Libya’nın batısında çatışmalar yeniden başladı

Menguş, Trablus’ta Fas Büyükelçiliği açılmasını talep etti.

UMH’ye yakın milisler Ebu Gureyn bölgesinde devriye geziyor (Reuters)
UMH’ye yakın milisler Ebu Gureyn bölgesinde devriye geziyor (Reuters)
TT

Libya’nın batısında çatışmalar yeniden başladı

UMH’ye yakın milisler Ebu Gureyn bölgesinde devriye geziyor (Reuters)
UMH’ye yakın milisler Ebu Gureyn bölgesinde devriye geziyor (Reuters)

Libya'nın batısındaki el-Acaylat kentinde meydana gelen çatışmalarda çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) tarafından dün söz konusu olaylarla eş zamanlı yapılan açıklamada, UNSMIL Başkanı Jan Kubis’in yerel ve uluslararası üst düzey yetkililerle istişarelerde bulunduğu ve Berlin 2 Konferansı’na hazırlık için Rusya ve Malta’yı ziyaret ettiği bildirildi.
El-Acaylat kentindeki şiddetli çatışmalar aktivistlerin ve bazı yerel medya kuruluşlarının yayınladığı videolarda da görüldü. Ez-Zaviye kentinden Başsavcı ve İçişleri Bakanlığı tarafından aranan kaçak Muhammed Bahrun’a bağlı olan bir grup, iki gün önce eş-Şalfuh lakaplı Muhammed Bereke’nin evine sürpriz bir saldırı düzenledi. Grup Bereke’nin evini bombalayıp ateşe verirken Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı güçler ise şehrin sokaklarından çekildi.
Çatışmalarda üç sivilin yaşamını yitirdiği ve maddi hasar meydana geldiği kaydedildi. Resmi olmayan kaynaklar ise çatışmalarda aralarında Eğitim Fakültesi’nde okuyan bir kız öğrencinin de bulunduğu 7 kişinin öldüğünü aktardı. Gerek Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi, gerekse Abdülhamid ed- Dibeybe liderliğindeki Ulusal Birlik Hükümeti olsun, yürütme otoritesi tarafları yaşananlara dair sessizliğini halen koruyor.
Ulusal Birlik Hükümeti güçlerine bağlı 444. Savaş Tugayı, arananları bulup tutuklamak amacıyla başkent Trablus’un güneybatısındaki çeşitli bölgelerde kuvvetlerinin konuşlandırıldığını duyurdu. Tugay, söz konusu hamlenin Trablus Askeri Bölge Komutanı’nın talimatları doğrultusunda, güvenliği oluşturma, vatandaşların silahlı soygunlarla ilgili şikayetlerine yanıt verme ve ihlallerin meydana geldiği tüm alanlarda istikrarı sağlama planı çerçevesinde geldiğini bildirdi. Bununla birlikte yerel basında Zintan kasabasına bağlı silahlı milislerin, tugay güçlerinin ilerleyişini durdurmak için Trablus'un güneybatısındaki el-Aziziye bölgesinde toplandığı aktarıldı.

Berlin 2 Konferansı
UNSMIL Başkanı Jan Kubis, Berlin 2 Konferansı’na hazırlık ve BM tarafından yürütülen ve Libyalılar tarafından yönetilen çok yönlü siyasi sürece daha fazla destek sağlanması için yerel ve uluslararası üst düzey yetkililerle istişarelerde bulunduğunu bildirdi. Kubis, 24 Aralık'ta başkanlık ve parlamento seçimlerinin yapılmasının ve “paralı askerlerin” ve yabancı güçlerin Libya'dan çekilme sürecinin başlatılmasının önemini vurguladı.

