Lübnan’da hükümet krizinin arkasında Cumhurbaşkanlığı savaşı var

Lübnan’da iki Hristiyan bakanın atanması sorunu ancak gerçek sorunu gizleyen bir paravan.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Dalati ve Nehra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Dalati ve Nehra)
TT

Lübnan’da hükümet krizinin arkasında Cumhurbaşkanlığı savaşı var

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Dalati ve Nehra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (Dalati ve Nehra)

Lübnan kamuoyuna yansıyan bilgi ve konuşmalara göre, Lübnan’da hükümetin kurulmasını engelleyen karmaşa, gelecek olan hükümette iki Hristiyan bakanın aday gösterilmesi konusundaki ihtilafın ötesinde bir çatışmayı gizliyor.
Cumhurbaşkanlığı makamı ile Başbakanlık makamının, hükümetin kurulamamasının suçunu birbirlerine attığı açıklamalar, bir güç mücadelesini ve gelecek aşamada, özellikle de yaklaşmakta olan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hazırlıkları konusunda iki tarafın da sinirlerinin gerildiği üstü kapalı bir anlaşmazlığı gösteriyor. 
(Sünni) Müstakbel Hareketi, cumhurbaşkanlığı ekibini, yaklaşmakta olan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanırken “halka oynayarak” veya “sinirleri gererek” ileri gitmekle suçluyor. Eski  Müstakbel milletvekili Mustafa Alluş, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın bu hükümetten istediği şeyin kısaca kendisine bağlı bakanları tayin ederek (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) lideri Cibran Basil’i bakanlık makamına iade etmek olduğuna, Cumhurbaşkanı Avn’ın ya istifa eden hükümeti görevine devam ettirmek ya da üçüncü bir tarafı engelleme yoluyla görevden alabileceği bir hükümet kurmak istediğine inanıyor.
Alluş, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda cumhurbaşkanının milletvekili veya cumhurbaşkanlığı seçimleri için çabalamadığını, cumhurbaşkanı olarak kalması için tek yol olan, iddiaya girdiği boş koltuk savaşına liderlik etmeye çalıştığını söyledi. Cumhurbaşkanı Avn’ın, seçimlerin yapılmasını engelleyen neden olan parlamentoda 10 boş koltuk olması nedeniyle gelecek yıl yapılacak olan milletvekili seçimlerini de yapmamaya, böylece meclis yasalarını ihlal edecek şekilde meclisi genişletmek istediğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanının, makamında kalabilmek için hükümetten ve meclisteki boşluktan yararlandığını söyleyen Alluş, Avn’ın kendi koşulları dışında herhangi bir cumhurbaşkanlığı seçiminde makamında kalmasının garanti olmadığını bildiğini aktardı.
Ancak ÖYH bu suçlamaları reddediyor. Özgür Yurtsever Hareketi’nin milletvekillerini de içeren Meclis’teki Güçlü Lübnan Bloğu’nun bir üyesi olan ÖYH Milletvekili Mario Avn ise kişisel kapasitesiyle, Hariri’nin ona altında çalışma fırsatı verecek şekilde bir hükümet kurmak istediğine ikna olmuş durumda. Şarku’l Avsat’a konuşan Mario Avn, cumhurbaşkanı ve siyasi hareketinin, iki bakan için Hariri’yi aday göstermeyi reddetmesinin bir güç savaşı veya meydan okuma olmadığını, popülizm ve sokak seferberliği konusunda bir çatışma yaratmayacağını söyledi. “Onlar iki Hıristiyan bakan ve Cumhurbaşkanının siyasi hareketi ağırlığı olan bir hareket” diyen Mario Avn, “iki bakanın belirlenmesi Ulusal Hareket Bloğu’na verilmezse Hariri o iki bakanın belirlenmesini kabul etmeyecektir” dedi. “İşler artık kol bükme noktasına ulaştı ve bu Özgür Vatansever Hareketi’nin istemediği bir şeydi” diyen Mario Avn, çıkış yolunun bu iki bakanı üçüncü bir tarafın belirlemesi olacağını aktardı.
Mario Avn, Müstakbel’in hükümet kurma meselesinden, milletvekili veya cumhurbaşkanlığı seçimi savaşı olarak bahsetmesine şaşırdığını ifade etti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Mario Avn, kendi siyasi hareketinin, tek bir çalışma grubu oluşturacak, yetkinliğe ve inandırıcılığa sahip olacak, cezai inceleme başlatacak ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakereleri takip edecek uyumlu bir hükümet kurmak istediğini, bundan eksik veya fazla başka bir şey istemediğini aktardı. “Seçimler hakkında konuşmak için henüz erken. Özellikle de cumhurbaşkanlığı döneminin bitmesine 6 ay kalmasından daha önce mücadelesi başlamayacak olan cumhurbaşkanlığı seçimi için. Gelecek Hareketi bu meseleyi konuşmaya devam ederse cumhurbaşkanını kısıtlayacaktır. Bu da hiç mantıklı olmaz” açıklamalarında bulundu.
4 Ağustos’ta Beyrut Limanı’ndaki patlamanın ardından Başbakan Hassan Diab’ın hükümetinin istifa etmesinden bu yana hükümet kurma konusu daha da karmaşık hale geldi. Geçen Ekim ayında meclis çoğunluğuyla Başbakan Saad Hariri hükümet kurmak için görevlendirilmişti. Hükümetin üye sayısından tutun da hükümetteki güç temsillerine, bütçe portföyleri için rekabete, herhangi bir üçüncü tarafın engellenmesine ve hükümetin artık üzerine eğildiği iki Hıristiyan bakanın atanmasına kadar işler iyice karmaşık hale geldi.
Bir üniversite profesörü ve siyasi aktivist olan Ali Murad’a göre, iki taraf da Lübnan’daki dengelerin çözülmeye ve ardından yeniden dengelenmeye doğru gittiğini biliyor. Bu sebeple her iki taraf da kendi pozisyonlarını iyileştirmeye, halkın teveccühünü kazanmaya ve hükümet kurarak güç dengesini lehine çevirmeye çalışıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Ali Murad, “Kimse sorumluluk almak istemez ancak hükümet kurmak sorumluluk gerektirir. Bu sistem artık ne yönetilebiliyor ne de çözümün bir parçası olabiliyor. Krizlerin sebebi de bu. Dolayısıyla bu iki tarafın hükümet kurma adına yaptıkları her şey milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerine giden yolu kısaltmaktan başka bir işe yaramayacaktır” açıklamalarında bulundu.



