Polonya ile SİHA imzaları atıldı: Türkiye tarihinde ilk

Fotoğraf: Twitter
Fotoğraf: Twitter
TT

Polonya ile SİHA imzaları atıldı: Türkiye tarihinde ilk

Fotoğraf: Twitter
Fotoğraf: Twitter

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polonya'ya Bayraktar TB2 SİHA ihracı konusunda, “Türkiye, tarihinde ilk kez, NATO ve AB üyesi bir ülkeye insansız hava aracı ihraç edecektir” açıklaması yaptı.
Polonya Savunma Bakanlığı, Türkiye'den 24 adet silahlı insansız hava aracı (SİHA) alacağını açıklamıştı.
Erdoğan, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan toplantıda, savunma sanayii konusunda, “Son 19 yılda attığımız adımlarla sadece yılların ihmallerini gidermekle kalmadık, aynı zamanda bu alanda ülkemizi devler ligine taşıdık” değerlendirmesinde bulundu.
NATO Geliştirilmiş Hava Polisliği Misyonu kapsamında, Türk F-16 uçaklarının yakında Polonya'ya gönderileceğini bildiren Erdoğan, “Polonya'nın, NATO'nun Türkiye'ye uyarlanmış güvence tedbirleri kapsamında İncirlik Üssü'müze deniz karakol uçağı ve askeri misyon göndermesini memnuniyetle karşılıyoruz” diye konuştu.
Polonya'nın alacağı Bayraktar TB2 silahlı İHA'ların droneların ilk teslimatı gelecek yıl yapılacak ve tanksavar füzesi taşıyacak.
Bayraktar İHA'lar Baykar Makina tarafından üretiliyor.
 
Independent Türkçe



Yoksa burçlar gerçek mi? Bir kalamar türünün doğum gününe göre çiftleştiği bulundu

Büyük Okyanus'un batısında Asya kıyılarında yaşayan Heterololigo bleekeri kalamarının ortalama yaşam süresi bir yıl (Shota Hosono)
Büyük Okyanus'un batısında Asya kıyılarında yaşayan Heterololigo bleekeri kalamarının ortalama yaşam süresi bir yıl (Shota Hosono)
TT

Yoksa burçlar gerçek mi? Bir kalamar türünün doğum gününe göre çiftleştiği bulundu

Büyük Okyanus'un batısında Asya kıyılarında yaşayan Heterololigo bleekeri kalamarının ortalama yaşam süresi bir yıl (Shota Hosono)
Büyük Okyanus'un batısında Asya kıyılarında yaşayan Heterololigo bleekeri kalamarının ortalama yaşam süresi bir yıl (Shota Hosono)

Bilim insanları bir kalamar türünün erkeklerinin nasıl çiftleştiğinin, ne zaman dünyaya geldiklerine göre belirlendiğini buldu. Ayrıca bu canlılar hayatları boyunca bu şekilde çiftleşiyor.

Heterololigo bleekeri adlı kalamar türü yumurtadan çıktığı döneme göre çiftleşirken ya atılgan ya da sinsi davranışlar sergiliyor. 

Proceedings of the Royal Society B Biological Sciences adlı hakemli dergide bugün yayımlanan araştırmaya göre nisan başıyla temmuz ortası arasında yumurtadan çıkan erkek kalamarlar "partner" oluyor. Çiftleşme sezonu geldiğinde büyümüş olan bu canlılar diğer erkeklerle savaşarak dişi kalamarı döllüyor ve ardından dişi hayvan yumurtalarını bırakırken onu koruyuyor.

Haziran başından ağustos ortasına kadar dünyaya gelenler çiftleşme zamanında diğerlerine göre daha küçük kaldıklarından "casus" kalamarlar oluyor: Bir dişinin yumurtalarını bıraktığı yerin yakınına spermlerini gizlice bırakarak bunları döllemeyi umuyor.

Temmuz başında yumurtadan çıkan kalamaların bu ikisinden biri olma ihtimaliyse yarı yarıya. 

201 erkek kalamalarla olgunlaşmış 68 dişi kalamarı inceleyen araştırmacılar erkek kalamarların bu iki tipten birine girdiğinde, bunun hayatları boyunca aynı kaldığını da gözlemledi. Tokyo Üniversitesi Atmosfer ve Okyanus Araştırmaları Enstitüsü'nden Yoko Iwata, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor: 

Sonuçlarımız yumurtadan çıkma tarihinin bu türün bütün yaşamının seyrini belirlediğini gösteriyor.

Bilim insanları erken dünyaya gelmesine rağmen yeterince büyümeyen kalamarların, partner olabilecek kadar büyüyene kadar çiftleşmeyi ertelediğini de ortaya koydu. 

Yeni araştırma, daha önce sadece bazı balıklarda gözlemlenen doğum günü hipotezinin bir deniz omurgasızı için de geçerli olduğuna işaret eden ilk bulguları içeriyor. Bu hipoteze göre erkeklerin dünyaya gelme zamanı çiftleşme taktiklerini etkiliyor. 

frgth
Partner kalamarların manto kısmının uzunluğu 300 milimetreyi bulabilirken, casuslarda 150 milimetreye kadar çıkabiliyor (Nicola Burghall)

Daha önceki bir çalışmada da insanların doğdukları zamanının spordaki başarısını etkilediği bulunmuştu. Avustralyalı araştırmacılar yılın ilk aylarında doğan çocukların, okuldaki takımlara seçilme zamanına kadar daha fazla gelişmesinin buna yol açtığını tespit etmişti.  

