İsrail’de ‘Karşıtlar Koalisyonu’ ve Filistin tepkisi

Koalisyon, Netanyahu'yu görevden uzaklaştırma amacıyla çeşitli yönelimlerden bir dizi İsrail partisini içeriyor

Netanyahu’yu görevden uzaklaştırmak İsrail’deki pek çok partinin hedefi (AFP)
Netanyahu’yu görevden uzaklaştırmak İsrail’deki pek çok partinin hedefi (AFP)
TT

İsrail’de ‘Karşıtlar Koalisyonu’ ve Filistin tepkisi

Netanyahu’yu görevden uzaklaştırmak İsrail’deki pek çok partinin hedefi (AFP)
Netanyahu’yu görevden uzaklaştırmak İsrail’deki pek çok partinin hedefi (AFP)

Nebil Fehmi (Mısır eski Dışişleri Bakanı)
Binyamin Netanyahu, 1996 – 1999 yılları arasındaki döneme ek olarak, 2009'dan bu yana kesintisiz İsrail başbakanı olarak görev yaptı ve bu pozisyonda en uzun süre görev yapan İsrailli politikacı oldu. Hatta kendisini bu makamdan uzaklaştırmak için ardı ardına 4 seçim yapılması, Yamina ve Yeni Umut partilerinin temsil ettiği aşırı sağ, İşçi, Meretz partilerinin temsil ettiği sol, Yeş Atid, İsrail Evimiz partileri ve Mavi-Beyaz İttifakı’nın temsil ettiği merkez ile Birleşik Arap Listesi Raam arasında bir koalisyona varılması gerekti. Ne var ki bu koalisyon, kendisini sadece tek bir hedefin, Netanyahu’nun başbakanlık dönemini sona erdirmenin bir araya getirdiği bir karşıtlıklar ve tarihsel çekişmeler koalisyonu.
Netanyahu'nun bu gelişmelere tepkisi, dostu Trump'ın tepkisine benziyor; koalisyonun yasallığını ve seçimlerin meşruiyetini sorgulamak. Gelgelelim, koalisyonun gayesinin İsrail seçmenin oy verdiği bir siyasi akımın programını uygulamak olmadığı konusunda haklı olabilir. Ne var ki İsrail’deki siyasi bölünme nedeniyle yaygın ve geniş çaplı bir desteğe sahip bir siyasi program da bulunmuyor. Bu bölünme nedeniyle İsrail’de her zaman koalisyon hükümetleri kuruluyor, çünkü hükümeti kurmanın şartı olan Knesset’te salt çoğunluğu temsil eden 61 oyu almak ancak ittifaklarla mümkün. Koalisyon üyeleri, Netanyahu'yu uzaklaştırmak için pozisyonlarını geçici olarak uyarladılar. Netanyahu’nun bir Arap partisiyle koalisyon içinde olmaktan mahcup sağcı bir milletvekilini yanına çekmesini, hatta Arap partisini yerel idarelere mali destek teşviki ile tarafına çekmesini engellemek için mümkün olduğu kadar bu pozisyonda kalacaklar.
Koalisyon ortaklarının programları birbiriyle epey çelişiyor; sağın bazı üyeleri, ruhsatsız Arap binalarının yıkılmasını destekleyen Comenetz Yasasının dondurulmasına itiraz ediyor.  Negev'deki (Nakab) binaların yıkımının geçici olarak durdurulmasına ve Arap sosyal programlarına mali desteğin artırılmasına karşı çıkıyor. Sağ ve sol arasında İsrail sosyal yasaları ve dini kurumların rolü konusunda da bir görüş ayrılığı var. Yine sağa göre Batı Şeria, sola göre de Negev'deki altyapı harcamaları daha öncelikli.
