Alman bir araştırmacı tarafından hazırlanan yeni bir çalışma, Çin'in doğum kontrol politikalarının, 20 yıl içinde Sincan Özerk Bölgesi’nin güneyindeki Müslüman Uygur Türkleri ve diğer etnik azınlıklardan 2,6 milyon ila 4,5 milyon çocuğun doğumuna engel olabileceğini ve bu sayının bölgenin öngörülen azınlık nüfusunun yaklaşık üçte birine kadar çıkabileceğini ortaya koydu.
Yayınlanması öncesinde bir kopyası Reuters ile özel olarak paylaşılan rapor, Çinli üniversite profesörleri ve yetkililer tarafından verilen, Pekin'in Sincan Özerk Bölgesi’ndeki doğum kontrol politikalarına yönelik niyetleri hakkında daha önce yayınlanmamış çok sayıda bilgiyi içeriyor. Raporda yer alan resmi veriler, Sincan Özerk Bölgesi’ndeki doğum oranlarının 2017 - 2019 yılları arasında yüzde 48,7 azaldığına işaret etti.
Adrian Zentz tarafından hazırlanan rapor, Batılı bazı ülkelerin, Çin'in Sincan Özerk Bölgesi’ndeki hamlelerinin, soykırım olup olmadığının araştırılması konusundaki çağrıları devam ederken Pekin’in soykırım iddialarını reddettiği bir dönemde yayınlandı.
Çin’in niyeti
Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre Zentz'in araştırması, Çin'in Sincan Özerk Bölgesi’nde birkaç yıl sürdürdüğü kampanyasının azınlık nüfusu üzerindeki uzun vadeli etkisi konusunda uzman bir araştırmacı tarafından yapılan ilk analiz olma özelliğini taşıyor. İnsan hakları gruplarının, araştırmacıların ve bölgeden bazı sakinlerin ifadelerine göre Çin’in bir milyon kişinin alıkoyulduğu düşünülen kamplar ve işçilerin başka illere transfer edilmesi gibi politikaları, Müslüman Uygur Türkleri ve ağırlıklı olarak Müslümanlardan oluşan diğer etnik azınlıklar üzerinde zorunlu doğum kısıtlamaları da içeriyor.
Adrian Zentz Reuters’a verdiği demeçte, “Bu (araştırma ve analiz) aslında Çin hükümetinin Uygur nüfusu için uzun vadeli planının arkasındaki niyeti gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Çin hükümeti, Sincan Özerk Bölgesi’nde Uygurların ve diğer etnik azınlıkların nüfusunu azaltmak için herhangi bir resmi hedef açıklamadı, ancak Zentz’in Çin'deki üniversite profesörleri ve yetkilileri tarafından sağlanan resmi doğum verilerine, nüfus tahminlerine ve ırk oranlarının bir analizine dayanan tahminleri, Pekin'in uyguladığı politikaların, Sincan Özerk Bölgesi’nin güneyinde baskın Han etnik grubunun nüfusunu yüzde 8,4'ten yüzde 25'e çıkarabileceğine işaret ediyor.
Zentz, “Bu hedefe ancak doğum oranlarını büyük ölçüde azaltmaya yönelik adımlar atarlarsa ulaşabilirler” dedi.
Pekin: Batı’nın ortaya attığı bir saçmalık
Çin, daha önce etnik azınlıklar arasında doğum oranlarındaki azalmanın, kişi başına milli gelirdeki artış ve aile planlaması hizmetlerinin daha fazla kullanılması dahil olmak üzere gelişimsel bir takım faktörlerin yanı sıra Sincan Özerk Bölgesi’ndeki mevcut doğum kotalarının tam olarak uygulanmasından kaynaklandığını açıklamıştı.
Reuters'ın açıklama talebine yanıt veren Çin Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, “Sincan'da soykırım yapıldığı iddiaları, ABD ve Batı'daki Çin karşıtı güçlerin ve Çin’in gücünden korkanların gizli amaçlarına hizmet etmesi için ortaya attıkları bir saçmalıktır” ifadeleri yer aldı.
Bakanlık, 2017 - 2019 yılları arasında Sincan'daki doğum oranlarında düşüş olduğunu gösteren resmi verilerin ‘gerçeği yansıtmadığını’ da açıklamasına eklerken Sincan Özerk Bölgesi’nde Uygurların doğum oranlarının halen Hanlardan daha yüksek olduğunu belirtti.
Sincan Özerk Bölgesi’ndeki araştırmacılar tarafından Çin Bilimler Akademisi için hazırlanan nüfusa ilişkin bilgilere ve Çin’in 2017'den beri uyguladığı politikalardan önceki verilere dayanan yeni araştırma, doğum oranlarına ilişkin resmi verilerle ve Pekin'in en uygun nüfus durumuna ulaşmak için aldığı önlemler olarak tanımladığı uygulamalarla aynı verileri ortaya koyuyor.
