ABD Irak’taki saldırganların başına ödül koydu

Iraklı bir asker, Bağdat’ta bir sokakta devriye geziyor (Reuters)
Iraklı bir asker, Bağdat’ta bir sokakta devriye geziyor (Reuters)
TT

ABD Irak’taki saldırganların başına ödül koydu

Iraklı bir asker, Bağdat’ta bir sokakta devriye geziyor (Reuters)
Iraklı bir asker, Bağdat’ta bir sokakta devriye geziyor (Reuters)

Washington, Irak’taki saldırılara verilecek yanıtı incelerken, Irak’ta düzenlenen saldırılar hakkında bilgi veren herkese ödül verileceğini duyurdu. Ayrıca İran’a, milisleri desteklemeyi bırakma çağrısı yaptı.
Washington, 10 Haziran’da askerlerinin konuşlandığı Irak’taki bir üsse 3 silahlı insansız hava aracı (SİHA) tarafından düzenlenen saldırının ertesi günü Irak’taki çıkarlarını hedef alan saldırılar hakkında bilgi veren herkese 3 milyon dolara kadar ödül vereceğini duyurdu. Irak’ta ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon ise saldırıları terörle mücadele çabalarının yanı sıra hukukun üstünlüğünü baltalamak olarak nitelendirdi. ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, tekrarlanan saldırıların ardından ses tonunu artırırken, “Irak’taki ABD kuvvetleri, kendilerini savunmak için uygun olanı yapmaya müsamaha göstermeyecektir” dedi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ise ABD’nin Irak hükümetinden ‘Irak hükümetine yardım edecek ABD’lilerin korunmasına yardımcı olmak için gerekli olanı yapmasını’ istediğini belirtti. Austin, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ndeki bir toplantıda, “İran’ı, Irak milisleri de dahil olmak üzere bölgedeki milislere verdiği desteği durdurmaya çağırıyoruz. Bu tür saldırılarda kullandığı gelişmiş ekipmanları milislere sağlamayı bırakmasını istiyoruz” dedi.
Austin, “Güçlerimizin korunması için imkanlarımız dahilinde elimizden geleni yapıyoruz. Irak hükümetine yardım etmek amacıyla orada bulunan vatandaşlarımızı korumaya yardımcı olmak için gerekli olanı yapmaları hususunda Iraklı liderlerle görüşmeler gerçekleştiriyoruz” ifadelerini kullandı. Irak makamları, söz konusu ‘terör’ saldırısının faillerini defalarca kınarken, onları ‘kanun kaçağı’ olarak nitelendirdi. Ancak henüz failleri tespit edemedi. Washington ise saldırının sorumluluğunu Irak’ta nüfuz sahibi olan İran’a sadık gruplara yükledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı ‘Adalet için Ödül (Reward for Justice Program-RFJ)’ programı, bir videonun da ekli olduğu Arapça bir açıklamada, Iraktaki ABD diplomatik misyonlarına saldıran ve ardından sivil halk arasında saklanan ‘korkak teröristleri’ kınadı. Twitter üzerinden açıklama yapan RFJ, “ABD, ABD diplomatik misyonlarına yönelik planlanan veya geçmişte düzenlenen saldırılar hakkında bilgi verenlere 3 milyon dolara kadar ödül veriyor” ifadelerine yer verdi. ABD, uzun bir süredir Irak’ta cihatçı radikalizm yanlısı unsurlar hakkında bilgi sağlayanlara ödüller veriyor. Örneğin Irak’taki yeni DEAŞ lideri Amir el-Mevla hakkında bilgi karşılığında 10 milyon dolar teklif ediyor.
Bu adım, Irak’taki İran yanlısı milis gruplar tarafından ortaya koyulan yeni bir tırmanışının ardından geldi. Irak ordusunun açıklamalarına göre ilk kez Bağdat havalimanında ABD askerlerinin konuşlandığı bir üsse 3 SİHA saldırısı düzenlendi.
Uzmanlar, insansız hava araçları teknolojisini Irak’taki İranlı silahlı gruplara bağlarken onları, İran’a bağlı Husi isyancıların Suudi Arabistan’a karşı Yemen’de başlattığı saldırılara benzetiyor.
