Yemen’deki çatışmalarda son 60 gün içinde 956 Husi milisi öldürüldü

Sağlık kaynakları, morgların yüzlerce cesetle dolu olduğu bilgisini paylaştı..

Sana'daki bir mezarlık. (EPA)
Sana'daki bir mezarlık. (EPA)
TT

Yemen’deki çatışmalarda son 60 gün içinde 956 Husi milisi öldürüldü

Sana'daki bir mezarlık. (EPA)
Sana'daki bir mezarlık. (EPA)

Yemen’de ölüm sayılarının her gün daha artmasının ardından Husi milislerin kontrolü altındaki bölgelerinin çoğunu büyük bir yas kaplamış durumda.
Yemen’deki insani dramı daha da ağırlaştırmak için çatışmaya devam eden Husiler büyük kayıplar vermeye devam ediyor. Sana'dan kaynaklar tarafından aktarılan bilgilere göre İran destekli grup 472’si Husi liderleri olmak üzere yaklaşık 956 militanının öldürüldüğünü itiraf etti. Husilerin verdiği kayıplar, Yemen ordusu ve Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri’nin son iki ay içinde Marib, el-Cevf, Taiz, ed-Dali cephelerinde ve batı kıyılarında düzenlediği operasyonlar sonucu meydana geldi.
Kaynaklar, grubun günlük olarak cenaze törenlerine ve defin işlemlerine devam ettiğini belirterek milislerin medyası tarafından yayınlanan cenaze görüntülerinin çoğu başkent Sana ve kıyısı ile Zimar, Hacca, Amran, İbb, Saada, Hudeyde ve el-Mahvit şehirlerindendi.
Kaynaklar Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada, Sana ve Husilerin kontrolündeki diğer şehirlerde bazı hastanelerdeki morglarının halen çeşitli cephelerden gelen cesetlerle dolu olduğunu bildirdi.
Şarku'l Avsat'a konuşan Sana'daki Husi rejimine yakın bir kaynak grubun, şu an eşi görülmemiş bir şekilde can kayıpları vermesi sonucu cephelerini desteklemek için  kontrolü altındaki bölgelerde küçük yaştakilere ve gençlere yönelik seferberlik ve askere alma kampanyaları başlattığını kaydetti.
İsminin açıklanmasını istemeyen kaynak açıklamasında, milislerin kontrolü altındaki birçok şehirde ve bölgede zorunlu ve yoğun olarak sürdürdüğü asker toplama kampanyaları sırasında toplum bilincinin artması nedeniyle çatışmalara katılmayı reddedenlerin arttığını bildirdi. Milislerin başarısız olduğunu belirtti. Kaynak, özellikle bu durumun birçok Yemenlinin yüzlerce cenazeye şahit olmasının ardından yaşandığını kaydetti.
Sana'da grubun ölülerini defnetmek için oluşturduğu özel bir kurumda çalışan işçiler, nisan ayı boyunca 300'ü saha lideri olmak üzere 578'den fazla milisin cesedinin gömüldüğünü aktardı. Mayıs ayında, 25 günde 172'si Husi lideri olmak üzere 378'den fazla militanın gömüldüğünü bildirdiler.
Husi teşkilatının çalışanlarının Şarku'l Avsat’a verdiği bilgilere göre 55’i lider olmak üzere 92 Husi milis mayıs ayının ilk haftasında öldü. İkinci haftada ise 22’si lider olmak üzere 66 kişi, üçüncü hafta 65'i lider 115 militan öldürüldü. Mayıs’ın son haftasında da üst ve orta rütbeli 30 lider de dahil olmak üzere 105 ceset defnedildi.
Sana'daki yerel raporlara göre grup, İran'ın Yemen'deki vekilinin geçen nisan ayında defnetti. Ayrıca saldırıların  artması sonucu geçen ay milislerin yüzlerce cesedi gömdüğü,  346 lider de dahil olmak üzere 584 kayıp verdiği kaydedildi.
Raporlarda, söz konusu dönemde ölen grup üyelerinin ve liderlerinin çoğunun, bu yılın başından bu yana milislerin herhangi bir saha ilerlemesi kaydedemediği saldırılarına tanık olan Marib cephelerinde çatışanlar olduğu belirtildi. Marib’in ardından en fazla kayıpların verildiği bölgenin grubun silahlı adamlarından yüzlercesinin öldürüldüğü batı kıyısı cepheleri olduğu bildirildi.
Söz konusu raporlara göre başkent Sana ve kırsalı, Husi cephesinde verilen kayıplar bakımından 224'ü lider, 298 ölü ile ilk sırada yer aldı. İkinci sırada ise 18’i lider, 61 unsur ile Zimar valiliği yer aldı. 
Raporlara göre aynı dönemde Hacca eyaleti 27’si lider 54 ölüm üçüncü sırada yer alırken onu 21’i lider 38 ölümle Amran valiliği takip etti. Ardından Saada valiliği (grubun ana kalesi) 18’i lider 32 ölümle beşinci sırada yer aldı.
Raporlara göre İbb eyaleti 12’si lider 31 militanın ölümüyle altıncı sırada yer alırken Hudeyde ve Taiz valilikleri 13’ü lider olmak üzere 21’er ölümle yedinci sırada yer aldılar. El-Beyda, el-Mahvit ve Riyme bölgeleri ise Husi müfettişleri ve saha liderlerinin kayıpları da dahil olmak üzere verilen can kayıpları açısından son sıralarda bulunuyor.
Kaynaklar, söz konusu dönemde cephelerdeki toplam milis ölümlerinin yüzde 65'inin 18 yaşın altındaki çocuklardan oluştuğunu aktardı.
Kaynaklar ayrıca Husilerin saflarında, unsurlarının savaş cephelerinden kaçması nedeniyle endişe arttı.



Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
TT

Libya’nın yurtdışında dondurulmuş fonlarının çözülmesine yönelik olası gizli anlaşmalar

Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)
Basında yer alan haberlerde Abdulhamid ed-Dibeybe hükümeti ile ABD Başkan Donald Trump'ın yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan fonlarına ilişkin gizli müzakereler yürütüldüğü belirtiliyor (UBH Başbakanlık Basın Ofisi)

Zayed Hediyye

Libya'da Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) son aylarda karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik krizler devam ederken UBH ile ABD yönetimi arasında yapılan anlaşmalara ilişkin uluslararası basında art arda çıkan haberler UBH’nin sıkıntılarını daha da arttırdı. Bu anlaşmalar arasında Washington'da dondurulan Libya fonlarının, ABD'ye bu fonların bir kısmının verilmesi karşılığında çözülmesini amaçlayan bir anlaşma da yer alıyor.

Bu anlaşmanın onaylanması halinde bu hamle, Temsilciler Meclisi'nin (TM) yeni bir bütçe vermeyi reddetmesi ve Libya’nın doğu kampının ABD ve Türkiye gibi Libya sahnesindeki önde gelen ve etkili olan uluslararası tarafların teveccühünü kazanmayı başarması sonucu UBH’nin son dönemde rakiplerine karşı gerilediği ekonomik ve siyasi düzeylerdeki konumunu iyileştirmesine katkı sağlayacak.

Washington için cazip bir anlaşma

Anlaşmanın ayrıntıları, İngiltere merkezli Middle East Eye haber sitesi ve diğer uluslararası basın kaynakları tarafından hazırlanan ve UBH ile Trump yönetiminden yetkililer arasında Libya'nın yurtdışında dondurulan ve 30 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen fonlarına ilişkin gizli müzakerelerden bahseden bir haberde ortaya çıktı.

Söz konusu habere göre taraflar arasındaki görüşmeler geçtiğimiz nisan ayı sonlarında Katar'ın başkenti Doha'da gerçekleşti. ABD Başkanı Trump'ın Ortadoğu işlerinden sorumlu kıdemli danışmanı Massad Boulos ile UBH Başbakanı Dibeybe’nin Ulusal Güvenlik Danışmanı ve kuzeni İbrahim ed-Dibeybe’nin bir araya geldiği görüşmede, Libya'nın, Washington'ın dondurulan fonların çözülmesinde rol oynaması karşılığında, dondurulan fonların bir kısmını belirli ABD kuruluşlarına verme planı ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Middle East Eye'den aktardığı kaynaklara göre plan Trump'ın ekibinin ciddi ilgisini çekmiş ve planın uygulanmasına yönelik mekanizmaların takibi için iç görüşmeler çoktan başladı. Ancak bu durum, bazı tarafların dondurulmuş Libya fonlarını bir sonraki aşamada siyasi olarak değerlendirme niyetleri hakkında soru işaretleri yaratıyor.

Libyalı yetkililerden yalanlama

Öte yandan Libya Yatırım Otoritesi (LIA), fonların serbest bırakılmasına ilişkin olarak basında yer alan haberleri yalanladı. Bu iddiaların doğruluktan yoksun olduğunu ve güvenilir kaynaklara ya da yetkili makamlar tarafından yayınlanan resmi raporlara dayanmadığını vurgulayan LIA, tüm yatırım portföylerinin ve egemen fonlarının Denetim Bürosu ve İdari Kontrol Dairesi gibi yerel kuruluşların yanı sıra akredite sahibi uluslararası denetçiler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından periyodik izlemeye tabi tutulduğunu ve hesaplarının uluslararası kabul görmüş yönetişim, açıklama ve şeffaflık standartlarına uygun olarak düzenli olarak gözden geçirildiğini kaydetti.

Libya’dan hamleler

ABD son zamanlarda Libyalı kurumların ve önde gelen resmi şahsiyetlerin Libya’nin ABD bankalarında dondurulmuş fonlarının serbest bırakılmasına yönelik hamleleri için aktif bir arena haline geldi. Libyalı resmi kaynakların tahminlerine göre bu fonlar Libya'nın yurtdışındaki toplam fonlarının yüzde 25'inden fazlasını oluşturuyor ve yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bu hamlelerden en öne çıkanı, birkaç gün önce İngiltere merkezli Africa Confidential dergisinin sayfalarında yayınlanan ve Libya Devlet Varlıklarının Geri Kazanımı ve Yönetimi Ofisi (LAROM) eski Başkanı Muhammed el-Menseli'nin ‘çalıntı’ olarak nitelendirilen ve 50 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen Libya’nın yurtdışındaki fonlarını kurtarmaya yönelik hamlelerinin ardından ABD makamları tarafından tutuklanmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinden bahseden tartışmalı bir haberde ortaya çıktı.

Africa Confidential haberinde, Muhammed el-Menseli'nin geçtiğimiz yıl aralık ayında Washington'da Dışişleri, Adalet ve Hazine bakanlıkları yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Muammer Kaddafi rejimi tarafından ABD’deki gizli hesaplara kaçırılan paraları Libya'nın geri alma niyetini kendilerine bildirdiğini aktardı. Habere göre Menseli bundan sadece birkaç hafta sonra 7 Ocak'ta izinsiz eylemlerde bulunduğu ve çifte vatandaşlığa sahip olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Libya’nın fonları onlarca yıldır dondurulmuş durumda

Libya'nın yurtdışında dondurulan fonları, 2011 yılında Muammer Kaddafi rejiminin devrilmesinden bu yana ülkenin karşı karşıya kaldığı en çetrefilli konulardan biri. Zira o tarihten bu yana göreve gelen hiçbir hükümet bu dosyayı yerinden oynatmayı başaramadı. Libya’nın yurtdışındaki fonları, 17 Şubat 2011'deki halk ayaklanmasını bastırmakla suçlanmasının ardından Kaddafi rejimine yaptırım uygulanmasını öngören 1973 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı kapsamında dondurulmuştu.

Libya’nın dondurulmuş fonları, eski rejimin yurtdışında doğrudan veya dolaylı olarak sahip olduğu tüm finansal varlıkları, fonları ve ekonomik kaynakları kapsıyor. Resmi verilere göre yurt dışındaki bankalarda bulunan dondurulmuş fonlar, varlıklar ve tahviller de dahil olmak üzere 200 milyar dolar tutarında olduğu tahmin ediliyor.

Bu fonların yüzde 37’si Avrupa’da, yüzde 33’ü Kuzey Amerika’da, yüzde 23’ü Afrika’da, yüzde 6’sı Ortadoğu’da ve yüzde 1’i Güney Amerika bulunuyor.

Devasa yatırımlar

Dondurulan fonlar arasında şimdiki adı Libya Yatırım Otoritesi olan Libya Yatırım Fonu'na ait yatırımlar da yer alıyor. Libya'nın egemen varlık fonu, ülkenin fazla petrol gelirlerini yönetmek ve yatırım yapmak için 2006 yılında kuruldu. Kaddafi döneminde 100 milyar dolardan fazla kaynak tahsis edilen fon, tarım, emlak, finans, petrol ve gaz gibi çeşitli alanlardaki yatırımları yönetiyor ve gelirlerinin milyarlarca dolar olduğu tahmin ediliyor.

Bazı ülkeler geçtiğimiz yıllar boyunca, Libya'nın dondurulmuş fonlarına, bu fonlardan faydalanmak amacıyla göz dikti. Bazıları yasadışı yollardan ve Libya'ya karşı tazminat davaları açarak bu fonları elde etmeye çalıştı, ancak tüm bu girişimler başarısız oldu.

LIA Direktörü Ali Mahmud Reuters'a yaptığı açıklamada, LIA’nın 70 milyar dolarlık fonlarının aktif yönetiminin on yılı aşkın bir süre sonra ilk kez BMGK tarafından bu yılın sonlarına kadar onaylanmasını beklediğini söyledi. Mahmud, LIA'nın mart ayında sunduğu yatırım planının kasım ya da aralık ayında BMGK tarafından onaylanacağından emin olduğunu da sözlerine ekledi.

LIA’nın dört bölümden oluşan planının ilk bölümünün oldukça basit olduğunu belirten Mahmud, bu bölümde fonların dondurulduğu yıllar boyunca biriken fonların tahvil ödemeleri olarak yeniden yatırılmasının planladığını ifade etti.

Birçok hedef

Bingazi Üniversitesi'nde ekonomi ve siyaset bilimi profesörü olan Ali Cuma, UBH’nin bu olası anlaşmayla sadece bir değil, birkaç hedefe ulaşmayı amaçladığını düşünüyor.

Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin Libya'nın yurtdışındaki fonlarının kontrolünü yeniden ele geçirme çabasının öncelikle ekonomik sıkıntısını çözmeyi ya da hafifletmeyi amaçladığını, zira hükümetin şu anda TM başta olmak üzere çeşitli taraflarca kendisine dayatılan iç siyasi ve mali baskı nedeniyle kamu harcamalarını karşılayamadığını söyledi.

Prof. Cuma, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Bu teklif aynı zamanda ABD ve pragmatik tutumlarıyla tanınan yeni başkanı Donald Trump ile ilişkileri geliştirmeyi ve Libya'nın doğu kampının son haftalarda nispeten başarılı olduğu Washington'a karşı üstünlük sağlama çabalarının önünü kesmeyi amaçlıyor.”

Ancak birçok tarafın bu sızıntıları mali kazançlar karşılığında ulusal egemenliğin bir kısmının teslim edilmesi olarak istismar etmeye çalışacağı için anlaşmanın Dibeybe ve UBH üzerindeki olumsuz etkisi konusunda uyaran Prof. Cuma, Dibeybe hükümetinin bu hamlesinin, dondurulmuş fonların geri alınması ile ulusal egemenliğin korunması arasında bir denge kurma becerisi açısından gerçek bir sınav niteliği taşıdığını, fakat mevcut aşamada bu iki zıt kutbu bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu vurguladı.