama da yardımcı oldu. Yıllar geçtikçe kendime yazmamı sağlayan dünyalar yarattım, özellikle de sürekli geliştirmeye hevesli olduğum kitaplığım, kendimi her zaman çok tutkulu hissettiğim bir dünya oldu” şeklinde konuştu.

Kadının rolleri

Fatima Al Mazrouei için süreç, özellikle başlangıçta, toplumun kadınların ürettiklerine getirdiği çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hiç kolay olmadı. Mazrouei, “Erkek egemen bir toplumda kadın yazar sayısının azlığı ve takma adların kullanılması nedeniyle başlarda yazmak ve gazete ve dergilerde yer almak çok zordu. Mahremiyetle ilgili çekinceler ve konuşulmalarının zorluğundan dolayı bugüne kadar gizli tutulan ve Arap toplumlarında kadınları ilgilendiren genel konuları ele alamadım. Belki gelecekte bu konularda yazmak, günümüzdeki değişimler ve kadınların birçok hakka erişimi ışığında daha kolay hale gelir” ifadelerini kullandı.

vdfv

Yazılarında deneyimlerinden ve kadınlardan ilham alan Mazrouei, “Yazılarımda büyükanne, anne, kız kardeş, çocuklarının, kocasının ve ailesinin arkadaşı ve destekçisi olarak karşımıza çıktıkları için kadınların rolleri değişkenlik gösteriyor. Kemain’il-Ateme (Karanlık Pusu) adlı romanımda, erkek egemen bir toplumda ezilen kadının durumunu ve hayatın içinde karşısına çıkan engellerle ilgili olarak bir üniversite öğrencisinin çektiği sıkıntıları anlatıyorum” dedi.

dsfr

Mazrouei, bir yandan kadınların sorunlarıyla ilgilenirken diğer yandan çocukların yaşlarına uygun kitaplara olan ihtiyacı görmezden gelmedi. Bu ihtiyacın farkında olan ve çocuk kitabı yazmaya başlayan Mazrouei, “Çocukluğumda kütüphane çocuk hikayeleri açısından zengin değildi. Aksine okuduklarımızın çoğu romanlar ve yetişkinler için kitaplardı. Keşke çocuk hikayeleri açısından zengin bir Arapça kütüphanesi olsaydı. Aslında bunu çok uzun süre hayal ettim, ama çocuk kitabı yazmaktan korkuyordum. Bu yüzden tüm edebi türlerde yazdım ve çocuk kitaplarını sona bıraktım. Çünkü çocuk kitabı yazmak çok zor. Bunun için çocukların yapılarını ve psikolojilerini anlamak ve derinlemesine incelemek gerekiyor. Çocuklara hitaben kaleme aldığım kitaplarda onlara sevgi, iş birliği, sürdürülebilirlik, kendi malını ve başkalarının malını koruma, dostluk, gönüllülük, hoşgörü, özgünlük, yenilikçilik, kendilerine bırakılan mirası koruma, diğer kültürlere, bilgiye, okumaya ve ötekine saygı duyma gibi değerleri öğretmeye çalıştım” ifadelerini kullandı.

Ödüller almak için yazılmaz. Çünkü yazmak güzel bir eylemdir ve insanı anlattığımız insani bir misyondur. Başarılı bir metin, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan bir insana dokunan ve duygularını harekete geçiren metindir.

Mazrouei, çeşitli edebi alanlarda birçok ödül kazandı. ‘Garyetun Gadimetun Fi Cebeli’ (Dağdaki Eski Bir Köy) adlı kitap serisiyle BAE Kadın Edebiyatçılar ve Yazarlar Ödülleri’nde kısa öykü dalında ikinci oldu. Oyun Yazarları Derneği'nin düzenlediği tiyatro kompozisyonu yarışmasında ‘Tın ve Zucac’ (Çamur ve Cam) oyunuyla birincilik, ‘Leyteni Kuntu Verde’ (Keşke Bir Gül Olsaydım) adlı şiir koleksiyonu için BAE Kadın Edebiyatçılar ve Yazarlar Ödülleri’nde derece ve Abu Dabi Uluslararası Film Festivali'nde ‘El-İhtibai’ (Saklanmak) adlı senaryoyla senaryo yarışmasında üçüncülük kazandı. Edebiyat, Kültür ve Medya branşında yaratıcı kadınlara verilen Şemse Bint Suheyl Ödülü’nü kazandı. Kemain’il-Ateme (Karanlık Pusu) adlı romanı ile el-Uveys En İyi Anlatı Yaratıcılığı Ödülü’nü almaya hak kazanırken daha birçok eseriyle dereceler ve ödüller aldı.

Mazrouei, aldığı ödül ve kazandığı derecelerle ilgili olarak ise şunları söyledi:

Dereceler ve ödüller, yazarları destekleme konusunda toplumun farkındalığını, gelişimini ve ilerlemesini yansıtan sağlıklı bir olgu ve modern bir işarettir. Özellikle kariyerinin başlangıcında yazar için yazmaya teşvik edici olduğundan, genel olarak çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yazarın tanınması, başarılı olması ve okuyucu kitlesi oluşturması için bir kapıdır. Ama bir yazar her zaman edebiyat ödüllerine bel bağlayamaz. Bir noktada uyanırsın ve kendini, kendin ve okurların için özgürce yazarken bulursun. Yazmayı insanı ifade edebileceğimiz insani bir görev olarak görüyorum. Başarılı bir metin, dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan bir insana dokunan ve duygularını harekete geçiren metindir. Yazmak güzel bir eylemdir, ödül kazanmak için yazılmaz.

*Majalla’da yer alan bu haberin çevirisi Şarku’l Avsat’a aittir.