Lübnan’da hükümet krizi: Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı arasında gerginlik

Lübnan Meclis Başkanı Berri, hükümet kuruluşunda arabuluculuğunun devam ettiğini söylerken Cumhurbaşkanı Avn, Berri’yi taraf olmakla suçladı

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri arasındaki bir toplantıdan bir görüntü (NNA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri arasındaki bir toplantıdan bir görüntü (NNA)
TT

Lübnan’da hükümet krizi: Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı arasında gerginlik

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri arasındaki bir toplantıdan bir görüntü (NNA)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri arasındaki bir toplantıdan bir görüntü (NNA)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri arasında yaşanan gerginlik yeni hükümet kurma sürecinin çıkmazda olduğunu gösteriyor.
Arabuluculuk temaslarını eleştiren Cumhurbaşkanı Avn’a cevap veren Berri, “Başbakan Saad Hariri’nin hükümeti yönetmemesi kararı, sizin hakkınız değil. Yönetme kararı da sizde değil” dedi. Berri ayrıca arabuluculuk girişiminin devam ettiğini vurguladı.
Bu ifadelere yanıt olarak da Cumhurbaşkanlığı’ndan üst düzey bir kaynak, Avn’ın “Berri’nin arabuluculuk statüsünü kaybettiğine ve hükümet krizine taraf olduğuna” inandığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi geçen salı günü “Bazılarının hükümeti kurma meselesine yaklaşırken yarattığı yapay ivmenin, anayasada öngörülen tek yolu izlemediği takdirde hiçbir ufku olmayacaktır” açıklamasında bulunmuştu. Açıklama sonrasında Berri, Lübnan cumhurbaşkanlığına karşı sert bir dille yanıt verdi.
Berri, son açıklamasında, “Lübnan halkı adına hareket ettim ve ediyorum. Bir başbakan tayin etme kararı, cumhurbaşkanının iradesi dışında olup, daha çok milletvekillerinin, yani yasama makamının kararına bağlıdır” ifadelerini kullandı. Nebih Berri, “Hükümeti kurmak için meclis istişarelerini yürüten, (anayasanın 64’üncü maddesi uyarınca) atanan başbakandır. Bu nedenle hükümeti kuracak yetkilinin talebi üzerine, ulaşabileceği herhangi bir girişimde kendisine yardımcı olmaya çalışmak benim hakkımdır. Özellikle başbakan ile anlaşarak, hükümeti oluşturan kararnameyi imzalama yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı, bunu yapmak için her türlü isteğini dile getirmiştir. Bu konuda da birkaç haberci göndermiştir. ‘Berri girişimini’ benim kişisel varlığım olmadan başarılı kılmak için Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda ve diğer yerlerde birden fazla toplantı yapılmıştır” dedi.
Avn’ın, kendi arabuluculuğunu daha önce onaylamasına atıfta bulunan Berri, “Mademki bakan sayısı 24’e çıktı. Mademki Cumhurbaşkanı tarafından isimlendirilen 8+2 bakan ısrarınız üzerine içişleri meselesi çözülüyor. O zaman her şey bozulur, ülke çöker ve kurumlar erozyona uğrar. Halkın beli bükülür. Batı, Doğu ve sizin tarafınız dışında Lübnanlı tarafların onayladığı bir girişimin reddedilmesiyle Kostantiniyye duvarı çöküyor” değerlendirmesinde bulundu. Berri, “Salı günü açıkça söylediniz; ‘Saad Hariri’yi başbakan olarak istemiyoruz’ diye. Bu sizin hakkınız değil. Onu tayin kararı da sizin değil. Temsilciler Meclisi, ona mesajınıza cevaben sözünü söyledi” dedi. Berri, ‘ayrılmanın değil, bir çözümün gerekli olduğunu’ söylerken, girişiminin devam ettiğini de vurguladı.
Lübnan cumhurbaşkanlığı da 16 Haziran’da Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin açıklamasına yanıt verirken, ‘arabuluculuk statüsünü’ ve ‘Lübnan halkı adına hareket etme hakkını’ kaybettiğini dile getirdi. Açıklamada, “Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a yönelik kampanyaların asıl amacı, onun takip rolünü bozmak ve onu sorumluluklarından uzaklaştırmaktır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Avn’ın 1990’dan 2005’e kadar süren dışlama yıllarından sonra varlığını ve rolünü geri kazanmasını kabullenemeyenler var” denildi. Cumhurbaşkanlığı, Berri’nin, cumhurbaşkanının hükümette tek bir bakana sahip olma hakkının olmadığını söylemesi dolayısıyla üzüntülerini dile getirirken, “Sanki Cumhurbaşkanına karşı yürütülen kampanyaların asıl amacının, yürütme makamını oluşturma ve yasama makamıyla çalışmaları denetleme rolünü bozmak, ayrıca bazen fiilen, bazen de sözle, anayasanın kendisine yüklediği sorumluluklardan uzaklaştırmak olduğunu ifade etmek istiyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı, “girişimi kabul etmediği ve Saad Hariri’nin hükümeti kurmasını reddettiği” hususunda yöneltilen suçlamayı da “İnkarın ve hakikate yabancılaşmanın zirvesi” olarak nitelendirdi. Cumhurbaşkanlığı ayrıca, “Çünkü Cumhurbaşkanı, Temsilciler Meclisi’nin iradesine cevap verdi. Cumhurbaşkanlığına ve cumhurbaşkanının şahsına ve yetkilerine yönelik birçok suiistimal ve saldırı göz ardı edildikten sonra Hariri, alınan bir kararla hükümeti kurmakla görevlendirildi” dedi.
Açıklamada, “Devlet, Cumhurbaşkanının herkesin bildiği, cumhurbaşkanının rolünü marjinalleştirme, yetkilerini ve sorumluluklarını sınırlandırma arzularını karmaşıklaştırdığı eylemlerin yol açtığı hükümet krizine tüm gücüyle bir çözüm aradığını anlamalıdır” denilirken, Meclis Başkanı tarafından yapılan açıklamanın ‘bunun en iyi kanıtı’ olduğu kaydedildi.
Açıklamada, “Cumhurbaşkanlığı, ortaya koyulanların yeterli olması halinde Temsilciler Meclisi Başkanının açıklamasında belirtilen yanlışlıklara girmekten kaçınır ve kendisi için tek olumlu olan şeyi ifade eder. Ki bu da hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak için inisiyatifini devam ettirme arzusudur” ifadelerine yer verildi.
Daha Başkan Berri’nin Medya Ofisi de cumhurbaşkanlığının açıklamasına yanıt vererek, “Siz buna inanıyorsanız, biz de yöneldiğiniz şeye inanmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın ‘Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman’ın herhangi bir bakanlık pozisyonuna ulaşma hakkı yoktur’ sözünün sahibi olduğunu hatırlatırız” diyerek, “Hadi çözüme gidelim” ifadelerini kullandı.
Berri girişiminin, Temsilciler Meclisi Başkanı bağlı olduğu sürece girişimi desteklemeye devam edecek olan (Sünni) Müstakbel Hareketi, (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) ve (Şii) Hizbullah da dahil olmak üzere birçok tarafın desteğine sahip olduğunu belirten medya ofisi, “Çünkü hükümet ikilemini çözmek için başka bir girişim yoktur” dedi. (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH), bir yanda Lübnan cumhurbaşkanlığı diğer yanda da Başbakan adayı Hariri ve Temsilciler Meclisi Başkanı Berri arasındaki çatışmadan uzak durmuştu. Bu çerçevede ÖYH Genel Başkanı Cibran Basil, “Hükümeti kurmakla görevli Saad Hariri başkanlığındaki bir hükümetin hızla kurulmasından yanayız. Bu seçeneği anayasaya göre yapmakla yükümlüyüz” dedi.
Basil, bu konuda gerekli adımların atılması yönünde hızlı bir girişim ortaya koyulması temennisinde bulunurken, “Hükümetin mutlak önceliği reformları uygulamaktır ve bu gerçekleşene kadar bu, bir görevdir ve zorunluluktur. Parlamento harika bir iş çıkarabilir ve Lübnan’ın birçok sorununu çözmek için yasalar onaylayabilir” dedi.



BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
TT

BM uyardı: Gazze Şeridi beka tehdidiyle karşı karşıya

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan bir kare (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşın bölgenin ekonomisini mahvettiğini ve Filistin topraklarının ‘bekasını’ tehdit ettiğini belirterek, uluslararası ‘acil’ müdahale çağrısında bulundu.

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından yayınlanan yeni bir raporda, Gazze'nin yeniden inşasının maliyetinin 70 milyar doları aşacağı ve onlarca yıl sürebileceğini belirtildi. Raporda, savaş ve ablukanın ‘Filistin ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir çöküşe’ neden olduğu uyarısında bulunuldu.

Askeri operasyonların hayatta kalmanın her temel unsurunu önemli ölçüde zayıflattığı ifade edilen raporda, “Gazze Şeridi, gıdadan barınmaya ve sağlık hizmetlerine kadar insan eliyle yaratılmış bir uçuruma itildi” denildi.

Sistematik bir şekilde devam eden yıkımın, Gazze'nin kendini yaşayabilir bir alan ve toplum olarak yeniden inşa etme yeteneğini zedelediği belirtilen raporda, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların İsrail'in güneyine düzenlediği saldırıda çoğu sivil olmak üzere bin 221 kişi ölürken İsrail, Gazze Şeridi’ne  iki yıl süren yıkıcı bir savaş başlattı.

cdvfgthy
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’na geri dönen yerinden edilmiş Filistinlilerin görüldüğü havadan çekilmiş bir fotoğraf (AFP)

BM’nin güvenilir kabul ettiği Gazze Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail, Hamas'ın saldırısına misilleme olarak Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava ve kara saldırılarında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 69 bin 756 Filistinliyi öldürdü.

Savaş, Gazze Şeridi'nde büyük yıkıma ve BM’nin bazı bölgelerde kıtlık ilan etmesine neden olan bir insani krize yol açtı.

UNCTAD raporuna göre Gazze Şeridi'ndeki yıkımın boyutu, ard arda ekonomik, insani, çevresel ve sosyal krizleri tetikleyerek, bölgenin gelişme düzeyindeki düşüşü tam bir yıkıma dönüştürdü.

Raporda, çift haneli büyüme ve önemli dış yardım desteğine rağmen, Gazze'nin 7 Ekim 2023 öncesi refah düzeyine geri dönmesinin onlarca yıl sürebileceği vurgulandı.

UNCTAD, koordineli uluslararası yardım, havale işlemlerinin yeniden başlatılması ve ticaret, hareket ve yatırım kısıtlamalarını hafifletmeye yönelik önlemleri bir araya getiren kapsamlı bir kurtarma planı çağrısında bulundu.

Gazze halkı ‘ciddi ve çok boyutlu bir yoksullukla’ karşı karşıya kalırken, UNCTAD, Gazze'deki her bireye yenilenebilir ve koşulsuz aylık nakit transferi sağlayan kapsamlı bir acil temel gelir programının başlatılmasını istedi.

Raporda, Gazze ekonomisinin 2023-2024 döneminde yüzde 87 oranında küçüldüğü ve kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) 161 dolar gibi cüzi bir rakama gerilediği, bu rakamın da küresel olarak en düşük oranlardan biri olduğu belirtildi.

Öte yandan Batı Şeria'da durum o kadar vahim olmasa da raporda ‘şiddet, Yahudi yerleşim birimlerinin inşasındaki hız ve işçi hareketliliğine getirilen kısıtlamaların’ buranın ekonomisini vurduğu ve UNCTAD'ın verileri kaydetmeye başladığı 1972 yılından bu yana en kötü ekonomik gerilemeye yol açtığı ifade edildi.


Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
TT

Gazze Şeridi'nin güneyinde çadırlar sular altında kaldı: İnsani kriz derinleşiyor

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta zor şartlarda yaşıyorlar (AFP)

Gazze Şeridi’nin güneyinde yer alan Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde, bugün (Salı) sabah saatlerinde etkili olan yoğun yağışlar sonucu çok sayıda sığınmacı çadırı sular altında kaldı.

d
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş kişiler için kurulan geçici kampta, Filistinli çocuklar yağmurdan korunmaya çalışıyor (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA bölgede çok sayıda çadırın yağmur suları nedeniyle zarar gördüğünü ve kullanılamaz hale geldiğini bildirdi. Kurtarma ekipleri su baskınından etkilenen çadır alanlarına müdahalelerini çeşitli noktalarda sürdürüyor.

csdfrg
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici kampta, yağmur sonrası eşyalarını düzenleyen Filistinli bir aile (AFP)

Gazze Şeridi genelinde şiddetli sağanak yağış ve fırtınalarla birlikte sığınmacı kamplarında ek olumsuzluklara yol açmaktadır.

Öte yandan, 15 Kasım’da meydana gelen yağışlar sırasında da binlerce çadırın su baskını nedeniyle zarar görmüştü.

sd
Filistinliler, sular altında kalan sokaklardan, eşek arabalarıyla geçiyor (DPA)

 


Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.