Bilim insanları yeni çalışmada şaşırtıcı bir gözlem de yaptı. Önceki çalışmalar kalamarların özellikle de su sıcaklığı gibi çevresel koşullara karşı çok duyarlı olduğunu göstermişti. Bu nedenle araştırmacılar Heterololigo bleekeri türündeki kalamaların büyüme hızlalarının farklı olmasını bekliyordu.

Ancak ayrı dönemlerde büyüyen partner ve casus diye adlandırdıkları erkek kalamarların, yaşamın erken dönemlerindeki büyüme oranının pek farklı olmadığını gözlemlediler. 

Bu durum Heterololigo bleekeri türünün büyüme ve üremesini nelerin etkilediğine dair yeni soruları beraberinde getiriyor. Araştırmacılar bunun çeşitli çevresel faktörlerin karışımından kaynaklanabileceğini düşünüyor. 

Kalamar türünün çiftleşme davranışındaki mevsimsellik ilk anda astrolojik burçların doğada bir yerinin olabileceğini düşündürse de araştırmada gök cisimlerine dair herhangi bir veri yok. Bilim insanları, kalamar türünün doğum anındaki farklı mevsimsel ve çevresel koşulların yarattığı etkilerin üzerinde duruyor. Batı Astrolojisi ise doğum anındaki yıldızların konumuyla insan kişiliği arasında kurulan varsayımsal bir bağa dayanıyor ve bu araştırmayla bir ilgisi bulunmuyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Science Daily, Proceedings of the Royal Society B Biological Sciences


5 maddede Denisova insanları: Nerede, nasıl keşfedildiler, soyları nasıl tükendi?

İsrail'deki araştırmacılar, 70 bin yıl önce ölen 13 yaşındaki bir kızın serçe parmağı kemiğinde bulunan DNA'yı kullanarak Denisova insanlarının nasıl göründüğüne dair bir model oluşturdu (Reuters)
İsrail'deki araştırmacılar, 70 bin yıl önce ölen 13 yaşındaki bir kızın serçe parmağı kemiğinde bulunan DNA'yı kullanarak Denisova insanlarının nasıl göründüğüne dair bir model oluşturdu (Reuters)
TT

5 maddede Denisova insanları: Nerede, nasıl keşfedildiler, soyları nasıl tükendi?

İsrail'deki araştırmacılar, 70 bin yıl önce ölen 13 yaşındaki bir kızın serçe parmağı kemiğinde bulunan DNA'yı kullanarak Denisova insanlarının nasıl göründüğüne dair bir model oluşturdu (Reuters)
İsrail'deki araştırmacılar, 70 bin yıl önce ölen 13 yaşındaki bir kızın serçe parmağı kemiğinde bulunan DNA'yı kullanarak Denisova insanlarının nasıl göründüğüne dair bir model oluşturdu (Reuters)

Yaklaşık 200 bin yıl önce yaşadığı tahmin edilen Denisova insanları, Neandertallerle beraber modern insanların en yakın akrabaları. 

Soyu tükenen bu grubun nispeten yakın bir tarihte keşfedilmesi ve kendilerine ait pek fosil kalıntısı bulunmaması gizemlerini büyük ölçüde korumalarına neden oluyor. Örneğin nasıl göründükleri tam olarak bilinmiyor.

Bilim insanlarının tür mü yoksa alt tür mü olduğuna karar veremediği Denisova insanları, bütün belirsizliklere rağmen yine de geçmişe ve modern insanlara dair bazı karanlık noktalara ışık tutuyor. 

Arkeologlar bu grup hakkında daha fazla bilgi edinmek için çalışmalarını sürdürüyor. Çin, Tayvan ve Kırgızistan'da bulunan bazı fosiller Denisova insanlarına ait olabilir ancak pek iyi durumda olmamaları nedeniyle DNA analizi yapılamıyor.

Bu çalışmalar devam ederken, Denisova insanları hakkındaki 5 gerçeği derledik.

1- 2010'da keşfedildiler

Rus bilim insanları Denisova insanlarıyla bağlantılı ilk fosilleri 2008 yazında Sibirya'nın güneyindeki Altay Dağları'nda Denisova Mağarası diye bilinen bölgede gün yüzüne çıkardı. 

rgth6
Denisova insanlarının varlığı, Denisova Mağarası'ndan çıkarılan bir parmak kemiği parçası ve iki azı dişinden elde edilen DNA'nın incelenmesiyle ortaya çıktı (Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü)

Bilim insanları ilk başta bu fosillerin Neandertallere ait olduğunu düşünse de DNA analizi, daha önce bilinmeyen bir insan soyuna işaret ediyordu. Homo sapiens ve Homo neanderthalensis'in yakın akrabası olan bu grubun, yani Denisova insanlarının bir zamanlar yaşadığı 2010'da duyuruldu. 

2- Neandertaller ve Denisova insanlarının ortak bir atası var 

İnsan evrimini inceleyen araştırmacılar, 300 bin ila 600 bin yıl önce yaşayan insan atası Homo heidelbergensis'in yaklaşık 400 bin yıl önce Afrika'yı terk ettiğini öne sürüyor. Bunların bazıları Avrupa'ya giderek muhtemelen Neandertallere dönüşürken, diğerleri Orta Asya'ya göç ederek Denisovalılar oldu.

Afrika'da kalan hominin gruplarıysa Homo sapiens'e evrildi. Bu grup da 60 bin yıl önce Avrupa ve Asya'ya göç ederek birkaç bin yıl boyunca Neandertaller ve Denisova insanlarıyla birlikte yaşadı.

3- DNA'larının izleri modern insanlarda bulundu

Denisova insanlarının fosilleşmiş kalıntıları sadece Sibirya ve Tibet'te çıkarken Laos'ta bulunan bir dişin de bu gruba ait olma ihtimali var. Öte yandan genetik mirasları, Asya'nın geniş bir bölümünde yaşadıklarına işaret ediyor.

dcfevrtb
Laos'ta bulunan bir dişin Denisova insanlarına ait olabileceği düşünülüyor (Nature Communications)

Güneydoğu Asya'daki modern insanların DNA analizleri, birçok kişinin Denisova insanlarının DNA'sından izler taşıdığını gösteriyor. Bu bulgular bölgedeki modern insanların binlerce yıl önce Denisovan insanlarıyla çiftleştiğini düşündürüyor. 

Papua Yeni Gine'den elde edilen genetik kanıtlara göre bu iki grubun karışması yaklaşık 25 bin yıl öncesi gibi yakın bir zamanda gerçekleşmiş olabilir.

4- Genleri modern insanlara avantaj sağlıyor

Modern insanların, soyu tükenen bu yakın akrabalarının DNA'sından izler taşıması bazı avantajlar da sağlamış görünüyor.

Denisova insanları, Sibirya'nın dondurucu soğuğundan Tibet'in yüksek kesimlerine kadar zorlu çevresel koşullarda hayatta kaldı. Bilim insanları, modern Tibetlilerin yüksek rakımlardaki düşük oksijenli ortama uyum sağlamasını mümkün kılan bir geni Denisova insanlarından miras almış olabileceğini bulmuştu.

2016'da yayımlanan başka bir çalışmadaysa Denisova insanı DNA'sının, modern insanların bağışıklık sistemlerini de etkilemiş olabileceği ortaya konmuştu.

5- Soylarının neden ve ne zaman tükendiği bilinmiyor

Yeterince DNA kanıtı olmaması, Denisova insanlarının ne zaman ve neden ortadan kalktığının öğrenilmesi önünde engel teşkil ediyor. Bilim insanları ellerindeki bilgilere göre 30 bin ila 15 bin yıl önce soylarının tükenmiş olabileceğini düşünüyor. 

Diğer homininlerle aşırı derecede çiftleşerek zamanla daha geniş insan gruplarına karışmış olabilecekleri düşünülüyor. 

Homo sapiens'in Denisova insanlarının yaşam alanlarına girerek yiyecek arayışında onları alt etmesi ya da ölümcül hastalıklar taşımış olması da muhtemel.

Independent Türkçe, Mental Floss, Live Science, BBC Science Focus


Kral Charles'tan Kate Middleton'a yeni unvan

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Kral Charles'tan Kate Middleton'a yeni unvan

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Britanya Kralı III. Charles, "daha fazla sorumluluk üstlenmesi" nedeniyle Kate Middleton'a yeni bir unvan verdi.

Salı günü Galler Prensesi'nin aynı zamanda Onursal Liyakat Nişanı'nın Kraliyet Mensubu olarak da bilineceği açıklandı.

Bu, salı günü en küçük oğlunun doğum gününü kutlayan prenses için şüphesiz hoş bir destek olacak. Saray da Prens Louis'in 6 yaşına basmasını kutlamak için yeni bir fotoğraf yayımladı.

Kral, prensese bu onuru “kendisine duyulan saygıyı” takdir etmek için verdiğini açıkladı.

Prenses artık bu unvana sahip seçkin grubun bir parçası ve bu isimler arasında J.K. Rowling ve Sör Elton John da var.

Prenses, St. George Günü geleneğinin bir parçası olarak bu onura layık görüldü ve yeni bir unvan alan tek kraliyet mensubu da değildi.

Prens William da En Saygıdeğer Bath Nişanı'nın Büyük Lideri olarak atanarak onurlandırıldı.

Öte yandan Kraliçe'nin eşi Camilla da Britanya İmparatorluğu'nun En Mükemmel Nişanı'nın Büyük Lideri ve Büyük Haç Şövalye'si oldu.

Kraliyet ailesi bugünlerde Galler Prensesi ve Kral Charles'ın arka arkaya gelen kanser teşhisleriyle mücadele ettiği zor bir dönemden geçiyor.

Prenses, "önleyici" kemoterapi gördüğü için kamu hayatından tamamen uzaklaştı.

Prensesin hastalığına ilişkin haberler ilk olarak ocakta, planlı bir karın ameliyatı geçireceği ve Paskalya'ya kadar görev yapamayacağı açıklandığında ortaya çıkmıştı.

Ancak üzerinde oynanmış bir fotoğrafının yoğun spekülasyona yol açtığı bir dönemin ardından prenses, kendisine kanser teşhisi konduğunu açıklamıştı.

Haber, Kral Charles'ın ocakta prostat büyümesi nedeniyle tedavi görmesinin ardından konan kanser teşhisinden birkaç ay sonra gelmişti.

Independent Türkçe


Kevin Hart yıllar süren spekülasyonların ardından gerçek boyunu itiraf etti

TT

Kevin Hart yıllar süren spekülasyonların ardından gerçek boyunu itiraf etti

Kevin Hart, yıllarca boyu hakkında espriler yaptıktan sonra kesin ölçülerini doğruladı.

21 Nisan'da 60 Minutes'ten Anderson Cooper, haftalık özel program için yaptığı röportaj sırasında 44 yaşındaki aktörün uzun süredir devam eden tartışmayı nihayet çözmesini sağladı. Cooper, GQ, LA Times ve diğer medya kuruluşlarının Hart'ın boyunu nasıl farklı verdiğine dikkat çekti. GQ onun 165 cm boyunda olduğunu söylerken, LA Times 163 cm boyunda olduğunu belirtmişti.

