NATO, Rusya, Çin ve İran'ı uluslararası hukuka saygı göstermeye çağırdı

Biden: NATO üyelerini savunmak kutsal bir yükümlülüktür... Stoltenberg: Yeni bir soğuk savaş istemiyoruz

ABD Başkanı Biden (ortada) ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg (solda) (AP)
ABD Başkanı Biden (ortada) ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg (solda) (AP)
TT

NATO, Rusya, Çin ve İran'ı uluslararası hukuka saygı göstermeye çağırdı

ABD Başkanı Biden (ortada) ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg (solda) (AP)
ABD Başkanı Biden (ortada) ve NATO Genel Sekreteri Stoltenberg (solda) (AP)

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO) üye ülkeler dün (Pazartesi), ABD Başkanı Joe Biden'ın ittifakları canlandırmaya olan ilgisiyle Brüksel'de düzenlenen NATO Zirvesi’nde Rusya ve Çin'in dayattığı yeni zorluklara göğüs germek için güçlerini birleştirme kararı aldılar. NATO liderleri zirvenin sonunda, ‘hangi taraftan gelirse gelsin tüm tehditlere karşı’ ortak savunmalarını güçlendirme konusunda uzlaştılar.
Rusya, Çin ve İran'ın yarattığı artan tehdidi kınayan NATO üyesi ülkelerin liderleri, zirve sonunda yayınlanan nihai bildiride, Rusya'nın silahlarını ve askeri imkanlarını güçlendirilmesinin dünya düzeni için bir tehdit oluşturduğunu söylediler. Bildiride, “Moskova’yı uluslararası hukuka saygı göstermeye çağırıyoruz” ifadeleri yer aldı. Liderler, Çin'in hırsları ve ‘uluslararası sistemin temellerine meydan okuyan’ nükleer cephaneliğinin gelişimi hakkındaki ‘endişelerini’ de dile getirdiler. Bildiride, Rusya’nın uluslararası hukuka saygı duyduğunu, uluslararası yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirdiğini göstermediği sürece durumun normale dönemeyeceği açıkça belirtilirken İran'a tüm balistik füze geliştirme faaliyetlerini durdurması çağrısı yapıldı.

Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı
NATO liderleri, Afganistan'daki askeri misyonların bu yıl sona ermesinin ardından Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın faaliyet göstermeye devam edilmesi için finansman sağlayacaklarını açıkladılar. Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nın faal halde olmasının, Afganistan'ın geçiş sürecinde dünya ile kalıcı bir diplomatik bağ kurması ve uluslararası mevcudiyetinin devam etmesi için önemini vurguladılar. Bu arada zirveden yapılan açıklamaların, NATO'nun stratejisinin temelini oluşturduğunu belirtmekte fayda var.

NATO üyeleri
Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden dün NATO üyesi ülkelerin liderlerine Avrupa ülkelerini, Türkiye’yi ve Kanada’yı savunmanın ABD için ‘kutsal bir yükümlülük’ olduğunu söyleyerek selefi Donald Trump’ın askeri ittifaktan çekilme tehditlerinden net bir şekilde ayrıldığını ortaya koydu.
Hafta sonu İngiltere’de düzenlenen G7 Zirvesi’ne katıldıktan sonra Brüksel'e geçen Biden, Batılı müttefiklerini, ABD'nin Çin'in askeri yükselişini kontrol altına alma stratejisinin desteklenmesinin yanı sıra Rusya’nın düşmanca davranışları karşısında yeniden birleştirmeye çalıştı. Bir NATO üyesinin saldırıya uğraması halinde diğer üyelerin bir bütün olarak savunmaya geçmesini öngören beşinci maddeye de atıfta bulunan Biden, “Beşinci madde kutsal bir yükümlülüktür. Bütün Avrupa'nın, ABD'nin burada olduğunu bilmesini istiyorum. NATO bizim için çok önemli” şeklinde konuştu. ABD Başkanı, 1990'ların ortalarından bu yana iki ülkeyi liberal demokrasiler katına getirme çabalarına işaret ederek, ne Rusya'nın ne de Çin'in kendilerinden beklenen şekilde davrandıklarını vurguladı.
NATO liderleri, Rusya'nın son zamanlarda Ukrayna yakınlarına yaptığı askeri yığınaktan ve Moskova'nın reddetmesine rağmen Batılı ülkelere yönelik zarar verici gizli siber saldırılardan duydukları endişeyi dile getirirken ABD Başkanı Biden, müttefikler arasında ‘daha fazla koordinasyon olması gerektiğini’ vurguladı.
ABD Başkanı Joe Biden, hafta sonu gerçekleşen G7 Zirvesi’ne katılmak üzere İngiltere'ye gelişiyle başlayan ardından dün (Pazartesi) Brüksel'de NATO Zirvesi devam eden ve bugün (Salı) Avrupa Birliği (AB) kurumlarının başkanlarıyla bir araya geleceği Avrupa gezisi, yarın (Çarşamba) Cenevre’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştireceği görüşmeyle sona erecek.

