Ürdün: İsrail’in Mescid-i Aksa’daki eylemleri tehlikeli ve kışkırtıcı

Safadi ve Maliki, çatışmanın temel nedeninin Filistin meselesi olduğunu ve bölgede çözüm olmadan barışa ulaşılamayacağı açıklamasında bulundular.

Ürdün: İsrail’in Mescid-i Aksa’daki eylemleri tehlikeli ve kışkırtıcı
TT

Ürdün: İsrail’in Mescid-i Aksa’daki eylemleri tehlikeli ve kışkırtıcı

Ürdün: İsrail’in Mescid-i Aksa’daki eylemleri tehlikeli ve kışkırtıcı

Ürdün Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, İsrailli yetkililer tarafından Mescid-i Aksa’daki Kudüs İslami Vakıflar İdaresi personeline, Ürdün’ün Kudüs’teki Evkaf Müdürlüğü çalışanlarına ve kutsal bölgede ibadet edenlere yönelik düzenlenen saldırılar ve İsrail polisi ile özel kuvvetlerin himayesi altında hareket eden aşırılık yanlıları kınandı.
Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dayfullah el-Fayiz, İsrail polisinin ve özel kuvvetlerin Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını tehlikeli bir girişim ve kışkırtıcı bir eylem olarak niteledi. Ayrıca söz konusu saldırıları, Kudüs ve işgal altındaki Filistin topraklarının geri kalanındaki şiddeti durdurma noktasında geçtiğimiz dönemde alınan uluslararası kararlara meydan okuyan, kabul edilemez bir ihlal olarak değerlendirdi.
Fayiz, İsrailli yetkililere ihlaller konusunda uyarıda bulundu. İşgalci güçlerin Doğu Kudüs’te uluslararası hukuka uygun biçimde, sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini söyledi
İsrailli yetkililere kutsal Aksa Camii’ndeki ihlalleri ve saldırıları durdurmaları, bölgenin kutsallığına, mevcut hukuki ve tarihi statüsüne ve Kudüs’ün tüm işlerini yönetme noktasında görevlendirilmiş olan Kudüs İslami Vakıflar İdaresi’ne saygı gösterme çağrısı yaptı.
Fayiz, uluslararası toplumu İsrail’in Kudüs’te, kutsal beldelerde ve işgal altındaki Filistin topraklarında ihlallerini ve saldırılarını durdurması için sorumluluk almaya çağırdı.
Ürdün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Eymen es-Safadi ve Filistinli mevkidaşı Riyad el-Maliki, Kudüs’te ve işgal altındaki Filistin topraklarında artan tehlikeli gerilimi ve Gazze’ye yönelik düşmanca saldırıları kınadılar. Bakanlar, Filistin meselesinin savaşın asıl nedeni olduğunu vurguladıkları açıklamalarında başta özgürlük ve 4 Haziran 1967 sınırlarında bağımsız bir devlet olmak üzere Filistin halkının tüm meşru hakları geri alınmadan bölgede adil bir barışa ulaşmanın mümkün olmadığını ifade ettiler.
Taraflar, Amman’da düzenlenen toplantıda, özellikle kardeş Mısır’ın çabaları çerçevesinde Gazze’ye yönelik sldırganlığı durduran ve ateşkes anlaşmasını sağlayan uluslararası ve bölgesel çabaların başarısının önemine değindiler. İşgali sona erdirme ve adil bir barışa ulaşmak noktasında iki devletli çözüme dayanan uluslararası kanunlara ve Arap Barış Girişimi’ne uygun, etkili bir uluslararası hamle başlatma yönündeki ortak çabalar doğrultusunda koordinasyonun ve dayanışmanın devam etmesi gerektiğini vurguladılar.
Safadi, işgal altındaki Filistin topraklarındaki şiddetin durması ve Gazze’ye yönelik saldırganlığın sona ermesinin ardından Ürdün’ün tüm enerjisiyle Kudüs’ün ve onun Müslümanlar ve Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen bölgelerinin korumaya devam edeceğini vurguladı. Kudüs’ün hukuki ve tarihi durumunun büyük bir önceliğe sahip olduğunu kaydetti.
Maliki de yaptığı açıklamada, Ürdün’ün ve Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın İsrail’in Mescid-i Aksa Camii’ne yönelik saldırıları ve ihlalleri ile Gazze’ye yönelik saldırganlığını durdurma noktasında gösterdiği çabalara övgüde bulundu. Ürdün’e Filistin halkını ve halklarını desteklemedeki aktif rolünden dolayı teşekkür etti. Maliki ayrıca krallığa Gazze’deki insani ve tıbbi ihtiyaçların karşılanması noktasında sağladığı yardımlardan dolayı da şükranlarını sundu.
İki bakan Şeyh Cerrah mahallesi sakinlerinin haklarını koruma ve İsraillilerin Kudüslüleri evlerinden çıkarma yönündeki ihlallerini engelleme noktasında ortak çalışmaların ve koordinasyonun sürdürüldüğünü vurguladı. Uluslararası toplumun bu konudaki sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğinin altı çizildi.
Bakanlar, iki kardeş ülkenin barış sürecini baltalayan yasa dışı İsrail uygulamalarına karşı koyma çabalarında koordinasyonu ve istişareyi sürdürme, bu uygulamalarla yüzleşmede etkili bir pozisyon geliştirmek için uluslararası toplumla iletişime geçme konusunda anlaştılar. Bu kapsamda, Filistin halkına koruma sağlamak ve iki devletli çözüme ulaşmak için gerçek, siyasi bir ufukun oluşturulmasının hedeflendiği kaydedildi.



