Arap Birliği’nden Nahda Barajı krizi konusunda Mısır ve Sudan’a destek

Doha’da yapılan toplantıda BM Güvenlik Konseyi’ne baraja ilişkin görüşmek üzere toplanma çağrısı yapıldı.

Arap Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı dün Doha'da yapıldı. (AFP)
Arap Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı dün Doha'da yapıldı. (AFP)
TT

Arap Birliği’nden Nahda Barajı krizi konusunda Mısır ve Sudan’a destek

Arap Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı dün Doha'da yapıldı. (AFP)
Arap Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı dün Doha'da yapıldı. (AFP)

Arap ülkeleri, dün Doha’da düzenlenen Arap Dışişleri Bakanları Olağanüstü Toplantısı’nda BM Güvenlik Konseyi'ni Etiyopya'daki Nahda (Rönesans) Barajı anlaşmazlığını görüşmek üzere toplanmaya çağırdı. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, toplantıda yaptığı açıklamada, Arap ülkelerinin Mısır ve Sudan'a (aşağı havza ülkeleri) tam destek verdiğini ve yanında olduğunu belirttiklerini ifade etti. Ayrıca iki ülkenin su güvenliğinin Arap ulusal güvenliğinin ayrılmaz bir unsuru olduğunu vurgulayarak bu ülkelerin Nil suları üzerindeki haklarını etkileyen herhangi tek taraflı eylemlere ve uygulamalara karşı olduklarını bildirdi. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri de dünkü toplantıda, Etiyopya tarafıyla Nahda Barajı müzakerelerinin durduğunu ve Etiyopyalıların bu sorunu çözmek için yürtülen girişimler konusunda uzlaşmaz bir biçimde davrandıklarını söyledi. Arap dışişleri bakanları aynı zamanda, Afrika Birliği'nin (AfB) himayesinde yürütülen Nahda Barajı müzakerelerinin durdurulmasından dolayı duydukları endişeyi dile getirdiler. Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Arap ülkelerinin Etiyopya'nın Nahda Barajı’nı doldurma niyeti konusundaki anlaşmazlığı görüşmek üzere BM Güvenlik Konseyi'ni toplanmaya çağırdığını duyurdu.
Gayt, Doha'da gerçekleşen görüşmenin ardından Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile düzenlediği basın toplantısında, Arap Birliği’nin Nahda Barajı'na ilişkin verdiği kararlara yönelik güçlü bir Arap desteği olduğunu vurguladı. Bunun, Mısır ve Sudan'ın yanında yer aldıklarını gösterdiğini ifade etti. Katarlı Bakan Sani de ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
 "Arap Birliği, baraj anlaşmazlığında Mısır ve Sudan'ı desteklemek için kademeli önlemler alabilir. Tüm tarafların Nahda Barajı konusunda diplomasiye başvurmasını ve Afrika arabuluculuğunda bir atılım gerçekleşmesini umuyoruz. Rönesans Barajı üzerinde Afrika arabuluculuğunu destekleyen ortak bir Arap tutumu var."
Sani, tarafları bu tutuma katılmaya ve özellikle başta Mısır ve Sudan olmak üzere aşağı havza ülkelerini etkileyen tek taraflı adımlar atmamaya çağırdı.
Katar'ın başkenti Doha'da dün Rönesans Barajı krizini görüşmek üzere gerçekleştirilen bakanlar düzeyindeki olağanüstü toplantıya 17 ülkenin dışişleri bakanları katıldı. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Etiyopya tarafı ile Rönesans Barajı müzakerelerinin başarısız olduğunu bildirdiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Mısır ve Sudan 10 yıldır Etiyopya tarafıyla zorlu müzakereler yürütüyor. Mısır'ın, Etiyopya’nın aşağı havza ülkelerinin haklarını ihlal etmeden ve taraflara zarar vermeden gelişme hakkını garanti ederek bağlayıcı ve adil bir yasal anlaşmaya varma konusundaki iyi niyetine rağmen somut bir ilerleme kaydedilmedi. Sayısız müzakere turları gerçekleştirildi. Mısır bu görüşmelerde büyük bir esneklik gösterdi. Böylece tüm hususları dengeleme konusundaki kararlılığını ve isteğini yansıttı. Tüm ülkelerin karşı tarafa zarar vermeden istediklerinin bir kısmını herhangi bir müdahale olmaksızın elde etmelerini sağlayacak şekilde bu müzakerelerden çıkmalarına olanak sağlayacak fikirler sundu. Sorun, Etiyopya’nın uluslararası nehirleri yöneten tüm tüzükler ve anlaşmalar ile eylemlerinin çatıştığını kasıtlı olarak görmezden gelerek vizyonunu başkalarına zorla dayatmak istemesinde yatıyor. Ayrıca yukarı havza ülkelerinin aşağı havza ülkelerini kontrol ettiği şeklindeki yeni bir gerçekliği empoze etmeye çalışıyor. Mısır'ın kabul edemeyeceği şey de tam olarak budur. Çünkü Nil Nehri, aşağı havza ülkeleri için de ortak bir mülkiyettir. Kim olursa olsun hiç kimsenin bu köklü kuralı değiştirmesine izin verilemez.”
Bakan Şukri açıklamasının devamında krizden müzakereleri yürüten ülkelerin suçlanamayacağını vurguladı:
"Afrika arabuluculuğundaki müzakerelerin başlamasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. Buna rağmen görüşmelerde henüz istenen sonuçlar alınamadı. Bu konuda müzakereyi yürütenler suçlanamaz. Mısır, Güney Afrika'nın ve Kongo’nun çabalarını takdir ediyor. Etiyopya dışında tüm bu çabaları boşa çıkaran ve müzakereleri zaman kazanmaktan başka bir amaçla uzatan başka bir taraf görmüyoruz.”
Mısır, Sudan ve Etiyopya arasındaki müzakereler, Mısır'ın oldu bittiyi empoze etme çabası olarak gördüğü ve iki aşağı havza ülkelerinin çıkarları ve uluslararası hukuk kurallarının açıkça ihlali olarak değerlendirdiği Etiyopya’nın baraj rezervuarını doldurma işlemini önümüzdeki temmuz ayında uygulamakta ısrar etmesiyle çıkmaza girdi. 
Arap Birliği, tüm tarafları barajı doldurma ve işletme kuralları konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varmadan diğer ülkelerin su çıkarlarına zarar veren tek taraflı önlemler almaktan kaçınmaya çağırdı. Mısır Dışişleri Bakanı, Addis Ababa'nın iki aşağı havza ülkesi ile bir anlaşma olmaksızın söz konusu devasa barajın rezervuarını doldurmaya devam etme konusundaki ısrarı ile Etiyopya'nın gösterdiği uzlaşmaz tutumun 2015 yılında üç ülke arasında imzalanan İlkeler Bildirgesi Anlaşması’nın ciddi bir ihlali olduğunu vurguladı. Şukri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sabrımız birçok şekilde ölçüldü. Ancak Mısır, gerginliğin artmasının bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerindeki sonuçlarının önceden farkında olması nedeniyle her seferinde sorumlu ve dürüst davranan taraf olduğunu kanıtladı.”
Mısır'ın tüm diplomatik çözümlere başvurmaya kararlı olduğunu, bunun konuyu Arap kardeşlere sunmaya ve onlardan sadece Mısır-Sudan girişimini desteklemelerini istemeye sevk ettiğini vurgulayan Şukri şu ifadeleri kullandı:
“Mısır’ın söz konusu varoluşsal meseleyi bu toplantıda Arap bakanlara sunmasının nedeni, bu konunun Arap ulusal güvenliğini de etkilemesidir. Bu, kardeş Afrika ülkesine karşı bir çatışma yaratmak için bir girişim olarak anlaşılmamalı. Bu talep, ulusal güvenliğimizi korumada Arap dayanışmasının öneminden kaynaklanıyor.”



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.