Şam’da hayal kırıklığı: Seçim sürecindeki göstermelik hizmetler son buldu

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in 18 Mayıs'ta Şam'da bir caddedeki fotoğrafları (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in 18 Mayıs'ta Şam'da bir caddedeki fotoğrafları (Reuters)
TT

Şam’da hayal kırıklığı: Seçim sürecindeki göstermelik hizmetler son buldu

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in 18 Mayıs'ta Şam'da bir caddedeki fotoğrafları (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’in 18 Mayıs'ta Şam'da bir caddedeki fotoğrafları (Reuters)

Devlet başkanlığı seçim kampanyaları sırasında temel devlet hizmetlerinde yürütülen iyileştirmelerin devamlı olmaması ve seçim sonuçlarının açıklanması ardından vaziyetin kampanyalardan öncesindeki haline geri dönmesi birçok Şamlıyı hayal kırıklığına uğrattı.
26 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerden önce en az bir hafta süren kampanya döneminde Şam'ın birçok bölgesinde elektrik arzında kayda değer bir iyileşme kaydedildi. Önceden yaşanan dört saatlik kesinti ve iki saatlik elektrik bağlantısı, dört saatlik elektrik bağlantısı iki saatlik kesintiye döndü. Vatandaşların evlerine 24 saat süreyle içme suları tedarik edildi. Temizlik çalışanları söz konusu dönemde sokak ve caddelerdeki çöpleri günde en az bir defa alırken normal zamanda ciddi artışların yaşandığı meyve, sebze ve diğer gıda fiyatları ise sabit kaldı.
Ancak Esed’in oyların yüzde 95,1’ini alarak dördüncü döneme geçtiği seçim sonuçlarının açıklanmasından bir gün sonra yani 29 Mayıs’ta tüm bu durumlar eski haline geri döndü. Hatta iki gün içerisinde durum daha da kötüleşti; eskisi gibi iki saatlik elektrik bağlantısı sırasında her biri 15 ila 20 dakika süren üç dört kesinti kaydedildi.
Bu mesele, halkın öfkelenmesine yol açtı. Şarku’l Avsat’a konuşan bir ortaokul öğretmeni, “Herkes bilir ki, hizmetlerin iyileştirilmesi ile yüksek fiyatlardan, temel ihtiyaçlara ulaşamamaktan bıkkın insanları durumun düzeleceğine inandırmak hedeflenir. Böylece bu insanların oy verme sürecine katılmaları istenir. Ancak seçimlerden sonra yaşananlar, aksine durumun daha da kötüleşeceğini kanıtlar, herhangi bir iyileşme umudunun kalmadığını, kötüleşen elektrik, gaz, gıda, su, ulaşım ve benzeri krizler nedeniyle insanların daha bıkacağını teyit eder nitelikte” açıklamalarında bulundu.
Olup bitenlere ironi ile yaklaşan bir üniversite öğrencisi ise Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Dertleri her zaman yaptıkları gibi seçim günü insanları bir araya toplayıp fotoğraflamaktı. Zirâ bu kalabalıklar ekranlarda gösterilecek, halkın çoğu tarafından izlenilecekti. Bu yönde elektriğe ihtiyaç oldu ve iyileştirme yapıldı. Şimdi de seçim kampanyaları sırasında yapılan fazladan elektrik bağlantısını söke söke alıyorlar!” dedi.
Şam Valiliği, birkaç gün önce başkent Şam'ın tüm bölgelerinde belirli saatlerde su kesintisi, diğer belirli saatlerde ise tedarikini içeren bir karne programı sundu. Ancak hükümet yetkililerinin daha önceki açıklamalarında, başkent kırsalında bulunan ve Şam'a kaynak sağlayan Ayn el-Fica bölgesindeki kaynakların bu yıl oldukça bol olduğu doğrulanmıştı.
Ancak halkı en çok şaşırtan, sebze meyve fiyatlarının seçim kampanyalarında olduğundan üç dört kat artması oldu. Bir kilo bezelye fiyatı seçim kampanyaları sırasında bin ila bin 200 Suriye lirası iken seçimlerin ardından 3 bin 500 Suriye lirasına ulaştı. Bir kilo yeşil fasulye fiyatı bin 500 ila 2 bin Suriye lirasından 4 bin liraya çıktı. 400 ila 500 Suriye lirası bir kilo domates fiyatı 800 liraya, 400 ila 600 lira olan salatalığın fiyatı ise bin liraya yükseldi.
Seçim kampanyaları döneminde bin 500 ila 2 bin lira değerindeki bir kilo kayısının fiyatı şimdi ise 4 bin ila 5 bin arasında değişiyor. Bir kilo şeftalinin fiyatı ise 2 bin liradan 5 bine yükseldi.
Başkent Şam’daki çoğu pazarlarda kaliteleri zaten orta veya düşük derecede olan sebze ve meyve sıkıntısı yaşanırken satın alımlar ise büyük ölçüde azalmış durumda.
Aynı vaziyet, seçimler sırasında daha düzenli bir hale gelen, ancak şimdi yoğun kalabalıkların kaydedildiği fırınlarda da mevcut. Seçimler sırasında kovuşturulan kaldırım satıcılarının ekmek satışlarının yoğunlaştığı görülüyor. İçerisinde yedi tane bulunan bir paket ekmek fiyatı 500 ila 600 liradan bin liraya (devletin satış yaptığı fiyatın 10 katı) çıkmış durumda.
Hükümet kontrolü altındaki bölgelerdeki halkın en az yüzde 90'ı yoksulluk sınırı altında yaşarken açlık sorunu ise her geçen gün daha kötü bir hale geliyor. Zirâ ailelerin aylık gelirleri, liranın dolar karşısında rekor düzeyde düşüşe geçmesi nedeniyle değer kaybetmeye devam ediyor. Bir dolar 2010 yılında 45 ila 50 Suriye lirasına, şimdi ise 3 bin 100 ila 3 bin 200 liraya tekabül ediyor.
Hükümet kontrolü altındaki bölgelerde yaşayan çoğu vatandaş, bilhassa gıda fiyatlarındaki 40 kat artış ışığında sefil hayat şartlarıyla karşı karşıya. Savaş öncesinde bir devlet memuru 600 dolar maaş alırken kamu sektörü çalışanları şimdi ise en fazla 20 dolar, özel sektör çalışanları da 50 dolar maaş alıyor.
Ekonomistler, tüm bu koşullar altında beş kişilik bir ailenin orta halli yaşamak için ortalama bir milyon Suriye lirasına ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.



Yeni bir Suriye ve yeni bir ordu

HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
TT

Yeni bir Suriye ve yeni bir ordu

HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat
HTŞ lideri Ahmed eş-Şera /Fotoğraf: Şarkul’l Avsat

İbrahim Hamidi

Esed rejiminin devrilmesinden yaklaşık iki ay sonra yeni Suriye'nin özellikleri ortaya çıkmaya başladı. Ahmed Şara, geçiş aşamasının Cumhurbaşkanı olarak atanmasının ardından yaptığı ilk konuşmada, bundan sonraki aşamanın programını ve cumhurbaşkanlığı döneminin önceliklerini tanımladı.

En önemli önceliklerden birinin silahlı grupların feshedilip dağıtılması ve yeni bir Suriye ordusunun kurulması olduğu şüphesizdir. Bu doğrultuda dergimizin Şubat ayı kapak konusunu Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve “örgütlerin tek çatı altında birleşmesi” olarak seçtik. ABD, Rusya ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bölgesel ve uluslararası güçlerin dış müdahaleleri ve askeri konuşlandırmaları ortasında, sahadaki gerçekler ve 14 yıllık çatışmanın sonucu olan çok sayıda askeri bloğun varlığı, ayrıca İsrail'in güneyde devam eden saldırıları göz önüne alındığında bu kolay bir iş değil.

Bu ayki sayımıza 29 Ocak “Zafer Günü”nde alınan önemli kararların referanslarını açıklayarak başladık. Son iki ayda yeni Suriye'nin hangi meşruiyet üzerine inşa edilmesi gerektiği konusunda iki görüş öne sürüldü.

Birinci görüş “anayasal meşruiyet” öneriyordu. Buna göre anayasal bir referans ve Şara’nın öncülük edeceği bir geçiş süreci ile sonuçlanacak ulusal bir diyalog konferansı düzenlenmeliydi.

Diğer görüş ise, “devrimci meşruiyet” fikrini öneriyordu. Buna göre Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) ile Esed’i deviren diğer silahlı grupların liderleri bir araya gelerek, Esed rejimi, kurumları ve aygıtları sayfasını kapatıp, bir sonraki aşamanın temellerini atacak önemli kararlar almalıydılar. Bu kararların en önemlisi, Şara’nın geçiş aşamasının cumhurbaşkanı deklare edilmesi, geçici anayasayı deklare edecek yasama organını oluşturmak, ayrıca ulusal konferans için hazırlık komitesini belirlemek ve geçiş hükümeti için bir başbakan atamakla görevlendirilmesidir.

Yapılan istişareler sonucunda ikinci seçenek lehine karar verildi ve ertesi gün Cumhurbaşkanı Şara bir konuşma yaptı. Daha sonra yeni Suriye’nin dış politika seçeneklerini belirlemek için Şam'da Katar Emir'ini ağırladıktan sonra ilk yurtdışı ziyaret turu kapsamında Suudi Arabistan'a gitti, sonra da Türkiye'yi ziyaret etti.

Sayıları, konuşlandıkları bölgeler, yapıları ve Savunma Bakanlığı'nın orduyu oluşturma planına karşı pozisyonları ile silahlı grupların haritasını çiziyoruz.

Gerçek şu ki, Zafer Günü, grup liderlerinin orduya entegrasyon ve “tek çatı altında birleşme” konusundaki tutumları konusunda net sinyaller verdi.             Biz de sayıları, konuşlandıkları bölgeler, yapıları ve Savunma Bakanlığı'nın orduyu oluşturma planına karşı pozisyonları ile silahlı grupların haritasını çiziyoruz.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre örgütlerin çoğu HTŞ liderliğine ve vizyonuna destek verse de, Ahmed el-Avda liderliğindeki güneyli gruplar, belirsiz bir tutum sergilediler. Avda bizzat katılmayıp kendisini temsil etmek üzere yardımcısını gönderdi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı da toplantıya davet edilmedi ve katılmadı, bu da SDG ile Şam arasındaki ilişkilerin geleceği açısından gerek barışçıl gerekse askeri birçok olasılığa kapıyı araladı. Burada bir yandan yıllar içinde HTŞ’nin yaşadığı fikri ve askeri gelişmeleri, diğer yandan da SDG’nin düşünce ve pozisyonlarını gözlemliyoruz.

Bu sayımızda Suriye Savunma Bakanı Tümgeneral Murhaf Ebu Kasra ile 27 Kasım'daki Saldırganlığın Caydırılması harekatına yönelik hazırlıkların ayrıntılarının ve 8 Aralık'ta Esed'ın devrilmesinin ele alındığı kapsamlı bir röportaj da yer alıyor. Bakan ayrıca yeni ordunun, Esed ordusunun aksine, Suriyelilerin sevdiği bir ordu olması için benimseyeceği vizyonu da ortaya koyuyor. Sayımızda buna ek olarak, Suriye ordusunun Fransız mandası dönemindeki kuruluşundan, Saldırganlığın Caydırılması harekatı kapsamında tarihe karışmasına kadarki tarihini de ele alıyor, ayrıca yeni orduya destek için yapılan Arap ve bölgesel teklifleri inceliyoruz.

İran Hilali’nin darbeler aldığına şüphe yok ve aldığı belki de en önemli iki darbe Hizbullah’ın çöküşü ve Esed rejiminin tarihe karışması oldu.

Suriye'nin Esed iktidarının yıkıntıları üzerinde yaşadığı zorluklarla yüzleşmek için bir çalıştayın düzenlediği bir ortamda, Arap ve bölge ülkeleri de yeni liderliği destekleme çabasında. Bunun Suriye ile ilgili nedenlerinin yanı sıra Suriye rejiminin çökmesinin, Rus ve İranlı müttefiklerinin yaşadığı kayıpların ardından ortaya çıkan boşluğu doldurmaya yönelik bölgesel nedenleri de var. Moskova, Hmeymim ve Tartus'taki Rus askeri varlığının geleceği konusunu müzakere etmek için Şara ile ilişki kurmaya çalışıyor. Tahran ise en büyük kaybeden.

İran Hilali’nin darbeler aldığına şüphe yok ve aldığı belki de en önemli iki darbe Hizbullah’ın çöküşü ve Esed rejiminin tarihe karışması oldu. Hilal’in gerileyişinin Lübnan’daki tezahürlerinden biri de General Joseph Avn’ın cumhurbaşkanı seçilmesiydi.

Lübnan başbakanı Refik Hariri'nin 14 Şubat'ta suikasta uğramasının 20’inci yıldönümünde, eski Suriye cumhurbaşkanı yardımcısı Abdulhalim Haddam'ın anılarından, Beşşar Esed'in kardeşi Mahir'in, Hariri'yi suikasttan önce nasıl kandırdığını anlatan bir bölümü yayınlıyoruz.

Putin'in akıl hocası, ikinci Trump döneminin dünyaya dayattığı meydan okumaları anlatıyor

Dergide ayrıca, “Putin'in akıl hocası” lakaplı Aleksandr Dugin, ikinci Trump döneminin dünyaya dayattığı meydan okumaları ele alıyor. ABD Başkanı'nın Çin'e yapay zeka ile karşı koyma çabalarına ilişkin bir haber dosyası da bulunuyor.

Bu sayımızda ayrıca büyük şair Adonis'in özel bir yazısı yer alıyor. Aynı zamanda Ümmü Gülsüm hakkında makaleler, anılar ve bu ay kuruluşunun 45. yıl dönümünü, yeni görünümü ve modern dijital platformları ile yeniden yayına başlamasının ikinci yıl dönümünü kutlayan dergimizin arşivinden materyallerin yer aldığı kapsamlı bir dosyada da bulunuyor.

Ekonomik, bilimsel ve kültürel yazıların yanı sıra, Şubat ayında bu iki önemli olaya, dergimizin kuruluşuna ve yeniden yayınlanmasına önemli bir yer ayırıyoruz.