Daha önce ise çarşamba gecesi bir güvenlik kaynağına göre ABD’li sözleşmeli askerleri barındıran Balad üssü, Katyuşa füzeleriyle hedef alındı. İki saldırı, çarşamba gecesi Haşdi Şabi kuvvetleri lideri Kasım Muslih’in serbest bırakılmasından kısa bir süre sonra gerçekleşti. Muslih, öldürülmesinden sorumlu olduğu şüphesiyle tutuklanırken, aleyhine delil yetersizliğinden serbest bırakıldığı belirtildi.
Ancak İran yanlılarının ‘zafer’ olarak nitelendirdiği bu adım, hükümetin İran yanlısı grupları kontrol etme yeteneği konusunda tartışmalara yol açtı. Irak medya organları, Haşdi Şabi lideri Kasım Muslih’in serbest bırakılma sürecinin bir anlaşmaya dayandığını söylerken, Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı İranlı General İsmail Kaani’nin de son düzenlemelere müdahil olmuş olabileceğini aktardı.
Muslih, 26 Mayıs’ta Kerbela’daki protestoların koordinasyon başkanı aktivist İhab el-Vezni’ye ve yine Kerbela’dan başka bir aktivist Fahim et-Tai’ye suikast düzenlediği şüphesiyle tutuklanmıştı. Birkaç yıldır İran’a sadık silahlı grupların hakimiyeti konusunda uyarılar yapan Vezni, evinin önünde silahlı adamlar tarafından vurularak öldürülmüştü.
Aynı şekilde Haziran 2020’de, İran yanlısı bir grubun 13 üyesi, ABD’lilere yönelik füze saldırılarıyla bağlantılı olarak gözaltına alındıktan 3 gün sonra serbest bırakılmıştı.
Yıl başından bu yana toplam 42 saldırı, özellikle Bağdat’taki ABD büyükelçiliği, ABD’lileri de içeren Irak askeri üsleri, Bağdat ve Erbil havalimanları ve koalisyon lojistik konvoyları da dahil olmak üzere Irak’taki ABD çıkarlarını hedef aldı.
Irak ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre ABD askerlerinin konuşlandığı Bağdat Uluslararası Havalimanı’na, geçen çarşamba gecesi düzenlenen saldırı, 3 insansız hava aracıyla düzenlendi. İnsansız hava araçlarının biri düşürüldü. Güvenlik Medya Hücresi, diğer iki uçağın akıbeti hakkında daha sonra bilgi verileceğini açıkladı. Bağdat Havalimanı’na yapılan saldırı, Irak’ta bubi tuzaklı drone ile yapılan dördüncü saldırı oldu. Ancak bu yeni saldırı teknolojisi başkent Bağdat’ta ilk kez kullanılıyor. Gece saatlerinde, 5 Katyuşa roketinden ikisi, üs de dahil F-16 türü Irak uçaklarının bakımında uzmanlaşmış ABD şirketinin genel merkezi yakınındaki Balad üssüne ateşlenmişti.
Bir güvenlik kaynağı, herhangi bir can kaybı veya hasar kaydedilmediğini, 2 roketin üssün dışına düştüğünü açıkladı. Üs, genel olarak saldırılara maruz kalırken, saldırılar ise ABD Savunma Sanayii şirketi Lockheed Martin’i bir ay önce burayı terk etmeye itmişti. Söz konusu iki saldırının ardından yılbaşından bu yana Irak’taki ABD çıkarlarına yönelik saldırıların sayısı 42’ye yükseldi. Bazen söz konusu milis gruplar saldırıların sorumluluğunu üstlenirken, Washington diğer saldırılardan da ‘ABD güçlerini Irak’tan çekilmeye zorlamak için saldırıları artırma sözü veren’ İran’a yakın milisleri sorumlu tutuyor.
Öte yandan Haşdi Şabi, bu hafta sonu kuruluşunun yedinci yıl dönümünü kutluyor. Kaynaklar, Muslih’in de bu kutlamalara açık şekilde katılabileceğini belirtti.
Devam eden füze ve insansız hava aracı saldırılarının son günlerde artması, Washington’un endişelerine neden olurken Washington, karşılık verme olasılığının incelendiğini aktardı. Bu durum, silahlı gruplar ile Mustafa el-Kazimi başkanlığındaki Irak hükümeti arasında, Haşdi Şabi lideri Kasım Muslih’in ‘hükümete saldırmama’ karşılığında serbest bırakılmasını öngören bir anlaşma yapıldığı söylentilerinin arifesinde yaşandı.
Uluslararası basında yer alan habere göre Irak hükümeti, kendisini Kasım Muslih’i serbest bırakma sürecinden uzak tuttu ve onu mahkemeye sevk etmek için yeterli delil bulunmadığını açıkladıktan sonra Muslih’in yargı tarafından serbest bıraktığını açıkladı.



