Kabil yönetimi, ABD'nin Afganistan’daki en büyük askeri üssünü devralmaya hazırlanıyor

Başkent Kabil'in dışındaki Bagram Hava Üssü. (AFP)
Başkent Kabil'in dışındaki Bagram Hava Üssü. (AFP)
TT

Kabil yönetimi, ABD'nin Afganistan’daki en büyük askeri üssünü devralmaya hazırlanıyor

Başkent Kabil'in dışındaki Bagram Hava Üssü. (AFP)
Başkent Kabil'in dışındaki Bagram Hava Üssü. (AFP)

Afganistan'daki ABD Ordu Komutanlığı, ülkedeki en büyük askeri üssü olan Bagram Hava Üssü’nün Washington yönetiminin Afganistan’dan çekilme planı kapsamında, 20 Haziran’da Afgan yetkililere teslim edileceğini duyurdu. ABD güçlerinin ülkeden geri çekilmeye devam edeceğini bildirdi.
Söz konusu açıklama, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie'nin askeri kuvvetlerin Afganistan'dan çekilmesini desteklemeye yönelik resmi talebinin ardından, USS Ronald Reagan uçak gemisinin Ortadoğu'ya ulaşmasıyla eş zamanlı yapıldı. Afgan televizyon kanalı TOLOnews’in Twitter üzerinden aktardığı haberde de "Afganistan'daki en büyük ABD askeri üssü olan Bagram Hava Üssü, Afgan güvenlik güçlerine devredilecek" ifadesi yer aldı. Ayrıca Afgan ordusundan yapılan açıklamada da ABD güçlerinin ülkenin farklı bölgelerindeki bir dizi askeri üssü kendilerine devretti bildirildi.
AFP’ye konuşan Afgan bir güvenlik kaynağı, Afganistan'daki ABD güçlerinin ülkenin en büyük ABD üssü olan Bagram Hava Üssü’nü 20 Haziran'a kadar Afgan ordusuna teslim edeceğini doğruladı. Kaynak, teslim sürecinin yaklaşık 20 gün sürmesinin planlandığını ancak bu sürenin daha kısa veya daha uzun olabileceğini söyledi.
Askeri operasyonların en yoğun olduğu dönemde, 2011 yılında 30 binden fazla Amerikan ve sivil askeri ile NATO kuvvetlerine ev sahipliği yapan Bagram Hava Üssü’nün devredilmesi bir dönüm noktası olarak görülüyor. Başkent Kabil'in 50 km kuzeydoğusunda, Parvan ilçesinde bulunan ve Sovyetler Birliği tarafından ülke işgal edildiğinde (1979 - 1989) inşa edilen Bargam, şu an Afganistan'daki en büyük ABD üssü olarak biliniyor. Bagram Hava Üssü, içerisinde işkence merkezleri ve hapishanelerin olduğu gerekçesiyle Uluslararası Af Örgütü tarafından sıklıkla kınanıyordu.
ABD, Taliban rejiminin devrilmesine yol açan 2001 saldırılarının yirminci yıldönümüne, 11 Eylül'e kadar tüm güçlerini Afganistan'dan çekmeyi planlıyor. Bölgede şu an yaklaşık 2 bin 500 askeri personeli bulunan ABD’nin bu yaz tüm güçlerini çekmesi bekleniyor. ABD merkezli The Wall Street Journal gazetesinin aktardığına göre ABD'li yetkililer, Japonya'nın Yokosuka kentindeki uçak gemisi USS Ronald Reagan'ın bu yaz başında Asya-Pasifik bölgesinden Afganistan'a doğru yola çıkacağını ve görevinin dört aya kadar sürebileceğini bildirdiler. Yetkililer, Asya-Pasifik bölgesinin, bu dönemin en azından bir kısmı için Amerikan uçak gemilerinin varlığından uzak olacağı bilgisini paylaştı. Gazeteye göre bu durum ABD Başkan Joe Biden'ın temel odak noktalarından olan ve askeri açıdan Washington'ın en büyük önceliği olarak nitelendirdiği Asya'ya yönelik mevcut stratejisinden somut bir geri çekilmeyi temsil ediyor.
Afganistan’dan yapılan bir diğer açıklamaya göre bir Afgan heyeti salı günü Doha'ya gitti. Heyetin, çatışmalara devam etmesine rağmen olası bir güç paylaşımı konusunda Taliban ile diyalogu sürdürmesi bekleniyor



Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Trump'ın Ortadoğu ziyaretine dahil edilmeyen İsrail üzgün ama sessiz

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, İsraillilerin ülkelerinin en önemli müttefikiyle olan ilişkilerine dair varsayımlarını sarsan açıklamalar yaparken, İsrail'in aşırı sağcı hükümeti bu hafta diplomatik açıdan sessizliğini korudu.

Trump'ın Ortadoğu ziyareti sırasında İsrail'i es geçme kararı alması, yönetiminin İsrailli yetkililerin uzun süredir Hamas'a yardım etmekle suçladığı Katar da dahil olmak üzere Körfez ülkeleriyle iş anlaşmalarına giderek daha fazla odaklanmasının bir işareti olarak görülüyor.

İsrail, Trump’ın Ortadoğu ziyareti öncesinde de ABD'nin ezeli düşmanı İran'la yaptığı görüşmeler ve Trump'ın, İsrail'e yönelik füze saldırılarını sürdürme kararlılığına rağmen, Yemen'deki İran destekli Husileri bombalamayı durdurma kararı alması nedeniyle gergindi.

ABD, Gazze'deki son ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ı eve getirmek için Hamas'la bir anlaşma müzakere ederken, İsrailli yetkililer bu duruma seyirci kaldı.

İsrailli yetkililer kendilerini Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların sona erdirileceğini duyurmasını ve İsrail'in gerçek yüzünü zar zor gizleyen tekfirci bir rejim olarak gördüğü Şam’daki yeni hükümetle ilişkilerin normalleştirilmesi çağrısını dinlerken buldular.

ABD Başkanı salı günü Riyad'da konuşurken Husilerle yapılan ateşkesten övgüyle söz ediyordu. İsrail basını, Yemen'den atılan bir füzenin kendilerine doğru yönelmesi nedeniyle Kudüs ve Tel Aviv başta olmak üzere İsrail'in çeşitli bölgelerinde siren seslerinin duyulduğunu bildirdi.

Trump da İsrail ile herhangi bir kopuş imasında bulunmaktan kaçınırken Körfez'de kendisine eşlik eden gazetecilere yaptığı açıklamada, ziyaretinin şimdiye kadar sadık destekçisi olduğu bir ülkeye nihayetinde fayda sağlayacağını söyledi.

Trump, “Ortadoğu'daki bu ülkelerle ve tüm ülkelerle böyle bir ilişkiye sahip olmak İsrail için iyi bir olur” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu şimdiye kadar Edan Alexander'ın serbest bırakılmasına yardımcı olduğu için Trump'a teşekkür etmek dışında bir yorumda bulunmadı.

Ancak Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü savaş nedeniyle zaten uluslararası baskı altında olan ve Suudi Arabistan'la ilişkilerini normalleştirme umutlarını sekteye uğratan İsrail kamuoyu başta olmak üzere İsrail'in geride bırakıldığına dair kamuoyun yaygın bir algı hâkim.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'ten aktardığı habere göre İsrail’in sağ eğilimli Israel Hayom gazetesinin yorumcularından Yoav Limor, “Ortadoğu gözlerimizin önünde çok sayıda anlaşma ve toplantı ile yeniden şekillenirken, İsrail (en iyi ihtimalle) seyirci konumunda” diye yazdı.

Netanyahu, bazı ağır silahların sevkiyatlarını durduran ve radikal İsrailli yerleşimci gruplara yaptırımlar uygulayan eski ABD Başkanı Joe Biden yerine Trump'ı tercih ettiğini gizlememişti.

Gazze Şeridi’ndeki savaşı Hamas kesin bir yenilgiye uğratılana kadar sürdürmekte ısrar eden hükümetindeki dinci-milliyetçi aşırı sağcıların yanında yer alan Netanyahu, 18 aydır süren çatışmalardan artık bıkmış olan İsraillilerin baskısıyla karşı karşıya.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) eski Ortadoğu İşleri Direktör Yardımcısı Jonathan Panikoff, son iki haftada yaşanan olayların 'önceliklerde açıkça bir farklılaşma olduğuna’ ve İsrail'in geleneksel olarak ABD yönetimlerinden gördüğü özel muamelenin artık var olmayabileceğine işaret ettiği değerlendirmesinde bulundu.

Şu anda Washington merkezli Atlantik Konseyi Ortadoğu Programı'ndaki Scowcroft Ortadoğu Güvenlik Girişimi Direktörü olarak çalışan Panikoff, “Trump'ın anlaşmalar, ticaret ve yatırım odaklı bir öncelikler listesiyle ilerlemeye kararlı olduğu açık” ifadelerini kullandı.

Panikoff, sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD ve İsrail'in sıklıkla yakın iş birliği içinde olduğu geleneksel siyasi ya da güvenlik konuları Trump'ın önceliklerine uymuyorsa, Trump yine de bu konularda ilerleme kaydedecektir.”

Trump yönetimi yetkilileri, ABD-İsrail ilişkilerinin hala güçlü olduğunu vurguluyorlar, ancak Trump'ın seçim kampanyasında verdiği Gazze ve Ukrayna'daki savaşları hızla sona erdirme sözünü yerine getirmeye çalıştığı bir dönemde, özel toplantılarda Netanyahu'ya yönelik hayal kırıklıklarını zaman zaman dile getiriyorlar.

Yetkililer Netanyahu'nun ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için Hamas ile bir anlaşmaya varmak üzere daha fazla çalışmasını isterken, ABD, diplomatik bir çözüm arıyor ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurmasına çok az destek veriyor.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü James Hewitt, ABD yönetiminin Gazze'de halen tutulan 58 rehinenin serbest bırakılması ve Ortadoğu'da bölgesel güvenliğin güçlendirilmesi için İsrail'le birlikte çalışmaya devam ettiğini söyledi. Hewitt, “İsrail'in tarihinde Başkan Trump'tan daha iyi bir dostu olamaz” ifadesini kullandı.

İsrail hükümetindeki aşırı sağcılar, Trump'ın Gazze'yi Filistinlilerden arındırma ve Gazze’yi bir tatil beldesine dönüştürme planını açıklamasının ardından daha fazla sessiz kalmayı tercih ederken İsrailli yetkililer, ABD yönetimine yönelik herhangi bir eleştiriden kaçınmaya özen gösteriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bu hafta ABD vatandaşlığına sahip İsrailli asker Edan Alexander'ın serbest bırakılmasında İsrail'in saf dışı bırakıldığı yönündeki endişelere ilişkin bir soruya “ABD egemen bir devlettir” yanıtını verdi. Sözcü, İsrail ile ABD arasındaki ‘dostane ilişkilerin medya aracılığıyla değil, doğrudan olduğunu’ ifade etti.

İsrail, Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff tarafından koordine edilen ateşkes görüşmeleri için Katar’ın başkenti Doha'ya bir heyet gönderdi, ancak İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırarak dün onlarca Filistinliyi daha öldürdü.

Dün yaptığı açıklamada ‘İsrail'in durmayacağını ve teslim olmayacağını’ yineleyen Netanyahu, “Bu ayın başlarında Gazze'deki askeri operasyonlarını yoğunlaştıracağını açıklayan İsrail, Hamas'ın askeri yeteneklerinin yanı sıra yönetim kabiliyetinin de ortadan kaldırılmasını içeren savaş hedeflerine sadık kalmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.