Mısır’dan Libya’daki anlaşmazlıkları çözmek için arabuluculuk adımı

Dibeybe, bütçenin kabulünde yaşanan gecikmenin devam etmesi durumunda parlamentoyu feshetmekle tehdit etti.

Birlik Hükümeti Başbakanı’nın ofisi tarafından dağıtılan, Mısır istihbarat başkanı ile Trablus’ta yapılan görüşmenin fotoğrafı.
Birlik Hükümeti Başbakanı’nın ofisi tarafından dağıtılan, Mısır istihbarat başkanı ile Trablus’ta yapılan görüşmenin fotoğrafı.
TT

Mısır’dan Libya’daki anlaşmazlıkları çözmek için arabuluculuk adımı

Birlik Hükümeti Başbakanı’nın ofisi tarafından dağıtılan, Mısır istihbarat başkanı ile Trablus’ta yapılan görüşmenin fotoğrafı.
Birlik Hükümeti Başbakanı’nın ofisi tarafından dağıtılan, Mısır istihbarat başkanı ile Trablus’ta yapılan görüşmenin fotoğrafı.

Görünen o ki Mısır, Muhammed el-Menfi başkanlığındaki Başkanlık Konseyi ve Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki Birlik Hükümeti ile temsil edilen Libya’daki geçiş otoritesi ile Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı Mareşal Halife Hafter arasında görüş yakınlaşması sağlamak üzere ‘ilan edilmemiş bir arabuluculuk’ başlattı.
Libya’nın başkenti Trablus’a 17 Haziran’da sürpriz bir ziyarette bulunan Mısır istihbarat başkanı Tuğgeneral Abbas Kamil, Libya istihbarat başkanı, içişleri bakanı ve hükümetin işlerinden sorumlu devlet bakanının da katılımıyla Birlik Hükümeti Başbakanı ile iki ülke arasındaki ortak ilişkileri ve çeşitli alanlarda iş birliğini güçlendirme yollarını ele aldı.
Dibeybe’nin ofisinden yapılan açıklamaya göre Abbas Kamil, Mısır heyetinin geçen ay gerekleştirdiği ziyaretin sonuçları ve iki ülke arasında imzalanan tüm anlaşmaların etkinleştirilmesine ilişkin koordinasyon mekanizması hakkında bilgi verdi. Kamil ayrıca Libyalı taraflar arasında, bölgede güvenlik ve istikrarı artıracak şekilde bir uzlaşı teşvik etmek için Mısır’ın oynadığı olumlu role dikkat çekti. Açıklamada, Dibeybe’nin Libya-Mısır Ortak Yüksek Komitesi’ni harekete geçirmek ve her alanda üzerinde anlaşmaya varılan noktaları tamamlamak amacıyla Mısır’a yapacağı ziyaret için koordinasyonun sağlandığı ifade edildi. Açıklamaya göre Dibeybe, Abbas Kamil ve İçişleri Bakanı Halid Mazen ile Trablus’un merkezindeki Şehitler Meydanı’nı gezdi.
Yerel basına göre Dibeybe, Temsilciler Meclisi’nin bazı üyeleriyle geçen çarşamba günü bir araya gelerek parlamentoyu feshetmek, halkı ‘meclisin işleri yönetemediği’ hususunda bilgilendirmek ve bütçenin kabulünde yaşanan gecikmenin devam etmesi durumunda verdiği sözleri uygulamakla tehdit etti. Abdulhamid Dibeybe açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bütçe kabul edilmeden güçsüzüz. Gelecek ay daha da güçsüz olacağız. Hükümet artık halkın karşısına çıkamaz. Harekete geçmek için kendisini güçsüz hissediyor.”
Dibeybe, hükümetin, maaşları ve hibeleri karşılamak için Libya Merkez Bankası’ndan yaklaşık 30 milyar dinar borç aldığının ortaya çıkması sonrasında “Banka artık hükümete daha fazla borç veremez” dedi. Dibeybe, milletvekillerine hitaben şnları söyledi:
“Sizi yok saymak istemiyoruz. Çünkü bu hükümetin temeli sizsiniz. Ancak halk etkileniyor, artık yaşayamıyor. Halkın itibarının da bütçede dikkate alınmasını umuyoruz.”
Dibeybe geçen çarşamba akşamı İdari Kontrol Komitesi Başkanı Süleyman eş-Şanti ile yaptığı görüşmede başta sağlık, elektrik kesintileri, yaralıların tedavileri ve yatırım meseleleri olmak üzere hükümetin karşı karşıya olduğu siyasi ve ekonomik zorlukları ele aldı. Akile Salih de 17 Haziran’da İtalya’nın başkenti Roma’yı ziyaret etti. Muhammed el-Menfi’nin de gelecek salı günü Roma’ya gitmesi bekleniyor. Salih, 17 Haziran’da İtalya Temsilciler Meclisi Başkanı Roberto Fico ile yaptığı görüşmede, seçimlerin bu yıl planlanan tarihte gerçekleştirilmesi çağrısında bulunurken İtalya’nın siyasi çözümü destekleme ile güvenlik ve istikrarı sağlama konularındaki rolüne de övgüde bulundu. Akile Salih, toplantıda Libya ve bölgedeki gelişmelerin yanı sıra siyasi sürecin gidişatını da ele aldı.
Diğer yandan Menfi’nin iki yardımcısı, Abdullah el-Lafi ve Musa el-Koni’nin geçen çarşamba akşamı şehirdeki Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdaki temel meselesi el-Acaylat şehrindeki koşullardı.
Başkanlık Konseyi’nden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Toplantıda, son dönemde güvenlik alanında tanık olunan gerginliklerin ardından el-Acaylat’taki durum, kentin istikrarını koruma ve yaşamı normale döndürme mekanizmaları ele alındı. Kendilerine verilen görevleri yerine getiren resmi güvenlik hizmetlerinin rolü üzerinde duruldu.”
Birlik Hükümeti’nin İçişleri Bakanlığı 17 Haziran’da, akşam saatlerinde güvenliği ve barışı sağlamak için el-Acaylat şehri ve çevresinde konuşlanan güvenlik devriyelerinin fotoğraflarını yayınladı.
Aynı şekilde ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland da 17 Haziran’da ABD'nin başkenti Washington’daki evinde ‘yoğun ABD-Libya ilişkilerini ve gelecek aralık ayındaki seçimlere dair ilerlemeyi’ gözden geçirmek için Libya’nın Washington Büyükelçisi ile görüştü.



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.