Sudan Başbakanı Hamduk eski rejim yanlılarını uyardı

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, ‘eski rejimin ajanlarının komploları’ nedeniyle, Sudan’ın bölünmesi konusunda uyardı

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AFP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AFP)
TT

Sudan Başbakanı Hamduk eski rejim yanlılarını uyardı

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AFP)
Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AFP)

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Sudan’ın karşı karşıya olduğu tehlikeler konusunda uyardı. Hamduk, “eski rejimin ajanlarının komplolarının bir sonucu olarak, ülkenin bölünme ve parçalanma haline girebileceğini” söyledi. İfade özgürlüğü istismar edilerek ‘halkın malının yağmalanması ve toplumun sindirilmesine’ çalışıldığına ve vatandaşlara yönelik benzeri görülmemiş saldırılar olduğuna dikkat çeken Hamduk, devrimi baltalamak üzere üretmeyi ve çalışmayı engellemek için çabalayan eski rejimin ajanları içerisindeki ‘kötü niyetli elleri’ de uyardı.
Hamduk, 15 Haziran’da devlet televizyonu aracılığıyla halka hitaben yaptığı konuşmada “Ülkedeki güvenlik durumu, kötüleşen bir güvenlik durumuna tanık oldu ve bu da kaosla tehdit eden bir atmosfere yol açtı” dedi. Ülkeyi güvenlik açısından kırılgan bir duruma getirme girişimlerinin var olduğunu belirten Hamduk, ifade özgürlüğünün istismar edildiğini dile getirdi. Sudan Başbakanı, eski rejimin ajanlarını ve sabotajcı olarak adlandırdığı kişileri, kaosu yayma fırsatından yararlanmakla suçladı.
Başbakan, ‘devrim gençlerini’ devrime sahip çıkmaya ve kendilerini şiddete sürükleyenlerden uzak durmaya çağırdı. Abdullah Hamduk, “Şu anda yaşananlar, devrime ya da devrimcilere karşı. Gerçek devrimcilerin olup bitene dikkat etmesi iyi olur. Gerçek direniş komiteleri, imajlarını bozma girişimleriyle mücadele ettiler, durumu düzeltmek ve güvenlik durumunun restorasyonunu sağlamak için çalıştılar” dedi.
Hamduk, ülkenin tanık olduğunu belirttiği güvenlik bozulmasının, geride düşman tarafların, eski rejimin destekçilerinin sızdığı bir boşluk bırakan devrim bileşenlerine yönelik baskıdan kaynaklandığını belirtti. Hamduk, “Devrim, değerleri ve hedefleri ancak onun birliği ile korunabilir. Ve devrim düşmanlarını harekete ve komploya iten de dağılmadır” dedi.
Temel bir görev olarak ülkede “güvenlik reformu” üzerine gece gündüz çalışma sözü veren Hamduk, “Bu gerekli reformlar olmadan ülkemiz iç ve dış tehlikelere karşı savunmasız kalacaktır” dedi.
Abdullah Hamduk, ülkenin zor koşullara tanık olduğunu söylerken, ‘nefret söyleminin ve ayrımcılık ruhunun yayılmasına, kaosa yol açabilecek parçalanma durumuna, çetelerin ve suç gruplarının kontrolüne ve çatışmaların tüm nüfus grupları arasında yayılmasına’ karşı uyarıda bulundu.
Hamduk, “Geçiş hedeflerinin tamamlanması; partiler, gruplar, sivil toplum örgütleri, sendikalar, Profesyoneller Birliği, direniş komiteleri ve barış sürecinin tarafları da dahil olmak üzere devrim ve değişim inşa eden güçlerin birliğine bağlıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Abdullah Hamduk ayrıca, üretim çarkını bozmaya, hükümet ve özel sektör çarkını felç etmeye ve kanunsuzluğa teşvik etmeye katkıda bulunan görünmez elleri de ortadan kaldırma taahhüdünde bulundu. “Devrim hükümeti, bu tarafların ortadan kaldırılmasında yasaların gerektirdiği ve anayasal belgenin sağladığı yetkiden taviz vermeyecektir” diyen Sudan Başbakanı, ‘düşünce, kanaat, ifade, medya, vicdan, hareket ve seçim özgürlüğünün’ hükümetinin en önemli başarıları arasında olduğunu vurguladı. Abdullah Hamduk, “Bazıları bu devrimin başarılarını inkâr etmeye çalışıyor” dedi.
Hamduk, kendisini zayıf olarak nitelendirenlere karşı da mümkün olduğunca korumaya çalıştığı zor bir dengeye göre hareket ettiğini söyledi. Abdullah Hamduk, “Aldığım tüm tutumlarda ülkenin ve halkının kaderi benim endişem ve pusulam iken, zayıflık suçlamalarına katlandım” dedi. Hamduk, “Barışçıl bir geçiş ve devlet sisteminin egemenliğinin kurulması, geçişe katılabilecek tüm aktif güçlerle büyük bir anlayış ve ortak bir zemin bulmadan gerçekleşmeyecektir” ifadelerini kullandı. Tüm taraflar arasında en yüksek düzeyde esneklik, anlayış ve dengeden yararlanmanın ve ‘sadece Sudan’ın güvenliğine ve istikrarına zarar verecek’ yan savaşlara girmemenin önemli olduğunu belirten Abdullah Hamduk, bu durumu ‘halktan soyutlanma olarak tanımlama’ girişimlerini de kınadı. Hamduk, “Ülkemizin içinde bulunduğu zorlu ekonomik ve yaşam koşullarının gerçekliliğinin tamamen farkındayım. Fildişi bir kulede yaşadığımızı öne sürmeye çalışanlar olduğunu biliyorum. Bu, belki de çok konuşmaya ya da her zaman görünmeye alışık olmamamdandır. Benim yaklaşımım, politikaların ve kararların konuşmasına izin vermektir” ifadelerini kullandı.
Abdullah Hamduk ayrıca, ülkenin kötü ekonomik koşullarını, koronavirüs pandemisinin etkilerine ve bunun sonucunda devlet gelirlerinde yüzde 40’lık bir azalmaya yol açan durgunluğa ek olarak, ‘boş bir hazineye, ölümcül borçlara, siyasi ve ekonomik bir kuşatma durumuna’ bağladı.
“Bir hükümetin önündeki seçenek, sertliğine ve zorluğuna rağmen ekonomik durumu düzeltebilecek bilinçli bir seçim olduğu göz önüne alındığında “ekonomik reformu sürdürmektir” diyen Hamduk, “Koşullarımız ve gerçekliğimiz için tek ilaç buydu” dedi. Başbakan Hamduk ayrıca, “Tüm bunlara rağmen tünelin sonunda bir ışık olduğunu söylememe izin verin” ifadelerini kullandı.
Sudan Başbakanı, hükümetinin önceliklerinin ‘savaşı durdurmak ve barışı sağlamak, Sudan üzerindeki uluslararası izolasyonu sona erdirmek, yaptırımları ve ablukaları sona erdirmek, çarpıklıklar ve borçlarla yüklü ekonomiyi yapılandırmak ve uluslararası kuruluşlarla müzakere ederek ödemeler dengesindeki büyük açığı azaltmak’ olduğunu yineledi.
Abdullah Hamduk, Ağır Borçlu Yoksul Ülkeler Girişimi’ne (HIPC) uygun olarak borçların çoğundan kurtulmayı ve geçen ay Paris’te düzenlenen Sudan ortakları toplantısında imzalanmış yatırım anlaşmalarını uygulamaya geçirmeyi beklediğini dile getirdi. Anlaşma, 15,5 milyar dolar muafiyet taahhüdü ile sonuçlandı. Ayrıca Paris Kulübü, 60 milyar dolarlık borcun 23 milyar dolarına yönelik muafiyet sağladı.
Hamduk, ülkenin ekonomik sorunlarının iyileştirileceği taahhüdünde bulunurken, ancak bunun için önemli bir finansman kaynağına ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Abdullah Hamduk, “Bildiğiniz gibi yeterli finansal kaynağımız yok. Bu nedenle uluslararası finans kuruluşlarının ve ortaklıkların önünü açarak ve yatırımları çekerek finansman sağlamaya çalıştık” dedi.



BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.


Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
TT

Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dün yaptığı açıklamada, Filistin Yönetimi'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ni Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeridi'nden ayırma veya Şeridi yeniden işgal etme ya da herhangi bir bölümünü ilhak etme planlarını kabul etmeyeceğini belirtti.

Şu anda İtalya'yı ziyaret eden Abbas, Gazze Şeridi'nde güvenlik veya askeri çözümlerin olmadığını, Şeridin Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.

Filistin Haber Ajansı, Abbas'ın İtalyan Dışişleri Bakanı'na işgal altındaki Filistin topraklarındaki son gelişmeler, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin güçlendirilmesi çabaları ve Başkan Donald Trump'ın planının ikinci aşamasının uygulanması hakkında bilgi verdiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu aşama, Hamas yönetiminin sona erdirilmesi, İsrail'in çekilmesi, yeniden yapılanma ve yerinden edilmenin önlenmesini içeriyor.


Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
TT

Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)

Güney Suriye'deki Dera vilayetinin sağlık müdürlüğü dün yaptığı açıklamada, Dera kırsalının batısındaki Abidin kasabasında bir düğün merasimi sırasında meydana gelen ve kaynağı bilinmeyen patlamada 33 kişinin yaralandığını duyurdu.

Dera Sağlık Müdürü Ziyad el-Mehamid, yaralılar arasında çocukların da bulunduğunu söyledi.

Dera Ulusal Hastanesi 19, Tafas Ulusal Hastanesi 6 ve el-Şecere kasabasındaki sağlık merkezi 8 yaralıyı tedavi altına aldı.

Abidin kasabası sakinleri Alman Basın Ajansı'na (DPA) şunları söyledi: “Ne olduğunu bilmiyoruz. Patlayıcı bir cihaz mıydı yoksa bir top mermisi miydi? Bazıları düğün kutlaması sırasında patlayan bir el bombası olduğunu söyledi ve çoğunluğu çocuk olmak üzere yüzlerce insan toplanmıştı.”

Suriye medyası, İsrail ordusuna ait bir devriyenin batı Dera kırsalındaki patlama bölgesine doğru ilerlediğini bildirdi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Bu arada, Suriye devlet televizyonu, güneydeki Süveyda vilayetinde silahlı grupların el-Mezra kasabasında İç Güvenlik Güçlerine ait bir aracı silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef aldığını bildirdi.

Bir güvenlik kaynağı televizyon kanalına, "isyancı grupların bombardımanı ateşkes anlaşmasının ihlali anlamına geliyor ve güvenlik güçleri bu ihlallere kararlı bir şekilde karşılık verecektir" ifadelerini kullandı.