Tunus Cumhurbaşkanı’nın suikast açıklaması kamuoyunun gündeminde

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı’nın suikast açıklaması kamuoyunun gündeminde

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Şarku’l Avsat)

Cumhurbaşkanı Kays Said, kendisine yönelik bir suikast planı olduğunu ve bu planın içerisinde dış güçlerle bağlantılı siyasi partilerin de bulunduğunu açıkladı.
Tunus’taki iktidar koalisyonundan siyasi liderler ve bazı muhalefet partileri, Cumhurbaşkanı Kays Said’den eski başbakanları ile yaptığı toplantıda bahsettiği kendisine karşı “suikast planlayan” siyasi partileri açıklamasını talep ettiler ve Said’in sözlerinin doğruluğuna yönelik şüphelerini dile getirdiler.
Bu önemli iddia, birkaç hafta önce zehirli mektup ile zehirleme girişimine dayanıyor olabilir ancak bu konuda yapılan soruşturmaların sonuçları henüz bilinmiyor.
Cumhurbaşkanı Said’in dış güçlerle iş birliği yapan Tunus’taki partilerin kendisine suikast planlandığına ilişkin açıklaması, şartlı olarak onayladığı diyalog oturumları başlamadan önce sadece siyasi muhaliflerini şaşırtmak için yapmış olsa bile, siyasi çevrelerde iddia edilen bu plana kimlerin karışmış olabileceğine yönelik birçok sorunun ortaya çıkmasına neden oldu. Bir grup siyasi lider, Cumhurbaşkanı’nın iddialarını sorgularken, Cumhurbaşkanı’nın önceki açıklamalarının birçoğunda belirsizlik olduğunu ve Sadi’in sözlerini doğrulamak için sadece savcılığa gitmesi ve elindeki tüm veri ve kanıtları sunması gerektiğini belirttiler.
Cumhurbaşkanı Said, eski başbakanlar ile yaptığı görüşmede, Tunus’taki siyasi diyaloğun, diyalog olmadığını ayrıca asla milliyetçi olmadığını açıkladı. Siyasi çevrelere sert bir dille eleştiride bulunarak:
“Vatansever olan, halkının iradesine inanan, suikast yolu ile de olsa Cumhurbaşkanını herhangi bir şekilde görevden almanın bir yolunu arayarak gizlice yurtdışına gitmezdi. Ben ne dediğimi farkındayım. Onların planladıkları şey kötülük, yaptıkları da kötülük, zulmedenler ve muhbirlik yapanlar nasıl bozguna uğrayacaklarını görecekler.”
Suçlamalara yanıt olarak, Nahda Hareketinin önde gelen isimlerinden Fethi el-Ayadi, bu konunun belirsizliklerle dolu olmaması için Cumhurbaşkanı’nın suikast planına ilişkin mevcut tüm verilerle Tunuslulara karşı açık olması gerektiğini söyledi. Ayadi şunları söyledi:
“Ancak biz, Cumhurbaşkanı’na hitaben yazılan zehirli mektup ve bu konudaki soruşturmaların sonuçları da dahil olmak birçok belirsizlik durumuna alışkınız. Şimdi ise suikastın yabancı partilerle iş birliğinde planlanmasından bahsediyoruz, bunlar çok ciddi suçlamalar. Cumhurbaşkanının, Silahlı Kuvvetlerin komutanı, askeri liderleri ve güvenlik liderlerini içeren Milli Güvenlik Kurulu’nun başkanı olması ile sahip olduğu çeşitli yetkiler sayesinde, suikast planının tüm aşamalarını ortaya çıkarabilir.
Aynı bağlamda Tunus'un Kalbi Partisi’nin eski liderlerinden Hatim el-Meliki, Cumhurbaşkanı Said’in kendisine karşı düzenlenen suikast planında ülke içi partilerin ülke dışı taraflarla iş birliği yapmasından bahsettiği konuşmada ciddi suçlamalarda bulunduğunu, bu nedenle Tunusluların bu partileri bilmeye hakkı olduğunu belirtti. Meliki, suçluların bulunması için faillerin izini sürülmesi ve tüm durumun öğrenilmesi için gerçeklerin ortaya çıkarmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Said salı günü Başbakan Hişam el-Meşişi ve önceki hükümetlerin başkanları Ali el-Ureyd, Yusuf Şahid ve İlyas el-Fahfah bir araya geldi. Said toplantıda, seçilmiş herkesin seçmenine hesap vermesi için yeni bir siyasi sistem, bir seçim yasası ve gerçek bir anayasa konusunda başka bir diyaloğun önünü açarak ciddi bir ulusal diyalog yürütmeye hazır olduğunu, bunun bir yenilik olmadığını belirtti.
Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid Gannuşi, Nahda Hareketi’nin diyalog yaklaşımına bağlı olduğunu belirtti ve Tunus’un Kalbi Partisi Genel Başkanı Nebil el-Karvi’nin vergi kaçakçılığı ve kara para aklama suçlamaları nedeniyle diyalog oturumlarının dışında tutulması girişimine atıfta bulunarak herhangi bir partinin ulusal diyalogdan dışlanmaması konusunda ısrarcı olduğunu söyledi. Gannuşi Cumhurbaşkanı’nın ulusal diyalog toplantılarının düzenlenmesini kabul ettiğini, ancak ulusal diyaloğun ayrıntılarının ve koşullarının diyalog başlamadan önce açıklığa kavuşturması gerektiğini ve diyaloğu denetlemeden önce ayrıntılarını, koşullarını ve temellerini açıklaması gerektiğini vurguladı.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.