Tunus parlamentosunda Silahlı Kuvvetlerin Yönetimini ve İşlerini Düzenleme Komitesi, bu kuvvetlerin bağlılığını cumhurbaşkanından başbakana taşımak amacıyla iç güvenlik güçleri sistemini düzenleyen yasanın gözden geçirilmesini tartışıyor. Bu durum, bir yanda Nahda Hareketi ve müttefikleri ile diğer yanda da Cumhurbaşkanı ve onu destekleyen partiler arasındaki çatışmayı ateşleyecek bir konumda. Özellikle ‘silahlı kuvvetler ve onların başkomutanından’ sorumlu taraf hususunda iki taraf arasında oldukça büyük anlaşmazlıklar mevcut. Silahlı kuvvetlerin başkomutanının ‘cumhurbaşkanı mı yoksa içişleri bakanını atayan ve anayasal yetkileri dahilinde bakanlığın tüm çerçevelerine müdahale eden başbakan mı olduğu’ sorunu da bu anlaşmazlıklar kapsamında bulunuyor.
Bu parlamento komitesinin, ‘birçok siyasi tartışmaya yol açması ve yürütme organının iki başkanı arasındaki çatışmayı daha da körüklemesi beklenen bu noktayı çözmek için’ Onur Koalisyonu bloğu milletvekillerini, güvenlik birliği yetkililerini ve İçişleri Bakanlığı temsilcilerini dinlemesi gerekiyor.
İç Güvenlik Güçleri Genel Temel Kanunu’nun İkinci Bölümü, iç güvenlik güçlerinin İçişleri Bakanı’na bağlı olduğunu belirtiyor. Ancak Onur Koalisyonu milletvekillerinin değişiklik yapmayı ve İçişleri Bakanına tabi olduklarını doğrultusunda değişiklik yapmayı önerdiği şey, Cumhurbaşkanı yetkisi altında bulunuyor. İçişleri Bakanı ise, tüm bu tarafların parlamentonun gözetimine ve ona hesap verebilirliğe tabi olması şartıyla, başbakanın yetkisine tabi.
Ancak yeni yasa önerisi, özellikle silahlı kuvvetlerin anlamı hususunda son günlerde yaşanan anlaşmazlıkların ardından silahlı kuvvetler terimi özel yorumuna, bu kuvvetlerin iç güvenlik güçlerini içerip içermediğine veya yalnızca askeri kurumla mı sınırlı olup olmadığına dayanıyor. Bu da bu önerinin, genel kurulda görüşülmesi, oylamaya sunulması ve parlamentonun onayını alması halinde kaçınılmaz olarak keskin bir siyasi tartışmaya yol açacağı anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in geçen Nisan ayında, silahlı kuvvetleri düzenleyen çeşitli yasalar uyarınca cumhurbaşkanının hem askeri hem de güvenlik açısından silahlı kuvvetlerin baş komutanı olduğunu açıklaması sonrasında devlet kurumları arasında yetki dağılımı konusunda anayasal bir anlaşmazlık baş göstermişti. Söz konusu açıklama, bugüne kadar devam eden ve henüz çözülmemiş siyasi ve hukuki bir tartışmaya yol açtı.
Bu nedenle gözlemciler, bu yeni önerinin Said ve Meşişi arasında keskin bir siyasi anlaşmazlığı ateşleyeceğini ve aralarındaki siyasi rekabeti olayların ön saflarına getireceğini düşünüyorlar. Gözlemcilere göre bu önerinin, aynı zamanda anayasal yetkiler ve yetkilerin iki lider arasındaki dağılımı üzerindeki çatışmayı da körüklemesi muhtemel.
Öte yandan Nahda Hareketi, anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğüne bağlılığını yinelerken, blog yazarları, medya profesyonelleri, düşünürler ve kanaat önderleri üzerindeki her türlü takip ve kısıtlamayı reddettiğini dile getirdi. Nahda’nın bu tavrı, bazı blog yazarlarının tutuklanması ve kovuşturulması, bir kısmının da sosyal medyada yayınladıkları paylaşımlar nedeniyle askeri mahkemeye sevk edilmesi sonrasında gelişti.
Hareket, yaptığı açıklamada, sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasını reddettiğini belirtirken, tüm aktörleri, blog yazarlarını ve influencerları da kurum ve kişilere zarar vermeden, saygı ve tarafsızlık çerçevesinde fikir ve görüşlerini ifade etmeye çağırdı.
Tunus parlamentosu, Cumhurbaşkanı Said ve Başbakan Meşişi arasındaki güç mücadelesini alevlendiriyor
Tunus parlamentosu, Cumhurbaşkanı Said ve Başbakan Meşişi arasındaki güç mücadelesini alevlendiriyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة