Yemen: Husiler tonlarca uyuşturucuyu kaçırmakla suçlanıyor

Husilerin kontrolü altındaki alanlarda uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığı öne sürüldü

Önceki gün Sana'daki bir sokakta bulunan Husi milisler (EPA)
Önceki gün Sana'daki bir sokakta bulunan Husi milisler (EPA)
TT

Yemen: Husiler tonlarca uyuşturucuyu kaçırmakla suçlanıyor

Önceki gün Sana'daki bir sokakta bulunan Husi milisler (EPA)
Önceki gün Sana'daki bir sokakta bulunan Husi milisler (EPA)

Yemen’deki ilgili kaynaklar, Husi milislerin önde gelen liderlerinin Sana'da kontrolleri altındaki kontrol yetkilileri tarafından el konulan uyuşturucu madde yüklü altı kamyonla birlikte beş tondan fazla esrar kaçakçılığı yaptığını açıkladı. Grubun savaş çabalarını finanse etmek için kaçak mal ticaretine devam etmesi çerçevesinde kaçak mallar Sana’daki yetkilileri tarafından saklanıyor.
Uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması ve darbe grubunun Yemen'deki en büyük kaçakçılık transit istasyonlarından birine dönüşmesiyle birlikte, Husilerin kontrolündeki Sana​'daki parlamento üyesi Ahmed Seyf Haşid, milisleri Sana'da grup tarafından kontrol edilen özel ceza kovuşturma binasının avlusundan beş ton esrar kaçakçılığı yapmakla suçladı. 
Haşid açıklamasında, birkaç gün önce tüm kurumların grubun yönetimi ve kontrolü altında olduğu başkentteki Uyuşturucu Maddeler Genel İdaresi'nin depolarından altı tır tehlikeli maddenin gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğundan bahsetti. Ayrıca Husi liderlerini ticaretini yaparak büyük mali karlar elde etmek için uyuşturucu kaçakçılığı ve zararlı madde sevkiyatlarına karışmakla suçladı. Haşid, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Bütün ölüm şakaları bize dönüyor. Bininci kez söylüyorum, hırsızlığı yapan koruyucusunun ta kendisi" dedi.
Geçtiğimiz aylarda Yemen hükümetinin güvenlik ve askeri servisleri, İran rejiminin müdahalesine ilişkin istihbarat bilgileri çerçevesinde, milislerin kontrolündeki bölgelere doğru yola çıktığı iddia edilen tonlarca uyuşturucu ele geçirdi.
Yemen hükümeti, geçen yılın sonunda el-Mahra’daki Sahil Güvenlik güçlerinin valilikteki el-Gayda sahili açıklarında, içinde büyük miktarda uyuşturucu bulunan 6 İranlı ve Pakistanlı denizciyi taşıyan bir kaçakçılık gemisini ele geçirdiğini duyurmuştu. 
Hükümete göre, güvenlik teşkilatı tarafından yürütülen teftiş sürecinde geminin 730 kilogram esrar ve 216 kilogram çeşitli kristal türü narkotik hapı içerdiği tespit edildi. Ayrıca ele geçirilen malların toplam değerinin 6 milyon dolar olarak tahmin edildiği kaydedildi.
Husi bölgelerine kaçırılan uyuşturucuların ele geçirilmesine ilişkin operasyonların devamında, güvenlik teşkilatları ve Ulusal Ordu güçleri bir dizi kurtarılmış ilde Husilere giden büyük miktarlarda narkotik esrar ve diğer kaçak malları ele geçirmeyi başardı. Aynı zamanda Sana'daki darbe liderleriyle bağlantılı olduklarını kabul eden bir dizi kaçakçıyı da tutuklamayı başardılar.
Meşru hükümet tarafından yayınlanan önceki güvenlik raporlarına göre, Marib kenti genellikle Husi çeteleri tarafından kaçırılan uyuşturucuları kontrol eden valilikler arasında ilk sırada yer alırken, onu sırasıyla Cevf, Hacca ve el-Beyda gibi valilikler takip ediyor.
Bazı yerel raporlar, Marib'deki güvenlik güçlerinin son 3 yıl içinde 27 tondan fazla esrar ve diğer uyuşturucu madde ele geçirdiğini belgeledi.
Cevf’teki güvenlik kaynakları, geçen yılın Şubat ayının sonlarında, Husi milislerin kontrolündeki bölgelere doğru yola çıkan küçük bir nakliye aracında 40 kilogram esrar ele geçirildiğini bildirdi.
Yemen İçişleri Bakanlığı tarafından bir süre önce yayınlanan güvenlik raporunda, milisler ile İran ve Lübnan Hizbullahı ile bağlantılı uyuşturucu kaçakçılığı çeteleri ve mafyaları arasında “yakın bir ilişki” olduğu kaydedildi. Husiler kaçakçılığı savaş faaliyetlerini finanse etmek ve hayatta kalmak için ana gelir kaynağı olarak kullanıyor.
Washington Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü tarafından ABD istihbaratından alınan bilgilere dayanarak hazırlanan önceki bir araştırmada, İran'ın Kolombiya'daki uyuşturucu satıcılarıyla işbirliği yaparak Husilere silah, füze üretim parçaları, eğitim araçları ve uyuşturucu kaçakçılığı yapması için yeni bir yol açtığını ortaya çıkardı. Çalışmada, İran Devrim Muhafızları’nın Husilere silah, füze bileşenleri ve uyuşturucu kaçakçılığı yapmak için dalgıç tekneler üretmek amacıyla Kolombiya'daki uyuşturucu satıcılarıyla işbirliği yaptığı belirtildi.
Geçen yılın sonunda yayınlanan yerel ekonomik tahminlere göre, darbecilerin uyuşturucu kasalarına akan para miktarı on milyarlarca riyali geçti.
Raporlar grubun, başta ele geçirilen başkent olmak üzere birçok şehirde kaos ve kaçak mal ticareti yapmak için uyguladığı bir program çerçevesinde uyuşturucu kaçakçılığını büyük servetler elde etme yollarından biri olarak kullandığını belgeledi.
Sana'daki yerel kaynaklar daha önce Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamalarda, esrar ve narkotik maddelere bağımlılık olgusunun büyük oranda yayıldığını ve Husilerin kontrolü altındaki bir dizi kentte ve Sana caddelerinde ticaretinin yapıldığını bildirmişti.
Kaynaklar, özellikle başkent Sana'nın es-Süneyne, Beyt Bevs, Daris, Hail, Bab el-Yemen, et-Tahrir ve Şuub dahil olmak üzere çeşitli mahallelerinde uyuşturucu madde bağımlılığı olgusunun ciddi bir şekilde yayıldığına dikkati çektiler. Ayrıca, başkentin bazı sokaklarında ve ara sokaklarında neredeyse açık bir şekilde satıldığını ve Husilerin gizli kontrol ve finansman desteği altındaki gençler arasında dolaşan çeşitli uyuşturucu türlerinin varlığından bahsettiler.



Husiler, Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürüyor

EPA / Majalla
EPA / Majalla
TT

Husiler, Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürüyor

EPA / Majalla
EPA / Majalla

Muhammed Ebi Semra

Husilerin kontrol ettikleri Yemen şehirlerinde milislerin günlük eylemlerine dair ne zaman bir haber toplansa eğilimleri ve davranışları hakkında Yemen’i ‘iç sömürgecilik’ ile sömürgeleştirme iradesi içeren bir tablo çizilmiş oluyor. ‘İç sömürgecilik’ kavramı, tanınmış Yemenli araştırmacı ve Sana Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden Prof. Dr. Ebu Bekir es-Sakkaf (2022’de öldü) tarafından 90’larda, iki Yemen’in 1990’da başlayan birleşme döneminde Kuzey Yemen’deki otoritenin ve onun askeri topluluğunun Güney Yemen’e yönelik benimsediği otoriter tavrı açıklamak için Batılı siyasi literatürden ödünç alındı.

Birlik, askeri bir işgaldir

1994 yılında Kuzey Yemen ordusu, ayrılmayı veya ‘birliği’ devirmeyi planladığı gerekçesiyle Güney’e karşı bir saldırı savaşı başlatmakta aceleci davrandı. Kuzeyli saldırganlar, birleşmeyi korumak ve tamamlamak için, Güney Yemen topraklarını işgalciler gibi işgal etti ve halkına silah zoruyla boyun eğdirdi. Husilerin bugünkü eylemlerine benzer eylemleri arasında şunlar da bulunuyor;

-On binlerce Güneyli çalışan ve asker, hükümet işlerinden ve askeri rütbelerinden ihraç edildi. Bu, 2003’teki ABD işgalinden sonra Irak’ta izlenen ve ‘Baaslaştırmadan arındırma’ olarak bilinen yok etme sürecinden hiçbir farkı olmayan bir şekilde ortaya koyuldu.

-Güneyde ve kuzeyde savaşa ve sonuçlarına ve güneylilerin istismarına karşı çıkan her sesi soruşturmak, hapsetmek veya öldürmek. Böyle bir ses, birliği sorgular, reddeder, ayrılık çağrısı yapar. Ayrıca o, bir komplocu ve haindir.

-Bölücü oldukları için, ‘birlik’ adı altında birçok güneylinin malları ve toprakları ellerinden alındı. Geniş güney topraklarına el konuldu, kuzeyliler tarafından ele geçirildi ve güneydeki sahipleri yerlerinden edildi.

Savaştan sonra bu ve benzeri pek çok eyleme dayanarak, iki Yemen arasında yarı zorlayıcı bir birlik ortaya çıktı. Ebu Bekir es-Sakkaf ise kuzeyin güneyi sömürgeleştirmesine, ‘iç sömürgeleştirme’ adını verdi.

‘Sürekli savaş topluluğu’

Almanya doğumlu Yahudi kökenli ABD’li siyaset bilimci Hannah Arendt’in (1906-1975) siyaset felsefesi alanında geliştirdiği kavramın bir başka yönü, Husilerin Yemen’deki eylemleri için geçerli olabilir. Bu, iki dünya savaşı arasında Almanya’da totaliter hareketin veya Nazi totalitarizminin ortaya çıkışını açıklayabilir. Arendt, bu hareketin, toplumları parçalamak, atomize etmek, yok etmek, ezmek ve insani bağ öncesi bir barbarlığa dönmek için ‘kötülüğün iradesine’ dayandığına inanıyor. Bunun amacı ise, gaddarlığa ve güce tapmaya dayalı yeni bir totaliter toplum yaratmaktır.

csdfv
Husi isyancılar, 24 Temmuz 2015’te başkent Sana’daki bir miting sırasında orta menzilli topçu taşıyan bir araç (AFP)

Husi isyancıların Yemen’deki eylemleri bu ‘kötü iradenin’ bir kısmını içerebilir. Bu eylemler, kurdukları askeri milislere verdikleri Ensarullah isminin tam tersi şekilde ortaya koyuluyor. Bu adlandırma, eylemlerindeki kötülüğü kutsal mertebesine yükselten Husi Ensarların Yemen topraklarında her gün yaptıklarıyla tamamen çelişmektedir. Bu kutsallık mertebesi, Allah’ın yeryüzündeki diğer tüm yaratıklarını dışlayarak yalnızca kendilerinin O’nun adıyla konuştuğu iddiasını içeriyor.

Husi hareketinin kutsallığı, Yemenli bireyler, gruplar ve sosyal sektörler arasında gerginlik, şüphe, korku, terör, ayrımcılık, nifak, düşmanlık ve intikam yaymakta somutlaşıyor. Amaç ise seferberlik, kışkırtma, zorla askere alma, tutuklama ve suikast yoluyla sıradan toplumla çelişen, onu yok eden ve ezen sürekli bir savaş toplumu oluşturmaktır.

Husi grubu, destekçilerini ve sadık takipçilerini seferber ederken ve onları sıradan, bilindik toplumdan uzaklaştırırken, onları, el koyma ve ceza politikasının odak noktası olan motorlu örgütler içinde çerçeveleyerek, insanları yoksulluk, açlık ve aşağılanmadan kurtardıklarına dair yanılgıya düşüyor. Ama aslında onları daha fakir, daha aç, daha aşağılanmış bir gerçeklik içine sokarken, onlara lütuf, mevki ve şeref bahşettiklerini sanıyor. Hayata ve dünyaya dair algısına karşılık vermeyen, itaat ve sadakatini göstermeyenlere gelince onları, bir mürted, hain ve ajan, ‘kötülüğün iradesi ve kalıcı bir savaş toplumunun inşasından başka bir şey olmayan’ kutsallıklarının düşmanı olarak görüyorlar.

Humeyni çığlığı

Şarku’l Avsat gazetesinin yayınladığı haberlere göre Husilerin davranışları, Yemen’de inşa etmek istedikleri toplum ve devlet projesini açıkça gösteriyor. 9 yıl önce Yemen’de ‘Humeyni çığlığının’ başlatılmasının yıl dönümünde, 16 Mayıs’ta Husi grubu, kontrol ettiği bölgelerde genel bir kampanya başlattı. Milislerini, aygıtlarını ve destekçilerini tüm halkı bu olayı kutlamaya ve düzenlediği alaylara ve kalabalıklara katılmaya teşvik etmek için görevlendirdi. Ayrıca bu kutlamalara katılmayanlar ise takip edildi, tehdit edildi ve milislerle aralarında anlaşmazlıklar yaşandı.