Araştırma, ağırlıklı olarak Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Özerk Bölgesi’nin güneyindeki etnik azınlık nüfusunun, yeni doğum kontrol politikaları kapsamında 2040 yılına kadar 8,6 milyon ila 10,5 milyona ulaşacağına işaret etti. Doğum kontrol politikalarının uygulanmaya başlamasından önceki verileri kullanan Çinli araştırmacılar, şuan yaklaşık 9.47 milyon nüfusun 13.14 milyon olmasını bekliyorlardı.
“Araştırmanın sonuçları sağlam”
Çin daha önce Washington merkezli Komünizm Kurbanlarını Anma Vakfı’nda (VOC) bağımsız bir araştırmacı olan Zentz’i Uygurların gözaltına alınmasını, çok sayıda işçinin başka illere gönderilmesini ve Sincan'daki doğum oranlarını azaltma politikalarını eleştiren araştırması nedeniyle kınamıştı.
Zentz'i, insanları ‘yanlış yönlendirmekle’ suçlayan Çin Dışişleri Bakanlığı, Reuters'in sorularını yanıtlarken “(Zentz’in) Yalanlarını çürütmeye bile değmez” ifadelerini kullandı.
Üç ayda bir yayınlanan Central Asian Survey adlı akademik dergi, Zentz'in araştırmasının 3 Haziran'da hakem kurulu tarafından gözden geçirilmesinin ardından yayınlanmasını kabul etti.
Ondan fazla demografik değişim, doğum kontrol politikası ve uluslararası insancıl hukuk uzmanından araştırma ve kullanılan yöntem hakkında bilgi alan Reuters, uzmanların, analizlerin ve araştırmanın ulaştığı sonuçların sağlam olduğunu söylediklerini aktardı.
Bazı uzmanlar, on yıl içerisinde nüfusların beklenmedik faktörlerden etkilenebileceği konusunda uyardılar.
Öte yandan Sincan hükümeti, Sincan'ın güneyindeki etnik nüfusun büyüklüğü için herhangi bir resmi kota veya hedef belirlemezken analizde yer alan veriler, Çinli yetkililer ve üniversite profesörleri tarafından ifade edilen rakamlara dayanıyordu.
Çin’in yeni doğanlara yönelik politikası
Diğer yandan Müslüman Uygur Türkleri ve diğer azınlıklar arasındaki doğum kontrolü adımı, Çin'in doğumlarla ilgili daha geniş politikalarıyla tam bir tezat oluşturuyor. Pekin geçtiğimiz hafta, 2016 yılında tek çocuk politikasının kaldırılmasından bu yana ilk kez büyük bir değişikliğe giderek evli çiftlerin iki yerine üç çocuğa sahip olabileceğini duyurdu. Pekin bu adımı, nüfusun yaşlanması karşısında attı.
Yapılan duyuruda, hiçbir belirli etnik gruba işaret edilmedi.
Duyurudan önce, resmi prosedürlerle, kırsal alanlarda Han etnik çoğunluk ve Uygurlar da dahil olmak üzere etnik azınlık gruplarının sahip olabilecekleri çocuk sayısı iki ve üç çocukla sınırlandırıldı. Uygurlar ve diğer azınlıklar, geçmişte azınlıklara yönelik tercihli politikalar kapsamında bu doğum kısıtlamalara yönelik kısmi muafiyetten yararlanmıştı.
Nüfusu yok etme gibi bir niyet söz konusu mu?
Zentz ve diğer uzmanlar, belirli bir etnik grubu hedef alan doğum yasaklarını potansiyel bir soykırım eylemi olarak sınıflandıran 1948 tarihli Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne işaret ediyorlar.
ABD, İngiltere ve Kanada dahil olmak üzere birçok ülkenin parlamentoları, Çin'in Sincan Özerk Bölgesi’ndeki doğum kontrolü ve toplu gözaltı politikalarını soykırım olarak nitelendirdi.
Ancak bazı üniversite profesörleri ve politikacılar, Pekin'in soykırım olarak nitelendirilebilecek bir etnik nüfusu tamamen veya kısmen ortadan kaldırma niyetinde olduğuna dair yeterli kanıt olmadığını söylüyorlar.
Çin’in bölgedeki politikaları hakkında yeterli kanıt olmaması nedeniyle Çinli veya Sincanlı yetkililere, bu nitelikte herhangi bir resmi suçlamada bulunulamıyor. Bu yüzden sorumlular hakkında bir soruşturma başlatılması, daha fazla kanıt gerektiren karmaşık bir süreç olacaktır.
Ayrıca Çin, soykırım ve diğer ciddi suçların yargılanmasından sorumlu en yüksek uluslararası mahkeme olan ve yalnızca kendi yargı yetkisi altındaki ülkelerdeki sorumlulara karşı dava açabilen Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) tarafları arasında da yer almamakta.