Lübnan halkı elektrik krizinin çözümünü buldu: Güneş enerjisi

Beyrut’un doğusunda bulunan Lübnan Elektrik Şirketi’nin çevresindeki güneş panelleri (AFP)
Beyrut’un doğusunda bulunan Lübnan Elektrik Şirketi’nin çevresindeki güneş panelleri (AFP)
TT

Lübnan halkı elektrik krizinin çözümünü buldu: Güneş enerjisi

Beyrut’un doğusunda bulunan Lübnan Elektrik Şirketi’nin çevresindeki güneş panelleri (AFP)
Beyrut’un doğusunda bulunan Lübnan Elektrik Şirketi’nin çevresindeki güneş panelleri (AFP)

Lübnanlı Vesim, güneş enerjisine dayanan bir elektrik üretim sistemi kurduğu 2021 yazından beri cep telefonu dükkanındaki elektrik aboneliğine gerek duymuyor. Yeni sistem, paralel şebekeye ihtiyacını ortadan kaldırdı ve devlet elektriğine olan bağımlılığını azalttı. Şarku’l Avsat’a konuşan Vesim, iki yıl önce elektrik şebekesinin tamamen hizmet dışı kalmasına yol açan krizin “kendilerini alternatif bulmaya ittiğini” ve artık “elektriğin geliş saatleri ile hiç ilgilenmediğini” söyledi.

Güneş enerjisi, 2021 yazında gittikçe kötüleşen elektrik kesintileriyle yaşanan daimi bir krizin ardından Lübnanlıların başvurduğu en büyük alternatif oldu. O dönem elektrik kesintilerine akaryakıt sıkıntısının da eşlik etmesi paralel ağın jeneratörlerinin kapanmasına yol açtı. Lübnanlılar aylarca karanlıkta yaşadı. Daha sonra 2021 sonbaharında akaryakıtın ve 2022 sonbaharında yaklaşık 50 kat artan elektriğin dolar üzerinden fiyatlandırılmasının ardından ülke toparlanmaya başladı. Bu, Enerji Bakanlığı’nın Lübnan bölgelerine göre şu anda günlük beş saatten fazla elektrik vermeye devam etmesini sağladı.

Kriz olmasaydı Vesim, güneş enerjisi sistemini kurmayı düşünmezdi. Vesim “Yılın bu zamanında devletin elektrik sayacını tamamen kapatıyorum. Kışın ise buna birkaç saat ihtiyacım oluyor” dedi. Böylece Vesim, enerji tüketim faturasını düşürmüş ve elektrik fiyatlarının yükselmesi ışığında ekstra bir tasarruf sağlamış oluyor.

Lübnanlılar, 15 yıl önce elektrik arzındaki düşüş ve ciddi bir karne olgusunun yayılmasından bu yana enerji için alternatifler aramaya alıştılar. O zamanlar mahalle ve kasabalardaki elektrik jeneratörlerinin sağladığı paralel şebeke, karneye karşı pratik bir alternatifti ve elektrik kesintisi anında Lübnan halkının enerji ihtiyacını karşılıyordu. Ancak bu, 2021’den önce yardımcı bir unsur görevi görüyordu. Devletin elektrik şebekesi, neredeyse tamamen hizmet dışı kaldı; çünkü hükümet Lübnan Elektrik Şirketi’ne fon vermeyi reddetti ve bu durum Enerji Bakanlığı’nın elektrik ücretlerine zam yapmasına neden oldu.

Artık elektrik faturaları, kamu çalışanlarının gücünü aştığı ve çoğu kamu çalışanının aylık gelirinin yaklaşık yüzde 20’sine denk geldiği için Lübnan halkı, elektrik faturalarının yükselmesinden şikayet etse de, elektrik tedarikinin yeniden başlaması, Lübnanlılara, devletin elektrik şirketine göre kat be kat fiyatlandırma yapan jeneratör ağlarını kullanmayı bırakma imkanı sağladı. Lübnan Elektrik Şirketi’nde bir kilovat saatin fiyatı tüketim ölçeğine göre 0,10 ile 0,27 dolar arasında değişirken, paralel şebekede bir kilovat saatin fiyatı 0,45 ile 0,70 dolar arasında değişiyor. Ancak yeni olan şu ki, son dönemde jeneratör aboneliklerinin artması devlet şebekelerinin tedariğindeki eksiği kapattı.

Bu gerçek karşısında birçok kişi güneş enerjisi ile elektrik üretme seçeneğine başvurdu. Lübnan bakanlıklarındaki uzmanlara ve yetkililere göre, bu sisteme başvuran Lübnanlıların oranı nüfusun yüzde 40’ından fazlasına tekabül ediyor. Bu da bölgedeki en temiz enerji üretme oranını ortaya çıkarıyor. Ancak bu alternatife yönelmenin arkasında çevreci bir yaklaşımdan ziyade bir ‘ihtiyaç durumu’ söz konusu. Belediyeler kapsamında kırsal kesimde binaların büyük bir kısmına ve su çıkarma tesislerinin yakınlarına sulama ve içme suyu temini amacıyla kurulan enerji panelleri görülürken, uluslararası destek, kuyulardan su çıkarmak ve bunu insanlara ulaştırmak için güneş enerjisine dayalı üretim istasyonlarının teminine yardımcı oldu.

fdvfgfr
Lübnan evlerinin çatılarını kaplayan güneş panelleri (Merkeziyye Haber Ajansı)

‘Pratik bir alternatif’ olarak nitelendirilen bu durum, ülkede elektrik enerjisi sağlama yarışını da beraberinde getirdi. Jeneratör sahipleri bazı mahallelerde günde 16 saate varan elektrik enerjisi sağlarken, Enerji Bakanlığı, başta Irak’tan olmak üzere finansman kaynakları ve ertelenmiş krediler sağlayarak elektrik üretimini artırmayı hedefliyor.

Lübnan Enerji ve Su Kaynakları Bakanı Velid Fayyad, cuma günü Irak Petrol Bakanı Hayyan Abdulgani ile Lübnan’a petrol türevleri sağlamak için bir mutabakat zaptı imzaladı. Anlaşma, Lübnan’a Irak akaryakıtı sağlama anlaşmasının süresini uzatmayı ve miktarı yükseltmeyi hedefliyo. Ayrıca, Lübnan’da elektrik üretim tesislerinin işletilmesi için uygun petrol türevleri ile değiştirmek üzere Lübnan’a yeterli miktarda ham petrol tedariki için yeni bir ticari anlaşma da imzalandı.

Yeni anlaşma, Lübnan’a yılda 2 milyon ton ham petrol sağlanmasını öngörüyor. Bu miktar, Enerji Bakanlığı tarafından elektrik üretim tesislerinin durumuna göre değiştirilecek. Miktarın yılda 1 milyondan 2 milyon tona çıkması, akaryakıt üretim istasyonlarından günde 10 saatten fazla elektrik tedariki sağlanması anlamına geliyor.