Suriye’nin başkenti Şam’ın güneyinde yer alan, Filistinli mültecilerin yaşadığı Yermuk Kampı’nda yerinden edilen insanlar, Şam valiliğinin bu insanların evlerine dönmeleri yönünde enkazın kaldırılması ve hizmetlerin eski haline getirilmesi hususlarını ciddi derecede ihmal ettiğinden şikayet ediyor. Diğer yandan vatandaşların dükkanları ve evleri kalıntılarının yağmalanması sürüyor.
Kampın güney bölgesindeki yan yollar ve caddeler yıkım ve enkaz kalıntılarıyla kaplıyken, kuzey bölgesindeki birkaç yan yol ve caddeler sivil çabalarla temizlenmiş durumda.
Bir buçuk yıldan fazla bir süre önce, kampın ana caddelerindeki (Yermuk er-Reisi, es-Selasin ve Filistin) enkazlar Filistin Kurtuluş Örgütü’nün sorumluluğu altında kaldırılmış, yollar yeniden açılmıştı. Ardından orta bölgedeki bir dizi cadde ‘sivil gönüllü ekipler’ tarafından temizlenmişti.
Şimdiye dek kampın kuzey girişlerinden neredeyse her gün büyük kamyonların çıktığı, bunların kullanılmış inşaat demirinden çalınan maddelerle, dükkanlara ait parçalarla, evlere ait seramik, fayans, mermer, ahşap, demir kapı ve eşyalardan geriye kalanlarla dolu olduğu görülüyor.
Silahlı muhalif grupların, DEAŞ ve Heyet Tahrir'uş Şam’ın (HTŞ) buranın kontrolünü ele geçirmesi ardından Suriye hükümeti Mayıs 2018’de kampın kontrolünü yeniden ele almıştı. Şam Valiliği, 2020 Ekim ayı başında kamptaki Filistinli mültecileri evlerine gönderme kararını açıklayarak bunun evin sağlam olması, mülkiyetinin kendilerine ait olduğunu ispat etme ve maliklerin gerekli onayları olmak üzere üç farklı koşuldan geçtiğini belirtmişti.
Aynı ay içerisinde kampa geri dönmek isteyenlerin isimlerini kaydetmeye başlayan valilik, şimdiye kadar başvuran binlerce kişiden birkaç yüz kişiye güvenlik onayı verdi. Aynı zamanda valilikten yetkililer, bölgeye yaptıkları bazı ziyaretlerde, enkaz yığınlarının kaldırılacağını, altyapı güvenliğinin sağlanacağını, hizmetlerin geri getirileceğini doğrulamıştı.
Yerinden edilenler ise bu güvencelerin ardından enkaz yığınlarının valilik tarafından kaldırılması işleminin yalnızca bir veya iki mekanizma ile gerçekleştirildiğini ifade ediyor. Kamptan edilen Filistinli bir mülteci, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, valiliğin yürüttüğü bu çalışmaların utanç verici olduğunu, uzun bir süre neredeyse durduğunu söylüyor.
Ev kiralarının yüksek olduğundan, geçim sıkıntısı çektiğinden bahseden mülteci, “Yaptıkları asıl şey, yıkılan binaların demirlerini çalmak, mevcut binaları da yıkarak onların da demirlerini çalmak, evler ve dükkanlarda kalanları yağmalamak. Demir madenciliğinde kullanılacak demirlerin çalınması için mevcut evler yıkılıyor” diyor.
Şarku'l Avsat'a konuşan bir başka mülteci ise enkazların kaldırılması, yolların açılması ve hizmetlerin eski haline getirilmesi için hükümete sürekli talepte bulunulduğunu ancak bunlara kulak verilmediğini söylüyor. Aynı zamanda “Anlaşılan o ki tüm bunları halkın kendi kendine yapmasını istiyorlar. Ancak yoksul insanlar, hafif kalıntıların olduğu bir mahalleyi temizleyebilse de yıkılan binalarla kapalı yolları açamaz; şebeke, su, kanalizasyon sağlayamaz. Tüm bunlar milyarlar tutar” ifadelerini kullanıyor. Bazılarının sokaklara güneş enerjisiyle çalışan aydınlatma cihazları kurma girişiminde bulunduğunu da ekliyor.
Şu anda Yermuk Kampı’nda ikamet eden aile sayısının yalnızca 200 ila 300 arasında olduğu, çoğunun Filistinli gruplara mensup unsurların aileleri olduğunu tahmin ediliyor.
Şam’dan aktivistler, son iki yıldaki başarısızlığı ardından valiliğin kamp dosyasından elini eteğini çekmesini talep ederek zirâ bu yönde herhangi bir hizmet sağlamadığını, üstelik hırsızlığı durduramadığını vurguladı. Bu nedenle Yermuk Kampı Yerel Komitesi’nin daha önce olduğu gibi yeniden Yerel Yönetim Bakanlığı'na bağlı olması gerektiğini vurguladı.
Şam'ın en az yedi kilometre güneyinde bulunan, yaklaşık iki kilometrekarelik bir alana sahip kamp, savaş sırasında Şam Valiliği tarafından idari olarak ilhak edilmişti. Kamp öncesinde 1960’lardan bu yana ise yerel bir komite tarafından yönetilmekteydi.
İki kilometrekarelik alana sahip kampın temeli 1957’de küçük bir yerde atılmıştı. Ardından ise coğrafi ve demografik olarak önemli bir yer haline gelen kamp; Suriye, Lübnan ve Ürdün'de yer alan kamplar arasında Filistinli mültecilerin nüfus yoğunluğu bakımından en büyüğü ve ‘geri dönüş hakkının sembolü’ sayılıyor. Nitekim Suriye'deki Filistinli mültecilerin yüzde 36'sı, Filistin diasporasının başkenti olarak bilinen bu kampta kalıyor. Savaştan önce Suriye’de toplamda en az 450 bin mülteci olduğu biliniyor.
20. yüzyılın başlarında kamptaki kentsel gelişim hızlanmış, dahilinde verilen hizmetler önemli ölçüde iyileşmiş, içerisinde birçok kurum, hükümet merkezi ve ticari işletme açılmış, bu şekilde başkentin merkezinde yer alan mahallelerin çoğundan daha hayati bir mekan haline gelmişti. Nüfusu ise en az 160 bini Filistinli olmak üzere 500 ila 600 bin kişi olarak kaydedilmişti.
Ancak bir yandan rejim ordusu, diğer yandan ise silahlı muhalif gruplar, DEAŞ ve HTŞ olmak üzere taraflar arasında altı yıldır süregelen savaş ve çatışmalar, binaların, kurumların, pazarların ve altyapının yüzde 60'ını etkileyen yıkımlara neden oldu. Kalan yüzdelik dilim ise yüksek miktarlara mâl olacak ciddi bir onarımı gerektiriyor.
Filistinliler enkaz halindeki Yermuk’a dönemiyor
Filistinli mülteciler Şam rejiminin ihmalkar olmasından şikayetçi
Filistinliler enkaz halindeki Yermuk’a dönemiyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة