G7 Zirvesi’nden Rusya ve Çin'e uyarı mesajları

Kraliçe Elizabeth, Biden ve eşi Jill'i dün Windsor Kalesi'nde kabul etti (Reuters)
Kraliçe Elizabeth, Biden ve eşi Jill'i dün Windsor Kalesi'nde kabul etti (Reuters)
TT

G7 Zirvesi’nden Rusya ve Çin'e uyarı mesajları

Kraliçe Elizabeth, Biden ve eşi Jill'i dün Windsor Kalesi'nde kabul etti (Reuters)
Kraliçe Elizabeth, Biden ve eşi Jill'i dün Windsor Kalesi'nde kabul etti (Reuters)

Dün Birleşik Krallık’ın Cornwall kentinde sona eren G7 Zirvesi’nin ana gündem maddesi, ABD'nin geleneksel ittifaklara ve uluslararası arenadaki ‘öncü’ rolüne geri dönüşüydü. Rusya’ya açık uyarı mesajlarının yapıldığı zirvede Çin’e insan haklarına saygı duyması ve yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) kaynağına ilişkin şeffaf bir soruşturma yapılmasına izin vermesi için çağrılarda bulunuldu.
İngiltere’nin güneybatısında yaklaşık iki yıllık aranın ardından ilk kez yüz yüze gerçekleşen ve üç gün süren zirve, ABD'nin öncülüğünde çok kutupluluğa dayalı yeni bir dinamiğe doğru kaydedilen bir ilerlemeye tanık oldu.
G7 liderleri zirve boyunca iklim değişikliği, küresel ekonominin canlandırılması ve Kovid-19 salgının atlatılması ve Rusya ile Çin’in uygulamalarına karşı çıkılması gibi dünyanın karşı karşıya olduğu önemli konularda ortak bir tutum sergilemeye özen gösterdiler.

ABD’nin ‘geri dönüşünden’ duyulan memnuniyet
ABD Başkanı Joe Biden, dün zirve sonu basın toplantısında yaptığı açıklamada, zirvenin sonuçlarından memnun gibi görünüyordu. Biden’ın seçilmesinin ardından gerçekleştirdiği ilk yurtdışı ziyaretinde ABD'nin Donald Trump dönemindeki ‘tecrit’ sonrası uluslararası arenaya geri dönüşünü duyurmak istiyordu. İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, Japon ve Kanadalı müttefiklerini Moskova ve Pekin'e karşı birleştirdi.
Biden, (kendi ifadesiyle) ‘olağanüstü iş birliği ve üretkenliği’ yansıtan zirveye övgüde bulundu. Dün Windsor Kalesi’nde Kraliçe II. Elizabeth ile buluşmak üzere zirveden ayrılmadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada Biden, “ABD, uluslararası arenaya tam olarak döndü” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı, NATO'daki karşılıklı savunmanın ‘kutsal bir görev’ olduğuna ve demokratik güçlerin ‘otoriter güçlerle rekabet’ içinde olduklarına dikkati çekti.
Öte yandan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Joe Biden'ın Beyaz Saray'a gelişinin G7 çalışmalarına ‘yeni bir ivme’ kazandırdığını belirtti. Eski ABD Başkanı Donald Trump ile zor bir ilişkisi olan Merkel, Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre gazetecilere, “Joe Biden'ın ABD Başkanı olarak seçilmesi, artık dünyada sorun yaşamayacağımız anlamına gelmese da bu sorunları çözmek için yeni bir ivmeyle çalışabileceğimiz anlamına geliyor” dedi.
Bu arada ABD Başkanı, İngiltere'den ayrıldıktan sonra, yarın (Çarşamba) Cenevre'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile beklenen görüşmesi öncesinde bir NATO zirvesine katılmak üzere Brüksel'e gidecek.

Pekin’e sert mesajlar
Çin'in neden olduğu zorluklar, yaklaşık iki yıllık aranın ardından katılımcılarla gerçekleşen ilk G7 Zirvesinin gündeminde büyük bir yer edindi. G7 liderleri, Pekin'i Kovid-19 salgınının kaynağına ilişkin ‘şeffaf’ bir ikinci aşama soruşturması yürütmesi amacıyla Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile iş birliği yapmaya çağırdılar. G7 Zirvesi sonuç bildirgesinde, uzmanlar tarafından hazırlanan bir raporun tavsiyeleri çerçevesinde Kovid-19’un kaynağına ilişkin WHO öncülüğünde Çin'de şeffaf ve bilimsel bir çalışma yapılması çağrısında bulunuldu.
G7 sonuç bildirgesinde ayrıca Çin'e hem Pekin'in azınlıklara yönelik insan hakları ihlalleri yapmakla suçlandığı Sincan Özerk Bölgesi’nde hem de demokrasi aktivistlerini hedef aldığı Hong Kong'da ‘insan haklarına saygı duyması’ çağrısı yapıldı.
Sonuç bildirgesinde şu ifadeler yer aldı:
“Değerlerimizi teşvik etmek amacıyla Çin'i özellikle Sincan Özerk Bölgesi’nde insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı duymaya ve Hong Kong için de bu haklar ve özgürlüklerin yanı sıra geniş çaplı özerkliğe saygı göstermeye çağırıyoruz.”
Hong Kong’un özerk bölge olarak kalması, Çin ile Birleşik Krallık arasında 1997 yılında bölgeyi teslim etme anlaşmasında şart koşulmuştu.
Sonuç bildirgesi, Pekin'e bir uyarı mesajı olarak değerlendirilirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron dün yaptığı açıklamada G7'nin ‘Çin karşıtı bir kulüp olmadığını’ söyledi. Macron dün düzenlediği basın toplantısında, ‘demokrasiler topluluğunun’ anlaşmazlıklardan bağımsız olarak ‘tüm küresel meselelerde Çin ile çalışmak’ istediğini belirtti.

Moskova doğrudan uyarıldı
G7 Zirvesi’nde Çin’in yanı sıra Rusya konusunda da ortak bir tutum sergilendi. Zirveden Rusya’ya, çeşitli ülkelerin iç işlerine yapılan müdahaleler de dahil olmak üzere ‘istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini durdurması’ ve insan haklarına saygı duyması çağrısı yapıldı.  Rusya topraklarından siber saldırılar düzenlemekten sorumlu olanlara ‘hesap verdirileceği’ vurgulandı.
Sonuç bildirgesinde, G7 ülkelerinin liderleri şunları söyledi:
“Rusya'yı, topraklarında kimyasal silah kullanımı konusunda acil bir soruşturma yürütmeye, inandırıcı bir açıklama yapmaya ve sivil toplum ve bağımsız medya üzerindeki sistematik baskıya son vermeye, Batı'daki iş odaklarından fidye yazılımları kullanılarak yapılan siber saldırıları durdurmak ve saldırıların sorumlularına hesap sormak için harekete geçmeye çağırıyoruz.”
Bu arada Çarşamba günü Putin ile görüşmeye hazırlanan Biden, Rus mevkidaşı ile Washington’ın Moskova’ya ilişkin endişelerini artıran bir dizi konuda ‘son derece net’ olma sözü verdi. Cenevre görüşmesi öncesi Putin'in yanında görünmeme kararını savunan ABD Başkanı, “Bu, basın önünde birbirimizi utandırmaya çalıştığımız, kimin daha iyisini yapabileceğine dair bir yarış olmayacak. Daha çok Rusya ile ilişkileri geliştirmemizi sağlayacak koşulların ne olduğu konusundaki tutumumuzu büyük ölçüde netleştirmekle ilgili. Biz anlaşmazlık peşinde değiliz” ifadelerini kullandı.
Putin'in Batı ülkeleri ile arasındaki ilişkilerin kötüleştiğini söylemekte haklı olduğunu da ifade eden Biden G7 Zirvesinin sonunda gazetecilere yaptığı açıklamada, “Onun (Putin’in) ilişkilerin düşük düzeyde olduğu konusunda haklı olduğunu açıklığa kavuşturalım. Uluslararası normlara yönelik tavrına bağlı olarak (ilişkiler) kötüleşti.  Putin, uluslararası normlara çoğunlukla bağlı değil” ifadelerini kullandı.

Kovid-19 krizi bitecek mi?
Öte yandan Kovid-19 krizini aşma planı, zirvenin en öne çıkan başlıklarından biriydi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın dün yaptığı açıklamaya göre G7 liderleri, salgının sona ermesi beklenen 2022'nin sonuna kadar bir milyar dozdan fazla Kovid-19 aşısı dağıtma sözü verdiler. Johnson dün düzenlediği basın toplantısında, “Meslektaşlarımı 2022'nin sonuna kadar tüm dünyanın aşılanması için gerekli dozları hazırlamaya ve sağlamaya yardım etmeye çağırdım. Liderler, finansman veya COVAX (Aşıları Küresel Erişim Programı) mekanizması yoluyla 1 milyardan fazla doz sağlama sözü verdi” ifadelerini kullandı.
Zirveye katılan Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, G7 Zirvesi’nin Kovid-19 aşılarının üretimini artırmayı ve üretilen aşıları dünyanın dört bir yanına dağıtmayı kabul ettiğini söyledi. Michel, Twitter'dan paylaştığı bir videolu mesajda, “Öncelik aşı talebini karşılayabilmemizi sağlamak. Bu noktada AB başı çekiyor. Ortaklar, aşıların üretimini ve tüm dünyaya dağıtımını hızlandırmak için şimdi bize katılıyorlar” dedi.

Çevre ile ilgili verilen sözler
Zirvede ayrıca Kasım ayında yapılması planlanan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’na (COP26) ev sahipliği yapacak olan Birleşik Krallık için büyük bir zorluk olan iklim meselelerine odaklanıldı.
G7 liderleri, kara ve denizlerin en az yüzde 30’unu koruyarak 2030 yılına kadar biyolojik çeşitlilikteki azalmayı durdurmayı planlarken Londra, Gana ve Endonezya gibi ülkelerde okyanusları ve deniz ekosistemlerini korumak için 500 milyon sterlinlik  (582 milyon avrodan fazla) bir fon başlatacak.
Birleşik Krallık Başbakanı Johnson, dünyayı korumanın liderler olarak insanlar için yapabilecekleri en önemli şey olduğunu vurgularken sera gazı emisyonlarını azaltmanın ve çevreyi eski haline getirmenin, istihdam yaratmak ve uzun vadeli ekonomik büyümeyi sağlamakla aralarında doğrudan bir ilişki olduğunu söyledi.
Liderler ayrıca 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yarıya indirme konusundaki taahhütlerini bir kez daha yinelerken kömürle çalışan elektrik santrallerine verilen devlet sübvansiyonlarını bu yıldan itibaren durdurduklarını açıkladılar. Bu önlemlerin amacı, bilim adamlarının iklim değişikliğinin kontrolden çıkmasına neden olacağına inandıkları bir eşik olan, küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyeye kıyasla 1,5 santigrat derecenin altına çekilmesidir.
İngiliz doğa bilimci David Attenborough (95), on yıl içinde alınacak kararların insanlık tarihinin en önemli kararları arasında yer alacağı uyarısında bulundu. Çevreciler ise alınan önlemleri ‘yetersiz’ bularak daha az konuşup daha fazla eylemde bulunulmasını istiyorlar.

