Irak Başbakanı Kazimi: Spyker Katliamı bölgesi Hafıza Müzesi olacak

Irak Başbakanı Kazimi, bin 700 Irak askerinin Salahaddin bölgesinde DEAŞ tarafından katledilmesinin 7’nci yıldönümünde önceki hükümetlerin ‘yanlış politikalarını’ eleştirdi.

Irak Başbakanı Kazimi dün Spyker Katliamı’nın gerçekleştiği bölgeyi ziyaret etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Kazimi dün Spyker Katliamı’nın gerçekleştiği bölgeyi ziyaret etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
TT

Irak Başbakanı Kazimi: Spyker Katliamı bölgesi Hafıza Müzesi olacak

Irak Başbakanı Kazimi dün Spyker Katliamı’nın gerçekleştiği bölgeyi ziyaret etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)
Irak Başbakanı Kazimi dün Spyker Katliamı’nın gerçekleştiği bölgeyi ziyaret etti. (Irak Başbakanlık Ofisi)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi yaptığı açıklamada, DEAŞ terör örgütü tarafından 2014 yılında Salahaddin kentinde (Bağdat'ın 180 km kuzeybatısında) en az bin 700 Irak askerinin öldürüldüğü ve tarihe “Spyker Katliamı” olarak geçen cinayetlerin gerçekleştiği mekanın “Hafıza Müzesi”ne dönüştürüleceğini duyurdu. Ayrıca bu suç olayını önceki hükümetlerin “yanlış politikaları” olarak adlandırdığı durumla ilişkilendirdi. 
Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki döneminde Şiilerin çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinden gelen Harp Okulu'ndaki yüzlerce öğrenciyi hedef alan Spyker katliamı, DEAŞ'ın etkisinin en yüksek olduğu 2017 yılındaki dönemde gerçekleşti. DEAŞ o yılın Haziran ayında ülkenin kuzeyindeki Musul'u günlerce işgal ettikten sonra Salahaddin kentini de işgal etmeyi başardı. Spyker katliamını sadece DEAŞ savaşçıları mı işledi? Yoksa özellikle eski Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'in akrabalarından Salahaddin bölgesi aşiretlerinin bazı üyeleri de bu olaya katıldı mı? Şeklindeki sorular etrafında Irak'ta halen siyasi tartışmalara yol açıyor. 
Başbakan Kazimi dün Salahaddin vilayetine yaptığı ziyarette, aşiret şeyhleri ​​ve yerel yönetimdeki yetkililerle bir araya geldi ve onlarla kentteki koşulları ve terörle mücadele yollarını tartıştı. DEAŞ’ın 7 yıl önce Tikrit'teki Cumhurbaşkanlığı Sarayı kompleksinde işlediği Spyker katliam mahallini de ziyaret ederek, Irak hükümetinin olay yerini Iraklıların fedakarlıklarını yücelten ve ölümsüzleştiren bir proje ve Hafıza Müzesi’ne dönüştüreceğini ilan etti. Söz konusu bölgenin insanlığın en korkunç katliamlarından birine tanık olduğunu belirten Kazimi, “Buraya dökülen masum kanı, Irak halkının tüm kesimlerinde Iraklıların vicdanını harekete geçirdi. Bu kanlar terör güçlerine karşı Iraklıların gerçekleştirdiği büyük bir zafer başarısı için döküldü. Bu temiz kanlar Irak ulusal kimliğini güçlendirirken, tüm Iraklıları birleştirdi” ifadelerini kullandı.
Kazımi açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
"Terörizme karşı kazanılan zaferleri ve ulusal kimliği koruyarak ve bu tür trajedilerin ve katliamların tekrarını önlemek için geçmişten ders alarak bu masum kanı her zaman hatırlamamız gerekiyor. Yolsuzluk, kötü yönetim ve yanlış politikalar bu trajedilerin sebebidir. Birliğimiz, kurumlarımız ve ulusal bağımız bu tür katliamların tekrarını önleyecektir. Spyker katliamında şehit olanların ailelerine  yardımların dağıtımının hızlandırılması için ilgili makamlara talimat verdik.”
Kazimi'nin Salahaddin vilayetini ziyareti, güney Irak'taki Zi Kar kentini ziyaretinden ve oradaki bir dizi projenin açılışını gerçekleştirmesinden günler sonra geldi. Ayrıca ziyaret, kimliği belirsiz bir grubun Bağdat-Tikrit yolunu kesip Spyker Katliamı kurbanlarını savunmak adına, DEAŞ’ı değil vilayetin aşiretlerini sorumlu tutarak Salahaddin plakalı araçlara saldırmasından günler sonra gerçekleşti. 
Kazimi, Salahaddin'de aşiret liderleri ve yerel yönetim yetkilileriyle yaptığı görüşmede şunları kaydetti:
"Irak'ın çeşitli vilayetlerindeki insanlarımız, devam eden çatışmalar, terörizm ve ardı ardına gelen krizler nedeniyle son 10 yılda çok acı çekti. Kurtarılan bölgeler, terör çetelerinin (DEAŞ) bıraktığı yıkım nedeniyle diğerlerinden daha fazla acı çekti. Bu bölgeleri iyileştirmek  için çalışıyoruz. Hizmet kurumları faaliyetlerini yoğunlaştırmalı ve prosedürlerini kolaylaştırmalı. Böylece vatandaş somut bir iyileşmeye tanık olacak ve halk arasında iyimserlik yayılacak. Yanlış yönetim ve bürokratik engellerden dolayı bazen ortaya çıkan birçok engel var. Ancak bunları düzeltmeye kararlıyız.”
Eyaletteki aşiret şeyhlerine hitap eden Kazimi, "Salahaddin aşiretleri terörün yenilgiye uğratılmasında büyük rol oynadılar ve halen terörün kalan hücrelerine karşı mücadelede işbirliği içinde kahraman güvenlik güçlerimizi ayakta tutmak için destekliyorlar” ifadelerini kullandı. Ayrıca toplantıdakilere, “Ulusal diyaloğu ve Iraklıları bir araya getiren ulusal kimliği güçlendirme konusunda sizlere güveniyoruz” dedi.

