Netanyahu ve İsrail’deki en uzun iktidar dönemi

Protestocular cumartesi günü Netanyahu'nun konutu yakınında düzenledikleri etkinlik ile iktidarın sonlanmasını kutladılar. (Reuters)
Protestocular cumartesi günü Netanyahu'nun konutu yakınında düzenledikleri etkinlik ile iktidarın sonlanmasını kutladılar. (Reuters)
TT

Netanyahu ve İsrail’deki en uzun iktidar dönemi

Protestocular cumartesi günü Netanyahu'nun konutu yakınında düzenledikleri etkinlik ile iktidarın sonlanmasını kutladılar. (Reuters)
Protestocular cumartesi günü Netanyahu'nun konutu yakınında düzenledikleri etkinlik ile iktidarın sonlanmasını kutladılar. (Reuters)

Binyamin Netanyahu, İsrail’de 12 yılı üst üste olmak üzere 15 yıl boyunca başbakanlık görevini yürüterek bir rekora imza atı. Bu durum kısmen de olsa, seçmenlerini İsrail devletini tek başına koruyabileceğine ve savunabileceğine ikna etmedeki başarısından kaynaklandı. Ancak gücü kendi etrafında yoğunlaştırması birçok rakip yarattı.
71 yaşındaki Netanyahu geçtiğimiz yıl İsrail ile Arap ülkeleri arasında ilişkileri normalleştirmek için atılan dört imzanın yanı sıra yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı iddialı bir aşı kampanyası başlatarak ülkeyi kapanmadan kurtarmayı başardı. Ancak geçtiğimiz mart ayından önceki durum ile sonraki aynı değil. İki yıl içerisinde gerçekleşen dördüncü seçimin sonucu Netanyahu lehine olmadı.
21 Ekim 1949'da Tel Aviv'de dünyaya gelen Netanyahu,  sert ideolojisini babası Benzion ve Büyük İsrail Projesi’ni kurmaya çalışan Ze'ev Jabotinsky’den miras aldı. kardeşi Yonatan, Filistin ve Alman örgütleri tarafından Uganda'da kaçırılan bir uçakta tutulan rehineleri serbest bırakılması için denetlediği birliğin 1976 yılında  düzenlediği askeri operasyonda öldürülen tek İsrail askeriydi. Netanyahu, kardeşinin öldürülmesinin kendisinde "büyük kişisel yansımaları" olduğunu söyledi.

ABD-İsrail hattı
ABD’de büyüyen Netanyahu, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden mezun oldu. Akıcı İngilizcesi sayesinde ABD televizyon kanalları, 1980’li yılların sonlarında ve 1990’lı yılların başlarında İsrail'i savunması için kendisine odaklandı. Bu da yıldızının yerel ve uluslararası düzeyde siyasi bir figür olarak yükselmesine katkı sağladı. 1980’lerde ülkesinin Washington'daki büyükelçiliğinde diplomatik görev de yürüttü.
Daima Oslo Barış Anlaşması’nı sorgulayan Netanyahu, 1993 yılında Likud Partisi Başkanı oldu. 1996 yılında, 46 yaşındayken başbakan seçildi. Böylece İsrail’in en genç başbakanı unvanını aldı.
1999’da gücünü kaybeden Netanyahu bundan ancak 10 yıl sonra yeniden popüler hale gelebildi. Binyamin Netanyahu, İsrail’i sınırları kuzeydoğudan Ürdün'e kadar uzanan bir "Yahudi devleti" olarak savunuyor. Bu nedenle işgal altındaki Batı Şeria'daki Ürdün Vadisi'ni ilhak etme sözü verdi.
Netanyahu'nun eşi Sarah'dan iki çocuğu, önceki evliliğinden de bir kızı var.
Bugün rüşvet, görevini kötüye kullanma ve yolsuzlukla suçlanan ancak hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Netanyahu, büyük ölçüde İsrail sağının mirasını temsil ediyor. İşgal altındaki Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimlerinin genişlemesini denetleyen Netanyahu Filistinlilerle barış görüşmelerine ise katılmadı. 1990 yılında Filistinlilerle başlayan barış sürecinin baltalanmasına sebep olurken Batı Şeria'daki yerleşimlerin sayısını son on yılda artırdı. 2 milyon Filistinli arasında 475 bin yerleşimci sayısına ulaşıldı.
Yakın zamanda Hamas kontrolündeki Gazze Şeridi'ne karşı yürütülen savaşı yönetti. İki taraf arasındaki çatışmalarda ilk kez Hamas, İsrail topraklarına bu yoğunlukta roketler fırlattı. Netanyahu açıklamalarında sık sık Lübnan’daki Hizbullah’tan kaynaklanan tehlikelere dikkat çekiyor, İran rejimini Yahudi halkı için Nazi Almanyası'ndan bu yana en büyük tehdit olarak nitelendiriyor. Dış politikasında ise İran'ın sözde nükleer programına son vermeye odaklanmış durumda. AFP’nin haberine göre Barack Obama’nın “Vaadedilmiş Toprak” isimli anı kitabında Netanyahu'nun kendisini, zorluklar karşısında Yahudi halkının en önde gelen savunucusu olarak görmesinin, iktidarda kalmak için her hamleyi haklı çıkarmasına izin verdiği belirtiliyor.



Time dergisi, 2025’in ‘Yılın Kişisi’ olarak ‘Yapay Zekâ Mühendisleri’ni seçti

Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
TT

Time dergisi, 2025’in ‘Yılın Kişisi’ olarak ‘Yapay Zekâ Mühendisleri’ni seçti

Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler
Yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan kişiler

1927'den bu yana 'Yılın Kişisi'ni seçen Time dergisi, 2025'te bu unvana yapay zekayı layık gördü.

Time dergisi, bugün yaptığı açıklamada “yapay zekâ mühendisleri”ni 2025 yılı için Yılın Kişisi olarak seçti. Şarku’l Avsat’ın Associated Press’in aktardığı habere göre dergi, 2025’in "Senenin sonuna doğru yapay zekanın tüm potansiyelinin açığa çıktığı ve buradan dönüş olmayacağının anlaşıldığını belirtti.

Dergi, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Düşünen makineler çağını başlatmaları, insanlığı hem etkilemeleri hem kaygılandırmaları, bugünü dönüştürmeleri ve mümkün olanın sınırlarını aşmaları nedeniyle, yapay zekâ mühendisleri Time’ın 2025 Yılın Kişisi seçimidir.”

Time’ın kapağında Jensen Huang, Mark Zuckerberg, Sam Altman ve Elon Musk gibi yapay zekâ dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı bir görsel kullanıldı.

Time dergisi, "Yılın Kişisi" olarak seçtiği yapay zeka temasına uygun biçimde son sayısında iki ayrı kapakla çıkıyor. Bunlardan ilkinde inşaat iskelesiyle çevrilmiş büyük boyutlu "AI” (İngilizce yapay zeka anlamına gelen “Artificial Intelligence”ın kısaltması) harfleri yer alıyor. İkinci kapakta ise yapay zekanın gelişimine büyük katkı sunan ChatGPT geliştiricisi Sam Altman, Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg ve Tesla’nın sahibi Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda isim; 1932'de New York’ta bir gökdelen inşaatında çekilen ve işçileri çelik bir kiriş üzerinde mola verirken gösteren ikonik fotoğrafa benzer şekilde resmediliyor.


Karayipler’de gerginlik: ABD, Venezuela petrolüne yönelik el koyma operasyonlarını genişletiyor

Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
TT

Karayipler’de gerginlik: ABD, Venezuela petrolüne yönelik el koyma operasyonlarını genişletiyor

Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)
Venezuela kıyılarında ele geçirilen Skipper adlı petrol tankerinin uydu görüntüsü (Reuters)

Amerika Birleşik Devletleri’nin bu hafta bir petrol tankerine el koymasının ardından, Venezuela petrolü taşıyan daha fazla gemiyi durdurmaya hazırlanıyor. Kaynaklar, Washington’un bu adımını Venezuela Devlet Başkanı Nikolas Maduro üzerindeki baskıyı artırma stratejisinin parçası olarak değerlendiriliyor.

Bu hamle, ABD yaptırımları altındaki Venezuela’ya ait bir petrol sevkiyatına veya tankerine 2019’dan bu yana yapılan ilk el koyma işlemi oldu. Gelişme, Washington’un Karayip Denizi’nin güneyinde askeri varlığını artırdığı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Maduro’yu iktidardan uzaklaştırma kampanyasını yoğunlaştırdığı bir döneme denk geliyor.