Sistani'nin ofisinden Hizbullah'a gönderilen mektupta ‘kuralsız bir savaş’ uyarısı yapıldı

Şii din adamı Ali es-Sistani, Nisan 2019'da Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi kabulü sırasında (Sistani’nin internet sitesi)
Şii din adamı Ali es-Sistani, Nisan 2019'da Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi kabulü sırasında (Sistani’nin internet sitesi)
TT

Sistani'nin ofisinden Hizbullah'a gönderilen mektupta ‘kuralsız bir savaş’ uyarısı yapıldı

Şii din adamı Ali es-Sistani, Nisan 2019'da Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi kabulü sırasında (Sistani’nin internet sitesi)
Şii din adamı Ali es-Sistani, Nisan 2019'da Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri'yi kabulü sırasında (Sistani’nin internet sitesi)

Iraklı ve Lübnanlı din adamları, Şii din adamı Ali es-Sistani'nin ofisi tarafından, Hizbullah’ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın suikastından haftalar önce Hizbullah'a gönderilen bir mektubu ilk kez kamuoyuna açıkladı. Mektupta, bölgede ‘kuralsız bir savaşın tehlikeli sonuçları’ konusunda uyarıda bulunulmuş ve ‘Lübnan'daki tüm sivillerin hayatlarının korunması’ gerektiği vurgulanmıştı.

Şarku’l Avsat'ın Beyrut ve Necef'teki Şii dini liderlerle yaptığı özel röportajlara göre, mektup Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından Hizbullah liderliğine ulaşan bir ‘tavsiye’ niteliğindeydi.

Çağrı cihazı patlamalarından bir hafta sonra düzenlenen özel bir toplantıda mesajın içeriğini dinleyen Lübnanlı bir din adamı, “Sistani’nin tavsiyesinin, sadece Şiilerin değil, Lübnan'daki tüm sivillerin hayatlarına öncelik veren kararları teşvik ettiğini” söyledi.

cdfrgt
Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah (AFP)

17 Eylül 2024'te, Hizbullah üyeleri tarafından kullanılan birçok çağrı cihazı patladı ve Beyrut ile Lübnan'ın güneyinde dokuz kişi hayatını kaybetti, 2 bin 700'den fazla kişi de yaralandı.

O gün Lübnan genelinde bir şok ve şaşkınlık hakimdi. Lübnanlı bir din adamı Şarku’l Avsat’a “Çağrı cihazlarının patlaması sonun başlangıcıydı” dedi. Takip eden haftalarda İsrail, saldırılarını yoğunlaştırdı ve bu saldırılar Nasrallah'ın suikastıyla sonuçlandı.

Kuralsız bir savaş

Şarku’l Avsat'ın Beyrut'un güney banliyölerindeki evinde röportaj yaptığı Lübnanlı Şii din adamına göre, Sistani'nin ofisinden gelen mektupta ‘Lübnan'a yönelik saldırganlığın sınırsız olduğu ve savaşın ateşinin kurallara tabi olmadığı, bu nedenle Lübnanlıların hayatlarını koruma sorumluluğunun olduğu’ uyarısında bulunuldu.

60'lı yaşlarında görünen adam, beyaz sarık takmış halde konuştu. Yanındaki yemek masasında, geçen yıl İsrail'in düzenlediği bir saldırıda öldürülen, güneydeki bir köyden gelen ailesinin genç erkeklerinin fotoğrafları vardı.

Lübnanlı yetkililere göre, 8 Ekim'de başlayan savaşta Kasım 2024 itibarıyla Lübnan'da yaklaşık 3 bin 700 kişi hayatını kaybetti ve 15 binden fazla kişi yaralandı.

İki Şii din adamı Şarku’l Avsat’a, Sistani'nin ofisinden gelen mektupta ‘hassas durumlarda alınan kararların inananların çıkarlarına uygun olması ve Lübnan'ın yabancı gündemlere hizmet eden ve halkının acılarını artıran savaşlara sürüklenmemesi’ gerektiğinin vurgulandığını söyledi.

Iraklı bir din adamı, “Irak ve dünyadaki Şii otoritesinin mesajı sadece tavsiye ve rehberlik bağlamında değerlendirilmelidir... Bunlar Necef otoritesinin değişmez gelenekleridir. Sistani'nin tavsiyesi dayatılmamaktadır, ancak dikkatle dinlenmektedir” ifadelerini kullandı.

csdfrgt
Hizbullah'ın eski Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ı anma törenine katılan Hizbullah destekçileri (AFP)

Şarku’l Avsat, mektubun ‘Lübnan'daki dini otoriteye bağlı, çoğu savaş dönemlerinde Necef'e sığınan kişilerin gönderdiği sorulara yanıt olarak’ yazıldığını öğrendi.

Iraklı din adamına göre, Lübnan'daki Sistani'nin onlarca takipçisi, savaş yayıldıkça ne yapmaları gerektiği konusunda sorular sordu. Sistani, dünya çapında milyonlarca Şii Müslüman için manevi liderdir ve Meşrik ve İran'da çok sayıda takipçisi vardır.

Sistani'nin ofisinin denetimi altındaki Necef ve Kerbela (ülkenin güneybatısında) şehirlerindeki dini kurumlar, Irak hükümeti ile anlaşarak savaştan kaçan binlerce Lübnanlıyı barındırmaya yardımcı oldu.

2024 Ekim ortası itibarıyla Lübnan hükümetinin verilerine göre, çoğu Lübnan'ın güneyindeki köylerden gelen yaklaşık 20 bin Lübnanlı, savaşın sonuna kadar Irak'ta kalmayı tercih etti.

23 Eylül 2024'te yapılan açıklamada, Sistani'nin Necef'teki ofisi ‘Lübnan halkını İsrail'in yıkıcı saldırısından korumak için her türlü çabanın gösterilmesi’ çağrısında bulundu. Ayrıca, ‘Lübnan halkının acılarını hafifletmek ve insani ihtiyaçlarını karşılamak için harekete geçilmesi’ çağrısında da bulundu.

Ertesi gün Nasrallah yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Doğru ile yanlış arasındaki savaş... Onların (İsraillilerin) sayıca fazla olmaları ve destekçilerinin ihaneti umurumuzda değil.”

Lübnan'ın Necef'teki tutumu

Uzmanlar, Sistani'nin ofisinden gelen mesajın bölgenin kaosa sürüklenmesinden duyulan endişeyi yansıttığına inanıyor.

Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi'nde (CNRS) araştırmacı olan Hişam Davud, “Lübnan, Necef otoritesi için önemli bir ülke. Sadece büyük bir Şii nüfusa sahip olması ve otoritenin bu ülkede sahip olduğu nüfuz nedeniyle değil, aynı zamanda zorlu koşullarına rağmen Lübnan'ın bölgesel ve uluslararası öneminin farkında olması nedeniyle de böyle” değerlendirmesinde bulundu.

Davud, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Necef otoritesi için Lübnan, dünya, özellikle Avrupa ve genel olarak Batı ile iletişim kurmak için önemli bir kapı” ifadelerini kullandı.

Davud’a göre, farklı dinlere mensup insanlarla birlikte yaşamak Lübnan'da başlar ve bu, mevcut dengeleri bozmadan, ülkenin çeşitliliğini kabul etmeyi gerektirir.

Davud, bunun Sistani'nin dini otoritesinin Lübnan Şiilerinin daha önemli bir siyasi konum almasını istemediği anlamına gelmediğini, bunun devlet ve kurumları aracılığıyla, hassas iç dengelere saygı gösterilerek, barışçıl bir şekilde yapılması gerektiğini vurguladı.

Lübnan'daki savaşın sona ermesinden bir yıldan fazla bir süre sonra, Hizbullah silahlarını teslim etmek ve siyasi hayata barışçıl bir şekilde entegre olmak için büyük baskı altında. Ancak İran yanlısı grup, ‘İsrail'e hizmet ettiği’ gerekçesiyle ‘silahların devletin elinde toplanması’ planını uygulamayı reddetmeye devam ediyor.

Şarku’l Avsat 12 Ekim'de, Washington'un Hizbullah'ın elindeki stratejik silahları Irak'ta bir garantöre aktarma önerisini reddettiğini açıkladı.


İsrail ordusu: Kızılhaç 4 rehinenin kalıntılarını teslim aldı

Kızılhaç araçları, ateşkes ve değişim anlaşması kapsamında ölen Hamas rehinelerinin cenazelerini almak üzere 14 Ekim 2025'te Gazze Şehri'ne ulaştı (Reuters)
Kızılhaç araçları, ateşkes ve değişim anlaşması kapsamında ölen Hamas rehinelerinin cenazelerini almak üzere 14 Ekim 2025'te Gazze Şehri'ne ulaştı (Reuters)
TT

İsrail ordusu: Kızılhaç 4 rehinenin kalıntılarını teslim aldı

Kızılhaç araçları, ateşkes ve değişim anlaşması kapsamında ölen Hamas rehinelerinin cenazelerini almak üzere 14 Ekim 2025'te Gazze Şehri'ne ulaştı (Reuters)
Kızılhaç araçları, ateşkes ve değişim anlaşması kapsamında ölen Hamas rehinelerinin cenazelerini almak üzere 14 Ekim 2025'te Gazze Şehri'ne ulaştı (Reuters)

İsrail ordusu sözcüsü Yüzbaşı Ella, Kızılhaç ekiplerinin dün akşam Gazze Şeridi'nde dört rehinenin cenazesini aldığını ve cenazelerin şu anda Gazze Şeridi'ndeki ordu ve Şin Bet güçlerine doğru yola çıktığını söyledi.

İsrail ordusu daha önce, Kızılhaç ekiplerinin rehinelerin cenazelerini almak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bir buluşma noktasına doğru yola çıktığını bildirmişti. Ordu, X platformunda Hamas'ın ateşkes anlaşmasına uyması ve tüm rehinelerin cenazelerini geri getirmek için her türlü çabayı göstermesi gerektiğini ifade etti.

Hamas tarafından yakın zamanda serbest bırakılan rehinelerin yakınları, Gazze Şeridi'nde öldürülen diğer rehinelerin naaşları teslim edilene kadar mücadelenin devam etmesini talep etti. Pazartesi günü serbest bırakılan Omri Miran'ın babası, Tel Aviv'deki bir hastanede gazetecilere yaptığı açıklamada, ölen yakınlarının naaşları İsrail'e onurlu bir cenaze töreni için teslim edilmeyen diğer ailelere destek olmaya devam etmenin ahlaki bir görev olduğunu söyledi. Danny Miran, İsrail hükümetine, ilk aşaması hayatta olan ve olmayan tüm rehinelerin serbest bırakılmasını içeren ABD Başkanı Donald Trump'ın planını uygulamada ısrarcı olması çağrısında bulundu. Danny Miran dün akşam yaptığı açıklamada, daha fazla adım atılmadan önce bu aşamanın tamamlanması gerektiğini söyledi. "Son rehine teslim edilene kadar huzur bulamayacağız" ifadelerini kullandı.

fr
İsrailli protestocular, Gazze'de tutulan tüm İsrailli rehinelerin cenazelerinin teslim edilmesini talep etmek için 14 Ekim 2025'te Tel Aviv'deki Rehine Meydanı'nda toplandılar (AFP)

