Game of Thrones oyuncusu, aslında sonunun çok daha karanlık olacağını açıkladı

Septa Unella'nın da dahil olduğu Yedi İnancı, Game of Thones'un en çok tartışma yaratan dini gruplarından biriydi (HBO)
Septa Unella'nın da dahil olduğu Yedi İnancı, Game of Thones'un en çok tartışma yaratan dini gruplarından biriydi (HBO)
TT

Game of Thrones oyuncusu, aslında sonunun çok daha karanlık olacağını açıkladı

Septa Unella'nın da dahil olduğu Yedi İnancı, Game of Thones'un en çok tartışma yaratan dini gruplarından biriydi (HBO)
Septa Unella'nın da dahil olduğu Yedi İnancı, Game of Thones'un en çok tartışma yaratan dini gruplarından biriydi (HBO)

George R. R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) serisinden uyarlanan Game of Thrones dizisinde Septa Unella karakterini canlandıran Hannah Waddingham karakterine çok daha kötü bir son tasarlandığını söyledi.
Dizinin 6. sezonunun "The Winds of Winter" isimli 10. bölümü yapımın en hareketli parçalarından biriydi. Bu bölümde Cersei Lannister, düşmanları Tyrellerden ve Yedi İnancı'nın lideri Yüce Rahip'ten intikamını almıştı. 
Cersei'nin tüyler ürperten utanç yürüyüşünden Yedi İnancı sorumluydu. Septa Unella, Cersei'nin sokaklarda aşağılanarak yürüdüğü sırada çan alıp, "utanç" diye bağıran karakterdi. Dolayısıyla Cersei'nin intikam almak için asla unutmayacağı isimlerin başında geliyordu.
Cersei, Septa Unella'yı bir hücrede işkenceyle ölüme terk etmişti. 
Kısa süre önce Collider'a verdiği röportajda Waddingham karakterine farklı bir son düşünüldüğünü şu ifadelerle anlattı:
"Dağ'ın tecavüzüne uğrayacaktı ve sanırım Sansa'nın tecavüze uğradığı sahneye dair o kadar çok şikayet almışlardı ki bunu yapmaktan vazgeçtiler."
"Muhtemelen ben Belfast uçuşunun ortasındayken değiştirdiler. Ve bana yanlış parçaları gönderdiklerini düşündüm."
Screen Rant'in haberine göre Sansa Stark'ın 5. sezonun sonunda tecavüze uğradığı sahne Game of Thrones'un en çok tartışma yaratan sahnelerinin başında geliyordu. Söz konusu sahne görünüşe göre aldığı sert eleştiriler nedeniyle dizinin geri kalanını da etkilemiş. 
Waddingham sahnenin çekimlerinin yarattığı zorluklar nedeniyle o günün hayatının "en kötü günü" olduğunu ekledi. 
 
Independent Türkçe, Screen Rant, Collider



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature