El Hol Kampı radikaller için küçük bir devletçiğe dönüştü

El Hol Kampı radikaller için küçük bir devletçiğe dönüştü
TT

El Hol Kampı radikaller için küçük bir devletçiğe dönüştü

El Hol Kampı radikaller için küçük bir devletçiğe dönüştü

Güvenlik yetkilileri, Suriye’nin kuzeydoğusundaki el-Hol Kampı’nda yaşayan DEAŞ unsurlarının ailesi olan çok sayıda kadının, İdlib’e kaçtığını bildirerek, kampın radikaller için ‘küçük bir devletçik’ haline geldiğine dikkat çekti.
ABD’li bir istihbarat yetkilisi ve Suriyeli bir Kürt güvenlik görevlisi, el-Hol Kampı’ndan ilk kez kaçırılan üst düzey DEAŞ liderlerinin eşlerinin İdlib’e nakledilmesi konusunda uyararak, bu kaçakların artık örgütü yeniden inşa etmede önemli rol oynadığına dikkat çekti.
The Wall Street Journal gazetesinin yaptığı araştırmaya göre yetkililer, el-Hol kampındaki tüm tutukluların eve gitme arzusunda olduklarını ancak DEAŞ’ın orada yeniden inşa edilmesi nedeniyle aslında İdlib’e gitmek istediklerini bildirdi.
DEAŞ’ın yenilgisinden sonra kadınlar ve çocukları barındırmak için kurulan mülteci kampı, bunun yerine kadın liderlerin grubun şiddet içeren ideolojisini beslediği ve para kazanma planlarını yürüttüğü bir küçük bir devletçiğe dönüştü.
Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı güvenlik yetkilileri, yılın başından bu yana 736 dönümlük kampta en az 10’u kafa kesme olmak üzere 40’tan fazla cinayet kaydetti. 
Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan gönüllülerden oluşan bağımsız bir araştırma kuruluşu olan Rojava Bilgi Merkezi’ne göre, kurbanların çoğu DEAŞ tarafından kamp yetkilileriyle iş birliği yapmakla suçlandı.
Iraklı bir kadın, geçen yılın sonlarında çadırında grubun dayattığı katı doktrinin yasakladığı bir eylem olan dans ettiği anları Instagram’da paylaştıktan sonra çocuklarının önünde bir elektrik teli ile boğuldu.
20 Mart’ta da, yine Iraklı olan 18 yaşındaki başka bir kadın, muhbir olmakla yani Suriyeli Kürt güvenlik güçleri için çalışmakla suçlandıktan sonra vurularak öldürüldü.
ABD destekli SDG güçleri, çoğu Batılı ülkenin DEAŞ üyesi vatandaşlarını ülkeye geri almayı sistematik olarak reddetmesinin ardından, nüfusu 62 bini aşan küçük bir şehre dönüşen kampın güvenliğini sağlamak için uzun süredir kaynak sıkıntısı çekiyor.
Adli kayıtlara ve terörle mücadele yetkililerine göre, son aylarda el-Hol Kampı’ndan kaçanlardan bazıları İsveç, Hollanda, Finlandiya ve Belçika’ya döndü. Bu yabancıların sayısı 11 yaş altı 5 bin 400 çocuk da dahil 9 bine ulaştı.
DEAŞ destekçileri ve sempatizanlarının kamptan toplu göçü, terörle mücadele uzmanlarını alarma geçirdi. Kadınlar ve çocuklar kamptan kaçtıktan sonra, nerede oldukları genel olarak bilinse bile hükümetlerin onları takip etmesi zor.
Birleşmiş Milletler (BM) geçen yıl, DEAŞ’ın Avrupa’daki hücrelerini geliştirmek için el-Hol Kampı’ndan kaçanları kullanmaya çalıştığı konusunda uyardı.
Kamptan kaçan birçok kadın DEAŞ’a katıldığına pişman olup eve dönmek isterken, Batılı terörle mücadele yetkilileri kamptan kaçırılan bazı çocukların Suriye ve Irak’taki çatışmalara katılmak üzere gönderildiğini belirtiyor.
Radikal grupları izleyen kar amacı gütmeyen New York merkezli Counter Extremism Project’e göre, Suriye’de Ocak 2020’de yalnızca 6 saldırı olurken, Şubat ayında 29 saldırı gerçekleşti.
Kamp sakinlerinin özgürlüklerine kavuşma istekleri, kaçakçılık ağlarının da büyümesine yol açtı.
Bugün kaçakçıların fiyatları kaçırılan her bir yabancı kadın için iki veya üç çocukla birlikte yaklaşık 16 bin dolardan başlıyor.
Iraklılar ve Suriyelilere gelince, kaçmaya çalışırken yakalanan ve SDG’ye itirafta bulunan kadınlara göre eve dönüş yolculuklarının daha kısa olması nedeniyle insan kaçakçılığı maliyetleri daha düşük.



Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
TT

Saddam Hüseyin'in Ticaret Bakanı ABD yaptırımlarından muaf tutuluyor

 Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)
Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih (Arşiv)

Eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin rejiminin ABD güçleri tarafından devrilmesinden yaklaşık yirmi yıl sonra Washington, onun temel direklerinden biri olan Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih el-Ravi'ye yönelik yaptırımları kaldırıyor.

El-Ravi, eski rejimin devrilmesinden aylar sonra 2003 yılında tutuklandı ve yaklaşık dokuz yıl sonra Irak yetkilileri tarafından serbest bırakıldı. ABD güçlerinin, Saddam Hüseyin liderliğindeki en çok aranan 55 kişiden oluşan listesinde 35. sıradaydı.

El-Ravi, serbest bırakılmasından sonra bir Arap ülkesinde kaldı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yıllar sonra, Irak'a abluka uygulanmasından yaklaşık beş yıl sonra BM kararları uyarınca uygulamaya konulan “karne” sisteminin tasarlanmasındaki deneyimlerini anlattığı “Kıtlığı Önlemek” adlı bir kitap yazdı.

Bu sistemin, 1990'larda Irak nüfusunun çoğunluğu için belirli sınırlar dahilinde, temel gıda maddelerine erişimi garanti altına almış olması dikkat çekicidir. Saddam Hüseyin'in Kuveyt'i işgalinin ardından uluslararası yaptırımlar kapsamında Irak'a uygulanan ekonomik ablukanın etkilerini hafifletmeye yardımcı olduğuna inanılmaktadır.

El-Ravi, serbest bırakıldıktan ve kendisine yöneltilen tüm suçlamalardan beraat ettikten sonra çeşitli Arap ve uluslararası medya kuruluşlarına röportajlar verdi. Irak dışında herhangi bir mal varlığına veya gayrimenkule sahip olduğunu açıklamamıştır; bu da ABD yaptırımlarına dahil edilmesinin, eski Irak rejiminin tüm unsurlarını kapsayan genel bağlamda gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

ABD Hazine Bakanlığı, bu haftanın başlarında, Anbar Vilayeti doğumlu Iraklı bakanın isminin yaptırım listesinden çıkarılmasına karar verdiğini duyurdu.

Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)Eski Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mehdi Salih, 1990'lardaki ablukalara karşı koymak için karne sistemini başlattı (Arşiv)

Saddam'la 'tartışma'

El-Ravi 1967 yılında Bağdat Üniversitesi'nden mezun olmuş ve 1978 yılında Birleşik Krallık'ta doktorasını tamamlamıştır. Daha sonra Bağdat'a döndü ve 1981 yılına kadar Planlama Bakanlığı Genel Müdürlüğü ve Bağdat Üniversitesi'nde öğretim üyeliği görevlerinde bulundu.

Daha sonra Cumhurbaşkanı'nın ekonomik işlerden sorumlu danışmanlığı ve Ağustos 1987'ye kadar Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanlığı gibi üst düzey görevlerde bulundu. Çağdaşı gözlemcilerin ve politikacıların ifadelerine göre Ticaret Bakanlığı görevini üstlenecek en iyi isimlerden biri olarak kabul ediliyordu.

El Ravi, televizyon röportajlarından birinde, Saddam Hüseyin'in bir kabine toplantısı sırasında bakanlardan birinin, bakanların karne dağıtım sisteminin dışında tutulmasını istemesi üzerine bu karara itiraz ettiğini iddia etmiştir. Saddam her bakan için kotayı arttırmayı kabul ettiğinde, el-Ravi itiraz ederek, bu önlemin karne sisteminin çökmesine yol açacağını iddia etti. Eski bakana göre, Saddam anayasal yetkilerine müdahale edilmemesini talep etti ve toplantıyı öfkeyle bitirdi. Saddam Hüseyin ertesi sabah tekrar geldi ve bakanın söyledikleri doğru olduğu için emrini yerine getirmemesini istedi.