Denizcilik kaynakları, el koyma operasyonunun, Venezuela’dan ham petrol taşımacılığı yapan armatörler, işletmeciler ve acenteleri alarma geçirdiğini; birçok aktörün önümüzdeki günlerde planlanan seferleri yeniden değerlendirmeye başladığını aktardı.

frgt
ABD Başsavcısı tarafından yayınlanan videodan alınan bir karede, Venezuela kıyılarında petrol tankerinin ele geçirilmesi gösteriliyor (AFP)

Konunun hassasiyeti nedeniyle isim vermek istemeyen kaynaklar, ABD’nin önümüzdeki haftalarda daha fazla doğrudan müdahalede bulunmasının beklendiğini, hedef alınacak gemilerin yalnızca Venezuela petrolü değil, İran gibi yaptırımlı ülkelerden yük taşıyan tankerler olabileceğini belirtti.

Beyaz Saray, Perşembe günü yaptığı açıklamada, el konulan tankerin ABD’ye götürüleceğini ve geminin taşıdığı ham petrolün ülke tarafından tutulacağını açıkladı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Gemi bir ABD limanına doğru hareket edecek ve Amerika Birleşik Devletleri petrolü müsadere etmeyi planlıyor” dedi.


Trump, Kiev ve Moskova’nın barış planına yaklaşımlarından “son derece rahatsız”

ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
TT

Trump, Kiev ve Moskova’nın barış planına yaklaşımlarından “son derece rahatsız”

ABD Başkanı Donald Trump (DPA)
ABD Başkanı Donald Trump (DPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt, Perşembe günü yaptığı açıklamada ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya’nın barış planına yönelik tutumlarından “son derece rahatsız” olduğunu belirterek, Trump’ın artık “söz değil, somut adımlar” görmek istediğini söyledi.

Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Başkan, iki tarafın da tutumundan çok rahatsız. Sırf toplanmak için yapılan toplantılardan bıktı. Artık eylem istiyor” dedi. Sözcü, Başkan’ın özel temsilcisi Steve Witkoff ve ekibinin iki tarafla görüşmeleri sürdürdüğünü de aktardı.

Trump, Çarşamba günü yaptığı açıklamada Avrupalı liderlerin hafta sonu Ukrayna konusunda bir toplantı yapmak istediğini söylemiş, ancak ABD’nin katılımına ilişkin bir teyit vermemişti.

Leavitt, “Eğer gerçek bir barış anlaşması için somut bir fırsat doğarsa ve bu toplantıların hafta sonunda bir Amerikalı yetkilinin zaman ayırmaya değer olduğuna inanırsak, o zaman Washington adına temsilci göndeririz” ifadelerini kullandı. “Hâlâ gerçek bir barışa ulaşılabileceğinden emin değiliz ve süreci gerçekten ilerletip ilerletemeyeceğimiz konusunda da net değiliz” diye ekledi.

Trump’ın 28 maddelik barış planı

Trump’ın önerdiği plana göre, Ukrayna’nın doğusunda Moskova’nın talep ettiği Donetsk ve Luhansk bölgelerinin yanı sıra 2014’te ilhak edilen Kırım’ın da “Rus toprağı” olarak fiili tanınması öngörülüyor. Planda ayrıca güneydeki Herson ve Zaporijya bölgelerinin paylaşılması yer alıyor.

Mevcut taslağın kabul edilmesi halinde Kiev’in NATO’ya katılma hedefinden vazgeçmesi ve bunu anayasasına işlemesi gerekiyor.

Plan, Ukrayna ordusunun personel sayısının 600 bin askerle sınırlandırılmasını, NATO’nun Ukrayna’da asker konuşlandırmamasını, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev’i korumak için Polonya’da konuşlanmasını içeriyor.

Ukrayna ve Avrupalı müttefikleri, planı Moskova lehine “fazlasıyla avantajlı” olduğu gerekçesiyle eleştirdi.

Ukrayna yönetimi planı inceledikten sonra bu hafta Washington’a 20 maddelik bir karşı öneri gönderdi; metnin ayrıntıları kamuoyuna açıklanmadı.

Zelenskiy: Washington, Ukrayna’ya toprak tavizi baskısı yapıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Perşembe günü düzenlediği basın toplantısında ABD’nin, savaşı sonlandırmak için Kiev’e Moskova lehine toprak tavizi vermesi yönünde baskı yaptığını söyledi.

Zelenskiy, Washington’un özellikle Donetsk bölgesindeki bazı noktalardan Ukrayna güçlerinin çekilmesini ve iki ordu arasında “silahsızlandırılmış bir serbest ekonomik bölge” oluşturulmasını istediğini belirtti.