Uçuk Bir İş'in (Lift) yıldızı, Cooper'a "GQ sonunda doğrusunu yazdı" dedi. 

165. Ayakkabıyla, mesela spor ayakkabıyla.

Yüzünde bir gülümsemeyle, "Ama boy giyersem 167'ye ulaşabilirim" diye ekledi.

Hart, komedi gösterileri sırasında kendini hedef tahtasına koymaktan hiçbir zaman korkmadı. Jumanji'nin başrol oyuncusu 60 Minutes bölümüne eklenen bir videoda sahnede ne kadar uzun boylu olduğu hakkında espri yaparken görülüyor. Ona göre, kompleksler ya da korkular karşısında kendine gülebilmek, bunları kabul etmenin sağlıklı bir yolu.

Hart şöyle açıkladı: 

Bu, kendinizle ilgili gülmekten korkmadığınız şeyler hakkında konuşmak.

"Bana güldüğünüzde, ben bir şakaymışım gibi gülmediğinizden, bu deneyime güldüğünüzden gerçekten eminim" diye devam etti. 

Size ilişkilendirilebilir bir hikaye aracılığıyla bir deneyim yaşatıyorum ve daha da önemlisi, diğerlerinin söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylüyorum.

Hart röportajın ilerleyen bölümlerinde komedyenlik yolculuğunu anlattı. Hollywood'un gözde oyuncusuna göre, kariyerine hızlı bir başlangıç yapmaya çalışırken annesi ona "icabına bakması için" bir yıl vermiş. Ayrı eve çıkmış ve para kazanmakta zorlanmış.

Hart, "Annem bana sürekli 'İncil'ini okudun mu?' diye soruyordu" diye itiraf etti. 

Ben de şöyle diyordum: 'Hayır anne, şu an İncil'i okuyacak zamanım değil'.

Bir gün Hart pes etmiş. Ekranda sık görülen isim, annesine okuduğunu söylemek için İncil'ini alıp okumaya karar vermiş. Sürpriz bir şekilde sayfalardan birkaç çek düşmüş.

Komedyen şöyle itiraf etti:

Yılın geri kalan kira çekleri İncil'deydi.

Hart başarısını, Pensilvanya eyaletinin Philadelphia kentinde büyürken yaşadığı "zorluklara" bağlıyor.

Ünlü oyuncu, yetiştirilme tarzıyla ilgili "Hiçbir şeyi değiştirmezdim" dedi. 

İyi olan hiçbir şeyi. Kötü olan hiçbir şeyi. Her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu ve mükemmel olması gerektiğini hissediyorsunuz, ama öyle olmaması gerekiyor.

Independent Türkçe


Aaron Taylor-Johnson, James Bond söylentilerine tuhaf bir yanıt verdi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP
TT

Aaron Taylor-Johnson, James Bond söylentilerine tuhaf bir yanıt verdi

Fotoğraf: AP
Fotoğraf: AP

Aaron Taylor-Johnson bir sonraki James Bond olabileceği yönündeki söylentilere yanıt verdi.

Tenet oyuncusu, Daniel Craig'in yerine 007 rolünü üstlenmesi için "resmi bir teklif" yapılmasının ardından serinin yapımcılarının aktörden yanıt bekledikleri haberiyle gündeme gelmişti. 

Göster Gününü (Kick-Ass), Suikast Treni (Bullet Train) ve Sınır Tanımayan (Nowhere Boy) gibi filmlerde rol alan 33 yaşındaki Taylor-Johnson ilk olarak Ocak 2023'te, yapımcı Barbara Broccoli'nin aktörle yaptığı deneme çekiminden etkilendiğinin bildirilmesinin ardından bu rol için konuşulmaya başlanmıştı.

Aralarında James Pryce, Pierce Brosnan ve George Lazenby'nin de bulunduğu eski Bond yıldızları Sınır Tanımayan'ın oyuncusuna desteklerini sunarak onun doğru aday olabileceğine inandıklarını belirtmişti.

Şimdiyse Taylor-Johnson, söylentilerle ilgili soruları tuhaf bir şekilde geçiştirdikten aylar sonra bu konudan bıkmış gibi görünüyor.

Associated Press, 22 Nisan Pazartesi son filmi Dublör'ün (The Fall Guy) Londra'daki galasına katılan oyuncuya "Bond hakkında soru sorulmasından bıkıp bıkmadığı"nı sordu.

Gergin bir duraksamadan sonra yapmacık bir kahkaha atarak şöyle cevap verdi:

Siz bu soruyu sormaktan bıktınız mı?

Muhabir karşılık olarak "Bilmek istiyorum, yani hayır" diye takıldı.

Taylor-Johnson da şöyle cevap verdi:

Pekala, iyi günler.

Aktör daha sonra başka bir konuşmanın yapılmasına izin vermeyerek uzaklaşırken görülüyor.

Craig'in yerine Bond olmak için yarışan diğer isimler arasında Idris Elba, Richard Madden, Tom Hardy ve Bridgerton oyuncusu Regé-Jean Page yer alıyor.

Taylor-Johnson'a rolün "teklif edildiği" iddialarından 7 ay önce aktör Esquire'a verdiği bir röportajda bu söylentilere (doğrulamadan ya da yalanlamadan) değinmiş gibi görünmüştü. 

Röportör, Johnson'ın bu rol için bahisçilerin favorilerinden biri olduğuna dikkat çekerek şöyle demişti:

Ama mesele de bu zaten, değil mi? Size daha önce de söylediğim gibi, kendi bildiğimi okumak zorundayım. Bu benim kendi yolum, sezgilerime göre ilerliyorum. 

Aktör sözlerine şöyle devam etmişti:

Hiçbir zaman başkalarının bakış açılarına, yargılarına ya da beklentilerine göre karar vermedim. Bunu yaparsanız aklınızı kaybedersiniz. Değer duygunuz ve ruhunuz yok olur. Neyin sizin için ayrılmaz olduğunu ve neyin doğru hissettirdiğini anlamanız ve önünüzde mevcut olanla yolunuza devam etmeniz gerekir. Şu an önümde Avcı Kraven (Kraven The Hunter) var. Kraven'ı oynamak için iki yılımı harcadım. Yani onu bu noktaya getirmek için harcadığımız tüm o sıkı çalışma… Şu anda odaklandığım şey bu.

Bir sonraki adımın ne olabileceğini düşünmenin heyecan verici olup olmadığı sorusunu şöyle yanıtlamıştı:

Ben sadece şu anda elimdeki şeylere, önümde ne varsa ona odaklanıyorum. 

Independent Türkçe


Hugh Grant, sevilen serinin devam filmiyle ilgili detayları paylaştı

Fotoğraf: Universal Pictures
Fotoğraf: Universal Pictures
TT

Hugh Grant, sevilen serinin devam filmiyle ilgili detayları paylaştı

Fotoğraf: Universal Pictures
Fotoğraf: Universal Pictures

Hugh Grant yakında gösterime girecek Bridget Jones'un devam filmiyle ilgili ayrıntıları paylaştı.

Serinin 4. filmi, Bridget Jones: Mad About the Boy adını taşıyacak. Filmde, Renée Zellweger ve Hugh Grant; Bridget Jones ve Daniel Cleaver rollerini yeniden canlandıracak. Ayrıca One Day ve The White Lotus'tan tanıdığımız Leo Woodall ve 12 Yıllık Esaret (12 Years a Slave) ve Doktor Strange'den (Doctor Strange) bildiğimiz Chiwetel Ejiofor rol alacak.

Colin Firth'ün Bridget'in esas aşkı Mark Darcy rolüne geri dönüp dönmeyeceğinin henüz doğrulanmaması hayranlar arasında endişeye yol açtı. Ancak People'a konuşan Grant, Firth'ün filmin bir parçası olmayacağını ima etti.

Aktör, Helen Fielding'in aynı adı taşıyan romanından uyarlanan Bridget Jones: Mad About the Boy'un senaryosunun izleyicileri hem duygulandıracağını hem de güldüreceğini söyledi.

Grant, film hakkında şöyle dedi:

Senaryo kısmen Helen Fielding'in eşinin ölümünden sonra iki çocuğunu tek başına büyütme deneyimlerine dayanıyor. Bridget da iki çocuk büyütüyor ve birileriyle görüşmeye yeniden başlayıp başlamaması gerektiğini düşünüyor. Çok iyi bir senaryo.

2013 tarihli roman, Mark'ın iki yıl önce bir kara mayını kazasında ölmesinin ardından Bridget'i 50'li yaşlarında dul bir kadın olarak yeniden ele alıyor. Fielding, Bridget'in "evlilikle övünen" bir tip olmasını istemediği için Mark'ı üçüncü kitaptan çıkarmaya karar verdiğini söylemişti.

To Leslie, Better Call Saul'daki çalışmalarıyla tanınan Michael Morris tarafından yönetilen yeni film, Zellweger'in karakterinin Colin Firth'ün canlandırdığı Mark Darcy'yle evlenmesi ve çocuğunun babasının o olduğunu öğrenmesiyle sona eren Bridget Jones'un Bebeği'nin (Bridget Jones’s Baby) sinemalarda gösterime girmesinden 8 yıl sonra geliyor.

Entertainment Tonight'a konuşan Grant, "Size şunu söyleyeyim; bence 4. Bridget filmi için yazılan bu senaryo, 4'ü arasında en iyisi" dedi.

Hatta uzun zamandır okuduğum en iyi senaryolardan biri.

Helen Fielding, daima bekar Bridget Jones karakterini ilk olarak The Independent için yazdığı köşe yazısında yaratmıştı.

Daha sonra Fielding, "The Independent bana Londra'daki bekar hayatı hakkında kendimle ilgili bir köşe yazısı yazıp yazamayacağımı sordu. Hayır dedim çünkü (ironik bir şekilde) bunun utanç verici ve ifşa edici olacağını düşündüm" diye anlatmıştı.

Sonra şef editör Charlie Leadbeater hayali bir karakter olarak yazmamı önerdi ve ben de 'Evet!' dedim.

Independent Türkçe


Çikolata fiyatlarında sert artışa neden olan virüse karşı yeni yöntem

Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
TT

Çikolata fiyatlarında sert artışa neden olan virüse karşı yeni yöntem

Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)
Kakao yetiştiricileri virüsün yanı sıra iklim koşullarıyla da mücadele ediyor (Reuters)

Batı Afrika'daki kakao ağaçlarına saldıran virüs, çikolata fiyatlarının küresel çapta artmasına yol açarken araştırmacılar hastalığı önlemek için yeni bir yöntem buldu.

Dünya genelinde çikolatalardaki kakaonun yaklaşık yüzde 60'ı Batı Afrika ülkeleri Fildişi Sahili ve Gana'daki kakao ağaçlarından elde ediliyor. Gana'daki ağaçlara saldıran CSSV (cacao swollen shoot virus disease / kakao sürgününü şişiren virüs) hasadın yüzde 15 ila 50'sini yok ediyor. 

Unlu bitler denen küçük böcekler, ağaçların yaprak, tomurcuk ve çiçeklerini yiyerek bu virüsü yayıyor. 

Teksas Üniversitesi Matematik Bölümü'nden Benito Chen-Charpentier, "Bu virüs küresel çikolata tedariği karşısında gerçek bir tehdit yaratıyor" diyor:

Pestisitler unlu bitlere karşı iyi sonuç vermediğinden çiftçiler, virüs bulaşan ağaçları keserek ve virüse dayanıklı ağaçlar yetiştirerek hastalığın yayılmasını önlemeye çalışmak zorunda kalıyor.

Unlu bitlerle mücadele amacıyla çiftçiler ağaçları aşılayabilir fakat aşıların pahalı olması bu yöntemi elverişsiz hale getiriyor. Ayrıca aşılanmış ağaçların verdiği ürün miktarı da daha az oluyor.

PLOS One adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmadaysa matematiksel verileri kullanan araştırmacılar yeni bir yaklaşım benimsedi: Virüslerin ağaçtan ağaca geçişini sınırlandırmak için aşılanmış ve aşılanmamış ağaçların hangi aralıklarla dikilmesi gerektiğini hesapladılar. 

Matematikçiler, çiftçilerin aşılanmamış ağaçların etrafında aşılanmış kakao ağaçlarından oluşan koruyucu bir kalkan yaratmasını sağlayan iki farklı model yarattı. Araştırmanın yazarlarından Chen-Charpentier "Unlu bitler çeşitli yollarla hareket ediyor" diyor:

Yapmamız gereken şey kakao yetiştiricileri için bir model oluşturarak virüsün yayılmasını önleme amacıyla aşılanmış ağaçları aşılanmamışlardan ne kadar uzağa güvenle dikebileceklerini bilmelerini ve küçük ölçekli çiftçilerin maliyetleri makul seviyede tutmasını sağlamaktı.

Araştırmacılar çalışmaları henüz deneysel olsa da kakao ağaçlarını korumak için umut vaat ettiğini söylüyor. 

Son bir yılda fiyatı üç katına çıkan kakaonun bir tonunun fiyatı geçen ay tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkarak 10 bin doları görmüştü. Uzmanlar dünyanın 60 yıldan uzun süredir en büyük kakao arz açığıyla karşı karşıya olduğunu söylerken Uluslararası Kakao Örgütü 2023-2024 döneminde 374 bin tonluk bir arz açığı yaşanmasını öngörüyor. Bu, önceki sezondaki 74 bin tonluk açığa kıyasla yüzde 405'lik bir artışa denk geliyor.

Kakao ağaçlarını tehdit eden tek şey unlu bitler de değil. El Nino hava olayı mevsim normallerinin üzerinde yağışa neden olurken, bunun iklim kriziyle birleşmesi sonraki aylarda aşırı sıcaklara yol açarak hasadın azalmasına zemin hazırlıyor.

Independent Türkçe, Phys.org, CNBC, Euronews, PLOS One


Cephedeki Ukraynalılar, ABD yardımının çözemeyeceği sorunu anlattı

Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
TT

Cephedeki Ukraynalılar, ABD yardımının çözemeyeceği sorunu anlattı

Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)
Washington'da onaylanan pakette yer alan son tasarıda ABD'de bulunan Rusya'ya ait varlıkların dondurularak Ukrayna'ya yardım amacıyla kullanılabilmesinin önü açılıyor (AFP)

ABD Senatosu, içinde Ukrayna'ya 61 ve İsrail'eyse 26 milyar dolarlık askeri yardımın da yer aldığı toplam 95 milyar dolarlık dış yardım paketini onaylayarak Beyaz Saray'a gönderdi. Başkan Joe Biden'ın en kısa sürede onay vermesi bekleniyor. 

Bu gelişme Kiev'de sevinçle karşılanırken ABD'nin Wall Street Journal gazetesi cephe hattındaki Ukrayna askerlerine düşüncelerini sordu.

Ülkenin doğusunda yer alan Çasov Yar'da abluka altındaki askerler, Amerikan silahlarına ihtiyaçları olduğunu zira Rusya'nın bu konudaki avantajını hissettirdiğini vurguladı. Yeni silahlar gelene kadar burayı ellerinde tutmaya çalıştıklarını belirttiler.

Ukrayna askerleri, uçaklardan fırlatılan yarım ton patlayıcı yüklü bombaların mevzilerini yok ettiğini, drone'ların hareket eden her şeye saldırdığını anlattı. 

Moskova'nın geçen sene istilasının en kanlı muharebesiyle kazandığı Bahmut'un karşısındaki Çasov Yar stratejik öneme sahip. Eğer Kiev bu kenti kaybederse Donetsk bölgesinde kontrol ettiği diğer bölgeleri bu yaz kaybetmesi ihtimali kayda değer ölçüde artıyor. 

Ukrayna'nın 92. Taarruz Tugayı'ndaki drone'lardan sorumlu komutan Yuriy Fedorenko, Çasov Yar'ın kaybı durumunda bölgede kontrol ettikleri yerlerden en büyük üçünün önemli tehlikeye gireceğini söylüyor.  

Her Ukrayna topuna karşı Rusya'nın 10 tanesini fırlattığını ve bu oranın daha da kötüye gittiğini belirten askerler, ağır hasarlar verdikleri Moskova güçlerinin istikrarlı bir şekilde ilerlemeyi sürdürdüğünü vurguluyor. 

Nemo kod adlı 29 yaşındaki asker, "Ağaçları sırf eğlencesine bombalayabiliyorlar. Bizim karşılık vermek için hedeften yüzde 100 emin olmamız lazım" diyor.

Kentin doğusuna ulaşan Rusları durdurmakta kullanılması gereken binalar da Moskova'nın saldırılarında yok ediliyor. 

Moskova'nın Ukrayna'daki birincil hedefine dönüşen bu doğu kentinde savaşan askerlerin birinci sıkıntısıysa savaşçı eksikliği. Bu, Amerikan yardımının çözüm bulamayacağı bir sorun. 

Aylardır aralıksız savaşan askerlerin öne cephede 5 günü aşmamaları gerekirken bu süre artık 10-15 günü bulabiliyor. 

Bu süre zarfında gıda, su ve ilaçtan yoksun kalan askerler, tedavi edilebilecekken yaşamlarını kaybediyor. 

38 yaşındaki Kıpiş, geçen hafta Rusların cephede ilerlememesini sağladıklarını ama 110 adamdan yalnızca 35'inin savaşabilecek durumda kaldığını söyledi:

Komutanlarımız bile bizimle birlikte mevzilerde çünkü adam eksiğimiz var.

Moskova'nın attığı kayma bombalarından şikayetçi olan 59 yaşındaki insani yardım çalışanı Vitaliy Yeremenko da yataktayken bunlardan birinin şok dalgasıyla kendini yerde bulduğunu anlattı:

Duvarlar o kadar fazla sallanıyordu ki binanın yıkılabileceğini düşündüm. Bir bodrumdan diğerine koşuyoruz. Bizim hayatımız böyle.

Ukraynalı yetkililer, savaş öncesinde 12 bin civarında kişinin yaşadığı kentte 700 sivilin kaldığını söylüyor. 

Ayrılmak isteyen sivilleri tahliyeyle görevlendirilen Mykola Mohylevskiy, hedef kitlesindekilerin çoğunun kendi başına bölgeyi terk edemeyecek yaşlılar olduğunu belirtiyor. Bölgedeki durumun bir önceki görev yeri Bahmut'tan kötü olduğunu vurguluyor:

İki ay önce otomobille kente girip etrafta yürüyebilirdim. Şimdiyse hızlı hareket etmek gerekiyor. Drone'ların otomobili patlatma riski büyük. Bazen sivillere bile saldırıyorlar.

Askeri uzmanlarsa Rusya'nın nüfusunun Ukrayna'nın 4 katı olduğuna işaret ederek Moskova'nın bu kayıpları daha iyi karşılayabileceğini söylüyor. 

Avustralya Ordusu'ndan emekli tümgeneral Mick Ryan, Ukraynalı liderler hakkında şöyle konuşuyor:

Bazı zor siyasi kararlar almak zorundalar. Elindeki toprağı tutup pek çok yaşamı yitirmek mi, toprak verip ordunu kurtarmak mı? Bulundukları pozisyon bu şekilde.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, AA


ABD'de Filistin eylemleri: Columbia Üniversitesi protestoculara süre tanıdı

Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
TT

ABD'de Filistin eylemleri: Columbia Üniversitesi protestoculara süre tanıdı

Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)
Geçen hafta polisin çağrılmasından sonra kamp alanı daha da büyüdü (AFP)

ABD'nin elit üniversitelerindeki öğrenciler, Filistin için ayağa kalkarken New York şehrindeki Columbia Üniversitesi'nde geçen hafta başlayan eylemler de sürüyor. 

Columbia Üniversitesi Başkanı Minouche Shafik, salı gününün geç saatlerinde okulun internet sitesinden bir açıklama yayımladı. Protestoculardan kurdukları kamp bölgesini boşaltmaları talep edilirken gece yarısına kadar süre tanındı. 

Okulun protestoları düzenleyen öğrencilerle bir süredir bu konu hakkında görüşme halinde olduğunu hatırlatan Shafik, eğer Morningside Heights kampüsündeki West Lawn bölgesinde yer alan çadırlar kaldırılmazsa üniversite yönetiminin "huzuru yeniden tesis etmek için alternatifleri değerlendirmek zorunda kalacağını" söyledi.

Bu alternatiflerin neler olacağıysa açıklanmadı. 

Verilen sürenin dolmasından sonra herhangi bir ciddi etkinlik gözlemlenmedi. Ne öğrenciler çadırların tamamını söktü ne de okula polis geldi.

Üniversitenin tanıdığı süreyi uzattığı dedikodularıysa resmen doğrulanamadı.

Geçen hafta yönetimin kampüse polis sokmasının ardından güvenlik güçleri en az 108 öğrenciyi gözaltına almış, 80 öğrenciye de disiplin cezası verilmişti. 

Shafik'in bu hamlesi insan hakları örgütleri ve öğrenci liderleri tarafından eleştirilmişti. Güvenlik ve huzurun önceliğini savunanların karşısında ifade ve eylem özgürlüğünün üniversite kampüslerinde gerçekten yaşanabilmesinin önemini vurguluyorlar. Öğrenciler, okullarının İsrail'le bağı olan şirketlerle iş yapmamaları çağrısında bulunuyor.

Columbia haricinde Yale, Harvard ve MIT gibi elit üniversitelerde de benzer eylemler sürdürülüyor.

ABD Başkanı Joe Biden pazartesi günkü açıklamasında Yahudi öğrencilerin bir kısmının rahatsız olduğu bu eylemlere tepki göstererek "Yahudi düşmanlığı içeren bu protestoları kınıyorum" demişti.

Beyaz Saray Sözcü Yardımcısı Andrew Bates de pazar günkü açıklamasında "Yahudilere karşı şiddet çağrısı yapan antisemitik protestoları kınıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. 

Columbia'daki eylemleri düzenleyen Columbia Üniversitesi Apartheid'ı Durdur ve Filistin'de Adaleti Savunan Columbia Öğrencileri adlı gruplar,  pazartesi yayımladıkları açıklamada "eylemlerinde hiçbir nefret ve bağnazlığa yer olmadığını" savunmuştu.

Independent Türkçe, Washington Post, New York Times


Refah'a kara operasyonu: İsrail'in "insani bölge" planı tatmin etmedi

Pek çok kişi diğer bölgelerden kaçıp Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
Pek çok kişi diğer bölgelerden kaçıp Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
TT

Refah'a kara operasyonu: İsrail'in "insani bölge" planı tatmin etmedi

Pek çok kişi diğer bölgelerden kaçıp Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)
Pek çok kişi diğer bölgelerden kaçıp Mısır sınırındaki Refah'a sığındı (AFP)

Pentagon, İsrail'in bu konudaki planları için "hâlâ endişeli" olduklarını vurgularken İsrail resmi televizyonu KAN, gece "Ordu çok kısa süre içinde Refah'a girmeye hazırlanıyor" haberini geçti. 

ABD'nin New York Times gazetesiyse İsrail'in planlarının neler olduğunu anlatan bir haberi bugün yayımladı. 

Kudüs Muhabiri Adam Rasgon'ın imzasını taşıyan haber için konuşan bir İsrail askeri yetkilisi, büyük bir kara operasyonuna başlanması halinde, bir milyona yakın Filistinlinin sığındığı Refah'ta yaşayanların İsrail'in sahilde büyüttüğü "insani bölge"ye gönderileceğini söyledi. 

İsmi açıklanmayan yetkilinin "insani bölge" için gösterdiği yerlerden El-Mavasi'de görev yapan sağlıkçı Muhammed el-Hassi, buranın halihazırda İsrail'in yerinden ettiği kişilerle dolup taştığını vurguladı:

Yeterince tuvalet, su ve alan yok. Mevcut altyapı buradaki insan sayısını bile zar zor kaldırıyor.

İsrailli yetkili, El-Mavasi dışında da bazı yerlerin "insani bölgeye" dönüştürülebileceğini söylerken bunların adını vermedi. Uydu görüntülerini inceleyen New York Times da bölgenin önceki aylara göre kayda değer ölçüde kalabalıklaştığını bildirdi. 

İsrail, Gazze'nin diğer yerlerinden kaçanları El-Mavasi'ye yönlendirmişti. Bölgedeki Filistinliler, İsrail'in roket atıldığını savunarak buraya da saldırdığını söylüyor.

Sağlık görevlisi El-Hassi şu ifadeleri kullanıyor:

Burada güvenli bir yer yok. İsrail ya da dünyada kim olursa olsun, herhangi birisine karşı hiçbir düşmanlığım yoktur ama içinde bulunduğum otomobil, arazi ya da binanın sıradaki hedef olmayacağının teminatını veremem.

Aneri adlı yardım kuruluşunun direktörü Sandra Rasheed, İsrailli yetkililerin kendilerine hemen operasyon düzenleyeceğine dair bir sinyal vermediğini belirtirken El-Mavasi'de çalışanları için yer bulduklarını da sözlerine ekledi.

BM yetkilileri de muhtemel istilaya dair kendilerine bilgi verilmediğini vurguladı. 

İsrail aylardır Refah'a büyük bir kara operasyonu düzenleyeceği tehdidini savuruyor. ABD de dahil olmak üzere uluslararası toplumsa buna karşı çıkıyor. 

Kuzey Gazze'den Refah'a sürülen ikinci el kıyafetçi Receb el-Sindavi'yse eşi ve 7 çocuğuyla birlikte küçük bir çadırda yaşamak zorunda kaldığını söylüyor:

Burada herkes bizi nasıl taşıyacaklarını duymayı bekliyor.

İsrail resmi televizyon kanalı KAN'ın askeri haberler yorumcusu İtay Blumental, gece haberlerinde "İsrail ordusunun planına göre, Refah'taki bir milyondan fazla Filistinlinin bölgeyi tahliye ederek, Gazze Şeridi'nin güneyi ve orta kesiminde son zamanda hazırlanan barınaklara gelmesi istenecek" dedi.

Blumental, İsrailli güvenlik yetkililerinin Refah'ın tahliyesinin 4-5 hafta süreceğini söylediğini aktardı.

Hizbullah'tan saldırı açıklaması

Diğer yandan Hizbullah'la İsrail arasındaki çatışmalar da sürüyor. Lübnan'daki İran destekli Hizbullah Hareketi'nden yapılan açıklamada, Lübnan'ın güneyinde sivillerin ölümüne neden olan dünkü İsrail saldırısına karşılık bugün sınır bölgesinde bulunan yerleşim biriminin hedef alındığı belirtildi.

Açıklamada, İsrail'in sınır hattı üzerinde yer alan Şumira yerleşim birimine onlarca katyuşa füzesi fırlatıldığı ifade edildi.

Ayrıca İsrail'in Er-Rahib askeri mevziisinin de topçu atışlarıyla vurulduğu kaydedildi.

Öte yandan İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Lübnan'dan gelen birkaç saldırı üzerine Teyrharfa bölgesindeki Hizbullah hedeflerinin savaş uçaklarıyla vurulduğu belirtildi.

Açıklamada, Lübnan'ın Merkaba, Ayta eş-Şaab ve Mervahin beldelerindeki Hizbullah'a ait askeri altyapıların savaş uçaklarıyla hedef alındığı kaydedildi.

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, dün Lübnan'ın güneyindeki Hanine beldesinde yer alan iki katlı bir binaya hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda bir kadın ve bir çocuk hayatını kaybetmiş, 6 sivil de yaralanmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, AA