Ürdün Ukrayna ‘bataklığına’ mı düştü?

Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
TT

Ürdün Ukrayna ‘bataklığına’ mı düştü?

Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye iten başka acil noktalar da var (AFP)

Tarık Dilvani
Ürdün’ün Ukrayna’yı silahlandırmak ve desteklemek için ABD konferansına katıldığının açıklanması, ülke kamuoyunda birçok eleştiriyle karşılaştı. Aynı şekilde aktivistler, Ürdün’ün bu savaştaki herhangi bir rolünü reddederek, sosyal medyada “Bu bizim savaşımız değil” sloganını paylaştı.
Uluslararası medya organlarına göre Arap ülkelerinin çoğu varlık göstermezken ABD’nin geçtiğimiz günlerde düzenlediği uluslararası konferansa Katar, Tunus ve Fas’ın yanı sıra Ürdün de katıldı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre gözlemciler, bu durumu tarafsız olmak yerine Rus kampına karşı açık bir eğilimin somutlaştırılması olarak nitelendirdi.
Ancak Ürdün Kraliyet Divanı Medya Direktörü Fahd el-Haytan, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamaya, birçok uluslararası medya kuruluşu tarafından yayınlananların aksine ülkesinin, bu konferansa ve herhangi bir düzeyde katıldığını yalanladı.
Gözlemciler, özellikle 2021 yılında iki ülke arasında imzalanan ortak savunma anlaşmasının ardından Ürdün’ün ABD kampına bağlı olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte en belirgin soru şu; Ürdün’ün savaş taraflarından herhangi birinin tarafında olmakta ne çıkarı var? Amman, üretiminde eksik olduğu silahlar konusunda Ukrayna’ya neler sunacak? Ayrıca Amman, bu alanda havan topları, mayın temizleme araçları ve bazı zırhlı araçlar gibi orta dereceli silahlarla sınırlı, mütevazı bir tecrübeye sahip.

Savunma sanayi haritası
Ancak Kral 2. Abdullah Tasarım ve Geliştirme Bürosu (KADDB) Genel Müdürü Tümgeneral Muhammed Fargal, başka bir görüşe sahip. Öyle ki Fargal, Ürdün’ün savunma sanayileri haritasına girdiğine, şu anda 35 ülkeye silah ihraç ettiğine ve imalat sanayi döneminden savunma sanayiine geçtiğine dikkati çekti.
Askeri sanayiler için bir merkez kurma fikri, Ürdün Silahlı Kuvvetleri çatısı altında yıllar önce başladı. Ancak bugün, yeni nesil dört, altı ve sekiz tekerlekli zırhlı araçların, personel taşıyıcıların, kargaşa cihazlarının ve interkom sistemlerinin geliştirilmesine ek olarak kendinden tahrikli topçu çözümlerinin geliştirilmesini içerecek şekilde gelişti.

Neden tarafsızlık mevcut değil?
Çatışmayı durdurma ve ateşkes çağrısı yapan diplomatik tavırlara rağmen öyle görünüyor ki Ürdün, son dönemde Rusya ile özellikle Suriye konusunda sahip olduğu iyi ilişkiler ve anlayışlara rağmen ABD duruşuna yaklaşma ve kendisini Avrupa duruşuyla hizalama kararı verdi.
Ürdün’ü ABD tavrının örtüsü altında daha fazla kenara çekilmeye ve siyasi ve ekonomik yaklaşımlarla tarafsızlığını terk etmeye iten başka acil noktalar da var. ABD, Ürdün’ün güçlü bir stratejik müttefiki ve Krallığın ilk ve en büyük mali bağışçısı konumunda. Birkaç hafta önce ABD Kongresi, Ürdün’e bu yıl için tahmini 1 milyar 650 milyon dolar bir yardım paketini onayladı.
ABD, 2018’de Ürdün ile beş yıla yayılan 6.375 milyar dolar değerinde bir mutabakat zaptı imzaladı. Ayrıca Amman, Washington ile 2023- 2028 yılları için yeni bir yardım programı anlaşması konusunda müzakere ediyor. Son kırk yılda Washington, Ürdün’e 20 milyar dolardan fazla yardım sağladı.

Rusya’nın rolüne dair güven azalıyor
Yakın zamana kadar Amman, ilki Filistin meselesi ve Kudüs konusunda Ürdün’ün tutumunu desteklemek ve ikincisi Suriye tarafında yaşananların yansımalarıyla ilgili olmak üzere iki konuda önemli ve etkili bir Rus rolüne bel bağlamıştı.
Aynı şekilde Amman, Rusya’nın Ukrayna savaşının karmaşıklığıyla meşgul olmasından ve Suriye sınırındaki koşulları kontrol etmekten uzaklaşmasından endişe duyuyor. Daha önce olduğu gibi bu durum, Suriye tarafından Ürdün’e yönelik uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarının tırmanmasından sonra Ürdün açısından sürekli bir baş ağrısını temsil ediyor.
Gerçek şu ki Ürdün’ün son beş yılda Rusya ile yaptığı yoğun temaslar boşa çıktı. Amman, bu temaslarla birlikte Ürdün dış politikasında fark yaratabilecek bir seçeneği de kaybetmiş oldu.

Uzlaşı ve ittifak
Yazar ve siyai analist Zeyd Nawaisa, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, ABD’nin Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonunun yansımalarını ve Kiev’in savunma ihtiyaçlarını görüşmek üzere Almanya’daki bir ABD askeri üssünde yaptığı konferansın, ‘Washington’un Ukrayna’yı desteklemek, Rus operasyonunu engellemek ve savaşın askeri, siyasi ve ekonomik olarak Moskova’ya maliyetini artırmak için artan çabaları bağlamında’ anlaşılabilir olduğunu vurguladı.
Nawaisa, “Ürdün’ün çağrısına gelince, Amman ve Washington arasındaki özel ilişkinin doğası, terörizm gibi birçok konudaki ittifak derecesinin tutarlılığı ve dünya barışının sağlanmasının önemi bağlamında anlaşılabilir. Ancak bu, Amman’ın Rusya- Ukrayna savaşı konusundaki resmi tutumunda herhangi bir değişiklik anlamına gelmiyor. İlk günden itibaren siyasi diyaloğa başvurma, uluslararası hukuka ve meşruiyete aykırı olduğu için başkalarının topraklarını işgali reddetme çağrısında bulundu” dedi. Analist, “Ürdün’ün konferansa katılımı, yalnızca durumu inceleme ve sembolik katılım çerçevesinde geliyor” şeklinde konuştu.
Zeyd Nawaisa, Amman’ın birçok konuda ABD’nin en önemli müttefiklerinden biri olarak görülmesine rağmen Moskova ve Başkan Putin ile de önemli ve iyi ilişkileri olduğunu vurguladı. Nawaisa ayrıca, ‘Amman’ın, Avrupa’daki gecikmenin boyutunu ve Moskova ile iletişim hatlarını takip etmesi dolayısıyla, ABD arzusu doğrultusunda mutlak bir tarafgirliğe yönelmesi pek olası değildir” dedi.