Cezayir’deki yasama seçimlerine çekimserler damga vurdu

Analistler, çekimserlerin yüksek oranı nedeniyle ülkenin çıkmaza girebileceği görüşündeler.

Cezayir’de geçen cumartesi günü düzenlenen seçimlere katılım düşük oranda gerçekleşti. (Reuters)
Cezayir’de geçen cumartesi günü düzenlenen seçimlere katılım düşük oranda gerçekleşti. (Reuters)
TT

Cezayir’deki yasama seçimlerine çekimserler damga vurdu

Cezayir’de geçen cumartesi günü düzenlenen seçimlere katılım düşük oranda gerçekleşti. (Reuters)
Cezayir’de geçen cumartesi günü düzenlenen seçimlere katılım düşük oranda gerçekleşti. (Reuters)

Cezayir'de seçimlere katılımın oldukça düşük olmasının ülkeyi bölünmüş bir parlamento ile siyasi bir çıkmaza sürükleyeceği görüşü hakim. Analistler geçen cumartesi günü düzenlenen yasama seçimlerinin en büyük galibinin oylamaya damga vuran çekimserler olduğnu düşünüyor.
Akdeniz ve Arap ülkeleriyle ilgili siyasi araştırmalar yapan Fransız CERNAM enstitüsünden Hasni Abidi, Cezayir’deki seçimlere katılımın yüzde 30,2'yi geçmediğine dikkat çekti. Bu durumun çekimserleri ‘ülkenin lider siyasi partisi’ haline getirdiği değerlendirmesinde bulundu.
Seçim sonuçları halen kesinlik kazanmadı. İlk sonuçlara göre Şubat 2019'da doğan halk (Hirak) hareketinin protestolarının etkisiyle büyük şehirlerde seçmen sayısının daha düşük olduğu ve merkezi otoriteye karşı yürütülen isyan ile bilinen Kabylie bölgesinde (kuzeydoğu) öfkenin devam ettiği kaydedildi.
AFP'ye konuşan Abidi, "Bu, Aralık 2019'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Kasım 2020'deki anayasa referandumundan sonra Cumhurbaşkanı Abdelmecid Tebbun'un yaşadığı peş peşe üçüncü başarısızlık” dedi.
Cezayir’de yönetim, iki yıl önce başlayan protestoların gölgesinde gerçekleştirdiği bu ilk seçimlerde halkın hukukun üstünlüğü, demokrasiye geçiş, sivil yönetim ve bağımsız yargı taleplerini göz ardı ederek istikrarsız bir durumu “normalleştirmeye” çalıştı. 
Cezayir siyaseti alanında uzman olan Abidi, Cumhurbaşkanı’nın durumunun askeri kuruma bağımlılığını artırdığı ve manevra alanını azalttığı için kırılgan olduğunu belirtti. Siyasi hayatının süresinin ordu tarafından her zamankinden daha fazla bir biçimde belirlendiğini vurguladı.
Paris'teki Siyasal Bilimler Akademisi’nden tarihçi Profesör Jean-Pierre Filiu da "Yeni bir başlangıç olmaması muhtemeldir. Ayrıca bu seçimler Cezayir'i bir de siyasi çıkmaza soktu" değerlendirmesinde bulundu. 
Yasama seçimlerine katılan Cezayir’deki en büyük İslami eğilimli parti olan Barış Toplumu Hareketi (MSP) en fazla sandalyeyi kazandığını duyurdu. Sonuçların manipüle edilmesine karşı uyarıda bulundu. MSP’den yapılan açıklamada ayrıca muhalefetteki laik Kültür ve Demokrasi için Birlik Partisi’nin hile yapıldığı gerekçesiyle seçimi boykot etmesini de kınadı.
Cezayir’in Kanal 3 radyosuna önceki gün açıklamalarda bulunan siyasi analist Mustafa Haddam ise aynı fikirde olmadığını belirterek “Artık şişirilmiş rakamlara ve (önceki seçimlerde olduğu gibi) Stalinist oranlara güvenmiyoruz. Bunlar gerçek rakamlardır” dedi.
Hasni Abidi’nin seçim sonuçlarının İçişleri Bakanı tarafından düzenlendiği dönemin sona erdiği yönündeki düşüncesini paylaştığını belirten Haddam, “Ancak bu şeklen bir ilerleme ise seçim değil, siyasi çözüm talep eden Cezayirlilerin çoğunluğunun isteklerine cevap vermekten çok uzak" ifadesini kullandı.
Cezayir’de yaklaşık 24 milyon kayıtlı seçmen, beş yıllık bir dönem boyunca görev yapacak olan 407 milletvekilini seçmek için oy kullanmaya çağrıldı. Halk, bin 200'ün üzerinde bağımsız, 22 binden fazla adaydan oluşan 2 bin 288 liste arasından seçim yapmak zorunda kaldı. Gazeteci Abid Şarif, “Çok sayıda bağımsız listeler, birbirine yakın ortakların verimsiz kalan oyları nedeniyle seçimin en büyük kaybedeni olabilir” dedi.
Abidi ise bağımsızların, otoritenin ve siyasi partilerin yararlanmaya çalışacakları, ideolojik yönelimi olmayan yeni bir seçim rezervuarı oluşturacaklarını savundu. Ancak belirleyici bir gelecekleri olmayacaklarını vurguladı.
Ulusal Halk Meclis’in bölünmüş ve meşruiyetten yoksun bir yapıda olacağını belirten Abidi, oturumların aşırı güvensizlik ve parlamento çoğunluğu oluşturmanın zorluğu ile öne çıkan bir atmosferde gerçekleşeceğini kaydetti.
Abid Şerif’e göre yeni hükümet için halen iki değişkenli bir bilinmeyen söz konusu. Öncelikle hükümeti kurabilecek İslamcıların ağırlıkta olduğu bir koalisyon oluşturulabilir. İkinci olarak ise Cumhurbaşkanı, Başbakan Abdülaziz Cerad'ı koruyarak ondan her iki taraftan bakanları seçmesini isteyebilir.
Ancak her halükarda Cumhurbaşkanı Tebbun daha önce yaptığı açıklamada katılım oranını “önemsiz” olarak nitelediğinden otorite oluşan duruma uyum sağlayacak. Analistlere göre söz konusu durumdan faydalananlar geleneksel partiler olacak. Örneğin Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Ulusal Demokratik Birlik Partisi gibi geleneksel partiler 2017 yasama seçimlerinin de kazananları, olmuştu. Can çekiştikleri düşünülen bir dönemde gelen bu zafer büyük bir sürpriz olarak değerlendirilmişti.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian