Lübnan’daki gümrükler yerel suç ortaklarıyla birlikte kontrolden çıktı

Bir güvenlik raporu, tüm kara ve deniz gümrüklerindeki başarısızlığı gözler önüne serdi.

Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kaynakları, Lübnan’ın kaçakçılık nedeniyle ağır bir ekonomik bedel ödediği görüşündeler. (Dalati ve Nehra)
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kaynakları, Lübnan’ın kaçakçılık nedeniyle ağır bir ekonomik bedel ödediği görüşündeler. (Dalati ve Nehra)
TT

Lübnan’daki gümrükler yerel suç ortaklarıyla birlikte kontrolden çıktı

Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kaynakları, Lübnan’ın kaçakçılık nedeniyle ağır bir ekonomik bedel ödediği görüşündeler. (Dalati ve Nehra)
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kaynakları, Lübnan’ın kaçakçılık nedeniyle ağır bir ekonomik bedel ödediği görüşündeler. (Dalati ve Nehra)

Tony Boulos
Lübnan İçişleri Bakanlığı, Suudi limanlarından birinde kamufle edilmiş ve profesyonel bir şekilde paketlenmiş Lübnan menşeli çok miktarda narkotik maddenin bulunması nedeniyle Suudi Arabistan ile yaşanan krizin ardından bir rapor hazırladı. Rapora göre konteynerlerin içeriğini dakikalar içinde tespit edebilen ve böylece kaçakçılık operasyonlarını ve manipülasyon yapılmasını engelleyen tarayıcılar yok ve ülkedeki kara ve deniz gümrüklerinde incelemeler el ile yapılıyor.
Raporun içeriği, Suriye’den Lübnan’a gelen kaçak malların, Beyrut Limanı’na resmi yollardan giriş sürecini gözler önüne seriyor. Teftişlerin ilkel yöntemlerle ve elle yapılması, görevlendirilen unsurların yetersiz olması ve bunların belirli noktalara atanmasının bölgesel ve mezhepsel kotalara tabi tutulması kaçakçılıkla mücadele için harcanan ciddi çabaları boşa çıkarıyor. Bu nedenle yasa dışı, kaçak malların ülke dışına çıkarılması da son derece kolay oluyor.

(Lübnan İçişleri Bakanlığı’nın raporundaki tablolar-The Independent Arabic)
Dünya Bankası’nın internet sitesinden yayınlanan veriler, Lübnan devletinin 1997 yılında gümrük vergileri gelirlerinin, toplam gelirin içindeki oranın yüzde 60,18 iken son yıllarda bu oran yüzde 6’nın altına düştü. Bu da ithal mal verilerinde manipülasyonun varlığını doğruluyor. Gözlemcilerin görüşüne göre kara ve deniz gümrüklerinin çoğunda tarayıcı bulunmamasının arkasındaki gerçek neden, gümrük vergilerinden kaçma ve Lübnan hazinesine borçlanmama isteği.
Beyrut Liman’ından günde yaklaşık bin 200 konteyner geçiyor. Bunların sadece 235 tanesi el ile kontrol edilebiliyor. Gümrük kaçakçılığı yasal ve yasa dışı geçişler yoluyla gerçekleşiyor. Beyrut Limanı, gümrük kaçakçılığının en yoğun olarak yapıldığı kamu tesislerinin başında yer alıyor. Her yıl tahmini 1,5 milyar dolarlık ticaretin yüzde 73’ü bu liman üzerinden gerçekleştiriliyor. Devlet hazinesini atlatmak ve manipülasyonu kolaylaştırmak amacıyla, eşyalar kendilerine uygun olan kutular dışındaki kutulara kaydediliyor ve aynı eşya için çift gümrük beyannamesi kullanılıyor. “Tarayıcı olmaması”, devlet hazinesinin en çok gelir kaybına uğradığı skandalların başında geliyor. Gümrüğe gelen mallar tarayıcılılar vesilesi ile doğru bir tespite tabi tutulsaydı devletin geliri 500 milyon ile 1 milyar dolar arasında artacak ve limanın verim hacmi 3 milyar doları aşacaktı.

“Rüşvet ve yolsuzluk”
Çeşitli güvenlik raporları, özellikle Beyrut Limanı’nda çalışanların geçişleri hızlandırmak, geçiş maliyetlerini düşürmek ve bazı malların geçişini görmezden gelmek için malların türüne göre değişen çıkış işlemleri karşılığında rüşvet aldığını ve gümrük geçişlerinde yolsuzluk yaptığını gösteriyor. 
Lübnan’da yolsuzluk ve vergi kaçakçılığı üzerine çalışmalar yayınlayan Uluslararası Bilgi Merkezi’nden araştırmacı Muhammed Şemseddin, liman idaresinin yıllık gelirinin yaklaşık 220 milyon dolar olduğunun tahmin edildiğini ancak bunun sadece 60 milyonunun devletin hazinesine gittiğini aktardı. Geri kalan gelirin, herhangi bir uluslararası limanda temel donanımlardan biri haline gelen tarayıcının satın alınması ve bakımı da dahil olmak üzere maaşlar, giderler ve limanın gelişimi için kullanılması gerektiğini vurguladı.
Kaçakçılık operasyonları çoğunlukla hükümetten, gümrük vergilerinden muafiyet belgesi alan sahte yardım kuruluşları aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Var olan tarayıcının da bozuk olması gümrük sahtekarlığını daha da kolaylaştırıyor.
Gümrük kaynakları, tarayıcı alımı ihalelerinin önündeki en büyük engellerden birinin, 853 personel alımını da askıya alan Genel Müdürlük ile Gümrük Yüksek Kurulu arasındaki, sektördeki yetki hususundaki anlaşmazlık olduğuna dikkat çekiyor.

“Küresel kontrol şirketi”
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı kaynakları, Lübnan’ın kaçakçılık sonucunda yüksek bir ekonomik bedel ödediğini aktarıyor. Bir yandan Lübnan’dan Suriye’ye yapılan akaryakıt ve sübvansiyonlu mal kaçakçılığı, diğer taraftan da gümrük şartı yerine getirilmeden eşyaların giriş ve çıkışları gibi kaçakçılık faaliyetleri sonucunda hazinenin döviz varlıkları tükeniyor. Özellikle de ithal ürünün içeriğinin türü değiştirilerek veya Arap dünyasını işgal eden Lübnan menşeli narkotik maddeler gibi yasaklı ürünler ihraç edilerek manipülasyonlar yapılıyor ve vergi kaçırılıyor.
Aynı kaynaklar, diğer yasal geçiş noktalarında olduğu gibi limanda da tarayıcı bulunduğunu ancak bunların teknik arızalar nedeniyle değil, rüşvet alan güvenlik personeli ve çalışanlarıyla koordineli şekilde çalışan kaçakçılık çetelerinin çıkarlarına ters düşeceği için işlemediğini iddia ediyorlar. Kaynaklar, Lübnan Limanı’ndaki kaosun devam etmesinin ülkenin yurt dışındaki itibarını zedelemek ve vatandaşların parasını boşa harcamak gibi feci sonuçlar doğuracağı görüşündeler.
Ekonomi Bakanlığı kaynakları, güvenlik unsurları ve siyasiler, kaçakçılık çetelerini perdelemeye devam ettiği müddetçe yeni tarayıcılar gelse bile bunun bir çözüm olmayacağını ifade ettiler. Yeni gelen tarayıcıların da öncekilerle aynı akıbeti paylaşacağına ve günler içinde bozulacağına dikkat çektiler. Kaynaklar, sınırdaki gevşekliği gidermek için gümrük idaresinin bünyesinde çok sayıda ve yeterli eğitim almış personel barındıracak, bakanlıklarla koordineli çalışacak ve ithalat ve ihracat operasyonlarını şeffaf bir şekilde yönetecek küresel bir kontrol şirketine devredilmesi teklifinde bulundular.

“Mafyalar devletten daha güçlü”
İç Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Naci Melaib konuya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
“Lübnan’daki kaçakçılık operasyonlarının büyük bir bölümü, resmi limanlar üzerinden kapalı kamyonlarla gerçekleştiriliyor. Kara ve deniz gümrüklerinde tarayıcı bulunmaması kasıtlı olarak yapılıyor. Kaçakçılık operasyonlarını tespit etmek için yeni tarayıcılar satın alınmasını engelleyen çeteler ve siyasi partiler arasında gizli anlaşmalar var.”
Tuğgeneral Melaib, Yüksek Savunma Konseyi’nin daha önce kara ve deniz gümrüklerine yerleştirilmek üzere tarayıcılar satın almak için karar aldığını ancak bu kararın uygulanmadığını, ilgili makamların bu konuyu hafife aldığını belirtti. Beyrut Limanı patlamasından önce 12 numaralı depoya tonlarca amonyum nitratın girişinin, kasıtlı olarak devre dışı bırakılan tarayıcılar vasıtasıyla, sorumluluk ve gözetim olmadan gerçekleştiğini gösteren raporlar yayınlandı. Melaib, mafyalarla ortaklık yapan bazı güvenlik unsurlarının kötü niyetlerle bazı malların ifşasına yanaşmadıklarını aktardı. Ayrıca mafyaların devletten daha güçlü olması ve bu sorun ile uğraşacak ciddi bir politikacı olmaması sebebiyle mafyaların yasal geçiş noktalarındaki kaçakçılık operasyonlarına güçlü şekilde devam ettiğine dikkat çekti.

“Tek cihaz”
İçişleri Bakanlığı’ndan alınan veriler, Lübnan-Suriye sınırındaki beş resmi geçiş noktasında herhangi bir tarayıcı olmadığını, Beyrut Limanı’nda ise iki bozuk tarayıcı bulunduğunu ve tamir edilme ihtimalinin zor olduğunu gösteriyor. Bakımı yapılabilen ve yeniden çalıştırılabilen tek tarayıcının ise Trablus Limanı’ndaki tarayıcı olduğu kaydediliyor.
Edinilen bilgiye göre Trablus Limanı’ndaki tarayıcının bakımının yapılması bin dolardan az bir meblağ tuttu. Buna rağmen söz konusu cihazın yıllarca atıl bırakılması ve bakımı için önceden herhangi bir sözleşme yapılmamış olduğunun iddia edilmesi birçok kişide şok etkisi yarattı. Ancak güvenlik toplantısının, özellikle denizcilikle ilgili sınır kontrolüne ilişkin önerilerin ardından bu cihaz tamir edilmesi yeni bir tartışmayı gündeme getirdi. Yeni ekipmanlar alımına kadar bu cihazın Trablus Limanı’ndan Beyrut Limanı’na transfer edilmesi görüşü kabul edilmedi.
Milletvekili Sami Fatfat, bu cihazın Trablus Limanı’nın ve kuzey halkının hakkı olduğunu, şehrin limanı dışında herhangi bir dönem için herhangi başka bir yerde kullanılmasını kabul etmeyeceklerini aktardı. Trablus Limanı’nın genelde kuzey halkı, özelde ise Trablus sakinleri açısından önemi ve ekonomik getirisi nedeniyle bu tesisi korumak için sürekli çaba sarf ettiklerini ifade eden Fatfat, yetkilileri önceki dönemde oynadığı öncü rolün ardından kötü niyetli politika izlemekten uzaklaşmaya ve tesisin donanımlarını geliştirmeye davet etti.  

“Direniş hattı”
Uluslararası alanda yayınlanan raporlardan bazıları, büyük bir kısmı 4 Ağustos’taki patlamadan sonra ortaya çıkan, Beyrut Limanı’ndaki kaçakçılık, vergi kaçırma, rüşvet, şüpheli kamu ihaleleri ve fayda sağlayan hayali maaşlar gibi üstü düzey yetkililer ve siyasi güçlerle bağlantılı yaygın yolsuzlara işaret ediyor.
Danıştay Eski Başkanı Yargıç Şükrü Sader yaptığı açıklamada, havaalanında ve Beyrut Limanı’nda Hizbullah için “askeri hat” bulunduğunu açıkladı. Bu hat üzerinden malların “Direnişin malları” sloganıyla denetimsiz ve gözetimsiz geçirildiğini, direniş hattına kimsenin yaklaşamayacağına dair yetkililerle yapılmış gizli bir anlaşma bulunduğunu aktardı.
Ancak Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, partisinin limanı ve havaalanını kontrol ettiği yönündeki suçlamaların gerçeği yansıtmadığını ifade ederek bu hususta partisine yöneltilen tüm ithamları reddetti.

 


Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.