İran gençliği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden umutsuz

İran gençliği Yarışın ‘ekonomik krizi çözebilecek’ bir adayın zaferine vesile olacağını umuyorlar

İranlı gençler, seçimlere fazla ilgi göstermiyor. Ancak bunun ‘ekonomik krizi çözebilecek’ bir adayın zaferine vesile olacağını umuyorlar (AFP)
İranlı gençler, seçimlere fazla ilgi göstermiyor. Ancak bunun ‘ekonomik krizi çözebilecek’ bir adayın zaferine vesile olacağını umuyorlar (AFP)
TT

İran gençliği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden umutsuz

İranlı gençler, seçimlere fazla ilgi göstermiyor. Ancak bunun ‘ekonomik krizi çözebilecek’ bir adayın zaferine vesile olacağını umuyorlar (AFP)
İranlı gençler, seçimlere fazla ilgi göstermiyor. Ancak bunun ‘ekonomik krizi çözebilecek’ bir adayın zaferine vesile olacağını umuyorlar (AFP)

Zorluklara rağmen İran’da gerçekleşmeyen umutlar ve başarı arzuları arasında Tahran’daki gençler, cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlanırken, gelecek günlere dair özlemlerini anlatıyor.
İran toplumunu büyük ölçüde gençler oluşturuyor. 2016 - 2017 yıllarına ait resmi nüfus sayımına göre 30 yaş altı, İran’da yaklaşık 83 milyonluk nüfusun yaklaşık yarısını oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin halefinin belirlenmesi amacıyla yarın (18 Haziran) seçimler yapılacak. Seçimler, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesini 2018’de Tahran’ın nükleer programına ilişkin uluslararası anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekme kararının ardından ABD’nin İran’a yeniden uyguladığı yaptırımlar nedeniyle kötüleşen ekonomik kriz ortasında gerçekleşecek.

Göç hayali
Tahran’ın kuzeyindeki Tecriş Meydanı yakınında eczacılık öğrencisi Nergis (20), bir fast food restoranının yakınında birkaç arkadaşıyla geziyor.
Fransız Haber Ajansı’na (AFP) konuşan nazik genç kadın, “Hayat, özellikle de yüksek yaşam maliyetinin ışığında zordur. Örneğin bir mağazaya ziyaret, tüm banka hesabını tüketmek için yeterli” dedi. Nergis ayrıca, ancak hayatın güzelliklerinin de hala mevcut olduğunu ifade etti.
Genç kadın, bu güzellikleri ‘Tahran çevresindeki kitapçılara göz atmak, tatlılar almak ya da sadece gezintiye çıkmak’ gibi basit şeylerde bulabildiğini belirtti.
Nergis, nükleer anlaşmanın, henüz liseye giderken imzalandığını hatırlatırken, “Bunun, ülkeyi rahata kavuşturmasını bekliyorduk, ama bu olmadı” dedi.
Bu durumun, kendisini ailesiyle birlikte yaşamayı ya da göç etmeyi düşünmeye ittiğini söylerken, bu düşünceleri daha önceleri sürekli reddettiğini vurguladı. “Ülkemden ayrılmak istemeyen biriydim. Kalmaya ve inşa etmeye inandım” dedi.
Seçimler, 18 yaşını doldurmasının ardından katılmaya hak kazandığı ilk seçim olsa da seçim gününe dair hiçbir heyecan hissetmediğini belirtti.
Öte yandan arkadaşı Nahid (22 yaşında), koşulların önceden de mükemmel olmadığını ve şu an ise ülkeden ayrılmayı düşünecek kadar kötü olmadığını savundu.
Nahid, “Bence bu hayat ilerliyor. Kendini mutlu edemiyorsan, dışarıdaki şeylerin de sana bir fayda sağlayamayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
34 yaşındaki Muhammed Hikmet de başkentte bir parkta, elinde henüz satabileceği kimseyi bulamadığı kırmızı bir gülle yaz güneşinin altında dolaşıyor.

Çalışma umudu
Madencilik alanında teknik diploma sahibi olan Muhammed, Gaimşehr şehrinde iş bulamayınca, iş umuduyla yaklaşık on yıl önce Tahran’a taşındı. Yaklaşık 10 milyon insanın yaşadığı başkentte de şans yüzüne gülmedi ve kendini günlük geçimini çiçek satarak kazanırken buldu.
Utangaç genç adam, “Büyük bir şehirde geleceğimi inşa etme fırsatı bulabileceğimi hayal ettim. Ama işler istediğim gibi gitmedi” dedi.
Muhammed Hikmet, günlük geçimini karşılayabileceği kadar para kazanıp, başkentin doğu eteklerinde yaşamak için bir oda kiraladı. Mevcut durumunun kendisine geleceğini düşünme fırsatı bırakmadığını, sadece bugünü ve hayatta kalmayı düşündüğünü ifade etti.

Ekonomik krizin çözümü
Seçimlere pek ilgi göstermeyen Muhammed Hikmet, ancak bunun ekonomik krizi çözebilecek ‘yetenekli’ bir adayın zaferini sağlamasını umut ediyor.
20 yaşındaki Muhammed Şeyhi, aynı parkta yakınlardaki bir bankta iki arkadaşıyla birlikte oturuyor. Yanlarında da birkaç gün önce bir kazada zarar gören en iyi arkadaşının gitarı var.
Müzik, giydiği tişörtten sağ kolundaki gitar dövmesinin bir kısmı görünen genç adamın hayatının önemli bir parçası. En büyük hayalinin bir müzik yıldızı olduğundan emin şekilde bahseden Şeyhi, “Bir gün sahneye çıkacağım, şarkı söyleyeceğim ve 15 bin kişi için çalacağım” dedi.
Şeyhi, en sevdiği İranlı sanatçının Emir Tatalu’nun yaşadığı Türkiye’ye taşınmayı planlıyor. Seçim haberlerini yakından takip etmese bile kazanma olasılığı en yüksek olan aday İbrahim Reisi’nin adını biliyor.
Bir sonraki cumhurbaşkanının konserlere izin vermesini uman Şeyhi, “Bu yüzden sizi tebrik ediyorum Sayın Başkan. Her kimseniz, umarım ülkeyi iyi yönetirsiniz” dedi.
Kalabalık başkentin ortasında 20 yaşındaki Muhammed Rıza Nizami, inşaat atölyelerinden mandıra fabrikasına kadar farklı meslekler arasında geçiş yaptıktan sonra el yapımı bir ayakkabı mağazasında çalışıyor.

Gençlik ne kazandı?
Muhammed Rıza Nizami, “13 yaşımdan beri çalışıyorum ama bundan ne kazandım? Bir araba ya da başka bir şey satın alamam” ifadelerini kullandı. Nizami, “Para kazanmak zor, harcamak ise kolay. Paranın mutluluk getirmediğini söyleyen herkes yanılıyor çünkü para hayatın bir parçası” dedi.
Nizami, kendi ayakkabı mağazasına, arabaya ve kendisine ‘mutlu bir hayat sağlayacak’ iyi bir gelire sahip olmanın hayalini kuruyor. Bir gün istediğini elde edeceğinden emin olsa da “Hayallerime ulaşmaktan hâlâ çok uzağım” ifadelerini kullandı.
Bu hayale giden yol ‘zor’ olmasına rağmen İran’da kalmayı planlayan Nizami, ‘gerekçeler icat etmeyi’ seçenlerin başarıya ulaşmak için istek ve kararlılıktan yoksun olduğunu söyledi.
Muhammed Rıza Nizami, seçimlere ilişkin bir soruya ise “İlk kez oy kullanacağım, ama henüz emin değilim. Belki oy kullanırım” yanıtı verdi.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.