Menguş-Burita görüşmesi
Ulusal Birlik Hükümeti Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş dün Fas’ta Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile yaptığı görüşmede “Libya için bir gelecekten bahsetmenin ancak diyalog ve tüm tarafların birleştiği bir vizyon belirlenmesi ile mümkün olacağını” söyledi. Fas'ın Libya'nın istikrarını güçlendirmede izlediği politikayı "tarafsız” olarak nitelendirerek bunun önemini vurguladı. Menguş ayrıca Libya’nın yol haritasını çizme ve iki ülke arasındaki askeri ve güvenlik iş birliğini sağlama konusunda Fas’ın destekleyici bir rol oynamasını umduğunu dile getirdi.
Diğer yandan Rabat’ın “istikrar ve kalkınmayı” sağlamak için “Libya'daki siyasi gidişata ayak uydurmaya” devam ettiğini vurgulayan Burita da Libyalı mevkidaşı ile Fas Dışişleri Bakanlığı’nın genel merkezinde yaptıkları ortak basın açıklamasında ülkesinin Libya’nın yanında olduğuna dikkat çekti. Özellikle de seçimlerin yapılmasına yönelik hazırlıklar kapsamında tüm Libya kurumları ile birlikte hareket ettiğinin altını çizdi. Burita iki ülke arasındaki konsolosluk meseleleriyle ilişkili olarak ortak bir komitenin yakında bazı sorunları çözmek için bir araya geleceğini belirtti.
Burita açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Libya çok hassas bir dönemden geçiyor. Fas bu kardeş ülkenin doğru yönde ilerlediği konusunda iyimser. Fas, Libyalıların çıkarlarını koşulsuz bir şekilde destekliyor.”
Yapılan açıklamalar yakında “iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri hareketlendirmek” ve din ve güvenlik ile ilgili alanlarda iş birliğini geliştirmek için bir Libya-Fas ekonomik forumu düzenleneceği yönünde.
Diğer taraftan Menguş, 2015 yılında Suheyrat'ta Libya Diyalog Toplantısı'nın yanı sıra halihazırdaki diğer görüşmelere de ev sahipliği yapmaya devam eden Fas Krallığı'nın çabalarını takdir ederek Fas'ın Libya'nın istikrarını güçlendiren “tarafsız” politikasının önemine dikkat çekti. Menguş iki ülkenin vatandaşları için vize, çalışma, eğitim ve oturma kolaylıkları gibi çözüme kavuşturulması beklenen dosyaları görüşmek üzere konsolosluk işlerinden sorumlu ortak bir komite toplantısı yapılması konusunda mutabık kaldıklarını söyledi. Ayrıca Fas'tan, Libya hükümetinin gelecek Berlin Konferansı’nda sunacağı gündeme destek vermesini talep eden Menguş, Fas makamlarını Trablus'ta bir büyükelçilik açmaya, diplomatik ilişkileri sıkılaştırmaya ve askeri ve güvenlik alanlarında iş birliğini güçlendirmeye çağırdı.



PKK, Hamas, Hizbullah: Yarım asırlık silahlı örgütlerin Ortadoğu’daki etkisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

PKK, Hamas, Hizbullah: Yarım asırlık silahlı örgütlerin Ortadoğu’daki etkisi

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Rüstem Mahmud

Bir gün içinde PKK militanları Türkiye topraklarından çekiliyor veya Güvenlik Konseyi Hamas'ı silahsızlandırma kararı aldı ya da Lübnan hükümeti ordunun Hizbullah'ı silahsızlandırma planını bekliyor yahut Irak'taki Haşdi Şabi ile Suriye, Yemen ve Libya’daki diğer örgütler hakkında benzer haberler ve raporlar duyabiliyoruz. Yıllardır, bu savaşçı örgütler, üyeleri ve davranışları bölgemizdeki en önemli ve çoğu zaman tek haber oldular. Dış gözlemciler artık siyasi, sosyal ve kültürel sahnemizi çok çeşitli örgütlerin ve savaşçılarının yuvasından ibaret sanmaya başladılar.

Bu örgütler yalnızca silahlı eylem konumunu işgal etmiyorlar, aynı zamanda siyasi rollere, etkinliğe ve üretkenliğe de sahipler. Yaşadıkları toplumların geniş kesimleri için prestijli ve sembolik değere sahip bir konuma sahipler. Savaşçıları, en azından toplumun belirli bir kesimi için, bir kutsallık halesiyle çevrililer.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre 1970'lerin başından itibaren, bu örgütler bölgemizdeki olağanüstü siyasi gerçeklikler ve bağlamların bir sonucu olarak ortaya çıktılar. Filistin ve Kürt meselelerine, birçok devletin, kendilerini baskı altında hisseden, yalnızca siyasi eylem ve mücadeleyle asgari düzeyde bile uzlaşıya varamayan milyonlarca insandan oluşan topluluklara yönelik bir tür “sıfır toplamlı” yaklaşımı damga vurmuştu. Nasırcılığın 1967’deki savaşta uğradığı yenilgi, devletin ve düzenli orduların sahip oldukları güç ve nüfuzu kaybetmelerine neden oldu. İran rejimi, dış politikasının bir dayanağı olarak hizipçiliğe dayanan uzun vadeli bir strateji uygulayarak, bu iki temele mezhepsel bir boyut ve yük ekledi. Ancak, bu örgütlerin türediği ülkelerde ekonomik, siyasi, güvenlik, anayasal, eğitim ve sağlık yapıları tamamen başarısız olmasaydı, bu çeşitli koşullar ve araçlar etkili olmazdı. Söz konusu örgütler bu başarısızlık sayesinde kendilerini kurtarıcılar ve devlet adına hareket ederek tüm ulusu koruyan araçlar olarak sundular.

