Suudi Arabistan kitaplara uygulanan sansürü kaldırdı

Karar, Neval es-Saadavi’nin kitaplarının kitapçılarda satılmasına izin verilmesiyle eş zamanlı çıkan tartışmanın yaşandığı bir dönemde alındı.

Suudi Arabistan kitaplar üzerindeki sansürü kaldırdı. (Getty Images)
Suudi Arabistan kitaplar üzerindeki sansürü kaldırdı. (Getty Images)
TT

Suudi Arabistan kitaplara uygulanan sansürü kaldırdı

Suudi Arabistan kitaplar üzerindeki sansürü kaldırdı. (Getty Images)
Suudi Arabistan kitaplar üzerindeki sansürü kaldırdı. (Getty Images)

Suad el-Yala
Suudi Arabistan Enformasyon Bakanlığı ve Görsel-İşitsel Medya Genel Otoritesi, yabancı yayınların doğrudan okuyucuya ulaştırılabilmesi için başlattığı çevrimiçi hizmeti Enformasyon Bakanı ve Kurumun Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Macid bin Abdullah el-Kesebi’nin onayı ile özel ve kamu sektörünün kullanımına sundu.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada Suudi Arabistan’ın, yayıncıların gereklilikleri yerine getirerek ve kontrollere uygun olarak otoritenin elektronik lisanslama platformu aracılığıyla harici yayınların derhal yayınlanması için başvurabildiği bir ülke olduğu vurgulandı. Okunabilir içerikler için özel sektöre doğrudan yayın hizmeti sunan ülkede bu hizmete basılı ve elektronik kitapların da dahil edildiği kaydedildi.
Bu yıl yurt dışından gelen kitaplar için izin talebi yüzde 61, yerli yayınlar içinde yüzde 39 oldu.

300 bin başlık
Yetkili bu adımın, kitapların, yayınların ve genel olarak okunabilir tüm içeriklerin yayınlanmasının  hızla takip edilmesine ve etkileşime girmesine olanak sağlayacağını vurgulayarak hizmetin başlatıldığı ilk yıl için slot sayısının 300 bin adrese ulaşmasının beklendiğini kaydetti.
Yetkili, yönetmelikte yapılacak yeni değişikliklerin yazarlar, yayıncılar ve dağıtıcılar için yayın sürecini kolaylaştırmanın ve bekleme süresini kısaltmanın yanı sıra yatırımcıların yazarlık, yayıncılık ve dağıtım sektörüne girişini teşvik etmeye de katkıda bulunacağını söyledi.
Ayrıca bu adımın, e-kitap sektörünü geliştirecek, yayınlanır yayınlanmaz Suudi Arabistan’daki dağıtım noktalarını üst düzey içerikle zenginleştirecek ve haksız rekabete maruz kalan yayınevlerine doğrudan destek teşkil edeceğini vurguladı.
Yetkili makam, hızlı yayın uygulamasının korsancılık, dolandırıcılık ve uluslararası mağazalara sızıntının azaltılması konularına da katkıda bulunacağını kaydetti.

Toplumsal denetim ne olacak?
Kitaplar üzerindeki resmi kısıtlamanın gevşetilmesinin ardından gündeme genel kısıtlama uygulaması geldi. İşin ironik yanı bunun, entelektüellerin olumlu bulduğu bu adım tesadüfen, Mısırlı yazar ve eleştirmen Neval es-Saadavi'nin kitaplarının satışı nedeniyle Twitter kullanıcıları tarafından yürütülen bir tartışmayla eş zamanlı olarak gerçekleşmesiydi.
Twitter'da iki gün önce, ülkenin en ünlü kütüphanelerinden birine yönelik başlatılan boykot kampanyasından saatler sonra es-Saadavi'nin kitapları kütüphanenein resmi internet sitesinden kaldırıldı. Kampanya öncesinde tiraj için satışa sunulan kitaplar bulanamadı.
Tartışmalar sürerken yayınları savunanların açık platformlar çağında, düşüncenin koruyuculuğu olarak nitelendirdiği husus nedeniyle kitabın satıştan  çekilmesi de tepkiye neden oldu.Yazar Türki el-Hamad'ın da dediği gibi; "Bir kitabı sevmediğinizde, onu satın almazsınız. Vesayet dönemi bitmiştir."
 El-Hamad, Twitter üzerinden daha önce yayınladığı mesajda şu ifadeleri kullanmıştı:
“Allah, Dr. Neval es-Saadavi’ye rahmet eylesin. Kendi alanında bir öncüydü ve bizim mirasımızda, toplumsal geleneklerimizde ve ülkemizde kadının statüsünde konuşulmayanları dile getirdi.”
Kuveytli yazar İbtihal el-Hatib de “Her türlü kitabı satarsın ve düşmanını tanımak için bile okursun. Dünyadan habersiz bu orta kesimde nasıl bir çılgınlık yaşıyoruz?” diyerek kütüphanenin durumda rolü olduğunu belirtti.
Es-Saadavi onlarca yıldır Arap dünyasında feminist hareketin önde gelen bir sembolüydü. Ancak sunumunda özellikle din, cinsiyet ve siyasetle ilgili tabulara meydan okuması nedeniyle büyük tartışmalara yol açmıştı.



Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Bir inanç yolculuğunun ardından... Danimarkalı mühtedi kadın, İslam’la tanışalı henüz bir yıl olmadan hacca gitti

Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)
Arafat'ın huzur dolu atmosferinde bir hacı adayı (Fotoğraf: Beşir Salih)

Mekke: Ömer el-Bedevi

Danimarka vatandaşı Liz Christensen, bir yıldan kısa bir süre önce, bir inanç sığınağı arayışı yolculuğunun ardından İslam'ı seçtiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat ile yaptığı sohbette, dünyanın farklı yerlerinden dua ederek gelen hacıların görüntüsü de dahil olmak üzere İslam'a ait olmanın tüm tezahürlerini anlatırken sözleri gözyaşlarıyla karıştı.

Liz, bu yıl dünyanın 100 ülkesinden 2 bin 443 hacı adayını ağırlayan İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Misafir Programı'nın bir parçası. Misafirlerin her birinin inançlarının özünü ve çevreleri üzerindeki etkisini yansıtan bir hikayesi var.

Bu misafirlerin arasında, Danimarka'dan Suudi Arabistan'a yaklaşık on saatlik bir yolculukla gelen ve Haccın büyük rüknünü yerine getirmek üzere Arafat'ta vakfeye duran, inanç atmosferiyle dolu, huşu ve sükûnet içinde, takdir-i ilahi ile kuşatılmış hacılara katılarak, kendilerine af, mağfiret, merhamet ve ateşten kurtuluş bahşetmesi için Allah'a dua etmesine vesile olan kendi hikâyesine sahip Liz de bulunuyor.

Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)Danimarkalı mühtedi Liz Christensen, yıllarını inanç yolculuğu üzerine düşünerek geçirdi. (Şarku’l Avsat)

Şarku’l Avsat'a konuşan Liz gözyaşlarına hâkim olmaya çalışarak şunları söyledi: “Mutluluktan ağlıyorum. Çünkü küçüklüğümden beri Tanrı'yı arıyordum. Pek fazla insanın Tanrı hakkında düşünmediği ya da konuşmadığı bir toplumda büyüdüm ama ben Tanrı'yı arıyordum.”

Liz, inanç yolculuğu boyunca yıllarını düşünerek ve tefekkür ederek geçirmiş, mantığa aykırı olduğuna inandığı şeyleri eleştirmeye cesaret etmiş ve doğayı tefekkür etmesi onu gerçeğin özünü aramaya yöneltmiş.

Liz şöyle diyor: “Dünyadaki güç her zaman galip geldi ve sonra bu güce sevgi demeye başladım. ‘Sevgi en büyük güçtür’ dedim ve bundan tatmin oldum. Sonra doğaya geçtim ve ağaçlardan çok etkilendim. Bu yüzden ağaçlara baktığımda ‘Bir şey var, bir yaratıcı var diyorum’. Zira doğaya baktığımda bunun kendi kendine olması imkânsız.”

Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)Yaklaşık iki milyon Müslüman bu yıl Hac ibadetini yerine getirmek üzere kutsal topraklara gitti. (Fotoğraf: Beşir Salih)

Liz kendi inanç yolculuğuna devam ederken, oğlu geçen yıl şubat ayında İslam'ı seçtiğini açıkladı ve bu onun hareketi hakkında konuşmak için bir fırsat oldu. Liz şöyle diyor: “Bana bunu anlattığında ağlıyordum ama şimdi bunun gerçek olduğunu biliyorum.”

Bu yıl yaklaşık iki milyon Müslüman'ın Hac ibadetini yerine getirdiği kutsal topraklara gelen Liz, mekânın dinginliği karşısında şaşkına döndüğünü ifade etti. “Burada olduğum ve bu kadar çok kız kardeşle konuşabildiğim için çok mutluyum” diyen Liz, Haccın inanç arayışındaki uzun yolculuğunun doruk noktası olduğunu söyledi.