İsrail, dün akşamı Gazze Şeridi'nden Nepalli bir tarım öğrencisinin cenazesinin getirilmesinden sonra Nepal'e taziyelerini iletti. İsrail yetkilileri, 7 Ekim 2023'te kaçırılmasının ardından ilk aylarda esaret altında öldürüldüğüne inandıkları 23 yaşındaki öğrenci Bipin Joshi için İsrail'de yaygın bir sempati oluştu. Kız kardeşi, ağustos ayında Tel Aviv'de rehineler için düzenlenen büyük bir mitingde duygusal bir konuşma yaptı. Hamas tarafından teslim edilen cesetlerden Bipin Joshi'ninki de dahil olmak üzere dört kişinin de kimliği tespit edildi. Şarku’l Avsat’ın basındaki haberlerden aktardığına göre Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği sürpriz saldırıda 10 Nepal vatandaşı daha hayatını kaybetti.

fergty
İsrail'in Tel Aviv kentinde 13 Ekim 2023'te çekilen fotoğrafta, rehineler Daniel Peretz, Yossi Sharabi, Guy Illouz ve Nepal vatandaşı Bipin Joshi'nin Gazze'den naaşlarının getirilmesinin ardından ailelerin başsağlığı dileklerini sunduğu görülüyor. (DPA)

Hamas, pazartesi günü Gazze'de tutulan son İsrailli rehineleri ateşkes anlaşması kapsamında serbest bırakırken, İsrail de Filistinli tutukluları evlerine iade etti. İsrail dün dört rehinenin naaşını teslim aldığını ve 24 tutuklunun daha Gazze Şeridi'nde kaldığını duyurdu. Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICAO), savaş sırasında öldürülen rehinelerin ve Filistinlilerin naaşlarının iadesinin uzun zaman alabileceğini belirterek, Gazze'nin enkazı arasında naaş bulmanın zorluğu göz önüne alındığında bunun "çok büyük bir zorluk" olduğunu belirtti.


Gazze’deki ateşkes anlaşması ihlaller ve cesetlerin iadesindeki gecikme nedeniyle sınanıyor

Savaşın sona ermesinin ardından dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta enkazların önünden geçen Filistinliler (Reuters)
Savaşın sona ermesinin ardından dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta enkazların önünden geçen Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze’deki ateşkes anlaşması ihlaller ve cesetlerin iadesindeki gecikme nedeniyle sınanıyor

Savaşın sona ermesinin ardından dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta enkazların önünden geçen Filistinliler (Reuters)
Savaşın sona ermesinin ardından dün Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'ta enkazların önünden geçen Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşması, ateşkesin ihlali ve İsrailli rehinelerin cesetlerinin iadesindeki gecikmeler nedeniyle dün önemli bir sınav verdi.

ABD Başkanı Donald Trump ve Hamas, anlaşma öncesinde ve sonrasında ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda, Filistinli örgütlerin ellerinde bulunan 28 rehinenin cesetlerinin tek seferde teslim edilmesinde zorluklar olduğunu belirtmiş olsa da İsrail dün sadece dört ceset teslim alınmasının ardından gerilimi tırmandırdı ve Gazze Şeridi'ne yardımları azaltmakla tehdit etti. Basında yer alan haberlerde Tel Aviv'deki yetkililerin, bugün yapılması planlanan Mısır ile Refah Sınır Kapısı’nın açılışının ertelendiğini söyledikleri aktarıldı.

Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'ı tehdit etti. Trump dün Beyaz Saray'da yaptığı açıklamada, “Hamas silahlarını bırakacaklarını söyledi ve eğer bırakmazlarsa biz onları silahsızlandıracağız” dedi.

Diğer taraftan İsrail, Gazze'de düzenlediği saldırılarda dokuz Filistinliyi öldürdü. Hamas, bu saldırıyı ateşkes anlaşmasına yönelik açık bir ihlal olarak değerlendirirken, İsrail ordusu kurbanları, geri çekildiği ‘sarı çizgiyi’ aşmakla suçladı.

Bu arada Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari dün, Gazze’de ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına atıfta bulunarak, durumu güvence altına almak ve yönetmek ve savaşın yeniden başlamasını engellemek için yapılacak ‘zorlu görüşmelerin’ Mısır'ın Şarm eş-Şeyh kentinde başladığını açıkladı.