Uluslararası Dört’lü, barış müzakerelerini yürütmeye hazır olduğunu duyurdu

İsrail ve Filistin heyetlerinin Kahire’ye gelmeleri bekleniyor.

Gönüllüler dün Gazze sokaklarını temizlediler. (AFP)
Gönüllüler dün Gazze sokaklarını temizlediler. (AFP)
TT

Uluslararası Dört’lü, barış müzakerelerini yürütmeye hazır olduğunu duyurdu

Gönüllüler dün Gazze sokaklarını temizlediler. (AFP)
Gönüllüler dün Gazze sokaklarını temizlediler. (AFP)

Kahire, birkaç gün içinde Gazze şeridindeki Filistinli gruplardan, Ramallah’taki Filistin yönetiminden ve İsrail hükümetinden yetkililerle görüşmeye, uzun vadeli bir ateşkes ve tutuklu değişimi konusunda müzakereler yürütmeye hazırlanırken, Uluslararası Dörtlü (ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler), kapsamlı bir barış süreci için müzakereler yürütmeye hazır olduğunu açıkladı.
BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland dün (Cumartesi) Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, Uluslararası Dörtlü’nün bölgedeki durumu görüşmek, düşmanca girişimleri durdurarak bölgede barışı korumak üzere sanal bir toplantı gerçekleştirdiğini belirtti. Toplantıda Kahire müzakereleriyle yakın temasın sürdürülmesi kararlaştırıldı. Ayrıca Dört’lü, yakın gelecekte yüz yüze ve genişletilmiş barış görüşmelerini başlatma olasılığını da tartıştı.
Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar dün (cumartesi), olayların yeniden patlak vermemesi adına halen ateşkes sağlanmasına ihtiyaç olduğunu ancak İsrail’de şu anda karar alabilecek bir hükümet olmadığı için İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmelerinin uzun zaman alabileceğini aktardılar.
İsrail Güvenlik Bakanı Benny Gantz: “Ateşkesi süreci istikrarlı değil ve çok kırılgan. Olayların yeniden patlak verme tehlikesi var. Biz ve değişim hükümeti kurmaya çalışan diğer İsrailli yetkililer, savaşın siyasi anlaşmalarla bitirilmediği takdirde hiçbir sonuç elde edilmeyeceği kanaatindeyiz. Ateşkes anlaşmasını sağlam hale getirerek kapsamlı bir barışa ulaşmak için büyük müzakerelerle ilerleme kat edebiliriz” açıklamalarında bulundu.
Siyasi kaynaklar, İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi’nin, Mısır’ın, ateşkesi istikrara kavuşturma ve müzakereleri, tutukluların değişimi ve Gazze şeridinin enkazdan temizlenip restore edilmesi gibi diğer önemli konuları da kapsayacak şekilde genişletme çabalarına ivme kazandırmak için İsrail müzakere heyetinin ziyaretlerini başlatacağını ve kendisinin de bizzat Kahire’ye gideceğini belirtti. Aşkenazi, bunun 2008’den bu yana bir İsrail Dışişleri Bakanı’nın Kahire’ye yapacağı ilk ziyaret olacağını ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri’den bu konuda bir davet mektubu aldığını ifade etti. Aşkenazi, genel olarak bölge ve özel olarak Filistin’deki son gelişmelerin görüşüleceğini belirterek, Mısır’ın, gerçekleşen tüm görüşmelerde merkezi bir role sahip olduğunu ve bu rol olmadan gerçek bir ilerlemenin mümkün olmadığını ifade etti.
İsrail tarafından verdiği bilgilere göre Mısır, Filistinliler ve İsraillileri aynı binada ancak aralarında doğrudan temas olmaksızın üçlü toplantılar düzenlemek üzere davetiye gönderdi. Mısır’ın planına göre Filistinli gruplar ve Filistin yönetimi, istenildiği zaman birleştirilebilen ayrı bölmelerde, İsrailliler ise ayrı bir bölmede bulunacaklar. Mısırlı yetkililer de teklif sunmak ve mesaj iletmek için aralarında mekik dokuyacaklar.
Filistinli heyetler müzakereler için Kahire’ye gelmeye başladılar. İsrail heyetinin de birkaç gün içinde gelmesi bekleniyor. İsrailli bir yetkiliye göre Aşkenazi ile Şukri, ateşkesi istikrara kavuşturacak bir mekanizma oluşturulması, Gazze şeridinin yeniden inşası, mahkumların ve kayıpların durumlarının görüşülmesi ve Mısır sınırlarından Gazze’ye silah kaçakçılığının engellenmesi konularını görüşmek ve bir temel oluşturmak için bir araya gelecek.
İsrail’de dün (Cumartesi) yayınlanan bir habere göre, Mısır Genel İstihbarat Direktörü Bakan Abbas Kamil, kuşatma altındaki Gazze şeridinde ateşkesin sağlamlaştırılmasını görüşmek üzere bugün (Pazar) Tel Aviv’e gidecek. Abbas Kamil’in, Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Meir Ben-Shabbat ve İsrail güvenlik servislerinden bir grup yetkiliyle görüşmesi bekleniyor. İsrail Walla internet sitesinin siyasi muhabiri Barak Ravid, üst düzey bir İsrailli yetkilinin şunları söylediğini aktardı: “Mısırlılar, Gazze’nin yeniden inşası, İsrail ile Filistin arasında 2014 yılında durdurulan müzakerelerinin yeniden başlatılması ve Gazze şeridindeki tutuklu ve kayıp İsrail vatandaşlarının sorunlarının çözümünü görüşmek için geliyorlar.” Haberde, Mısır Genel İstihbarat Direktörü’nün Mahmud Abbas’la görüşmek için Ramallah’a gideceği ve yarın (Pazartesi), Hamas liderleriyle görüşmek üzere Gazze şeridine de gitmesinin beklendiği aktarıldı.
Ancak Filistin Kurtuluş Örgütü İcra Komitesi Ütesi Azzam el-Hamd, Filistin hükümetinin düne kadar herhangi bir müzakere çağrısı almadığını söyledi. Filistin Dışişleri Bakanlığı dün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, İsrail makamlarının, ellerindeki ateş topunu sürekli BM ve ABD yönetimlerine attığını, barışın bedelini ödemekten korktuklarından dolayı işgal altındaki topraklarda ateşkes tesis edilmesi için devam eden uluslararası girişimlerin önüne engeller koyduğunu aktardı. Bakanlık, İsrail makamlarının işgalci tutumlarının ve Filistin halkına karşı uyguladıkları saldırgan tavırların durdurulması konusunda, BM ve ABD hükümetlerinden İsrail’i barışa zorlayacak girişimlerde bulunmalarını talep etti. Bunun gerçekleştirilmesini sağlamak için gerekli pratik adımların atılması gerektiğini aktaran Bakan, aksi halde BM ve ABD yönetimlerinin çözüme yönelik söylem ve girişimlerinin inandırıcılığını kaybedeceğini ifade etti.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.