Cezayir: Genel seçimlerin kazananı İslamcılar

Geçtiğimiz gece Cezayir'in batısında bulunan Bouchaoui bölgesindeki bir sandık merkezinde oylar sayıldı (AFP)
Geçtiğimiz gece Cezayir'in batısında bulunan Bouchaoui bölgesindeki bir sandık merkezinde oylar sayıldı (AFP)
TT

Cezayir: Genel seçimlerin kazananı İslamcılar

Geçtiğimiz gece Cezayir'in batısında bulunan Bouchaoui bölgesindeki bir sandık merkezinde oylar sayıldı (AFP)
Geçtiğimiz gece Cezayir'in batısında bulunan Bouchaoui bölgesindeki bir sandık merkezinde oylar sayıldı (AFP)

Cezayir’de İslamcı çizgideki Barış Toplumu Hareketi (MSP) dün gerçekleşen genel seçimleri kazandığını açıklarken seçim sürecine ilişkin gözlemciler ise bir sonraki Ulusal Halk Meclisi'nin İslamcılar, bağımsızlar ve eski iktidar partileri olmak üzere üç ana bloktan oluşacağına işaret ediyor. Diğer yandan Bağımsız Ulusal Seçim Otoritesi, katılımın yüzde 30,20 olduğunu belirten ön istatistikleri açıkladı. Birçoğu, bunun yasama kurumunun meşruiyet krizini körükleyecek derecede düşük bir oran olduğu düşüncesinde.
Cezayir Bağımsız Milli Seçim Kurumu (BMSK) Başkanı Muhammed Şerefi, sandıkların cumartesi günü saat 21.00’de kapanmasının ardından katılımın yüzde 30,20 olduğunu duyurdu. Ertesi gün otoritenin web sitesinde de aynı oran yayınlanarak bunun geçici bir katılım olduğu belirtildi. Şarku'l Avsat'a konuşan BMSK kaynakları, Şerefi’nin sunduğu rakamın tüm eyaletlerdeki yüzdelerin toplamının eyalet sayısına (58) bölümünü temsil ettiğini belirtti. Bu hesabın daha önceki seçim süreçlerinde onaylanmadığını, ulusal düzeyde oy kullanma yüzdesinin her zaman tüm eyaletler ve göç edilen ülkelerde sandığa giden seçmen sayısı ile seçim listesindeki seçmen sayısı karşılaştırılarak hesaplandığını söyledi. Şayet nihai sonuç yüzde 30,20 ise, seçmen kütüğünde kayıtlı olanlardan (24 milyon) sadece üçte biri (8 milyon) sandık başına gitmiş olacak. Bu oran 2012’de yüzde 38, 2017’de ise yüzde 42’ydi. Nitekim halk hareketi ve muhalefet partiler, seçimlerin boykot edilmesi çağrısında bulunmuştu. Kabiliye, Becaye, Buyra ve Tizi Vuzu’da seçimlere katılım oranı yüzde bir seviyesine dahi ulaşmadı.
Barış Toplumu Hareketi Başkanı Abdurrezzak Mukri, dün yaptığı açıklamada partisinin oylamaya öncülük ettiğini söylemiş, daha önceki gibi sonuçları değiştirme yönündeki girişimlerin ülkenin, siyasi ve seçim sürecinin geleceği için kötü sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Tebbun’u söz verdiği gibi halkın iradesini korumaya çağıran Mukri, “Yurt içi ve dışında aday listelerimize oy veren vatandaşlarımıza selam ve teşekkürlerimi sunuyorum” demişti. Barış Toplumu Hareketi’nin yeni parlamentoda beklenen İslamcı blokta başı çekeceğine inanılıyor. Ulusal Gelişim Partisi lideri Abdulkadir bin Karine de büyük bir zafer kazanacağını vurguladı.
Dün, çok sayıda bağımsızın iki eski iktidar partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Ulusal Demokratik Birlik Partisi'nden birinci sınıf kota aldığı ortaya çıktı. Özgür listelerin birçoğunda söz konusu iki partiden, aynı zamanda Cezayir Halk Hareketi partisi gibi eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın politikalarını destekleyen, ancak halk hareketi partisiyle ortadan kaybolan diğer partilerden adaylar yer aldı. Otorite; ordu, jandarma, polis, sivil koruma ve gümrük mensuplarının oylarını genellikle bu iki partiye yönlendiriyor. Tebbun’un iktidarda Buteflika'nın yerine geçen ekiple iki taraf arasına kendilerine atfedilen yolsuzluk suçlaması nedeniyle liderlerinin çoğunun hapsedilmesi dolayısıyla mesafe koyması konusundaki ısrarı ardından bu yöndeki en az 1,5 milyon oyun ne olacağı bilinmiyor.
Anayasa Konseyi’nin seçimleri onaylaması ardından, Tebbun’a desteğini açıklayan küçük partilerin kotalarının kurulacak parlamentoda korunması bekleniyor. Bu partilerin başında, liderliğinde veteriner Soufiane Djilali’nin bulunduğu Yeni Nesil Partisi ve Abdulaziz Belaid başkanlığındaki Gelecek Cephesi Partisi geliyor. Yeni Cezayir Cephesi ve Halkın Sesi gibi küçük partilerin de parlamentoda var olacağı; İslamcılar, bağımsızlar ve küçük partilerden çoğunluğun Cumhurbaşkanı’nın politikalarıyla özdeşleşeceği, zirâ geçen yıl değiştirilen anayasaya göre seçimlerden sonra gelecek hükümette bunlardan bir başbakan çıkacağı tahmin ediliyor. Seçimler, halk hareketinin yanı sıra Sosyalist Güçler Cephesi, Kültür ve Demokrasi Mitingi, İşçi Partisi gibi muhalif partiler tarafından boykot edilmişti.



HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

HRW: İsrail’in İran’daki Evin Hapishanesi’ne saldırısı savaş suçudur

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), İsrail'in İran'daki Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıyı savaş suçu saydı.

HRW'nin uydu görüntüleri, video kayıtları ve tanık ifadelerine dayanarak yaptığı araştırmaya göre İsrail ordusunun 23 Haziran'da düzenlediği saldırıda cezaevindeki ziyaret salonları, koğuşlar, mutfaklar, sağlık kliniği ve idari ofisler hasar aldı.

İncelemede, yaklaşık 80 mahkumun hayatını kaybettiği hapishanede "askeri hedef tespit edilemediği" belirtildi.

Raporda, saldırının cezaevine ziyaret saatinde gerçekleştirildiğine dikkat çekildi. HRW'nin Ortadoğu direktör yardımcısı Michael Page şu değerlendirmeleri yaptı:

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırılarda, savaş hukuk ihlal edildi ve açık bir savaş suçu işlendi. Belirgin bir askeri hedef olmaksızın yapılan saldırılarda çok sayıda sivili öldü ve yaralandı. İsrail'in saldırısı, çoğu haksız yere tutuklanan muhalif ve aktivistlerden oluşan Evin Hapishanesi'ndeki mahkumların zaten risk altındaki yaşamlarını daha da tehlikeye attı.

Evin'e düzenlenen saldırı, İsrail ve İran arasında 12 gün süren çatışmalar sırasında gerçekleşmişti. ABD merkezli İran'daki İnsan Hakları Aktivistleri'ne (HRAI) göre İsrail'in İran'a saldırılarında 1190 kişi ölürken, 4 bin 475 kişi de yaralandı.

HRAI ayrıca İran güvenlik güçlerinin 12 günlük savaş boyunca 1596 kişiyi tutukladığı bilgisini de paylaştı.

HRW, saldırının ardından kadın mahkumların Karçak Hapishanesi'ne, erkeklerinse Büyük Tahran Merkezi Cezaevi'ne transfer edildiğini aktardı. Hak örgütü, sözkonusu hapishanelerde mahkumların çok kötü koşullarda tutulduğunu, transfer sürecinde şiddet gördüklerini savundu. Bazı mahkumların daha sonra Evin'e tekrar geri gönderildiği fakat bazılarından haber alınamadığı ifade edildi.

İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı. ABD de devreye girerek İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

"Gazze'de yardım silah olarak kullanılmamalı"

Diğer yandan İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik saldırı ve ablukayı sürdürüyor. Aralarında Oxfam ve Sınır Tanımayan Doktorlar'ın (MSF) da bulunduğu 100'den fazla yardım örgütü, Tel Aviv yönetimine gönderdikleri ortak mektupta bölgede yaşanan kıtlığın sonlandırılmasını istedi.

Yardım grupları, Gazze'de faaliyet göstermelerinin İsrail hükümeti tarafından engellendiğini belirtiyor. Amerika Yakındoğu Mülteci Yardımı'nın (Anera) CEO'su Sean Carroll, "Gazze'ye gönderilmeye hazır 7 milyon dolar değerinde hayat kurtarıcı yardım malzemesi var. Sadece birkaç kilometre ötedeki Aşdod'da bloke edilmiş durumda" dedi.

Tel Aviv yönetimi, yardım kuruluşlarının faaliyetlerini kısıtlayan düzenlemeleri martta yürürlüğe koymuştu.

Independent Türkçe, BBC, Guardian