Arapları en çok ilgilendiren konulardan biri ise, koalisyon üyelerinin Arap-İsrail çatışmasıyla bağlantılı konulardaki tutumları. Meretz Partisi ve onunla birlikte İşçi Partisi, İsrail’e komşu bir Filistin devleti kurulmasını destekliyor. Öte yandan, Naftali Bennett’in lideri olduğu sağcı parti buna kesinlikle karşı çıkıyor ve İsrailli yerleşimcilerin pek çok pozisyonunu ve politikasını benimsiyor. Hatta Bennett 2016’da Donald Trump’ın seçilmesinin ardından “Filistin devleti çağı sona erdi” şeklinde dikkat çekici bir açıklamada bulunmuştu.
Buradan koalisyonun aşırı sağ ile solu istisnai ve taktiksel olarak bir araya getirdiği sonucuna varılıyor. Küçük partilerin konumlarının ve çıkarlarının etkilerine alışmış, onlara seçim ve  siyasal ağırlıklarının çok ötesinde siyasi ağırlık veren bir ülke ve siyasi sistemde bile bu gerçekten eşsiz bir koalisyon.
Bu koalisyonun kısa vadede herhangi bir stratejik karar almayı başarmasını uzak bir ihtimal olarak görüyorum. Çünkü ister İsrail siyasi sisteminin yeniden yapılandırılmasıyla, isterse Filistinliler ve işgal altındaki Arap topraklarıyla bağlantılı olsun, böyle bir karar çöküşüne yol açacaktır. Koalisyonun bir uzlaşı, soluklanmak ve siyasi kartları yeniden karmak için bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Koalisyon ortaklarını birleştiren ve kısa vadede iş birliği yapmalarını sağlayacak olan faktör; Netanyahu'nun büyük bir siyasi itici güç olarak geri dönme şansını ortadan kaldırmaya yönelik çıkarlarıdır. Zira Netanyahu’nun dönüşü, uzun vadede sağcı akımın kontrolünü ele geçirmeyi uman Bennett'in hırsları önünde bir engel. İsrail solu da, ihtişamını geri kazanmasını engellediği için kurnaz siyasetçi Netanyahu'yu dizginlemeye çalışıyor. Siyasi vizyon farklılığı nedeniyle koalisyonun uzun süre dayanacağını ya da ortaklarının öncelikleri çeliştiği için çok şey başaracağını tasavvur etmek zor olsa da, kısa sürede çökeceğini de düşünmüyorum. Bilhassa Bibi’nin geleceğinin siyasi arenada lider konuma dönüşü içermediği açık ve net bir şekilde kesinleşene kadar çökeceğini sanmıyorum. Aynı zamanda, ortaklarının çelişen ve çatışan siyasi konumları nedeniyle ittifakın tam 4 yıl sürmesini beklemek de yanlış.
Koalisyonun siyasi düzeydeki ilk adımı, iki ülke arasındaki siyasi pusulayı gerek hükümetler gerekse Amerikan Yahudileri düzeyinde normal konumuna geri döndürmek için ABD'ye yönelik olacak. İran ile nükleer anlaşmanın sürdürülmesi konusunda Biden yönetimiyle açık bir çatışmadan kaçınılacak. İsrail'in tutumu, yüksek sesli muhalefetten, İran'ın nükleer anlaşmaya varıldıktan sonra yükümlülüklerini herhangi bir şekilde ihlal etmesinin olası risklerini üstlenmek için pazarlık yapma, güvenceler, ek askeri ve maddi destek talep etmeye dönüşecek.
Filistin-İsrail hattında, Bennett'in destekçilerine taleplerinden vazgeçmediğini kanıtlaması için, işgal altındaki topraklarda daha yavaş oranlarda da olsa İsrail yerleşim yerlerinin inşasının devam edeceğini tahmin ediyorum. Elbette koalisyon ortağı siyasi sol akım ile Başkan Biden'ın destekçileri arasında ağırlıklı olan Demokrat Parti içindeki sol kanadı tahrik edip kızdırmamak için bu konuda siyasi yaygara koparılmaktan kaçınılacak. İsrail'in yerleşim yerleri inşaatının genişleme hızını kontrol etmesi ve ABD’nin önceliği olan İran nükleer anlaşmasını canlandırmaya itiraz etmemesi karşılığında, koalisyonun dağılmasına yol açabilecek çelişkileri kaşımamak için ABD'nin de Filistin-İsrail barışını hızlandırmaktan kaçınmasının uzak bir ihtimal olmadığını düşünüyorum.
Yakın gelecekte İsrail-Filistin barış müzakerelerinde de gerçek bir hareketlenmeye tanık olmayacağız. İsrail ve ABD’nin çabalarının, büyük ihtimalle bir yandan İsrailliler ile Filistinliler arasındaki ateşkesi istikrarlaştırmaya, diğer yandan Filistin tarafına insani amaçlarla yardım sağlamaya yönelik olacağına inanıyorum. Kısa vadede kendisine ulaşmak için gerçek bir çaba göstermeden iki devletli çözüm ilkesini, bu konuda gerçek bir baskı uygulamadan herhangi bir Arap-İsrail barışından duyulacak memnuniyeti vurgulayacağını düşünüyorum. Yukarıda belirtilen hususlara dayanarak ve siyasi durgunluktan, haklarının erozyona uğramasından kaçınmak için Filistin tarafına geçici olarak şu hedeflere odaklanmasını öneriyorum:
-Gelecekteki İsrail koalisyonlarını veya seçimlerini daha iyi etkilemek için İsrail arenasındaki sol ve merkezci akımla doğrudan ve Arap İsrailliler aracılığıyla etkileşim kurmak.
-İsrail'in işgalci bir güç olarak görevlerine saygı göstermemesini ve İsrail Araplarına karşı ırkçı muamelesini gündeme getirmek. İşgalin bir zorla ilhak biçimi olduğu tespitinde bulunan İrlanda parlamentosunun kararına benzer kararlar için sivil toplum ve uluslararası insan hakları savunucularıyla birlikte yürüttüğü çabalarını canlandırmak.
-Açık ve dürüst olmak, Filistin siyasi denklemini herkes için kapsamlı, dayanak noktasını İsrail ulusal kimliğinin oluşturduğu bir denklem olacak şekilde sıfırlamak. Mısır'ın farklı eğilimlerden Filistinlilerle görüşmesi bunun için elverişli bir fırsat, ancak Filistinliler arasında da samimi duruşlara ihtiyacı var.
-En azından İsveç gibi Filistin devletini tanıyan ülkelerin sayısını artırmak için uluslararası bir çaba harcamak.
-Filistin tarafının, yukarıda belirtilen hedeflere ulaşmak için 2002 Arap Barış Girişimini temel alan özel ve ayrıntılı bir Arap eylem planı ortaya koyması. Bu eylem planının, varsa uzlaşıya yatırım yapma, uygulama, değerlendirme veya zamanlamada herhangi bir uyumsuzluğu (zira bizi birleştirenler, ayıranlardan çok daha fazla) iyi yönetmek amacıyla yan yollara girmekten kaçınması.
*Bu makale Şarku'l Avsat Türkçe tarafından Independent Arabia'dan tercüme edilmiştir.



Trump’ın Çin drone’u yasağı ABD’lileri kızdırdı: İşimizi kaybedeceğiz

ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin Komünist Partisi özel komitesi de drone yasağı kararına destek verdiğini duyurdu (Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin Komünist Partisi özel komitesi de drone yasağı kararına destek verdiğini duyurdu (Reuters)
TT

Trump’ın Çin drone’u yasağı ABD’lileri kızdırdı: İşimizi kaybedeceğiz

ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin Komünist Partisi özel komitesi de drone yasağı kararına destek verdiğini duyurdu (Reuters)
ABD Temsilciler Meclisi'nin Çin Komünist Partisi özel komitesi de drone yasağı kararına destek verdiğini duyurdu (Reuters)

ABD'nin Çin malı drone'ları yasaklaması, bu cihazları ticari amaçlı kullanan Amerikalıları kızdırdı.

ABD Federal İletişim Komisyonu’nun (FCC) dün açıkladığı kararla yabancı üretim insansız hava araçlarının (İHA) ülkede satışı yasaklandı.

Ayrıca Çinli drone devi SZ DJI Technology ve Autel Robotics'in tüm iletişim ve video gözetim ekipmanları da yasak kapsamına alındı.

Bu kararla şirketlerin, iştiraklerinin ve ortaklarının ABD'de yeni drone ekipmanı ithal etmesi veya bunları satması yasaklanmış oldu.

Çin yapımı İHA’ların yasaklanması yönündeki çabalar 2017’de başlamıştı. Amerikan ordusu, siber güvenlik endişeleri nedeniyle askerlere DJI’nın drone’larını kullanmama emri vermişti.

Washington yönetimi, DJI drone’larının Çin yönetimi adına veri topladığını öne sürerken Pekin yönetimiyse iddiaları reddediyor.

ABD, DJI’yı “Çin askeri şirketi” diye de nitelemişti. Firma ise bu kategorilendirmenin iptali için açtığı davayı kaybetmişti.

DJI, ABD devletinin yürüteceği bağımsız incelemelere açık olduklarını, internet bağlantısı olmadan kullanılabilen drone’larla toplanan verilerin yerel merkezlerde depolandığını savunmuştu.

Çinli drone devi, kararın ardından yaptığı açıklamada öne sürülen güvenlik endişelerinin asılsız olduğunu iddia etti.

Diğer yandan yasak, sözkonusu İHA’ları ticari amaçlarla kullanan kişilerin tepkisini çekti. Wall Street Journal’ın aktardığına göre DJI üretimi drone’lar, ABD'deki ticari, hobi amaçlı ve yerel yönetimlerin kullandığı İHA’ların yaklaşık yüzde 70 ila 90’ını oluşturuyor.

Birçok drone kullanıcısının DJI parçalarını stoklamaya başladığı belirtiliyor. Ayrıca geçimlerini drone’lardan sağlayan kişilerin kararın iptali için Beyaz Saray ve ABD Kongresi’ne talepte bulunduğu aktarılıyor.

Drone ve uçak eğitimleri veren Pilot Institute'un kurucu ortağı Greg Reverdiau, DJI yasağıyla ilgili 8 bin kişinin katıldığı bir anket düzenlediklerini söylüyor.

Katılımcıların yüzde 43’ü yasağın şirketleri üzerinde "son derece olumsuz" veya "işlerini sona erdirebilecek bir etki" yaratacağını söylüyor. Yaklaşık yüzde 58’iyse DJI drone’ları olmadan sadece iki yıl veya daha kısa süre işlerini sürdürebileceklerini belirtiyor.

Reverdiau, Donald Trump yönetiminin yasağını eleştirerek şunları söylüyor:

İnsanlar DJI drone'larını Çin malı olduğu için satın almıyor. Bunları piyasada erişilebilir, yüksek kapasiteli ve uygun fiyatlı oldukları için tercih ediyorlar.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, Newsweek


Japonya, vatandaşlık alma kurallarını zorlaştırıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Japonya, vatandaşlık alma kurallarını zorlaştırıyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yabancılara yönelik daha sıkı denetim için kapsamlı bir siyasi hamlenin parçası olarak Japonya, vatandaşlık almak için gereken ikamet süresini 10 yıla çıkarıyor ve dil şartı ekliyor.

Gelecek yılın hemen başlarında yürürlüğe girebilecek olan göçmenlik kurallarındaki bu revizyon, iktidar koalisyonundaki Nippon Ishin partisinin mevcut standartları çok gevşek bulması ve Başbakan Sanae Takaiçi'nin resmi bir inceleme emri vermesi üzerine geliyor.

Japonya'nın Mainichi gazetesi'nin haberine göre, Takaiçi'nin Liberal Demokrat Parti'sinin 4 Aralık'taki toplantısında özetlenen öneride görüldüğü üzere, vatandaşlığın onaylanması sadece ikamet süresine değil, aynı zamanda "iyi hal" ve başvuranın kişisel veya eş geliri ya da becerileri yoluyla istikrarlı bir geçim sağlama kabiliyetine de bağlı olacak. Ayrıca yetkililere nihai kararı vermede geniş bir takdir yetkisi bırakılacak.

Nippon Ishin, 17 Eylül'de Adalet Bakanlığı'na, yabancı uyruklu sakinlerin sayısını sınırlayacak ve yurttaşlığa kabul edilmiş kişilerin vatandaşlıklarının iptal edilebileceği koşulları belirleyecek daha sert önlemler alınması yönünde bir öneri sunmuştu.

Radikal sağcı Sanseito partisiyse daha da ileri giderek, hükümeti yabancıları etnik Japon nüfusunun önüne koymakla suçlarken, kendi iktidarında Japon vatandaşlığına kabul edilmiş kişilerin (kikajin) yasama meclisi adaylığına engel olacağını açıklamıştı.

Hükümet, önerilen kurallara istisnalar getirmeyi planlıyor; bu sayede, Japonya'da birkaç yıldır müsabakalara çıkan sporcular gibi bazı başvuru sahipleri, 10 yıllık ikamet şartını karşılamasalar bile vatandaşlık alabilecek.

Adalet Bakanlığı verilerine göre Japon hükümeti 2024'te 12 bin 248 vatandaşlık başvurusu aldı ve bunların 8 bin 863'ü yıl içinde onaylandı.

Yerel medyaya göre hükümet ayrıca kalıcı ikamet başvurusunda bulunanlar için Japonca dil yeterliliğini ve yurttaşlık eğitimini zorunlu hale getirmeyi de düşünüyor.

Görsel kaldırıldı.
Sanae Takaiçi'nin koalisyon ortağı, Japonya'daki yabancı sakin sayısına sınırlama getirmek istiyor (Reuters)

Önerilen kuralların ülkede yoğun bir çevrimiçi tartışmaya yol açtığı bildiriliyor.

Destekçiler bunları uzun süreli ikamet edenler için makul bulurken, eleştirmenler Takaiçi'nin muhafazakar hükümetinin, Japonya'nın ciddi işgücü sıkıntısıyla karşı karşıya olduğu bir dönemde göçmenliğe yeni engeller yarattığını savunuyor.

The Asahi Shimbun, hükümet kaynaklarına atıfta bulunarak, planın yabancı sakinleri "temel toplumsal bilgi, özellikle dil becerileri"yle donatmayı amaçladığını bildirdi.

Gazeteye göre önerilen ve şimdilik "sosyal içerme programı" diye adlandırılan plan, yabancılarla yerel topluluklar arasındaki yanlış anlamaları ve sürtüşmeleri azaltıp "artan yabancı düşmanlığını dizginlemeyi" amaçlıyor.

Girişim, yerel okullara kaydolmadan önce Japonca yeterliliği sınırlı olan çocuklar için destek önlemlerini içerecek.

2015'te Japonya'da yaklaşık 2,23 milyon yabancı sakin vardı. Haziran 2025 itibarıyla bu sayı yaklaşık 3,95 milyona ulaştı, yani yabancılar nüfusun yaklaşık yüzde 3'ünü oluşturuyor. Bu yabancıların yaklaşık 930 bini ülkede kalıcı ikamet sahibi oldu.

Independent Türkçe 


Ukrayna savaşı, Finlandiya'nın rengeyiklerini nasıl etkiledi?

Finlandiya'nın en kuzeyindeki Laponya bölgesi, turistlere "Noel Baba'nın resmi evi" diye pazarlanıyor (AFP)
Finlandiya'nın en kuzeyindeki Laponya bölgesi, turistlere "Noel Baba'nın resmi evi" diye pazarlanıyor (AFP)
TT

Ukrayna savaşı, Finlandiya'nın rengeyiklerini nasıl etkiledi?

Finlandiya'nın en kuzeyindeki Laponya bölgesi, turistlere "Noel Baba'nın resmi evi" diye pazarlanıyor (AFP)
Finlandiya'nın en kuzeyindeki Laponya bölgesi, turistlere "Noel Baba'nın resmi evi" diye pazarlanıyor (AFP)

Ukrayna savaşı, Avrupa'daki pek çok ülkeyi olası bir çatışma ihtimali nedeniyle tedirgin ederken kıtanın kuzeyinde bambaşka bir sorun yaşanıyor.

Finlandiya'daki rengeyiklerinin ölüm oranındaki artışta Rusya'nın açtığı savaşın etkili olduğu öne sürülüyor.

Ülkenin kuzeyindeki Kuusamo'da 400 yılı aşkın süredir bu boynuzlu hayvanları yetiştiren bir aileye mensup olan Juha Kujala, son zamanlarda neredeyse her gün bir rengeyiği ölüsü gördüğünü söylüyor. 

Rusya sınırlarına 40 kilometre mesafedeki çiftliğinde turistleri ağırlayan Kujala, bu durumdan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i sorumlu tutuyor:

Ukrayna savaşından sonra durum daha kötüleşti. Kurtlar Rus tarafından geliyor. Ukrayna'da insan avladıkları için orada kurt avlayacak kimse kalmadı. Gerçekten çok çok üzücü. Kurtlar durmaksızın öldürüyor. Sayıları o kadar fazla ki buradaki tüm sistemi tehdit ediyorlar. Bir şeyler yapmazsak birkaç yıla burada rengeyiği kalmaz. Bu çok üzücü çünkü rengeyiği yetiştiriciliği, Finlandiya tarihinin en eski geçim kaynaklarından biri.

Rusya'dan gelen kurtların rengeyiklerini öldürdüğünü öne süren tek kişi Kujala değil.

Bölgede şu teori yaygın şekilde dile getiriliyor: Finlandiya yakınlarındaki Rus topraklarında yaşayan avcılar Ukrayna savaşına katıldığı için kurtlarla birlikte ayılar, vaşaklar ve kutup porsuklarının da sayısı dizginlenmiyor ve bu hayvanlar Finlandiya'daki rengeyiklerini öldürüyor.

Rus medyasındaysa odunculuk endüstrisinin doğal dengeyi bozduğuna yönelik haberler var. 

Resmi rakamlara göre bir yıl içinde Finlandiya'daki kurt sayısı 295'ten 430'a çıktı. 

Bu yıl kurtlar tarafından öldürülen rengeyiği sayısında geçen seneye göre yüzde 70'lik bir artış yaşandığı ve 1950 civarında hayvanın yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. 

Ukrayna savaşının Moskova'ya yönelik tepkileri artırdığı ülkede ortaya çıkan "Rus kurtları" fikrini inceleyen bilim insanlarından Katja Holmala, "Bence bu gerçekçi bir teori olabilir" diyor.

Holmala, devlete bağlı Doğal Kaynaklar Enstitüsü'nde çalışan araştırma ekibinin, daha önce Finlandiya'daki kurtlarda görülmeyen DNA izlerini bulduğunu açıklıyor. 

Savaş öncesinde Rus devletinin avcılara kurt başına ödül verdiğini ancak son yıllarda komşu ülkede öldürülen kurt sayısının çok azaldığını sözlerine ekliyor. 

İstihbarat uzmanı John Helin de Finlandiya yakınlarındaki Rus topraklarındaki işsizliğin, o bölgelerdeki erkekleri orduya yazılmaya yönelttiğini söylüyor. 

Rengeyiklerini korumak isteyen Finlandiya devleti, nesli kritik tehlike altında görülen kurtların avlanmasına daha geniş çapta izin vermeye hazırlanıyor.

Doğal çevreyi koruma yanlılarıysa konuya dair endişelerini dile getiriyor. 

Kujala onlara tepkili:

Bu kişiler gelip burada bizim hayatımızı yaşasın da rengeyiklerini kaybettiğimizde çektiğimiz acıyı görsün.
 

Independent Türkçe, CNN, AFP