NATO Genel Sekreteri: NATO yeni bir Soğuk Savaş istemiyor
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise zirve öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Moskova’ya önemli bir mesaj göndereceğiz: Birliğimizi koruyoruz. Rusya bizi bölemeyecek” dedi.
Stoltenberg sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çin'in gücünde önemli bir artış olduğunu görüyoruz. Nükleere ve gelişmiş silahlara yatırım yapıyor. Çin Denizi'nde düşmanca davranışlarda bulunuyor. Ayrıca Hong Kong'daki baskısı ve Çin halkını izlemek için yüz tanıma teknolojisinin kullanması, bizimle aynı değerlerimizi paylaşmadığını gösteriyor.”
Çin’in artık tehdit oluşturmayan bir ticaret ortağı olarak görülmediğini vurgulayan Stoltenberg, “Çin bize yaklaşıyor. Onları siber uzayda görüyoruz, Çin’i Afrika’da görüyoruz, ancak Çin’in kritik altyapımıza büyük yatırım yaptığını da görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Stoltenberg ayrıca, Baltık ülkelerinden Afrika'ya kadar Çin’in artan askeri varlığının NATO'nun hazır olması gerektiği anlamına geldiğini kaydetti.
NATO Genel Sekreteri düzenlediği basın toplantısında, “Yeni bir soğuk savaşa girmeyeceğiz. Çin dostumuz değil, ama düşmanımız da değil. Müttefikler olarak Çin'in yükselişinin güvenliğimize getirdiği zorluklarla birlikte mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.
Stoltenberg zirveden önce Almanya merkezli Die Welt gazetesine verdiği röportajda, “Rusya ve Çin'in son zamanlarda siyasi ve askeri alanda giderek daha fazla iş birliği yaptığını görüyoruz. Bu, NATO için yeni bir boyut ve ciddi bir meydan okumadır” yorumunda bulundu. Fransız Haber Ajansı’na (AFP) verdiği demeçte ise Stoltenberg, meselenin NATO'yu Asya'ya taşımakla ilgili olmadığını, daha ziyade Çin'in kendilerie yaklaştığını ve stratejik altyapıyı kontrol etmeye çalıştığını söyledi. Stoltenberg, “İttifak, daha sık istişarede bulunmalı ve yatırımlarını artırmalı” diye konuştu.

NATO uzayda askeri olarak karşılık vermeye hazır
Diğer yandan NATO, uzayda veya uzaydan saldırıya uğraması halinde askeri olarak karşılık vermeye hazır olduğunu açıkladı. NATO liderleri, uzaya, uzayda veya uzaydan yapılan saldırıları, modern toplumların refahını, güvenliğini ve istikrarını tehdit edebilecek, ittifakın güvenliğine açık bir meydan okuma olarak gördüklerini söylediler. Nihai bildiride, bu tür saldırıların, ittifakın toplu savunma maddesi olan beşinci maddesinin uygulanmasını hızlandırabileceği vurgulandı.
ABD’nin Moskova ile nükleer güçler konusunda imzaladığı çeşitli anlaşmalardan çekilmesinden sonra Avrupa daha savunmasız hale gelirken eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupalılara olan güvensizliği Eski Kıta'ya zarar verdi. Ayrıca Türkiye'ye yükümlülüklerini hatırlatmayı reddetmesi, AB ile olan gerilimi artırdı.
Buna karşın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron zirve öncesi yaptığı açıklamada, ‘NATO’nun beyin ölümünün gerçekleştiği’ şeklindeki ifadelerini bir kez daha yineledi. Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre Avrupalılar bu duruma hazır olduklarını söylüyorlar, fakat toplu savunmaya olan katkılarının ‘tam olarak tanınmasını’ ve silah kontrolü müzakerelerinde ortak olmayı istiyorlar.
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Fransız parlamenteri Arnaud Danjean ise Biden'ın Avrupa'da bir savunma yapısı geliştirmeye açık olduğunu göstereceğine inandığını belirterek, “Ama bu karşılıksız olmayacak. Amerikalılar, Asya ve Pasifik'teki önceliklerini ayarlamak için Avrupalılardan daha fazla talepte bulunacak. Halen Avrupalıları güvenilir olarak sınıflandırması gerekiyor” yorumunda bulundu. Avrupa’daki 21 ülke NATO üyesi, ancak sadece sekizi gayri safi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) yüzde 2'sini askeri harcamalara ayırmayı sürdürüyorlar. Almanya, İtalya ve İspanya dışında Fransa da bu sekiz ülkeden biri. Bu arada Almanya, Stoltenberg'in ittifaka ‘daha fazla ve daha iyi bir harcama’ için ortak bir mekanizma kurulması önerisini memnuniyetle karşılarken Fransa bu öneriyi reddetti. NATO içinde bir takım kararların alınması için fikir birliğine varılması gerekiyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
TT