Cuburi: DEAŞ 5 bin Sünniyi de katletti 
Musul Eyalet Temsilcisi Ahmed el-Cuburi, katliamın 7’nci yıl dönümü çerçevesinde yaptığı açıklamada, “Spyker Katliamı DEAŞ tarafından işlenen acımasız bir suç. Ancak örgüt tarafından Sünnilerin çoğunlukta olduğu Musul’daki bir bölgede işlenen ve çok fazla dikkate alınmayan daha büyük bir suç daha var” dedi. 
Şarku’l Avsat’a konuşan Cuburi, "Irak hükümetinin tanımadığı, DEAŞ tarafından işlenen büyük bir suç var ki bu da el-Hasefe bölgesinde işlenen suçtur. Terör örgütü Musul’da yaklaşık 5 bin kişiyi katletti. Irak hükümetleri cesetleri toplu mezardan çıkarmaya bile tenezzül etmedi ve onları kurbanlara yakışır şekilde gömmedi. Ayrıca öldürülenleri şehit saymadı” diye konuştu.

Erken seçimler
Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığı habere göre Kazimi daha sonra Samarra kentindeki bir elektrik santralinin açılışını yaptı. Açılış konuşmasında, erken seçim sonuçlarından korkanların olduğunu ve vatandaşların arasında umutsuzluk yayarak onları seçimlere katılmamaya zorlamaya çalıştıklarını belirten Kazimi şu ifadeleri kullandı:
“Vatanın iyiliğini istemeyen, umutsuzluk yaratmak isteyen, iktidarın elde ettiği başarıları sorgulamaya ve engellemeye çalışan olumsuz seslere iradeyle, sabırla, akılla ve sükûnetle cevap vereceğiz. Samarra'da bu dev elektrik istasyonun ve bundan önce Nasıriyye ve Müsenna elektrik santrallerinin açılışının yanı sıra, Nasıriyye ve Kerbela hastanelerinin açılışını da yaparak onlara karşılık verdik. Ayrıca Büyük Fao Limanı’nın ve Nasıriyye Havaalanı’nın ve diğer projelerin temelini attık.”
Irak’ta yeni açılan Samarra Elektrik Santrali, Bağdat’ın kuzeyi ve Salahaddin valiliklerine hizmet verecek.



Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
TT

Umman ve Lübnan, İsrail'in saldırılarını kınadı ve gerilimin artmasını önlemeye yönelik uluslararası çabaları destekledi

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık ve Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn bugün Maskat'taki el-Alam Sarayı'nda özel bir görüşme gerçekleştirdi. (ONA)

Umman ve Lübnan, bugün yayımladıkları ortak bildiride, İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik süregelen saldırılarından ve Arap topraklarının işgalinden derin kaygı duyduklarını belirtti. Bildiride, bu adımların 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyete ilişkin kararların açık ihlali olduğu vurgulandı.

Taraflar ayrıca, 4 Haziran 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören Arap tutumunun değişmezliğini yineledi. Bildiride, Arap dayanışmasının güçlendirilmesinin, devletlerin egemenliğine saygının ve iyi komşuluk ilkeleri ile uluslararası hukukun öneminin altı çizildi.

Ortak bildiri, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın Umman’a gerçekleştirdiği ziyaretin sonunda yayımlandı. Avn, ziyareti sırasında Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile iki oturumdan oluşan görüşmeler yaptı.

Bildiride, Avn’ın ziyaretinin ‘Umman ile Lübnan arasındaki köklü kardeşlik ilişkilerinden’ kaynaklandığı ve ikili iş birliğini güçlendirme iradesini yansıttığı ifade edildi.

Sultan Heysem bin Tarık ile Cumhurbaşkanı Avn’ın gerçekleştirdiği resmi görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ele alındı; taraflar siyasi, ekonomik, yatırım, bankacılık, turizm, ulaşım ve lojistik hizmetler gibi alanlarda iş birliğini genişletme kararlılıklarını dile getirdi.

İki ülke, ikili iş birliğini güçlendirecek yeni anlaşmalar ve mutabakat zaptlarının imzalanması için çalışma yürütme konusunda mutabık kaldı. Ayrıca ticari, kültürel ve bilimsel değişimi destekleme; özel sektörün ortaklık ve kalkınma fırsatlarından daha geniş biçimde yararlanmasının teşvik edilmesi kararlaştırıldı.

Bölgesel gelişmeler

Bölgesel gelişmelere ilişkin bölümde, iki taraf İsrail’in Lübnan topraklarına yönelik devam eden saldırıları ile Arap topraklarının işgalinden duydukları derin kaygıyı dile getirdi. Bu adımların, 1701 sayılı kararın ve uluslararası meşruiyetin açık ihlali olduğu vurgulandı. Taraflar, saldırıların derhal durdurulması ve işgal altındaki tüm Lübnan ve Arap topraklarından tam çekilme çağrısında bulundu. Ayrıca gerilimin önlenmesi, istikrarın sağlanması, yerinden edilenlerin dönüşünün kolaylaştırılması ve yeniden imar çabalarına destek verilmesi gerektiği ifade edildi.

Umman tarafı, Lübnan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiğini yinelerken, devlet kurumlarının -başta Lübnan ordusu ve meşru güvenlik güçleri olmak üzere- güçlendirilmesinin ve Lübnan liderliğinin yürüttüğü ekonomik, mali ve idari reformların desteklenmesinin önemini vurguladı.

Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu sabah Maskat’taki el-Alam Sarayı'nda özel bir oturum gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın Umman resmi haber ajansı ONA’dan aktardığına göre, görüşmede iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konularda görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca, iki ülke ve iki halkın yararına olacak iş birliği ve ortaklık fırsatlarının güçlendirilmesinin önemine dikkat çekildi; kültürel, ekonomik ve kalkınma alanları da dahil olmak üzere çeşitli sektörlerde bağların daha da sağlamlaştırılması gerektiği belirtildi.


Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz