Husiler, Sana’da kadın kıyafetleri için kullanılan vitrin mankenlerini hedef alıyor

Husiler, Sana’da kadın kıyafetleri için kullanılan vitrin mankenlerini hedef alıyor
TT

Husiler, Sana’da kadın kıyafetleri için kullanılan vitrin mankenlerini hedef alıyor

Husiler, Sana’da kadın kıyafetleri için kullanılan vitrin mankenlerini hedef alıyor

Yemen’in İbb şehrinde düzinelerce dükkan sahibi, Husi milislerinin keyfi uygulamalarını ve ödeme almak istemelerini protesto etmek için 4. günde de dükkanlarını kapalı tutarken, milisler Sana’da kadın kıyafetlerini sergilemek için vitrin mankenleri kullanmalarını gerekçe göstererek dükkanların hedef alındığı saldırı dalgası başlattı.
Sana’daki görgü tanıkları Şarku’l Avsat’a verdikleri röportajda silahlı Husi unsurların, başkent Sana’nın Taiz caddesindeki ez-Zahravi pazarında 20 dükkana zorla girdiklerini, kadın giysileri için kullanılan vitrin mankenlerini parçalamaya başladıklarını ve üzerindeki kıyafetleri yırtıp yaktıklarını söylediler.
Görgü tanıkları, grubun çılgınca saldırılarının satıcılar ve tüccarlar arasında geniş çapta öfke dalgasına neden olduğunu söyledi. Bazı satıcılar, milislerin yaptıkları baskınları, “plastik mankenlerin İslam şeriatını ihlal eden ve cinsel içgüdüyü kışkırtan haramlar olduğunu” söyleyerek haklı çıkarmaya çalıştığını ve grubun inanç kimliğini kullandıklarını belirttiler.
Satıcılar, bu ve diğer bahanelerin grup tarafından, mallarına, geçim kaynaklarına ve ailelerine karşı işlenen suçlar ve tekrarlanan saldırılar için bir gerekçe olarak kullanıldığına dikkat çektiler.
İbb ilinde (Sana’nın 170 km güneyinde), milisler geçen haftanın başlarında tüm şehirdeki yüzlerce tüccarın etkilendiği para toplama ve saldırı hareketi başlattı. Dükkan sahiplerinin Husilerin savaş masraflarına destek olacak paraları ödemeyi reddetmeleri onlarca dükkanın kapatılmasıyla ve sahiplerinin ortadan kaybolmasıyla sonuçlandı.
Bunun yanı sıra, bizzat İbb’deki sağlık sektöründen kaynaklar, milislerin şehir merkezinde ve şehre bağlı bazı bölgelerinde tacirlerden ve yatırımcılardan zorunlu olarak para toplamaya devam ettiğini, son olarak tıbbi tesislerin ve küçük çaplı tedavi kliniklerinin bile ödeme yapmak ve kapanmak zorunda kaldığı bir duruma geldiğini belirttiler.

50’den fazla klinik kapılarını kapatmaya zorlandı
Kaynaklar, son birkaç günde, klinik sahiplerinin kendilerine zorlatılan ödemeleri yapmayı reddetmesinin ardından milislerin şehirdeki 50’den fazla tıbbi kliniği kapılarını kapatmaya zorladığını bildirdiler.
Kaynaklar, son zamanlarda Husi baskınına uğrayan ve kapatılan kliniklerin yarısının İbb şehrinin el-Maşanna ve el-Zahhar ilçelerinde yer aldığı, geri kalanının ise diğer ilçelere yayılmış olduğunu belirttiler.
Milisler, kliniklerin yayınlanan prosedürleri ihlal ettiğini söyleyerek saldırılarını haklı çıkarmaya çalışırken, kaynaklar gerçeğin iddia edildiği gibi olmadığını, milislerin klinik sahiplerine zorla dayatmaya çalıştıkları yeni bir ödeme kampanyası başlattıklarını belirttiler.
Aynı şehirde, el-Kibsi Stadyumu’nun hemen yanında bulunan dükkanların sahipleri, şehirdeki Vakıflar Ofisi’nde Bandar Al-Assal adlı Husi liderin kiralarda yüzde 100’e varan yeni bir zam içeren yeni keyfi kararlardan şikayet etti.
Dükkan sahipleri Şarku’l Avsat’a milislerin çok sayıda dükkanı kapattığını, geri kalanların dükkanların da Husi kararlarına uymamaları durumunda kaderlerinin aynı olacağını belirtti.
Dükkan sahipleri bu zammın aşırı ve yasa dışı olduğunu, bu direktiflere uymayı reddettiklerini vurguladılar. Aynı zamanda milislerin şantaj ve baskı uygulamaya devam etmeleri halinde onları ve kararlarını protesto etmeyi düşündüklerini dile getirdiler.
Bazı dükkan sahiplerinin belirttiğine göre, Husi lideri el-Asal, vakıflar ofisinin ayda on milyonlarca riyal olduğu tahmin edilen gelirlerinden büyük bir pay alıyor.
İbb’de dükkan sahiplerine uygulanan keyfi Husi tahsilatlar daha önce, grubun yasal bir yanı olmaksızın para toplamak için sürdürdüğü kampanyalarına karşı protesto yapılması açık grev duyurusu yapılmasına neden olmuştu.



Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: Geri çekilmeler anlaşmayı tehdit ediyor ve müzakereleri kurtarmak için ertelenmesi talep ediliyor

İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)
İsrail tanklarının Gazze Şeridi'nin güneyine girmesinin ardından, geçici mülteci kampındaki derme-çatma çadırların arasında enkazın üzerinde oturan bir kadın (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi’nde işgal ettiği yeni bölgelerden çekilme görüşmelerinin son iki aydır tıkanması, Katar’ın başkenti Doha'daki (yedinci gününe giren) ateşkes müzakerelerini yeni bir ‘karanlık tünele’ soktu. Hamas Hareketi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından önerilen yeniden konuşlandırmayı reddetti.

Medyada yer alan sızıntılara göre arabulucular, özellikle Washington, müzakerelerin sonuna kadar çekilme maddesinin ertelenmesini talep ettiler. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar bu durumu, müzakereleri ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin istemediği yeni bir başarısızlıktan kurtarmak için son bir girişim olarak görüyorlar ve bu yüzden Netanyahu'ya esneklik göstermesi için baskı yapabileceğini düşünüyorlar. Uzmanlara göre bunun aksi bir durum söz konusu olursa Hamas, İsrail'in bu şekilde kalmasının, sürgün planını hızlandırmak, olası ateşkesin sona ermesinden sonra askeri bölgeler dayatmak ve anlaşmayı bozmak için bir manevra olduğunu düşünerek bunu reddedecek.

İki Filistinli kaynak cumartesi günü, Doha’daki müzakerelerin, İsrail'in cuma günü sunduğu, İsrail ordusunun yeniden konuşlandırılması ve konumlandırılması için hazırladığı çekilme haritasında ısrar etmesi nedeniyle, karmaşık zorluklarla karşı karşıya olduğunu bildirdi. Bu plan, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 40'ından fazlasında kalmasını öngörüyor, ancak Hamas bunu reddediyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan kaynaklardan biri, ‘Hamas’ın müzakere heyetinin İsrail'in sunduğu haritaları kabul etmeyeceğini, çünkü bu haritaların Gazze Şeridi'nin yaklaşık yarısının yeniden işgalini meşrulaştırdığını ve İsrail'in insani olduğunu söylediği ve Gazze Şeridi'nin güneyinde yer alacak ve yaklaşık 600 bin Filistinliyi barındıracak olan şehre atıfla Gazze Şeridi'ni Nazi kampları gibi geçiş noktaları ve seyahat özgürlüğü olmayan izole bölgeler haline getirdiğini’ vurguladı.

Diğer kaynak, Hamas'ın İsrail güçlerinin 2 Mart'tan sonra, yani iki ay süren ateşkesin çökmesinden sonra yeniden kontrol altına aldığı tüm bölgelerden çekilmesini talep ettiğini belirtti. İsrail’i, ‘soykırım savaşını sürdürmek için oyalamaya devam etmek ve anlaşmayı engellemekle’ suçladı.

Kaynak, Katarlı ve Mısırlı arabulucuların ‘taraflara, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un Doha'ya gelene kadar çekilme müzakerelerini ertelemelerini’ istediklerini, ancak ‘yardımlar ve esir takası konusunda ilerleme’ kaydedildiğini belirtti.

ABD merkezli haber sitesi Axios, bazı kaynaklardan, ABD'nin Hamas'tan İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden çekilmesini tartışmayı ertelemesini ve diğer konulara geçmesini istediğini, böylece esir takası anlaşması müzakerelerinin çökmesini önlemeye çalıştığını aktardı.

juı
Yaralıları Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta bulunan Kızıl Haç kliniğine taşıyan Filistinliler (AFP)

Reuters, cumartesi günü Filistinli ve İsrailli kaynaklardan benzer bir doğrulama aktardı. Doha görüşmelerinin, İsrail’in Gazze Şeridi’nden çekilmesi konusunda tıkanma yaşadığını, Hamas Hareketi’nin İsrail'in önerdiği çekilme haritalarını reddettiğini, çünkü bu haritaların toprakların yaklaşık yüzde 40'ını İsrail kontrolünde bırakacağını, bunların arasında güneydeki Refah bölgesi ve Gazze'nin kuzeyindeki ve doğusundaki diğer bölgelerin de bulunduğunu belirtti. Kaynaklar, ‘görüşmelerin devam etmesinin beklendiğini’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, İsrail'in, güneydeki Morag Ekseni de dahil olmak üzere birçok yerden çekilmeyerek Filistinlileri sürmeye devam etmek gibi kendi şartlarını dayatmak istediğini düşünüyor. Kuzey bölgesini askeri olarak kontrol altına alarak buradaki nüfusu sürme olasılığı olduğunu ifade eden Hasan, böylece ateşkes sona erdikten sonra Filistinlilerin sürülmesinin kolaylaşacağına dikkati çekti. Hasan, ABD'nin İsrail'e baskı yapmamasının müzakerelere zarar verdiğini ve bu tür konuların ertelenmesinin bir fayda sağlamayacağını, bunların erken çözülmesi gerektiğini, çünkü bu konuların belirleyici olduğunu vurguladı.

Hasan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya varılmasının gecikmesi, engellerin devam etmesi ve Filistinlilerin hedef alınması nedeniyle, direnişin İsrail'e teslim olmasını isteyen bir manevra ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyoruz ve Hamas bunu kabul etmeyecektir. ABD’nin İsrail'e baskı yapmaktan başka seçeneği yok. Özellikle Kahire'nin talep ettiği Mısır sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme gibi henüz çözülmemiş ve belirsizliği devam eden başka konular da var.”

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Hamas'ın talebi olan İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesinin gerçekleşmemesi halinde bunun müzakereleri engelleyebileceğini düşünüyor. Nazzal, çekilme maddesinin ertelenmesinin müzakereleri kurtarmak için yapılan bir girişimden ibaret olduğunu ve Netanyahu hükümetinin çekilme gibi siyasi konularda taviz vermediği sürece, Washington veya İsrail'in iddia ettiği gibi anlaşmanın yakın zamanda imzalanmayacağını belirtti.

Cuma günü ABD ziyaretinden dönmeden önce, ABD Başkanı Donald Trump ile bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Birkaç gün içinde (anlaşmayı) tamamlayabileceğimizi umuyorum” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Beyaz Saray'da Netanyahu ile iki kez görüşen Trump, yakın zamanda ateşkes sağlanacağına dair açıklamalarını yineledi ve bu haftayı (yani birkaç gün sonra) olası bir tarih olarak belirledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da perşembe günü yaptığı açıklamada, anlaşmaya varılması konusunda ‘büyük umutları’ olduğunu söyledi.

dfgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye’ye düzenlediği hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (AFP)

Ancak sahada durum bu umutların aksine gelişiyor. Gazze Sivil Savunma Sözcüsü Mahmud Basal yaptığı açıklamada cumartesi günü 20'den fazla Filistinlinin öldüğünü ve İsrail ordusunun son 48 saat içinde Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşık 250 terörist hedefi vurduğunu’ söyledi.

Hamas, İsrail ordusuna karşı operasyonlarını sürdürürken, İsrail ordusu cuma günü, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus kentinde çıkan çatışmalarda Golani Tugayı'na bağlı keşif biriminden bir subayın öldürüldüğünü, ayrıca Gazze'nin kuzeyinde çıkan çatışmada iki askerin yaralandığını açıkladı. Bu açıklamadan iki gün önce Gazze'nin güneyinde kaçırılmak üzere olan bir İsrail askerinin öldürüldüğü bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler (BM), cumartesi günü yaptığı ortak açıklamada, Gazze'deki yakıt kıtlığının kritik seviyelere ulaştığı konusunda uyarıda bulundu. BM’nin aralarında İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) da bulunduğu yedi ayrı kuruluşu tarafından yapılan ortak açıklamada, “Yakıt, Gazze'de hayatta kalmanın bel kemiğidir” denildi.

Bu olumsuz gelişmeler devam ederken Reha Ahmed Hasan, Trump'ın dün değil, bugün bir anlaşma sağlayabileceğini düşünüyor. Hasan’a göre ABD'nin tutumu, İsrail'e baskı uygulayarak bir anlaşma sağlamaya ve Gazze'yi yerinden etme ve yok etme planlarından vazgeçmeye yönelik gerçek bir adım atarak tüm bu sorunları sona erdirebilir.

Bu görüşe katılan Nizar Nazzal da Washington'ın, Nobel Barış Ödülü almayı uman Trump'ın çabalarının başarısız olmaması için müdahale edeceğini ve Netanyahu'yu daha geniş çaplı yayılma haritasını kabul etmeye zorlayacağını (bu cümle tuhaf geldi ama böyle yazıyordu) vurguladı. Ateşkes yapılmaması halinde İsrail Başbakanı’nın popülaritesinin daha da zarar göreceği ve İran'a karşı savaşından elde ettiği son siyasi kazanımlarını kaybedebileceği uyarısında bulunan Nazzal, bu nedenle Netanyahu'nun çıkarlarına en uygun olanın anlaşmayı geçici olarak kabul etmek olduğunu belirtti.