Muhammed bin Zayed ve el-Menfi Libya’nın güvenlik ve istikrarının önceliğini vurguladı

Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed dün Abu Dabi’de Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi’yi kabul etti. (Başkanlık Konseyi)
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed dün Abu Dabi’de Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi’yi kabul etti. (Başkanlık Konseyi)
TT

Muhammed bin Zayed ve el-Menfi Libya’nın güvenlik ve istikrarının önceliğini vurguladı

Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed dün Abu Dabi’de Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi’yi kabul etti. (Başkanlık Konseyi)
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed dün Abu Dabi’de Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi’yi kabul etti. (Başkanlık Konseyi)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutan Yardımcısı ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan ve Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, önümüzdeki dönemde daha fazla işbirliğinde bulunarak, Libya’daki siyasi süreci başarılı kılma çabalarını görüştü.
Abu Dabi Veliaht Prensi dün (Cumartesi) Libya Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş ile birlikte Cuma günü BAE ziyaretine başlayan Libya Başkanlık Konseyi Başkanı ile bir araya geldi.
Menfi yaptığı açıklamada Zayed ile Libya’daki siyasi süreç ve sürecin başarılı olması noktasında gösterilen çabaların yanı sıra, iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ile onları güçlendirmenin önemini görüştüğünü bildirdi. Görüşmede bu ay Berlin’de yapılması planlanan İkinci Berlin Konferansına da değinildi. Ayıca taraflar ülkedeki siyasi sürecin başarısının önemini, Libya’nın güvenlik ve istikrarının önceliğini ve Libya’nın istikrarını sağlayan, güvenliğini garanti eden, bağımsızlığını güçlendiren ve toprak bütünlüğünü koruyan uluslararası bir uzlaşma için bölgesel çabaları birleştirme konusundaki istekliliğini vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın BAE Haber Ajansı WAM’dan aktrardığı habere göre, Veliaht Prens’in BAE’nin Libya’yı destekleme ve halkının istikrar, kalkınma ve birlik noktasındaki isteklerini gerçekleştirmedeki sağlam tutumunu onayladığını aktardı. Zayed BAE’nin mevcut zorlukların üstesinden gelme noktasında tüm destek ve işbirliğini sağlayamaya, kardeş Libya halkının arzu ettiği barış ve istikrar temellerini güçlendirmek için bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya devam etmeye hazır olduğunu belirtti. Yapılan görüşmede, Libya’daki siyasi süreçteki gelişmelerin yanı sıra, süreci ilerletme noktasında gösterilen çabalar ve bir çok ortak endişe konusu ile ülkeler arasındaki ikili ilişkiler ve ilişkileri çeşitli alanlarda güçlendirmenin yolları ele alındı.
Menfi BAE’nin Libya ve halkını destekleme konusundaki olumlu tutumlarının yanı sıra, uluslararası forumlarda verdiği destek sebebiyle Abu Dabi Veliaht Prensi’ne teşekkür etti. BAE ve Libya arasındaki ilişkilerin derinliğini vurgulayan Menfi, önümüzdeki dönemde söz konusu ilişkileri iki ülke ve halkları yararına daha da güçlendirme ve geliştirme noktasında sabırsızlandıklarını ifade etti.
Görüşmeye Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, Abu Dabi Havayolları Şirketi Genel Müdürü Şeyh Muhammed bin Hamad bin Tahnon Al Nahyan, Devlet Bakanı Şeyh Şahbut bin Nahyan bin Mubarek Al Nahyan, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Ali el-Şemsi ve Abu Dabi Veliaht Prensi Müsteşarı Muhammed el Mezrui katıldı.
Öte yandan Libya Kızılayı, yetkililere ve güvenlik makamlarına, Libya Kızılayı Ecdebiye şube müdürü Mansur Ati’nin iş yeri yakınlarında aniden ortadan kaybolmasının soruşturulması, hızlı bir şekilde ailesine ve yakınlarına kavuşturulması noktasında çağrıda bulundu.
Aynı bağlamda Almanya, Trablus’taki Büyükelçisi Oliver Owcza’nın sözlerini, “Libya’daki belediye seçim organları üyelerinin demokratik katılıma bağlılıkları göz önüne alındığında risk altında oldukları, bu yüzden de saygı ve korumayı hak ettikleri” şeklinde değerlendirdi.
Oliver dün Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, ülkesinin Birleşmiş Milletler (BM) yetkililerinin endişelerini paylaştığını belirterek, BM’nin Hasan el-Fagal’ın tutuklanması noktasında hızlı bir çözüm bulunması çağrısına katıldığını söyledi.
BM heyeti dün akşam yaptığı açıklamada, Fagal’ın geçtiğimiz ayın 19’undan beri, Libya’nın ulusal yasalarını ve uluslararası sorumluluklarını ihlal ettiğini ve komisyonun kurumsal bağımsızlığına ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Ayrıca bu durumun Libya’daki yerel seçim sürecini yönetme, organize etme ve denetleme yetkisini engellediğini ifade etti. BM heyeti savcılığa soruşturma noktasında çağrıda bulundu.
Heyet tarafından yapılan açıklamaya göre, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) bugün işlemlerini tamamlamasının ardından başkentin Endülüs mahallesindeki merkez polis karakolunu Emniyet Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı’na teslim etmesi planlanıyor. Yapılan açıklamada, merkezde Ulusal Birlik hükümetinin yetkilileri ile BM ve Avrupa yetkililerinin katılımıyla bir kutlama yapılacağı belirtildi. Merkezin Libya’daki karma göç akışını yönetme programı kapsamında AB Afrika için Acil Durum Güven Fonu kapsamında Kuzey Afrika penceresi tarafından 90 milyon Euro ile finanse edilerek faaliyete geçirileceği bildirildi.
Söz konusu programın temel amacının, ülkenin göç yolları boyunca gelişmiş göç yöntemleri desteklenirken, Libya’daki göçmen, mülteci ve ev sahibi toplulukların korunmasını sağlama ve direncini kapsamlı bir şekilde artırma olduğu açıklandı.
Öte yandan Libya’daki Doktorlar Sendikası, devlet hastaneleri ve sağlık merkezlerindeki tüm polikliniklerin bugün itibari ile bir hafta süreyle kapatılması çağrısında bulundu.



Halkın geçim kaynağı olan Libya petrolü ‘politikacıların arzularının rehinesi’

Güney Libya'da bir petrol sahası (Reuters)
Güney Libya'da bir petrol sahası (Reuters)
TT

Halkın geçim kaynağı olan Libya petrolü ‘politikacıların arzularının rehinesi’

Güney Libya'da bir petrol sahası (Reuters)
Güney Libya'da bir petrol sahası (Reuters)

Libya'da zaman zaman tekrarlanan petrol sahalarının kapatılma süreci, ‘halkın tek geçim kaynağı’ olduğu için vatandaşlar arasında birçok soruyu gündeme getiriyor. İktidar mücadelesi veren iki hükümet arasındaki bölünmüşlük ışığında, adeta ‘politikacıların rehinesi haline gelen üretimi aksatmanın faturasını kimin ödeyeceği’ sorusunun cevabı ise merak ediliyor.

Libya'nın 2014 yılından beri bir bütün olarak yaşadığı siyasi bölünme, petrol zenginliğine ve gelirlerine, ülke siyasetçilerinin siyasi arenada ve bu zenginliğin yönetim mücadelesinin perde arkasında pazarlık ettiği bir ‘koz’ olarak yansıyor.

Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Petrol ve Doğalgaz Bakanı Muhammed Avn, Güney Libya’daki eş-Şerara ve el-Fil sahalarının üretimi durdurulduktan sonra geçtiğimiz Cuma günü üretimin yeniden başlatılmasıyla ilgili ilk yorumunda “Kayıp 340 bin varil olarak gerçekleşti” ifadesini kullandı.

Cumartesi akşamı yerel basında yer alan açıklamalarında Avn, bir grup vatandaşın el-İntisar 103 sahasını ve Zuytine petrol limanını birbirine bağlayan hattaki 108 noktasının vanasını kapatmakla tehdit ettiğini söyledi. Avn, “Bu olsaydı, bir felaket yaşanırdı. O zaman onu ham petrol taşımak için kullanmak imkânsız olabilirdi” dedi.

Avn, “Petrol sahalarının ve tesislerinin tekrar tekrar kapanması durumunda bundan yalnızca halk etkilenecek” diyerek bunun ‘baskı için bir koz olarak kullanılmaması’ çağrısında bulundu.

Petrol alanındaki politikacılar ve uzmanlar, Libya'daki petrol üretiminin ‘büyük mali getirileriyle ilgili amaçlar için genellikle politikacılar tarafından pazarlığa tabi olduğuna, Libya'nın üç bölgesi arasında eşit olarak dağıtılmadığına ve Trablus’un en büyük payı denetimsiz olarak aldığına’ inanıyor.

Temsilciler Meclisi'ndeki (TM) Enerji Komitesi'nin bir üyesi, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada ‘petrol sahaları ve limanlarının kapatılmasının tehlikeli bir mesele olduğu ve bunun ülkenin geçimini tehlikeye atarak aslında herkesi riske attığını’ ifade etti.

Eski Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Maliye Bakanı Farac Bumtari'nin de mensubu olduğu ez-Zaviye aşiretinin bazı mensupları, üç petrol sahasını kapatmalarının ardından Cumartesi akşamı serbest bırakılmadan önce, Libya Merkez Bankası Başkanı es-Sıddık el-Kebir'i Trablus'ta ‘Farac Bumtari'nin kaçırılmasının bilgisine sahip olmakla’ suçladı.

Libya'daki limanlar ve petrol sahaları, Libyalı siyasetçiler arasında ‘kaynakların dağılımında adaletsizlik’ gibi nedenlerle yaşanan anlaşmazlıklar dolayısıyla geçtiğimiz yıllarda birden fazla kez kapatıldı.

Geçtiğimiz yıllarda, Libya'daki bazı petrol tesisleri, kendileri ve aileleri için mali yardım talep eden protestocular tarafından ‘rehin’ alındı. Petrol Bakanlığı ve Libya Ulusal Petrol Kurumu’na göre, söz konusu protesto eylemleri, ‘günlük üretim oranlarında birkaç kez düşüşe neden olan’ bazı petrol tesislerindeki çalışmaları kasıtlı olarak kesintiye uğrattı.

Avn, daha önce petrol sahaların kapatılması sürecinin ardından ‘bunun sonucunda kamu gelirinin etkileneceği’ uyarısında bulunmuş ve bunu ‘Libya tarafının el-Fil ve eş-Şerara sahalarındaki payının yüzde 88'i geçmesine’ bağlamıştı.

Ez-Zaviye kabilesinden ve Ubari şehrinden bir grup vatandaş, eş-Şerara, el-Fil ve 108 petrol sahalarını kapattı.

dfrg
Kızgın gençler ‘108’ petrol sahasını kapattı. (Libya’nın güneydoğusundaki Petrol Tesisleri Muhafızları)

Başkent Trablus'un 750 km güneybatısında yer alan el-Fil petrol sahası günlük 70 bin varil üretim hacmine sahip. Saha, siyasi krizler nedeniyle geçtiğimiz yıllarda birden fazla kez kapatıldı. Eş-Şerara sahası ise günde yaklaşık 240 bin varil üretimle Libya'daki en büyük petrol sahalarından biri.

Denetim Bürosu Başkanı Halid Şakşak, TM üyeleriyle birlikte kamu harcamalarını takip etmek, mali kaynakların adil dağılımını sağlamak ve bunun sonuçlarını kavramsallaştırmak için bir ‘yüksek komite’ oluşturma kararının uygulanma olasılığını vurguladı.

Trablus şehrinde gerçekleştirilen toplantıda, Denetim Bürosu'nun önceki özelleştirme prosedürlerini takip etme deneyimi, harcamaları takip etme ve ‘dağıtımda adalet’ kriterlerinin mevcudiyetini doğrulama konusundaki istekliliği gözden geçirildi. Mekânsal kalkınma programlarına önem verilmesinin, tüm bölgelere hizmet eden stratejik programlara yönelmenin ve dağıtımda adaletin sağlanmasının önemine işaret edildi.

TM üyeleri, kamu harcamalarının denetimini artırmak için gözlemlerini ve tavsiyelerini dile getirdiler. Sürekli takip toplantıları düzenlemenin, ekonomik kaynakların dağılımı için adil kriterlerin mevcudiyetinin doğrulanmasının ve harcama için gerekli prosedürlerin bütünlüğünün sağlanmasının önemini vurguladılar.