Demografi sorunu: Artış ve gerileme

Korona, dünyadaki diğer ikilemlerin üstünü kapamadan jeopolitik çatışmaların ötesine geçti

Japonya demografik gerileme sorunuyla karşı karşıya (AFP)
Japonya demografik gerileme sorunuyla karşı karşıya (AFP)
TT

Demografi sorunu: Artış ve gerileme

Japonya demografik gerileme sorunuyla karşı karşıya (AFP)
Japonya demografik gerileme sorunuyla karşı karşıya (AFP)

Refik Huri
Korona, dünyanın diğer ikilemlerinin üstünü kapamadan dünyadaki jeopolitik çatışmaların ötesine geçti. Şimdi 3 milyondan fazla insanın canını aldıktan sonra onun artık önleyici bir aşısı var. Dünyanın sorunlarına gelince, bazılarının gerçek bir tedavisi dahi yok.
Çin ile jeopolitik çatışma içinde olan Hindistan, Çin kaynaklı virüsten en çok etkilenen ülke konumunda. Ancak korona salgınıyla mücadelede başarı ve başarısızlık oranları bir yana, bilimsel ve teknolojik gelişmede ileri olan Hindistan ve Çin, ağır bir sorunla karşı karşıyalar; demografik artış. Bu sorunu Pakistan, Bangladeş, Endonezya, Mısır ve diğer ülkelerle paylaşıyorlar.
Öte yandan, Rusya ve Japonya demografik gerileme sorunu ile karşı karşıyalar. Hızlı nüfus artışı, hükümetlerin vatandaşlar için iş, aş, eğitim, barınma ve sağlık hizmetleri sağlama planlarını zorluyor.
Çin, 1,7 milyar insan sınırına ulaştı ve birçok sosyal sorun yarattığı için tek çocuk politikasından önce iki, sonra üç çocuk politikası lehine geri adım atmak zorunda kaldı. Günde bir dolardan daha az gelirle yaşayan insan sayısını 56 milyondan 5 milyona düşürmeyi başardı. Bugün nüfusun yüzde 40'ı yani 600 milyon insan günde 5 dolar gelirle yaşıyor. Başkan Şi Cinping'in programında yoksulluğu ortadan kaldırma hedefi de var. Çin ekonomisi, Amerikan ekonomisinden sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline geldi ve hacmi 16 trilyon dolara yaklaşıyor. Ancak 2020'de yaklaşık 9 milyon üniversite mezununun bir kısmı, işsizlik oranı yüzde 4 olmasına rağmen işsiz kaldı.
Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır zamanında 22 milyon olan Mısır’ın nüfusu bugün 100 milyonu aştı. Nüfusun yüzde 95'i, Mısır’ın yüzölçümünün yüzde 4'ünü oluşturan ve İrlanda'nın yarısına eşdeğer Nil çevresindeki yeşil kuşakta yaşıyor.
İran'ın nüfusu 70 milyon ve Dini Lider Ali Hamaney, zorlu ekonomik ve sosyal duruma rağmen bu sayının uzun olmayan bir süre içinde iki katına çıkarılması çağrısında bulunuyor.
Rusya ve Japonya nüfuslarının gerilemesinden mustaripler. Rusya’nın nüfusu halihazırda 143 milyon ve Devlet Başkanı Vladimir Putin, nüfus artışı için çocuk yapan ailelere ödüller ve ikramiyeler sunuyor. 1,6 trilyon dolar olan milli geliri ile Rusya, dünyanın süper gücü rolü oynama konusunda hırslı. ABD ve Çin’den sonra dünyanın üçüncü ekonomisi olan Japonya’nın nüfusu ise 128 milyon. Tahminlere göre nüfusu 2048'de 100 milyona, 2060'ta 87 milyona düşmeye aday. Japonya'nın borcu, 12 trilyon dolar yani ulusal üretiminden biraz daha az. İthalat ve ihracat yoluyla refahı konusunda Çin'e, Kuzey Kore ve Çin'den gelen tehditlerden korunma ve güvenlik konusunda da ABD’ye bağlı.
Demografik artış yaşayan ülkeler, dünya ülkelerine emek ihraç ediyorlar. Afrika, Asya, Amerika ve Avrupa'da on milyonlarca Çinli mühendis, işçi, işveren ve on binlerce şirket bulunuyor. Göçmen Hintler başta Körfez ülkeleri olmak üzere birçok ülkede, hatta ekonomik kriz içindeki Lübnan'da çalışıyorlar. Aynı durum, İngiltere'de büyük bir topluluk oluşturan Pakistan ve Bangladeş'ten gelen göçmenler için de geçerli. Mısırlı profesörler, işçiler ve bilim adamları Arap dünyasına, Afrika'ya, Avrupa'ya ve ABD'ye yayılmışlar. ABD’deki "Silikon Vadisi"nde teknoloji sektöründe çalışan bilim insanlarının çoğu Hindistan'dan. Hindistanlı göçmen doktor annesiyle küçük bir bebek iken ABD’ye gelen Kamala Harris şimdi Joe Biden’ın yardımcısı. Pakistanlı göçmen bir otobüs şoförünün oğlu bugün Londra belediye başkanı. Mütevazı tahminler, göçmenlerin ülkelerindeki ailelerine gönderdikleri döviz gelirlerinin hacmini yarım trilyon dolar civarında gösteriyor.
Demografik gerilemeden mustarip ülkelerin iş gücü için göçmenlere ihtiyacı var. 80 milyon vatandaşı olan Almanya'da bile, Şansölye Angela Merkel'in ülkesinin kapılarını 1 milyon Suriyeli, Afrikalı ve Asyalı mülteciye açmasının ardından koparılan gürültü esasında siyasi ve ırkçı bir gürültüydü, çünkü ülkenin yeni iş gücüne ihtiyacı var.
İçine kapanık Japonya, eski yabancılardan korkma geleneğini sürdürse de, fırsat arayan yabancılara iş fırsatları sunmaya başladı.
Emperyal çarlık ve komünist Sovyet tarihiyle, hem Çarın hem de Lenin'in varisi olarak bugünüyle Rusya, yabancılara iş olanakları sağlıyor, yabancı yatırımları ve projeleri çekmeye çalışıyor. Ancak çekiciliği ve potansiyeli sınırlı.
Yurtdışında küreselleşmenin muhafızı rolünü oynayan Çin, yüksek nitelikli olmayan göçmenler için çekici bir ülke değil. Bunlar yani yüksek nitelikli olanlar ise, bizzat Çinli bilim adamları gibi, "sınırsız olanaklar ülkesi" olarak adlandırılan ABD’ye göç etmeyi tercih ediyorlar.
1798'de ABD, başkana "Amerika Birleşik Devletleri'nin barışı ve güvenliği için bir tehlike" oluşturduğu kabul edilen herhangi bir ABD vatandaşı olmayan şahsı tutuklatma veya sınır dışı etme yetkisi veren "Yabancı Dostlar" Yasasını (Vatandaşlığa Geçiş Yasası) çıkarmıştı. ABD başkanlarından John Adams, Fransa ile ülkesi arasında ilan edilmemiş bir deniz savaşının yaşandığı sırada, Fransız bilim adamlarından oluşan bir ziyaretçi heyetinin ABD’ye giriş yapmasını reddederek "Çok sayıda Fransız filozofumuz var" demişti. Ardından, ülkeden kovmak istediği Fransızların bir listesini hazırlamıştı. Listede yıllar önce Philadelphia'ya gelmiş ve Adams'ın da ziyaretçilerinden olduğu bir kütüphane açmış bir Fransız da vardı. Kendisine "Bu kişiyi neden listeye aldınız?" diye sorulduğunda Adams, "Belirli bir nedeni yok, ama çok Fransız" yanıtını vermişti. Bu durum, Donald Trump döneminde Fransız olmayanlara karşı neredeyse tekrarlanacaktı ama tekrarı artık eskisi gibi sessiz geçen bir süreç değil.

*Bu makale, Independent Arabia'dan Şarku'l Avsat tarafından çevrilmiştir. 



Çin savaş uçaklarının radarlarıyla Japon uçaklarını hedef almasının ardından Tokyo'da protestolar düzenlendi

Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
TT

Çin savaş uçaklarının radarlarıyla Japon uçaklarını hedef almasının ardından Tokyo'da protestolar düzenlendi

Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)
Geçtiğimiz yıl askeri geçit töreninde Çin savaş uçakları (Arşiv- Reuters)

Japonya Savunma Bakanı Shinjiro Koizumi, Çin savaş uçaklarının dün Japonya'nın Okinawa adaları yakınlarında uluslararası sular üzerinde Japon savaş uçaklarına ateş kontrol radarlarını yönelttiğini ve bakanın bu iki ayrı olayı "tehlikeli" olarak nitelendirdi.

Koizumi, X internet sitesinde yaptığı paylaşımda, "Radar aydınlatması, uçakların güvenli uçuşu için gerekenin üzerindeydi" ifadesini kullandı. Japonya'nın, "talihsiz" olayla ilgili Çin'e ikazda bulunduğunu da ifade etti.

Radar kontrolünün ateş moduna kilitlenmesi, bir askeri uçağın alabileceği en tehdit edici eylemlerden biridir, çünkü olası bir saldırıyı işaret eder ve hedef alınan uçağı kaçınma manevrası yapmaya zorlar.

Hem Japonya hem de Çin'in üzerinde hak iddia ettiği tartışmalı topraklara yakın olan adalar üzerindeki çatışmaların, iki komşu arasındaki gerginliği daha da artırması muhtemel. Japonya başbakanının, Çin'in Tayvan'a yönelik herhangi bir askeri müdahalesine, Japonya'nın kendi güvenliğini de tehdit etmesi halinde karşılık verebileceği uyarısında bulunmasının ardından ilişkiler zaten gergin durumda.

ABD'nin savaş gemileri, uçakları ve askerleri de dahil olmak üzere denizaşırı ülkelerdeki en büyük askeri gücüne Japonya ev sahipliği yapıyor. Bu kuvvetlerin önemli bir kısmı, aralarında binlerce ABD Deniz Piyadesinin de bulunduğu, Okinawa'da konuşlu.

Japonya, dün olaylara karışan Çin J-15 savaş uçaklarının, Okinawa adalarının güneyinde üç füze destroyeri ile birlikte manevra yapan Çin uçak gemisi Liaoning'den havalandığını bildirdi.


Arakçi: Washington ile müzakerelerin yeniden canlandırılması ABD yönetiminin yaklaşımına bağlı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AP)
TT

Arakçi: Washington ile müzakerelerin yeniden canlandırılması ABD yönetiminin yaklaşımına bağlı

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AP)

İran devlet televizyonu, Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin dün yaptığı açıklamada, ABD ile nükleer müzakerelerin yeniden canlandırılmasının ABD yönetiminin yaklaşımına bağlı olduğunu söylediğini belirtti.

Resmi kanala göre Arakçi, ülkesinin Tahran'ın nükleer programı konusunda ABD ile müzakereleri yeniden başlatmaya hazır olduğunu yineledi.

Geçtiğimiz eylül ayında Birleşmiş Milletler, Avrupa üçlüsünün Tahran'ı 2015'te varılan ve Washington'un yaklaşık üç yıl sonra çekildiğini duyurduğu nükleer anlaşmayı ihlal etmekle suçlayarak, "Snapback mekanizmasını” devreye sokmasının ardından İran'ın nükleer programıyla ilgili yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu.


İsrail ordusu: El Halil'de askerleri ezmeye çalışan iki Filistinli öldürüldü

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (AFP)
TT

İsrail ordusu: El Halil'de askerleri ezmeye çalışan iki Filistinli öldürüldü

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (AFP)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (AFP)

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, Batı Şeria'nın el Halil kentinde askerlere doğru hızla ilerleyen iki Filistinlinin "araçla çarpma girişimi" sonucu vurularak öldürüldüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Times of Israel'den aktardığına göre ordu, kentteki bir kontrol noktasının yakınındaki görevlilerin "teröristleri vurarak öldürdüğünü" belirtti.

İsrail askeri sözcüsü Yüzbaşı Ella, Filistinlilerin askerleri ezmeye çalıştığını belirtti.

Acil müdahale ekipleri, olayda bir askerin hafif yaralandığını bildirdi.

İşgal altındaki Batı Şeria'da şiddetin hızı, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırması sonrasında Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından beri arttı.

Bölgede 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkese rağmen şiddetin seviyesi azalmadı.