İtalyan sanatçının "görünmez" heykeli 150 bin liraya satıldı

Açık artırmayı Art-Rite müzayede evi düzenledi (Instagram / @salvatore_garau)
Açık artırmayı Art-Rite müzayede evi düzenledi (Instagram / @salvatore_garau)
TT

İtalyan sanatçının "görünmez" heykeli 150 bin liraya satıldı

Açık artırmayı Art-Rite müzayede evi düzenledi (Instagram / @salvatore_garau)
Açık artırmayı Art-Rite müzayede evi düzenledi (Instagram / @salvatore_garau)

İtalyan sanatçı Salvatore Garau fiziksel varlığı olmayan görünmez bir heykel yaptı. "Ben" adlı çalışma, açık artırmada 15 bin euroya (yaklaşık 150 bin TL) satıldı.
Eserin ne basılı ne de dijital formatta herhangi bir fiziksel temsili yok. Varlığını doğrulamanın tek yolu, alıcının elindeki orijinallik sertifikasıyla mümkün.
Italy24 News'in aktardığına göre çalışmanın, herhangi bir engelin olmadığı özel bir odada 150x150 santimetre boyutlarındaki bir alanda sergilenmesi gerekiyor.
Haberde, Garau'nun "yeni bir tarihi değere sahip olduğu ve günümüzün mükemmel bir metaforunu temsil ettiği" yazıldı. Sanatçının soyut çalışmalarının çevreye hiçbir etkisi olmadığının altı çizildi.
Garau eserini şöyle anlatı:
"Müzayededeki başarılı sonuç, reddedilemez bir gerçeğe işaret ediyor: Boşluk, enerji dolu bir alandan başka bir şey değildir. Boş bıraksak ve geriye hiçbir şey kalmasa bile, belirsizlik ilkesine (kuantum fiziğinin oluşmasına büyük katkılar yapan Werner Heisenberg tarafından 1927'de ortaya atılan ilke) göre hiçliğin bir ağırlığı var. Bu nedenle boşluk, yoğunlaşan ve kendisini kısacası içimizdeki parçacıklara dönüştüren enerjiye sahip.
Belirli bir mekanda fiziksel varlığı olmayan bir heykeli 'sergilemeye' kara verdiğimde, bu alan belirli bir miktar ve yoğunluktaki düşünceyi kesin bir noktada yoğunlaştıracak. Kendi koyduğum isimden (Ben) çok çeşitli biçimlere bürünecek bir heykel yaratacak. En nihayetinde, hepimiz hiç görmediğimiz bir Tanrı'ya şekil vermiyor muyuz?"
 
Independent Türkçe, Italy24 News, autoevolution



Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
TT

Ağızdaki bakteri miktarı ne kadar mutlu olduğumuzu gösteriyor

New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)
New York Üniversitesi'nden araştırmacılar, depresyonla ağızdaki bakteri çeşitliliğinin azalması arasında bir ilişki bulduklarını söylüyor. Araştırmacılar 15 binden fazla yetişkinin verilerini inceledi (AFP)

Yeni bir araştırmaya göre depresyon, ağızda bulunan bakterilerin çeşitliliğinin azlığıyla bağlantılı olabilir.

Siz bu haberi okurken ağzınızda 500 milyar ila 1 trilyon bakteri bulunuyor. Bağırsak mikrobiyomundan sonra ağız, insan vücudundaki en büyük ikinci mikroorganizma topluluğunu barındırıyor.

New York Üniversitesi'ndeki (NYU) araştırmacılar, bu mikropların yapısının depresyonun teşhis ve tedavisinde işe yarayabileceğini söylüyor. Yeni çalışmada, ağızda mikropların çeşitliliğinin azalmasının ruh sağlığıyla ilişkili olduğunu buldular.

NYU Rory Meyers Hemşirelik Okulu'nda araştırmadan sorumlu dekan yardımcısı Dr. Bei Wu, "Ağız mikrobiyomunun, iltihaplanma veya bağışıklık sistemindeki değişiklikler yoluyla depresif semptomları etkilemesi mümkün. Tersine, depresyon beslenme alışkanlıkları, kötü ağız hijyeni, sigara ve alkol kullanımının artması veya ilaç kullanımı gibi değişikliklere yol açabilir ve bunların tümü ağız mikrobiyomunu değiştirebilir" dedi.

Bu ilişkinin hangi yönde işlediğini ve altında yatan mekanizmaları anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyacımız var.

Wu, bu hafta BMC Oral Health adlı akademik dergide yayımlanan çalışmanın kıdemli yazarı.

Bu sonuçlara ulaşmak için yazarlar, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'nin Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi'nden elde edilen verileri inceledi. 2009'la 2012 arasında 15 binden fazla yetişkinden toplanan anket verilerini kullanarak depresyon belirtilerini tükürük örnekleriyle karşılaştırdılar.

Ayrıca, tükürükteki mikropları tanımlamak ve ağız mikrobiyomunun çeşitliliğini ölçmek için gen dizileme kullandılar. Böylece, mikrobiyal çeşitliliği daha az olan kişilerin depresyon belirtileri gösterme ihtimalinin daha yüksek olduğunu keşfettiler.

Ek analizler, sigara içme, alkol tüketimi ve diş bakımı gibi alışkanlıkların ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkiyi etkilediğini ortaya koydu. Bunların tümü ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor.

Antidepresanlar ve diğer psikotropik ilaçların, tükürük miktarını azaltan ve ağız mikro ortamını değiştiren yan etkileri olduğunu belirttiler.

"Dolayısıyla ilaçlar sadece depresif semptomları hafifletmekle kalmıyor, aynı zamanda ağız sağlığı üzerinde düzenleyici bir etkiye de sahip" dediler.

cdsfvgh
Önceki araştırmalar, ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu göstermişti. İçki içme ve diş bakımı gibi alışkanlıklar ağızdaki bakteri yapısını değiştirebiliyor (AFP)

Yine de ağızdaki mikropların çeşitliliğinin depresyonu etkileyip etkilemediği, depresyonun ağız mikrobiyomunda değişikliklere yol açıp açmadığı veya simbiyotik bir ilişki olup olmadığı hâlâ belirsiz.

Araştırmacılar, yakın zamanda yapılan bir çalışmanın depresyonla bağırsaktaki bakteri çeşitliliği arasında olası bir bağlantı bulduğunu belirtti. Ayrıca giderek artan sayıda araştırmanın ağız mikrobiyomuyla genel sağlık arasında bağlantı olduğunu gösterdiğini eklediler. Bunun nedeninin iltihaplanma ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar olduğu düşünülüyor.

Araştırmacılar, bu bulguların konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağını umuyorlar. 2021'de, tahmini 21 milyon yetişkinin geçen yıl en az bir kez majör depresif nöbet yaşadığı tahmin ediliyor.

Wu, "Ağız mikrobiyomuyla depresyon arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması, sadece depresyonun altında yatan mekanizmaları öğrenmemize yardımcı olmakla kalmayıp, duygudurum bozuklukları için yeni biyolojik işaretler veya tedaviler geliştirilmesine de katkıda bulunabilir" dedi.

Independent Türkçe