Bunun amacı, insanlar arasında güvensizlik ve korku tohumları ekmek, toplumsal dokuda huzursuzluk çıkarmaktır.

der
Yemenliler, 22 Haziran 2023’te Kurban Bayramı öncesinde başkent Sana’da bir pazarda alışveriş yapıyor (AFP)

Husi ritüelleri sokaklarda, evlerde, camilerde, kamu ve özel kurumlarda kök salmalı ve yayılmalıdır ki insanlar savaş ve onun seferberlik makinesinden başka bir toplumda yaşadıklarını unutsunlar. Bunu servis etme araçları arasında ise şunlar yer alıyor;

-Hareketin toplum çevrelerinde düzenlediği seminerlere katılım gerekliliği.

-Halka açık yerlerde toplanmak.

-Humeyni çığlığıyla ve kurucu lider Abdülmelik el-Husi adıyla tezahürat.

-Grubun sloganlarının kaydedilmesi ve sloganların araçlara, evlere, kurumlara ve sokaklara yazılması.

Bu vesileyle camiler, grup liderlerinin başlattığı kışkırtıcı vaazları dinlemek üzere toplanma yerlerine dönüştü.

Arındırma, orduya alma ve üremeye teşvik

Husi savaş camiasının çığlığı, ardı arkası kesilmeyen yankılara sahip.

Kutsal olaydan iki gün sonra, yani 18 Mayıs’ta grup, kendisine sadık olduğundan şüphelendiği kişiler hakkında bir inceleme kampanyası başlattı. Haftalık seminerlerine ve derslerine katılmamaları, bunu kanıtlıyor. Husilerin intikamları, onları devlet dairelerindeki işlerinden uzaklaştırma yönünde oldu. Husi hareketi, arınma kampanyasından önce, bu departmanlarda çalışanların cinsiyetleri arasında ayrım yapma emri vermişti.
Hareket, ‘Baaslaştırmadan arındırma’ kampanyalarından ilham alıyor. Husiler ayrıca, bu tasfiyenin Irak’ta devlet yapısının baltalanmasına ve ordunun dağıtılmasına yol açtığını ve DEAŞ’ın ortaya çıkmasına ve Haşdi Şabi gruplarının kurulmasına yol açtığını biliyor. Bu eylem, aynı zamanda hareketin Yemen’deki milislerini ve birimlerini Yemen devletinin yıkıntıları üzerine inşa ederken ilham aldığı örneklerden biridir.

Husiler, Yemenlileri kovma ve onları devlet dairelerinden tasfiye etme karşılığında, kuraklık ve çölleşmeden kaçmak için ülkelerinden (Kenya ve Somali) Yemen’e kaçan Afrikalı göçmenleri işe almaya çalışıyor. Husi hareketinin, bu işe alım kampanyaları için, kalesi Saada vilayetinde Yemenlilere karşı savaş görevleri için askerlerin işe alınmasıyla sona eren yoğun seferberlik ve eğitim kursları için merkezler açıyor.

Şarku’l Avsat’ın 11 Mayıs’ta uluslararası kuruluşlardan aktardığı haberine göre Husi Caydırıcı Güvenlik Servisi, Yemen’de 300 Afrikalı mülteciyi kaçırdı, onları seferberlik kurslarına tabi tuttu ve faaliyetlerinde kullandı.

19 Mayıs tarihli bir haberine göre ise Husi grubu, Yemen toplumunu çocuk doğumunu artırmaya ve Batı kültürel istilasının bir kalıntısı olarak aile planlaması politikalarını benimsememeye çağıran kampanyalar yürütüyor. Kadınların doğum kontrol yöntemlerini kullanmasına ve hamile kalmaları halinde bakımlarına yardımcı olan üreme sağlığı merkezlerini kapattı. 520 bin Yemenli hamile kadının sağlık sorunları yaşadığına dikkat çekiliyor. Yemen’de her 100 bin doğumda 400 hamile kadın, doğum sırasında bebekleriyle birlikte ölüyor.

Ancak bu zikredilenler, Husilerin bir aylık uygulamalarının sadece kısmi bir örneğidir. Bunlar gibi çifte yoğunlukta tekrar eden ve sürekli olan binlerce olay var. Yemen’de her sabah güneş doğduğunda Husiler, toplumdan geriye kalanları yok etmeye, Yemen’de kendi savaşçı toplumunu kurmaya ve içeride sömürgeleştirmeye çalışıyor.

* Şarku’l Avsat okurları için Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.