Cumhuriyetçi Donald Trump yönetimi ile Demokrat Başkan Joe Biden yönetiminin Irak'ta İran yanlısı olarak sınıflandırılan silahlı gruplara karşı ABD stratejisi birçok farklılık gösterdi.
Trump döneminde ABD İran'la yapılan nükleer anlaşmadan çekilirken, bu durum Iraktaki gruplarla çatışma tarihinin en kanlı yeni bir cephesinin açılmasına yol açtı. Ancak mevcut Başkan Joe Biden dönemi öncekinden farklılıklar gösterdi. İran'a karşı yumuşak görünen bir politika yürütmekle işe başlayan Biden yönetimi, Trump'ın nükleer anlaşmadan çekilme kararını yeniden değerlendirmeye başladı ve ardından halen devam eden Viyana müzakerelerine girdi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, sembolik veya gerçekçi düzeyde olsun silahlı gruplara yönelik belki de en ağır kayıpları verdirdi. Bunların en belirgin ve tehlikeli olanı, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı ve İran'ın bölgedeki projesinin mimarı Kasım Süleymani ve onunla birlikte talimatlarına herkes tarafından uyulan Haşdi Şabi Komutanı Ebu Mehdi el-Mühendis’in öldürülmesi kararı oldu. Bunun yanı sıra, Trump yönetimi tarafından silahlı grupların ve Haşdi Şabi unsurlarına bir dizi saldırı düzenlendi.
Ancak Biden'ın yaklaşımı Trump’tan farklı ve daha kapsamlı bir boyuta sahip görünüyor. Biden, nükleer dosya konusuna hoşgörülü bir tutumla yaklaşarak bunun için sabır ve çaba gerektirdiğini belirtirken, Iraklı silahlı gruplarla nasıl mücadele edeceği arasında ilişki kuruyor.
Biden yönetiminin 25 Şubat 2021'de Irak sınırına yakın Suriye topraklarındaki İran destekli milislere hava saldırısı düzenlenmesini emrettiği olay dışında ABD yönetimi bu gruplara karşı daha sonra ya endişelerini dile getirmekle ya da durumu incelediğini söylemekle yetindi.
ABD yönetiminin söz konusu gruplarla mücadelesi çerçevesinde bu kez yeni olan şey, ABD’nin görünüşte benzeri görülmemiş ve süresiz olarak açık kalabilecek bir stratejiye başvurarak Amerikalıları ve Irak'taki uluslararası koalisyon güçlerini hedef alan gruplar hakkında bilgi veren herkese 3 milyon dolarlık bir mali ödülün duyurulması oldu.
Balad Hava Üssü’ne saldırı girişimi engellendi
Silahlı gruplardan herhangi biri tarafından ABD’nin teklifine ilişkin bir açıklama yapılmazken, Irak güvenlik güçleri dün (Cuma) Washington'un mali ödülünü açıklamasının ardından Balad Hava Üssü'nü yeniden hedef alan bir saldırıyı engelledi.
Irak Güvenlik Medya Hücresi tarafından yapılan açıklamaya göre güvenlik güçleri Balad Hava Üssü'ne Katyuşa roketleriyle yapılan saldırıyı engelledi. Açıklamada, "Salahaddin kentinin yakınındaki Diyala Valiliği'nde, Balad Hava Üssü'nü hedef almak üzere hazırlanan meyve bahçelerinden birine gizlenmiş dört roketatar ile dört Katyuşa roketi ele geçirildi. Bunlar patlayıcı madde uzmanları tarafından imha edildi” ifadeleri yer aldı.
Washington ise geçtiğimiz Çarşamba günü başkent Bağdat'ta iki Irak bölgesini hedef alan füze saldırıları sonucunda ciddi bir maddi veya can kaybı olmadığını duyurdu. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, konuya ilişkin açıklamasında, "ABD, Amerikan askeri uçaklarının kullandığı Balad Hava Üssü ile ABD hükümetinin Bağdat Uluslararası Havalimanı'ndaki bir tesisi olan Lojistik Destek Merkezi'ni hedef alan saldırıları değerlendirmeye devam ediyor. Dumandan etkilenen az sayıda kişi tedavi gördü ve hastaneden taburcu edildi” dedi.
Irak Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı Dr. İhsan eş-Şammari, halen tüm olasılıklara açık görünen çatışmaya ilişkin Şarku'l Avsat'a şu açıklamayı yaptı:
“Bu strateji, esasında ABD ordusu ve diğer ABD kurumlarının bilgi elde etmede kullandığı ve daha önce bazı terör örgütlerine (El Kaide, DEAŞ ve Taliban) karşı takip ettiği bir yöntem. Bu nedenle kendi içinde yeni değil. Ancak mali ödül tahsis edilmesi, büyükelçilik düzeyinde ya da Amerikan güçlerine karşı olsun, ABD’nin çıkarlarını hedef alan tüm bu grupların terör örgütleri düzeyinde ilan edilmesinin kapısını açabilir. Bu gerçekleşirse çok büyük bir değişim olacak ve bu grupların sadece Irak düzeyinde değil, aynı zamanda dış düzeyde de hareket alanını baltalayacak. Bu durum aynı zamanda, mümkün olduğu kadar çok bilgi edinme konusunda da şiddetli girişimlerin olduğunu gösteriyor. Ayrıca bu gruplar içinde bir bölünme vakası başlatma girişimi ve dolayısıyla bu gruplar hakkında bilgi verenler için bir askere alım süreci olması, hedefleme sürecini kolaylaştıracak şekilde kendi içlerinde bir bozulma durumuna neden olmak anlamına geliyor.”
Son olarak Şammari şunları kaydetti:
"Bu adım başka bir şeye daha işaret ediyor. Bu da bu gruplar hakkında doğru istihbarat bilgisi olmadığı ve bu nedenle ABD'nin bu tür bilgileri elde etmek için fon sağlamak zorunda kaldığı anlamına geliyor.”