İsrail: Bütçe, Batı Şeria’daki yerleşimleri destekleyecek şekilde onaylandı

Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)
Batı Şeria'nın Kalkilya kasabasında düzenlenen operasyon sırasında İsrail askerleri, 4 Aralık 2025 (DPA)

İsrail’de Maliye ve Savunma bakanları, 2026 genel bütçesi hazırlıkları kapsamında Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin 144 milyar şekelden 112 milyar şekele düşürülmesi konusunda anlaşmaya vardı. Buna rağmen yeni bütçe, 2025 yılına kıyasla yaklaşık 20 milyar şekellik bir artış gösterdi. Artışın büyük bölümünün, Batı Şeria’daki yerleşim projelerini desteklemeye yönlendirileceği belirtildi.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Savunma Bakanı Yisrael Katz arasında uzun bir toplantı gerçekleştirildi. Katz’ın, bütçeyi İsrail ordusu komutanlığıyla koordineli şekilde hazırladığı ve ordunun 7 Ekim 2023’ten bu yana karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditleri nedeniyle acil bir bütçe artışına ihtiyaç duyulduğunu vurguladığı bildirildi.

ty
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, zorluklarla başa çıkmak için bakanlığının bütçesinde artış talep etti. (DPA)

Bugün öğle saatlerinde İsrail hükümeti, 2026 yılına ilişkin 662 milyar şekellik yeni bütçeyi ezici çoğunlukla onayladı. Buna göre bütçe açığı, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,9’u olarak belirlendi. Bütçe, nihai onay için ilerleyen dönemde Knesset Genel Kurulu’na sunulacak.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığına göre, Savunma Bakanlığı’nın talep ettiği ödeneğin düşürülmesi, kamu hazinesi açısından bir kazanım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçenin yine de yaklaşık 20 milyar şekel artırılması, hazırlanan bütçedeki açığın ek yüzde 1 artmasına yol açarak toplamda yaklaşık yüzde 4’e ulaşmasına neden olacak.

Savunma Bakanı Yisrael Katz, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile yapılan anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada, üzerinde uzlaşılan bütçenin gelecek yıl ortalamasında yaklaşık 40 bin yedek askerin göreve çağrılmasını temel aldığını söyledi. Katz, bu adımın, çok cepheli savaş koşullarında yedek askerlerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçladığını belirtti.

İsrail ordusu ise bütçe hazırlıkları sırasında 60 bin yedek askerin göreve çağrılması yönünde talepte bulunmuştu.

Gazetenin aktardığına göre taraflar ayrıca, Batı Şeria’daki güvenliği artırmayı hedefleyen toplam 725 milyon şekellik bir bütçe paketinde uzlaştı. Üç yıla yayılan bu paketin; ulaşım yollarının korunması, yeni yolların yapımı, bölgede askeri üslerin inşası ve Ürdün sınır hattındaki projeleri kapsadığı bildirildi. Bu durum, özellikle doğu sınırı boyunca Batı Şeria’daki asker sayısının azaltılmasına yönelik örtülü bir mutabakat olduğu yorumlarına yol açıyor. Aynı zamanda, yeni yerleşim birimlerinin inşası, mevcutların güçlendirilmesi ve bu yerleşimlere hizmet edecek yolların açılması için çok daha fazla kaynağın ayrıldığı belirtiliyor.

xsdfrg
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Savunma Bakanlığı'na bütçenin azaltılması sürecindeki iş birliğinden dolayı teşekkür etti. (Reuters)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, Knesset’te yakında oylamaya sunulması beklenen askerlik yasasının, 2026 yılına kadar bütçeye milyarlarca şekellik ek yük getireceğini yazdı. Gazeteye göre, Haredi gençlerin askerlikten muaf tutulması, yedek askerler üzerindeki yükü ve Savunma Bakanlığı bütçesini daha da artıracak.

Haberde, düzenli birliklerin faaliyet maliyetlerinin yedek birliklerin maliyetinin yarısından fazla olduğu vurgulandı. Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın bu açığı kapatma yöntemi olarak zorunlu askerlik süresini üç yıla uzatmayı planladığı, Knesset’in ise Haredi gençleri zorunlu askerlikten muaf tutacak yasa tasarısını onaylayacağı belirtildi.

Gazete, düzenli birlikler ile yedek birlikler arasındaki maliyet farkının çok büyük olduğunu, bazı hesaplamalara göre farkın yaklaşık yüzde 50 civarında bulunduğunu aktardı. Hesaplamalara göre bir yedek asker İsrail’e aylık 48 bin şekel maliyet getirirken, zorunlu hizmetteki bir düzenli askerin maliyeti bunun ortalama yarısı kadar. Ayrıca Maliye Bakanlığı’nın hesaplamalarına göre, herhangi bir zamanda 60 bin yedek askerin maliyeti, savaş dönemi dışındaki yıllara göre çok daha yüksek olacak; 2026 yılı için yaklaşık 13-14 milyar şekel civarında öngörülüyor.

fth
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Smotrich, büyümeyi yeniden canlandıracağını, İsraillilere ekonomik faydalar sağlayacağını ve genel bütçe içinde vergi indirimi yapılmasına olanak tanıyacağını düşünerek, bütçesini azaltma konusunda iş birliği yaptığı için İsrail Savunma Bakanlığı'na teşekkür etti.

İsrail hükümeti dün sabah, 2026 yılında İsrail ekonomisinin gidişatını belirleyecek olan bütçenin onaylanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenledi; Smotrich, geçirmeyi hedeflediği birçok reformu sundu.

Smotrich, yıllık bütçe açığının yüzde 3,2 ile 3,6 arasında olacağını, Savunma Bakanlığı ile yapılan anlaşma sonrasında ise yüzde 4'e ulaşacağını bildirerek İsrail hükümeti bakanlarını şaşırttı.

Gazze çevresindeki bazı yerleşim yerleri ve kasabaların belediye başkanları, 7 Ekim 2023'teki saldırının ardından yeniden inşa için ayrılan bütçenin azaltılmasına karar verilmesi üzerine İsrail hükümeti binası önünde protesto düzenledi.


Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
TT

Rapor: Netanyahu'nun Roman Goffman'ı kurumun başına getirmesi Mossad'da ‘hayal kırıklığı’ yarattı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri sekreteri Roman Goffman ile istişarelerde bulunuyor. (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman’ı yeni Mossad başkanı olarak atama kararı, kurum içinde hayal kırıklığıyla karşılandı. Şarku’l Avsat’ın İsrail gazetesi Yediot Aharonot’tan aktardığına göre, mevcut ve eski yetkililer bu değerlendirmeyi yaparken, birçok isim seçimin ‘sürpriz olmadığını’ belirtti.

Yetkililer, Netanyahu’nun Mossad içinden desteklediği adayları geri planda bırakarak Goffman’ı tercih etmesinin, onun istihbarat deneyiminin yetersizliği ve görevi erken bırakma ihtimali konusunda endişe yarattığını bildirdi. Buna karşılık Netanyahu’ya yakın çevreler, Goffman’ın ‘sadakati, sağduyusu ve agresif düşünme tarzının’ göreve uygun olduğunu savunuyor.

Netanyahu’nun bu yılın başlarında Şin-Bet’in (Şabak) başına kurum dışından David Zini’yi getirmesinin ardından, üst düzey Mossad yetkilileri benzer bir yaklaşımın tekrarlanmasını bekliyordu. Yetkililere göre Netanyahu, kendisine agresif, sadık ve ideolojik olarak uyumlu gördüğü isimleri kurum dışından seçmeyi tercih ediyor.

Eleştirmenler, bu adımın Netanyahu’nun ‘elitler’ ve ‘derin devlet’ olarak nitelendirdiği kesimlere karşı yürüttüğü daha geniş mücadelenin bir yansıması olduğunu savunuyor. Destekçileri ise Goffman’ın ‘güvenilir, ketum ve sadık’ bir isim olduğunu belirtiyor.

Bazı kaynaklar, atama sürecine ilişkin olarak Goffman’ın karar alınmadan önce Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu ile gayriresmi bir ‘görüşmeye’ çıktığını iddia etti. Başbakanlık Ofisi ise bu iddiayı “tamamen asılsız” diyerek reddetti.

frgt
Soldan sağa: Savunma Bakanı Yisrael Katz, Netanyahu’nun askeri sekreteri Roman Goffman, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Netanyahu’nun Özel Kalem Müdürü Tzachi Braverman, Katar'daki saldırılar sırasında bir komuta merkezinde istişare ediyor. (Şin-Bet)

Bazı yetkililer, Goffman’ın akıcı Rusça konuşmasına karşın İngilizcesinin sınırlı olmasının, özellikle diplomatik temaslarda zorluk yaratabileceğini belirtiyor. Buna karşılık destekçileri, İngilizce hâkimiyetinin Mossad’ın temel görevleri açısından kritik bir gereklilik olmadığını savunuyor. Öte yandan, birçok üst düzey savunma yetkilisinin atamanın ardından kurum içinde bir istifa dalgası beklediği bildirildi.

Netanyahu’nun, görev süresi sona eren Mossad Başkanı David Barnea’nın önerdiği adayları göz ardı ederek, istihbarat çevrelerinde yükselmemiş olan Goffman’ı tercih ettiği belirtildi. Başbakan’ın kararını yakından takip eden kaynaklar, tercihin ‘sadakat’ ve ‘temkinli muhakeme’ ile şekillendiğini aktarırken, eski bir üst düzey savunma yetkilisi Goffman’ı ‘Netanyahu’ya son derece bağlı bir isim’ olarak tanımladı ve atamayı ‘şaşırtıcı’ olarak nitelendirdi.

Goffman’ın meslektaşları, onu ‘disiplinli bir subay’ olarak tanımlıyor; ayrıca tarih ve askeri strateji üzerine çokça okuduğu ifade ediliyor.

dfrgt
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Mossad Başkanı David Barnea Kudüs'te (DPA)

Askeri istihbaratta görev yapmış üst düzey bir yetkili, Goffman’ın ‘kurnaz ve cesur bir isim’ olduğunu söylemekle birlikte, bir Mossad başkanından beklenen operasyonel istihbarat geçmişine sahip olmadığını ifade etti.

Yetkili, “Sadece Rusça ve İbranice konuşuyor; İngilizce tek kelime bilmiyor. General rütbesini sadece bir yıl taşıdı ve bu büyüklükte bir kurumu hiç yönetmedi” dedi.

Buna karşılık, Netanyahu’ya yakın kaynaklar eleştirileri kesin bir dille reddederek Goffman’ın atanmasını ‘mükemmel bir tercih’ olarak nitelendirdi. Aynı kaynaklar, Goffman’ın Rusça bilgisi ve bölgesel hâkimiyetinin, Moskova’daki hassas görevlerde onu ‘eşsiz kıldığını’ savundu. Ayrıca askeri sekreter olarak Netanyahu’nun en yakın güvenlik danışmanı hâline geldiğini ve Hizbullah’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar ile bu yıl İran’a karşı yürütülen operasyonlar da dahil olmak üzere önemli gizli faaliyetlerde rol aldığını belirttiler.

Goffman’la yakın çalışan bazı yetkililer ise onu ‘agresif ve alışılmışın dışında düşünen biri’ olarak tanımlıyor. Goffman’ın söz konusu özelliklerinin Mossad için kritik değer taşıdığı düşünülüyor. Bir yetkili, “Başbakan’ın en güvendiği güvenlik yardımcısı oydu; ne Genelkurmay Başkanı ne de Savunma Bakanı, her şeyde Goffman vardı” dedi.

Goffman’ın İngilizce eksikliğini sorun görenler olsa da, destekçileri Mossad’ın ana ilgi sahalarının (İran, Suriye ve Lübnan) İngilizce gerektirmediğini, buna karşın Rusça bilgisinin Moskova’nın İran ve diğer düşman aktörlerle olan ilişkileri nedeniyle önemli bir avantaj sağladığını vurguluyor.

Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in bu hafta Goffman’la görüşerek kendisini tebrik ettiği ve ordu olarak görev değişiminde destek vereceklerini söylediği açıklandı. Mossad’ın görevden ayrılan başkanı David Barnea’nın da Goffman’la konuşup başarı dilediği belirtildi. Netanyahu ise birçok adayla görüştüğünü, Goffman’ı ‘olağanüstü mesleki yetenekleri’ nedeniyle seçtiğini söyledi. Başbakan ayrıca Goffman’ın, 7 Ekim 2023’te Hamas saldırısı sırasında evinden çıkarak çatışmaya katıldığını ve ağır yaralandığını hatırlatarak rolünü övdü.