Altyapı fonu
Başbakan Johnson’ın açıklamalarına göre G7 Zirvesi’nin dünkü toplantılarında, yeşil büyümeyi (yeşil ekonomi) teşvik etmek amacıyla yenilenebilir enerjilere ve temiz teknolojiye yatırımlar çekmek için geçtiğimiz Cumartesi günü Afrika, Asya ve Latin Amerika'daki yoksul ülkeler için başlatılan geniş kapsamlı Küresel Altyapı Planı’nın çevresel yönüne de değinildi.
Biden, Küresel Altyapı Fonu'nun Çin’in ‘Kuşak ve Yol Girişimi’nden ‘çok daha adil’ olacağını vurguladı.  Pekin'i uluslararası normlara uymaya çağıran Biden’ın, gelişmekte olan ülkelerde altyapıyı geliştirmek için ‘Dünyayı Tekrar Daha İyi İnşa Et’ adını verdiği G7 projesinin ‘çok önemli bir taahhüt’ olduğunu söyledi. ABD Başkanı, “Çin, insan hakları ve şeffaflıkla ilgili uluslararası normlar konusunda daha sorumlu davranmaya başlamalı” dedi.
Söz konusu proje, siyasi programının öncelikleri arasında Çin'le mücadelenin yer aldığı Biden'ın girişimiyle başlatıldı. Projenin, Pekin'in yurtdışındaki nüfuzunu artırmak için yaptığı büyük bir yatırım olan ‘Yeni İpek Yolları’ projesine rakip olması bekleniyor. ‘Dünyayı Tekrar Daha İyi İnşa Et’ adını taşıyan projenin, iklim, sağlık, dijital alan ve eşitsizliklerle mücadeleye odaklanarak ilgili ülkelerin Kovid-19 salgını krizinden kurtulmasına yardımcı olması planlanıyor.

Küresel vergi sisteminde reform
Son olarak dün G7 Zirvesi’nde eşitsizlikleri azaltma çabaları çerçevesinde, vergi kaçakçılığına karşı ortak bir kampanyayı içeren ve şirketlere asgari vergiler getiren ‘daha adil’ bir küresel vergi sisteminin kurulmasına destek verildi. Liderler, reforme edilmiş bir ticaret sistemini, daha esnek bir küresel ekonomiyi ve daha adil bir küresel vergi sistemi çerçevesinde daha özgür ve daha adil ticareti destekleyerek gelecekteki refahın güvence altına alınması konusunda anlaştılar.



Mali’de isyancılar ülkeyi yakıt ablukasına aldı

Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
TT

Mali’de isyancılar ülkeyi yakıt ablukasına aldı

Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)
Mali'de vatandaşlar yakıt alabilmek için uzun kuyruklarda günlerce beklemek zorunda kalıyor (AFP)

El Kaide bağlantılı Cemaat Nusret el-İslam vel-Müsliminin (CNIM) örgütünün saldırıları nedeniyle Mali'deki yakıt kıtlığı sürüyor. 

BBC'nin analizinde, CNIM'nin yıllardır süren isyanını ekonomik savaşa çevirecek şekilde genişlettiğine dikkat çekiliyor. 

Militanların başkent Bamako'ya giden 100'den fazla kamyonu ateşe verdiği ve sürücüleri kaçırdığı aktarılıyor. 

Saldırılar nedeniyle milyonlarca Malilinin günlük hayatı altüst oldu. Okulların ve üniversitelerin kapandığı, gıda fiyatlarının yükseldiği, hastanelerin elektrik kesintileriyle boğuştuğu belirtiliyor. 

Bamako'daki bir benzin istasyonunda bekleyen taksi şoförü Sidi Djiré, "4 gündür buradayım, hâlâ yakıt alamadım" diyor. 

Haberde, birçok taksici ve otobüs şoförünün yakıt almak için benzin istasyonlarında uyumaya başladığı belirtiliyor. Çoğu vatandaşın araç bulamadığı için uzun mesafeleri yürüyerek işe gitmek zorunda kaldığı aktarılıyor. 

Bamako'daki Baco Djicoroni pazarında alışveriş yapan Assitan Diarra gıda fiyatlarının üç katına çıktığını söylüyor:

Şu anda gerçekten zor zamanlar yaşıyoruz. Ama ne yapabiliriz ki? Savaştayız. Allah ülkemize huzur ve barış getirsin.

Esnaflar da nakliye maliyetlerinin artması nedeniyle fiyatların yükseldiğini ifade ediyor.

Diğer yandan analizde, ülkedeki kaosun CNIM ve cunta arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandığına dikkat çekiliyor. 

Ordu yönetimi, ayrılıkçı grupların yarattığı güvenlik krizini çözeceğine söz vermesine rağmen CNIM gibi örgütlerle anlaşmaya varamadı. 

Ülkenin kuzey ve doğu bölgelerinde nüfuzunu artıran El Kaide bağlantılı örgüt, vur kaç saldırılarına ek olarak ülkeye yakıt ablukası uygulamaya da başladı. 

Denize kıyısı olmayan Afrika ülkesi, yakıt tedarikini Senegal ve Fildişi Sahili gibi komşu ülkelerden karayoluyla sağlamak durumunda. Ancak CNIM'nin ulaşım, elektrik ve lojistiğin can damarı olan yakıtı keserek "hükümeti savunma pozisyonuna zorladığı" belirtiliyor. 

Bölgede bir süredir nüfuzunu artıran Rusya ise Mali'ye hem askeri hem de lojistik destek sözü vermişti. 

Rusya'dan bir heyet, geçen ay Bamako'da Mali Devlet Başkanı Assimi Goita'yla görüşmüştü. Toplantıların ardından Moskova, ülkeye ayda 200 bin ton yakıt ve tahıl göndermeyi taahhüt etmişti. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Çin’in nükleer silah biriminde yolsuzluklar: Kapsamlı temizlik yapılıyor

Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
TT

Çin’in nükleer silah biriminde yolsuzluklar: Kapsamlı temizlik yapılıyor

Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)
Çin'in gemisavar DF-21D füzesi yaklaşık 4 bin kilometre menzile sahip (Reuters)

Çin'in nükleer silahlarından sorumlu Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO) Roket Kuvvetleri'nde yolsuzluk gerekçesiyle üst düzey isimler görevden alındı.

Çin Savunma Bakanlığı, 9 üst düzey askeri yetkilinin ve ülkenin ikinci en üst rütbeli generali He Weidong'un Çin Komünist Partisi'nden (ÇKP) ve ordudan ihraç edildiğini geçen ay duyurmuştu. 

Savunma Bakanlığı Sözcüsü Zhang Şiaogang, askeri yetkililerin "ciddi yolsuzluğa" karıştığını bildirmişti. 

He Weidong, Politbüro'nun 24 üyesinden biri olduğu gibi, Tayvan'a yönelik operasyonlardan sorumlu Doğu Cephesi Komutanlığı'nın eski direktörüydü.

New York Times'ın (NYT) analizinde, ÇHKO Roket Kuvvetleri'ne 2023'ten beri yolsuzluk suçlamaları yöneltildiğine dikkat çekiliyor. 

Çin'in nükleer başlıkları, stratejik ve taktik füzeleri Roket Kuvvetleri'ne bağlı geliştiriliyor. Bu birim, sesten 5 kat daha hızlı gidebilen ve seyir halindeyken şekil değiştirdiği öne sürülen bir füze de tasarlamıştı.

Bazı uzmanlar, ordudaki en büyük bütçelerden birinin Roket Kuvvetleri'ne ayrıldığını, bu yüzden birimin yolsuzluğa açık olduğunu söylüyor. 

Analizde, Çin'in nükleer gücünü hızla artırmayı hedeflediği ancak Roket Kuvvetleri'ndeki "kapsamlı temizliğin" bu süreçle ilgili sorunları ortaya koyduğu yazılıyor. 

ÇHKO'nun resmi gazetesinde salı günü yayımlanan makalede, "Yolsuzlukla mücadele ordumuzun kaybetmemesi gereken bir siyasi süreçtir" denmişti.

Şi Cinping'in 2049'a kadar "dünya standartlarında bir ordu" kurma hedefinde önemli rol oynayan Roket Kuvvetleri, Tayvan'ın olası işgalinde de merkezi konumda.  

Amerikan istihbaratına göre Şi, 2027'ye kadar ordunun Tayvan'ı ele geçirecek seviyeye gelmesini planlıyor.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda. 

Independent Türkçe, New York Times, The Diplomat


Venezuela, ABD’ye karşı “gerilla savaşına” hazırlanıyor

USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
TT

Venezuela, ABD’ye karşı “gerilla savaşına” hazırlanıyor

USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)
USS Gerald R. Ford, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in talimatıyla geçen ay yola çıkmıştı (ABD Donanması)

ABD'nin "uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle gönderdiği dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un Venezuela açıklarına ulaşmasıyla iki ülke arasındaki gerginlik iyice tırmandı. 

CNN'in aktardığına göre savaş gemisine 9 hava filosu, güdümlü füze destroyerleri USS Bainbridge ve USS Mahan'ın yanı sıra füze savunma komuta gemisi USS Winston S. Churchill ve 4 binden fazla piyade eşlik ediyor.  

Venezuela Savunma Bakan Vladimir Padrino Lopez, ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağını "emperyalist tehdit" diye niteleyerek ülkede 200 bin askerin seferber edildiğini duyurdu. 

Seferberliğin iki gün sürmesi, daha sonra duruma göre yeni bir plana geçilmesi öngörülüyor. 

Reuters'ın aktardığına göre Karakas yönetimi, olası ABD işgaline karşı "gerilla savaşına" hazırlanıyor. Britanyalı haber ajansının incelediği belgelerde, 280'den fazla noktada oluşturulacak küçük askeri birimlerin koordineli sabotaj eylemleri düzenleyeceği belirtiliyor. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir kaynak, Venezuela yönetiminin "sokaklarda anarşi yaratarak ülkeyi yabancı güçler için yönetilemez hale getirmeyi" planladığını savunuyor. Bu kapsamda silahlı milislerin ve istihbarat servislerinin sahaya sürüleceği aktarılıyor. 

Diğer yandan Venezuela ordusunun, ABD birlikleri karşısında dezavantajlı kalacağına dikkat çekiliyor. Hükümete yakın yetkililerden biri "Konvansiyonel savaşta iki saat bile dayanamayız" diyor. Başka bir kaynak da resmi açıklamaların aksine ülkenin böyle bir savaşa hazır olmadığını söylüyor.

Analizde, Venezuela lideri Nicolas Maduro'nun selefi Hugo Chavez'in izinden giderek subayları bakan veya devlete ait şirketlere yönetici olarak atadığına dikkat çekiliyor. 

Ordunun sadakatine sahip olsa bile Maduro yönetiminin askerlere düşük maaş ödediğine, Venezuela ordusunun cephaneliğinin çoğunun Rus yapımı eski silahlardan oluştuğuna işaret ediliyor. Dolayısıyla herhangi bir sıcak çatışmada askerlerin firar edebileceği değerlendirmesi yapılıyor. 

Maduro, Venezuela'yı savunmak için 8 milyon sivile silah eğitimi verildiğini açıklamıştı. Ancak kaynaklar, sokaklarda anarşi yaratma senaryosunda tahminen 5 bin ila 7 bin kişinin görevlendirilebileceğini savunuyor. 

Gerilla tarzı "direniş savaşı" içinse yaklaşık 60 bin kişilik ordu ve ulusal muhafız birliğinin görevlendireceği aktarılıyor. 

Rus menşeli "Igla-S" tipi kısa menzilli uçaksavar füzelerinin stratejik hava savunma sahalarına konuşlandırıldığı belirtiliyor. Venezuela ordusunun elinde bu füzelerden yaklaşık 5 bin tane var.  

Kremlin, Washington ve Karakas yönetimlerine itidal çağrısı yapmış ancak ABD'nin saldırıya geçmesi halinde Venezuela'ya destek vereceklerini duyurmuştu. 

Güvenlik analisti Andrey Serbin Pont, Venezuela'nın "kaos yoluyla caydırıcılık" mesajı vermek istediğini söylüyor. Maduro rejiminin yıkılması ve olası geçiş sürecinde bu silahların gerilla ve paramiliterlerin eline geçebileceğini, bunun da ülkede şiddet ve istikrarsızlığı körükleyebileceğini belirtiyor. 

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. 

Eylülün başından bu yana bölgede en az 19 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 76'dan fazla kişiyi öldürdü. 

Beyaz Saray, Maduro yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını savunurken, Venezuela iddiaları reddediyor ve ABD'nin ülkede darbe planladığını öne sürüyor. Trump, CIA'e ülkede operasyon talimatı verdiğini de geçen ay duyurmuştu.

Independent Türkçe, Reuters, CNN, Wall Street Journal