Bekleyişle geçen uzun gecenin ardından Bağdat’ta nispeten sakinlik sağlandı

Irak Silahlı Kuvvetleri, çarşambayı perşembeye bağlayan gece Bağdat'ta güvenlik önlemleri aldı (Reuters)
Irak Silahlı Kuvvetleri, çarşambayı perşembeye bağlayan gece Bağdat'ta güvenlik önlemleri aldı (Reuters)
TT

Bekleyişle geçen uzun gecenin ardından Bağdat’ta nispeten sakinlik sağlandı

Irak Silahlı Kuvvetleri, çarşambayı perşembeye bağlayan gece Bağdat'ta güvenlik önlemleri aldı (Reuters)
Irak Silahlı Kuvvetleri, çarşambayı perşembeye bağlayan gece Bağdat'ta güvenlik önlemleri aldı (Reuters)

Yoğun bir bekleyiş ve ihtiyatla geçen uzun bir gecenin ardından dün Bağdat’ta nispeten sakinlik sağlandı. Haşdi Şabi Anbar Komutanı Kasım Muslih’in Terörle Mücadele Kanununun 4’üncü maddesi uyarınca tutuklanması üzerine bazı silahlı grupların hareketleneceğinden korkularak, ordu başkentin bazı girişlerini kapattı, özellikle de hükümet ve parlamentonun bulunduğu Yeşil Bölge’ye yakın bazı ana caddelere asker konuşlandırmak zorunda kaldı.
Çarşamba gecesi Bağdat’taki ana caddeler ve kavşaklarda ordunun zırh ve tanklarıyla konuşlanması, geçmiş yıllarda ülkede yaşanmış askeri darbeleri hatırlattı. Nitekim Haşdi Şabi Anbar Komutanı Muslih’in tutuklanması, gerek yerel gerek bölgesel düzeyde geniş tepkilere yol açtı. Haşdi Şabi’ye bağlı gruplar, Muslih’in serbest bırakılması için Çarşamba günü kapsamlı bir güç gösterisinde bulundu ancak Iraklı yetkililer tutuklama kararına uydu.
Muslih’in tutuklanması, halk protesto gruplarının çoğu tarafından Kerbela’daki aktivistlerin öldürülmesinden sorumlu tutulduğundan memnuniyetle karşılandı. Bu ayın başlarında suikasta kurban giden Kerbelalı aktivist İhab el-Vezni’nin annesi, televizyonda yayınlanan bir röportajında, Muslih ve kardeşi Ali'yi oğlunun suikastına karışmakla suçladı.
Muslih, aynı zamanda ABD ve diğer ülkelerin güçlerinin bulunduğu Ayn el-Esed Askeri Üssü’nü hedef alan saldırıların arkasında olmakla da suçlanıyor.
Musleh’in, Kerbela vilayetinde, 2003 yılından sonra dini mekanların korumasını üstlendiği ve dini otoritenin temsilcisi Abdul Mehdi el-Kerbelai'ye yakın olduğu ve yolsuzluk ve taciz suçlamaları nedeniyle hizmetten alındığı biliniyor. Ardından Ali El-Ekber ve Tafuf tugaylarını kuran Muslih, 2014 yılı sonrasında Haşdi Şabi’ye katılmış ve bir süre sonra Anbar Komutanlığını üstlenmişti.
Muslih’in tutuklanması önemli çünkü ilk kez Haşdi Şabi’deki üst düzey bir yetkili tutuklanıyor. Muslih’in tutuklanması ardından kimliği belirsiz silahlı kişilerin yaptığı güç gösterisi, yerel ve uluslararası kuruluşlar tarafından reddedildi. Başbakan Mustafa el-Kazımi, Çarşamba akşamı Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu ile bir araya geldiği sırada, “Silahlı grupların bugün Bağdat'taki hamleleri, sadece yasa ve düzenin değil, Irak anayasasının da ciddi bir ihlalidir” açıklamasında bulundu. Devleti suiistimal etmeye ve zorbalığa karşı uyarıda bulunan eski Başbakan Haydar el-İbadi ise, “Devletin inşası, dayanışma gerektiren bir sorumluluktur; devlet ya düzen ve egemenliğe gidecek ya da herkesin karşısında dik duracak. Devlete karşı isyan, zorbalık ve taşkınlığa izin verilemez; fitne, kargaşa ve gasp, felakettir. Kimse hukuktan üstün değildir. Kaos bizi yutmadan önce devletin mantığına uyalım” ifadelerini kullandı.
Muslih’in tutuklanmasına atıfta bulunarak yargı kararlarının herkes için geçerli olması gerektiğini vurgulayan Irak Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Tüm Iraklılar, yasal hesap verebilirlik hususunda eşittir. Devlet kurumlarının kararlarına saygı gösterilmelidir. Bu kurumların başında herkesin hakkını alabilmesi için kararları istisnasız herkesin üzerinde uygulanması gereken yargı kurumu bulunuyor. Devletin prestijini kaybetmek, ülkenin bugünü ve geleceğini tehlikeye attığı gibi, onu zayıflatır, dünya kamuoyu nezdinde imajını bozar” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis Plasschaert de Yeşil Bölge'deki bazı silahlı grupların askeri güç gösterisini kınadı. Plasschaert, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Tutuklama davası, herhangi bir Iraklının davasında izlenen seyri takip etmeli. Kimse kendi yoluna gitmek için güç gösterisine başvurmamalı. Irak devletini zayıflatan bu tür davranışlar, halkın güvenini de zedeliyor. Devlet kurumlarına her zaman saygı duyulmalı, kimse hukuktan üstün değildir” ifadelerinde bulundu.
Silahlı grupların faaliyetlerine ilişkin soruşturmalarında Irak hükümetinin yanında olacağını bildiren Bağdat'taki İngiliz Büyükelçiliği tarafından yapılan açıklamada ise, “Iraklılar, kanunu çiğneyenlerin sorumlu tutulduğu bir devleti hak ediyor. Kimse cezai soruşturmaları engellemek için güç ve tehdide başvurmamalı. Demokrasi, hukukun üstünlüğüne saygıya dayanır. Bugün hükümetin silahlı grupların eylemlerine ilişkin soruşturmasına tam destek veriyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Kazımi’nin hukukun üstünlüğünü dayatma, özgür ve adil seçimlerin önünü açma eylemlerini desteklediğini ifade eden ABD Ulusal Güvenlik Konseyi de “Irak vatandaşlarını hedef alan herkes, Irak yasalarına göre soruşturulmalıdır. Irak'ın istikrarını şiddet eylemleriyle baltalamak isteyenleri kınıyoruz” açıklamasında bulundu.
Haşdi Şabi liderliği, Çarşamba akşamı, Yeşil Bölge’deki birimlerine derhal geri çekilmeleri talimatı verdi.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.