ABD’nin Suriye raporunda mezhep ve etnik yapıda yaşanan değişime dikkat çekildi

Suriye’de din özgürlüğünü koruyan siyasi bir çözüm bulunması çağrısı yapılan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlandı. (Reuters)
Suriye’de din özgürlüğünü koruyan siyasi bir çözüm bulunması çağrısı yapılan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlandı. (Reuters)
TT

ABD’nin Suriye raporunda mezhep ve etnik yapıda yaşanan değişime dikkat çekildi

Suriye’de din özgürlüğünü koruyan siyasi bir çözüm bulunması çağrısı yapılan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlandı. (Reuters)
Suriye’de din özgürlüğünü koruyan siyasi bir çözüm bulunması çağrısı yapılan rapor ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlandı. (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı ve geçtiğimiz yıl Suriye’deki din özgürlüğünü ele alan raporda, Suriye’de on yıl süren iç savaşın ardından mezhep ve etnik alanda ciddi değişiklikler olduğuna işaret edildi. Ayrıca 2254 Sayılı karar uyarınca siyasi bir çözüme ulaşılması gerektiği vurgulandı.
ABD’nin raporunda Suriye nüfusunun yaklaşık 19,3 milyon olduğu tahmininde bulunuldu. Nüfusun yarısından fazlasının savaş öncesine göre önemli ölçüde yerinden edildiği bildirildi. 6,6 milyonu ülke içinde ve yaklaşık 5,6 milyonu da ülke dışında olan mülteciler Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) kaydedilmiş durumda. ABD raporda nüfusun yüzde 74’ünün Sünni Müslüman olduğunu, etnik köken olarak da Türkmenlerin yanı sıra Arap, Kürt, Çerkez ve Çeçenlerden oluştuğunu belirtti. Aleviler, İsmaililer ve Şiiler de dahil olmak üzere diğer grupların nüfusun yüzde 13’ünü, Dürzilerin de nüfusun yüzde 3’ünü oluşturduğu kaydedildi.
Washington yönetimi, Hristiyanların nüfusun yaklaşık yüzde 10’unu oluşturduğunu tahmin ediyor. Ancak söz konusu oranın yüzde 2,5 olduğuna dair başka raporlar da mevcut. Savaştan önce Suriye’de yaşayan yaklaşık 1,5 milyon Hristiyanın yalnızca üçte birine karşılık gelen 450 bininin ülkede kaldığı tahmin ediliyor. İç savaştan önce Halep ve Şam’da küçük Yahudi toplulukları bulunuyordu. Ancak Yahudi gazetesi The Jewish Chronicle haziran ayı itibariyle Suriye’de hiç bir Yahudi ailenin bulunmadığını aktardı. Ayrıca iç savaştan önce bölgede yaklaşık 80 bin Yezidi nüfusu olduğu bildirildi.
Sivil toplum kuruluşları ve medya kaynaklarına göre dini gruplar arasındaki çatışmalar nedeniyle bölgede mezhep kaynaklı şiddet de devam etti. Hükümet faaliyetleri, kötüleşen ekonomi ve geniş çaplı çatışmalar sebebiyle şiddet olayları daha da alevlendi.
Raporda konuya dair şu ifadelere yer verildi:
“Hükümet ve müttefik kuvvetler 2019’da ülkenin kuzeybatısındaki bölgeleri geri almak için geniş kapsamlı hava ve kara saldırılarına devam ettiler. Mart ayındaki ateşkes öncesi binden fazla sivil söz konusu çatışmalarda yaşamını yitirdi ve yaklaşık 1 milyon kişi de ülkeden kaçmaya zorlandı. Söz konusu durum yıl sonuna kadar devam etti.”
Şam rejimi Rus ve İranlı müttefiklerinin de desteğiyle, ülkenin demografik yapısı göz önüne alındığında çoğu Sünni Müslüman olan ve muhalif olarak gördükleri kimselere karşı insan hakları ihlalleri işlemeye devam etti.
Raporda, Suriye İnsan Hakları Ağı’nın (SNHR) yıl içerisinde en az bin 882 keyfi tutuklamayı doğruladığı ve 2011’den bu yana halen kayıp olan 149 bin 361 Suriyelinin Esed rejimi tarafından tutuklandığının veya zorla kaybedildiğinin belgelendiği aktarıldı.
Hükümet, ülke genelinde yeniden imar için belirlenmiş bölgelerin oluşturulmasına izin veren 10 sayılı kanunu rejime bağlı olanları ödüllendirmek, evlerine geri dönmek isteyen mültecilere ve yerinden edilmiş kişilere engeller oluşturmak için kullanma noktasında çalışmalarına devam etti. Ayrıca nüfusun çoğunluğunun Sünni Müslüman olmasına rağmen azınlık halindeki Aleviler sayılarıyla orantısız bir şekilde özellikle ordu ve güvenlik servislerindeki üst düzey makamlarda siyasi pozisyonlarını korumaya devam etti.
Malcolm H. Kerr Carnegie Orta Doğu Merkezi (The Malcolm H. Kerr Carnegie Middle East Center) tarafından mart ayında yürütülen bir araştırmada, “Aleviler silahlı kuvvetlerdeki 40 üst düzey pozisyonu işgal ediyor” ifadeleri kullanıldı.
Orta Doğu Enstitüsü ve Etana Sivil Toplum Kuruluşu tarafından ortak yayınlanan bir bildiride, ülkenin güneybatısındaki Hristiyanların sayısının Suriye’deki iç savaş öncesine göre yüzde 31, aynı bölgedeki Müslüman Şii sayısının da yüzde 69 oranında azaldığı kaydedildi. Ayrıca Müslüman Kardeşler veya Selefi örgütlere bağlı olan kimselerin, hapis veya ölüm cezasına çarptırıldığı bilgisi paylaşıldı.
Raporda, BM Suriye Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu’nun, Suriyeli silahlı bazı muhalif grupların özellikle Kürt bölgelerinde savaş suçu sayılabilecek ihlaller yaptıkları ve kontrolleri altında bulunan bölgelerdeki Ezidi dini mekanlarını tahrip ettikleri notasında bilgiye sahip olduğu belirtildi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı açıklamada şu ifadeleri kulandı:
“Çatışmaya bulunacak siyasi çözüm, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 Sayılı kararına dayanmalıdır. Din özgürlüğü hakkı da dahil olmak üzere ülke vatandaşlarının haklarına saygı gösterilmelidir.”
Blinken, tüm vatandaşların dini özgürlüklerini koruyacak siyasi bir çözüme ulaşma çabalarını destekleme noktasında BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, muhalefet üyeleri ve uluslararası toplumla birlikte çalışmalarını sürdürüyor.



Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
TT

Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)

Filistin haber ajansı Safa’nın haberine göre Sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan 13 evin enkazı altında kalan 55 şehidin cesedini aramaya başladı.

Ajans, "Sivil Savunma ekiplerinin, uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde, Gazze şehrinin Rimal mahallesindeki bir evin enkazı altından Filistinli ailenin şehitlerinin cesetlerini çıkardığını" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Safa’dan aktardığına göre "Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren İsrail imha savaşının kurbanı olan 9 binden fazla şehit, halen evlerin enkazı altında gömülü kalmaya devam ediyor."


Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
TT

Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]

Ürdün, Kraliyet Ürdün Hava Kuvvetleri aracılığıyla, dün sabah erken saatlerde Suriye'nin güneyindeki çeşitli DEAŞ mevzilerini hedef alan hassas hava saldırılarına katıldı.

Ürdün devletine ait el-Memleke TV internet sitesine göre, ABD ile iş birliği içinde gerçekleştirilen bu katılım, Suriye hükümetinin yakın zamanda katıldığı DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon operasyonlarının bir parçasıdır.

Bu operasyon, terörle mücadele çerçevesinde ve özellikle DEAŞ terör örgütünün güney Suriye'de yeniden yapılanıp kapasitesini güçlendirmesinin ardından, aşırılıkçı örgütlerin bu bölgeleri Suriye'nin komşularının ve bölgenin güvenliğini tehdit etmek için birer üs olarak kullanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirildi.


El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
TT

El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)

Irak'taki "Koordinasyon Çerçevesi" ittifakının liderlerinden Ammar el-Hakim, devletin güç kullanımında tekel sahibi olması gerektiğini belirterek, silahların ülkedeki karar vericiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

El-Hakim dün yaptığı konuşmada, "Silahlar, anayasaya uygun olarak, Irak halkının ve siyasi partilerinin iradesiyle, dışarıdan dayatmalarla değil, devletin elinde olmalıdır" dedi.

Hikmet Hareketi partisinin lideri el-Hakim, karar vericiler üzerinde baskı kurmak için devlet dışında silah kullanılmasına karşı olduğunu ifade etti.

El-Hakim'in partisinin liderlerinden Fahd el-Cuburi, "Washington, yeni hükümette grupların yer alması konusunda çekincelerini dile getirdi" dedi.

Son dönemde parlamentoda birkaç sandalye kazanan ve silahlı bir fraksiyon olan İmam Ali Tugayları ise "devletin elindeki silahların tekelleştirilmesini ve Haşdi Şabi Güçlerinin güçlendirilmesini" savundu. Tugayların genel sekreteri Şibl el-Zaidi, yaptığı açıklamada, "fraksiyonel güçlerin seçimlerdeki önemli zaferi, onları önemli bir sınavın önüne koyuyor" ifadelerini kullandı.