Yarım asırdan fazla bir süre boyunca, bu örgütlerin üyeleri ve liderleri, toplumlarımızın geniş kesimleri arasında sahip oldukları “sembolik hegemonya” sayesinde, kamusal alana bir değerler, söylemler ve normatif araçlar cephanesi dayatmayı başardılar. Bunlar arasında şunlar sayılabilir: “Şiddet, değişimin özü ve tek aracıdır”, “sembolik lider tarihsel bir zorunluluktur”, “mevcut koşullar ucu açık bir olağanüstü hal gerektirmektedir”, “toplumsal ilerleme ve statü, bu örgütlere sadakat ve bağlılıkla bağlantılıdır”, “bu sınıfın üyeleri eleştirinin ötesindedir ve şehitler aziz statüsüne sahiptir”, “servet, eğitim, incelikli eylemler, entelektüel üretim ve sanatsal çalışma gibi şeyler, bu örgütlerle bağlantılı olmadıkları sürece anlamsızdır”. Bunlar ve benzeri birçok söylem kamusal alanda sürekli bir korku duygusu yaratıyor ve mevcut koşullarımızın “istisnai” olduğu yönünde derin bir hissi besliyordu. Tüm bunlar, toplumların geleceği ve güvenliği ve bu “savaşçı sınıf” örgütlerinin varlığını sürdürmesiyle sıkı sıkıya bağlantılıydı.

Samurayların ortadan kaldırılması, eski Japonya'nın sonunu ve hümanist modernitenin ilke ve değerlerine bağlı modern, medeni ve demokratik bir devletin yükselişini işaret ediyordu

Bir bakıma, bu sınıfın üyeleri, başlangıçta üyeleri İmparatorluk Muhafızları'nda asker olan, daha sonra zamanla, toplumsal güvenliği ve kaos dönemlerinde imparatorluk gücünün bütünlüğünü korumada oynadıklarını söyledikleri olağanüstü roller sayesinde kamusal bir rol, bir tür kontrol, otoriter konum ve sembolik statü üstlenen geleneksel Japon samuraylarına benzer hale geldiler. Davanın koruyucularından “davanın kendisine” dönüştüler. Kamu düzenini korumaya adanmış savaşçılar konumundan, her türlü kamusal erdemin sembolü haline geldikleri için, yerel topluluklara kendilerine ayrıcalıklı bir şekilde davranmayı dayatan, mali, idari, ticari, sembolik ve kültürel derebeyliklerin liderleri ve sahipleri konumuna geçiş yaptılar.

Tıpkı Japon samuraylarının tarihsel anlatısında olduğu gibi, bölgemizdeki bu savaşçılar ve örgütleri de, farklı derecelerde de olsa oldukça karmaşık ve istisnai tarihsel koşullardan sonra ortaya çıktılar. Ancak kendilerini “davanın kendisine” dönüştürmekten çekinmediler. Bu çeşitli örgütler, varoluşlarının asıl nedeni ortadan kalkmış olsa bile, askeri ve sembolik genel egemen statülerini her zaman farklı derecelerde de olsa korumaya gayret ettiler. Nitekim Lübnan Hizbullahı, İsrail'in bir kısmını yeniden işgal etmesinden önce tüm Lübnan topraklarından çekilmesinden çeyrek asır sonra bile silahlarını elinde tutmaya kararlı. Filistinli Hamas hareketi, silahını, Filistin'in tek kurtarılmış bölgesi olan Gazze Şeridi'ndeki tüm yaşam biçimlerinin sürekliliğinden ve devamından daha kutsal, gerekli ve kaçınılmaz görüyor.

Ancak, savaşçı sınıf ve silahlı örgütleri içindeki tüm bu otoriter özelliklerin bölgemizde yerleşik olmasına, toplumlarımızdaki genel modernleşme süreçleri bağlamında oynayabilecekleri gerici rollerin açıkça kabul edilmesine rağmen, temel soru hâlâ ortada duruyor: Bu örgütleri, bu istisnai sınıfı, ortaya çıktıkları koşulların, iklimlerin ve şartların yapısında köklü dönüşümler yaratmadan rollerini ve egemenliklerini ortadan kaldırmak mümkün müdür? Mevcut Hamas dağılsa bile, milyonlarca Filistinli, nesnel bir barışı asgari koşullarda da olsa karşılayan bağımsız bir devlete sahip olmadığı sürece, farklı isimler, sloganlar ve mekanizmalarla yeni bir Hamas'ın ortaya çıkmayacağının garantisi var mı? Türkiye'deki Kürt sorunu, Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) ve 40 yıllık silahlı mücadelesinin doğuşuna mı sebep oldu, yoksa PKK mı Kürt sorununu doğurdu? Dolayısıyla “Kürt mazlumiyeti gölü” varlığını ve etkinliğini koruduğu sürece, oradaki “Kürt mücadelesi balığı”nın yok olacağının bir garantisi var mı?

Samurayların ortadan kaldırılması, eski Japonya'nın sonunu ve hümanist modernitenin ilke ve değerlerine bağlı modern, medeni ve demokratik bir devletin yükselişini işaret ediyordu. Ama öncelikle Japonya, “hakkı” olduğuna inandığı şey uğruna komşu ülkeleri işgal edip milyonlarca masum insanı tekrar öldüremeyecek üretken bir ülke. Japonya artık birçok şeyi başarabilen bir ülke, bunların başında da geçmişte yaptıklarından dolayı özür dileyebilmesi geliyor.


Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.