Almanya, Namibya'da soykırım yaptığını itiraf etti

Namibya'da Herero ve Nama halklarına karşı yürütülen Alman savaşı (1904 - 1908) sırasında bir grup mahkumla birlikte poz veren bir Alman askeri (sağda) (AFP)
Namibya'da Herero ve Nama halklarına karşı yürütülen Alman savaşı (1904 - 1908) sırasında bir grup mahkumla birlikte poz veren bir Alman askeri (sağda) (AFP)
TT

Almanya, Namibya'da soykırım yaptığını itiraf etti

Namibya'da Herero ve Nama halklarına karşı yürütülen Alman savaşı (1904 - 1908) sırasında bir grup mahkumla birlikte poz veren bir Alman askeri (sağda) (AFP)
Namibya'da Herero ve Nama halklarına karşı yürütülen Alman savaşı (1904 - 1908) sırasında bir grup mahkumla birlikte poz veren bir Alman askeri (sağda) (AFP)

Her Alman kendi ülkesinin tarihini ve Nazilerin Avrupa'da milyonlarca Yahudiyi yok ettiği Holokost'taki rolünü bilir. Ancak Almanya'nın Holokost'tan on yıllar önce sömürgeci bir ülke olduğunu ve Afrika'da 20. yüzyılın başlarında Namibya'daki Herero ve Nama kabilelerine karşı gerçekleştirdiği soykırımı çok azı bilir. Alman tarihindeki bu karanlık bölüm, birçok uzmana göre, yaklaşık kırk yıl sonra gelecek olan en büyük soykırım için bir haberci ve hatta bir başlangıç olmasına rağmen, yakın zamana kadar Almanya, tarihinin bu kısmına fazla önem vermedi. Alman ve Namibya hükümetleri arasında 5 yıl süren müzakerelerin ardından nihayet iki gün önce Berlin, Alman sömürge günlerinde “Güneybatı Afrika” olarak bilinen Afrika ülkesindeki tarihini ve orada yaşananları yani soykırımı tanıyacağını duyurdu.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Almanya'nın özellikle Herero ve Nama halklarının yaşadığı bölgelere 30 yıllık süreye yayılacak şekilde 1,1 milyar avro yatırım yapılacağını söyledi. Maas önümüzdeki haftalarda anlaşmayı resmi olarak imzalamak için Namibya'ya gidecek, ardından Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Namibya ve Alman parlamentolarının anlaşmayı oylamasından sonra Almanya adına resmi bir özür dilemek için orada olacak. Bu açıklama, özellikle bunu "ilk adım" olarak nitelendiren Namibya hükümeti tarafından memnuniyetle karşılansa da soykırıma uğrayan iki kabilenin liderlerinin eleştirilerine maruz kaldı. Çünkü Alman hükümetinin ödemeyi kabul ettiği meblağ, mağdurların ailelerine doğrudan maddi tazminat şeklinde olmayacak ve anlaşmada tazminat kelimesinden hiç bahsedilmedi. Aksine, Namibya'nın yoksul bölgeleri olan ve Ovambo kabilesinin çoğunluğunun yaşadığı diğer bölgelere göre çok daha yoksul olan iki kabilenin bölgelerinde hayata geçirilecek projeler için ödenecek olan “yatırımlar” olacaktır. Harero Soykırım Teşkilatı'ndan Nandy Mazingo, kararla ilgili olarak, "Soykırım bir suçtur, sonuçlarını uluslararası hukuk belirler ve cezası tazminattır." dedi. Alman cumhurbaşkanının "Namibya'da hoş karşılanmayacağını" ve Alman büyükelçisini bilgilendirdiklerini söyleyen bir diğer Herero lideri Mutgende Katjio, “Alman ve Namibya hükümetleri tarafından varılan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceğiz.'' diye konuştu. İki kabile için birleşik bir lider yoktur, daha çok birkaç lider vardır, ancak hükümette bunlardan biri temsilci olur. Alman hükümeti, Herero ve Nama'nın geçtiğimiz yıllarda diyalog kurduğu hükümette temsilcileri olduğunu söyleyerek iki kabilenin liderlerini görüşmelere dahil edilmemesini gerekçelendiriyor. Berlin, soykırımın sınıflandırılması için uluslararası hukukun kabulünün ancak Holokost'un ardından 1948'den sonra gerçekleştiğini ve yasanın geriye dönük olarak uygulanamayacağını savunarak, Nazi kurbanlarında olduğu gibi ailelere “tazminat” ödemeyi reddediyor. Ayrıca tazminat ödemeyi kabul ederse, bunun diğer kolonilerin de aynı şeyi talep etmesine kapı aralayacağından korkuyor. Belçika, İngiltere ve Fransa gibi sömürgeleri bundan daha büyük ve daha kanlı olan diğer Avrupa ülkeleri de ödeyecekleri herhangi bir tazminatın sömürge günlerinde işlenen diğer katliamlar için ayrıca tazminat ödemelerine kapı aralayacağından korkuyorlar. Bugün, Herero azınlığı Namibya nüfusunun yaklaşık yüzde 7'sini, Nama kabilesi ise yüzde 4'ünü oluşturuyor. Yirminci yüzyılın başında Alman ordusu Herero kabilesinin yaklaşık yüzde 70'ini yani yaklaşık 80 bin kişiyi öldürürken Nama kabilesinin yarısını yani yaklaşık 20 bin kişiyi öldürdü. Tarihçiler, bu suçların yirminci yüzyılın "ilk katliamları" olduğunu söylüyorlar.
1904 ve 1908 yılları arasında Alman sömürgecileri iki kabilenin "isyanıyla" karşı karşıya kaldılar. Almanya da buna büyük bir gaddarlıkla karşı çıktı ve isyanı bastırmak için General Luther von Trotha'yı 15 bin kişilik bir ordu ile gönderdi. Çatışmaların başlangıcında, Almanlar binlerce Hereroyu Omahiki çölünde tuzağa düşürdü ve onları susuzluktan ölüme terk etti. General Luther kabilenin her üyesinin kadın ve çocuk ayrımı yapılmaksızın öldürülmesini emretti. İki kabileden ölenlerin kafatasları ve kemikleri, "Aryan ırkının Afrikalılar üzerindeki üstünlüğünü kanıtlamak için bilimsel çalışmalar" yürütülmesi üzerine o sırada Almanya'ya gönderildi. Alman uzmanları, bu katliamları daha sonra Holokost'ta yaşananlarla ve Aryan ırkının diğer ırklardan üstünlüğüne inanan Nazi düşüncesinin gelişimiyle ilişkilendirmeye iten işte bu deneyimlerdi.
Namibya'daki katliam kurbanlarının kalıntıları üzerinde "bilimsel deneyler" yapanlardan bazıları daha sonra Nazi Partisi'nin aktif üyeleri oldular. Daha sonra Nazi politikasını destekleyen sadece bilim adamları değil, aynı zamanda Namibya’da soykırıma katılan ve ilerleyen zamanda Nazilerin askeri liderlerine dönüşen kişiler de var. Örneğin 40 yıl önce Herero soykırımına katılan General Franz Ritter von Epp daha sonra Holokost'a da katıldı.



Ayyaş'tan Sinwar'a İsrail tarafından öldürülen en önde gelen Hamas liderleri kimlerdir?

Ayyaş'tan Sinwar'a İsrail tarafından öldürülen en önde gelen Hamas liderleri kimlerdir?
TT

Ayyaş'tan Sinwar'a İsrail tarafından öldürülen en önde gelen Hamas liderleri kimlerdir?

Ayyaş'tan Sinwar'a İsrail tarafından öldürülen en önde gelen Hamas liderleri kimlerdir?

İsrail dün, Hamas siyasi bürosu başkanı Yahya Sinvar'ın güney Gazze Şeridi'nde öldürüldüğünü duyurdu. İbrani devletinin 7 Ekim 2023'teki saldırıdan sorumlu tuttuğu Sinvar'dan önce, İsrail tarafından gerçekleştirilen ya da İsrail’in suçlandığı suikastlarda birçok Hamas lideri öldürülmüştü

Şarku’l Avsat Hamas’ın öldürülen en önde gelen liderlerini derledi:

Yahya Ayyaş

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları'nın liderlerinden Yahya Ayyaş, 5 Ocak 1996'da Gazze'de cep telefonu patlaması sonucu öldürüldü. İsrail İç Güvenlik Teşkilatı (Şin Bet), "Mühendis" olarak bilinen Ayyaş'ın öldürülmesine karışmakla suçlandı.

Salah Şehade

Hamas'ın askeri kanadının kurucusu Salah Şehade, İsrail'in 22 Temmuz 2002 tarihinde Gazze'de bir binaya düzenlediği hava saldırısında öldürüldü. Saldırı Şehade’nin eşi, kızı ve sekiz çocuğunun da aralarında bulunduğu 15 sivilin ölümüne neden oldu.

İsmail Ebu Şanab

Hareketin kurucularından ve en önde gelen siyasi liderlerinden biri olan İsmail Ebu Şanab, 22 Ağustos 2003 tarihinde İsrail'in arabasına düzenlediği füze saldırısında öldürüldü.

Ahmed Yasin

Hamas'ın kurucusu Ahmed Yasin, 22 Mart 2004 günü şafak vakti, Gazze'de camiden ayrıldıktan kısa bir süre sonra sakat şeyhi hedef alan İsrail helikopteri tarafından düzenlenen saldırıda suikasta kurban gitti.

Abdulaziz Rantisi ve İzzedin Şeyh Halil

Bir aydan kısa bir süre sonra, Şeyh Yasin liderliğindeki hareketin halefi Abdülaziz Rantisi de bir İsrail saldırısında aynı kaderi paylaştı. Aynı yılın Eylül ayında hareketin yetkilisi İzzedin Şeyh Halil, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldürüldü.

Reyyan ve Siam

Hareketin en önemli siyasi ve askeri liderlerinden biri olan Nizar Reyyan, 1 Ocak 2009'da İsrail askeri operasyonu sırasında düzenlenen saldırıda öldü; bu operasyonda dört eşi ve 12 çocuğundan 10'u da öldürüldü.

On beş yıl sonra, başka bir saldırı, Hamas'ın parlamento seçimlerindeki zaferinden sonra İçişleri Bakanı olarak görev yapan, hareketin en önde gelen liderlerinden biri olan Said Siam'ın öldürülmesine yol açtı.

Mahmud El Mebhuh

Hareketin askeri yetkililerinden Mahmud el-Mebhuh, 20 Ocak 2010'da Dubai'de bir otel odasında öldürülmüş olarak bulundu. Hareket ve emirlik polisi, İsrailli ajanları sahte yabancı pasaportlar kullanarak operasyonun arkasında olmakla suçladı.

Ahmed el Caberi

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki silahlı gruplara karşı Bulut Sütunu Operasyonu'nu 14 Kasım 2012 tarihinde Kassam Tugayları komutan yardımcısı Ahmed el-Caberi'nin arabasını hedef alan bir füze saldırısı sonucu öldürülmesiyle başlattı.

Refah'ta üç lider

İsrail'in 21 Ağustos 2014'te Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah şehrine düzenlediği hava saldırısı, El Kassam Tugayları'nın üç askeri komutanının öldürülmesine yol açtı: Muhammed Ebu Şamala, Raid El-Attar ve Muhammed Berhum.

Salih el-Aruri

Gazze Şeridi'nde Ekim 2023 Savaşı'nın başlamasından aylar sonra, hareketin siyasi büro başkan yardımcısı Salih el-Aruri ve bazı arkadaşları, 2 Ocak 2024'te Beyrut'un güney banliyösündeki bir binayı hedef alan ve İsrail'e atfedilen bir hava saldırısında suikasta kurban gitti.

İsmail Heniyye

Hamas siyasi bürosu başkanı İsmail Heniyye, 31 Temmuz'da yeni Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan'ın yemin törenine katılmak üzere gittiği kuzey Tahran'daki konutunda suikasta uğradı.

İran, Hamas ve Lübnan Hizbullahı operasyonun arkasında İsrail'i suçlarken, İbrani devleti konu hakkında yorum yapmadı. İran Devrim Muhafızları, Heniyye'nin bir binadaki dairesini hedef alan kısa menzilli mermiyle öldürüldüğünü doğruladı. Hamas, 6 Ağustos'ta Yahya Sinvar'ın Haniyye'nin halefi olarak seçildiğini duyurdu.

Yahya Sinvar

İsrail ordusu, 17 Ekim 2024’te, İsrail'in 7 Ekim 2023 saldırısının ana planlayıcılarından biri olmakla suçladığı Sinvar'ı öldürdüğünü duyurdu. Ordu, Sinvar'ın çarşamba günü güney Gazze Şeridi'nde düzenlenen askeri operasyonda kazara öldürüldüğünü açıkladı.