AB Temsilcisi Borrell Lübnan turunu sonlandırıyor

Avn, geçen cumartesi günü Baabda’da Borrell ile bir araya geldi (NNA)
Avn, geçen cumartesi günü Baabda’da Borrell ile bir araya geldi (NNA)
TT

AB Temsilcisi Borrell Lübnan turunu sonlandırıyor

Avn, geçen cumartesi günü Baabda’da Borrell ile bir araya geldi (NNA)
Avn, geçen cumartesi günü Baabda’da Borrell ile bir araya geldi (NNA)

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in hükümeti kurmakla ilgilenen Lübnanlı liderlere yönelik ziyaretinde ve 20 Haziran’da sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldiği toplantı sonunda hazırladığı bir rapor ışığında Lübnan’daki siyasi çevreler, AB’nin bugün (21 Haziran Pazartesi) yapacağı toplantının sonunda alınacak kararı heyecanla bekliyor. Borrell, Beyrut’a içerisinde bulunduğun krizden çıkması için yeni fikirler getirmezken görevi, hala hükümetin kurulmasını engelleyen sebeplere dair, hükümeti kurmakla ilgili yetkililerin görüşlerini dinlemek üzere oturumlar düzenlemekle sınırlıydı.
Toplantıları takip eden yerel basın kaynaklarının Şarku’l Avsat’a aktardığına göre AB Temsilcisi, Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve hükümeti kurmakla görevli Saad Hariri’ye aynı soruları yöneltti.
Kaynaklar, Borrell’in AB tarafından hükümeti kurmak için yapılan istişarelerin ruhunu geri kazanmak için kabul edilen alternatif seçenekleri ele almadığını ve uygun kararı almayı bugün hükümetin oluşumunu geciktiren sebeplere ilişkin soruşturması ışığında Avrupa topluluklarına bıraktığını söyledi. Kaynaklara göre Borrell, görüşmelerinde yoğun bir tehdit dili kullanırken, muhatabını da ‘hükümet ya da oluşumu engellemeye karıştığı kanıtlananları hedef alan yaptırımlar’ olmak üzere iki seçeneğin önüne koydu.
Avn, Borrell’in karşısında sadece kendisini savunmak için değil, ‘(dün yaptığı açıklamada Borrell’in misyonuna atıfta bulunmaktan kaçınan) siyasi varisi Özgür Yurtsever Hareket Genel Başkanı Cibran Basil hakkındaki suçlamaları kaldırmak, hükümetin kurulamamasından doğrudan sorumlu olduğu iddialarına karşı AB’den elde etmek istediği noktalara değindi. Avn, AB’yi dolaylı olarak Filistinli mültecileri ve yerinden edilmiş Suriyelileri Lübnan’a yerleştirmek için dış baskı uygulamakla suçlarken, aynı şekilde müttefiki Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a da kendisi ve Berri arasında seçim yapması, ayrıca Berri’den girişiminden geri adım atarak görevi bırakmasını istemesi çağrısı yaptı.
Avn, Borrell’in sorduğu sorulara yanıt verirken Fransız girişimine bağlılığını ve bir hükümet kurma konusundaki ısrarını dile getirerek, ‘yeni hükümetteki bakanlıkların üçte birini almayı’ talep ettiği iddialarını yalanladı. Kaynaklar, Avn’ın Borrell’in karşısındaki savunmasının Berri ve Hariri’ye ciddi bir meydan okuma olduğunu belirtti.
Kaynaklar, Berri’nin ise Avn’ın, bakanlıkların üçte birini elde etmekte ısrar ettiğini vurguladı. Özgür Yurtsever Hareket’in hükümetleri engelleme ve üretim kapasitelerini felç etme geçmişine sahip olduğunu söylüyor. Kaynaklara göre Berri, Özgür Yurtsever’i Avn’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra, Basil’in el-Basatin - Kabr Şamun olayını Yargı Konseyi’ne sevk etme arzusu gerekçesiyle Hariri’nin ilk hükümeti sırasında iki aydan fazla bir süre kabine toplantılarını engellemekle suçladı. Basil, daha sonra bu kararından vazgeçmişti.
Avn’ın Temsilciler Meclisi’ni ‘yasa tasarılarına ve reformları gerçekleştirmeye yönelik önerilere yanıt vermemekle’ suçlamasının, haksız olduğunu söyleyen Berri, sorunun Cumhurbaşkanı Avn ve gölge başkan Basil’in omuzlarında olduğunu dile getirdi. Nebih Berri, ceza denetimi taslağının parlamento tarafından onaylandığını belirtirken, taslağın şu anda Avn’ın popülist müzayedelerine uygun olarak finansman kartıyla ilgili bir yasa taslağı göndermek için acele eden geçici hükümetin gözetiminde olduğunu vurguladı.
Kaynaklar, Avn ve geçici hükümeti ‘Lübnan’ın asgari düzeyde finansal toparlanmasını güvence altına almak için Uluslararası Para Fonu (IMF) ile ciddi müzakerelere başlamamaktan’ ve ‘ülkeyi, çöküş korkusunun ötesine geçerek kapsamlı bir patlamanın eşiğine getiren yaşamsal ve toplumsal krizlere sürüklemekten’ sorumlu tutuyor. Kaynakların Hariri’den aktardığına göre ise hükümeti kurmakla görevli yetkili, Borrell’e ‘eski hükümete benzer bir hükümet kurmanın imkânsız olduğunu’ söyledi. 
Hariri’nin tüm bu koşulları pratik ve anayasal açılardan kabul edilebilir olmadığı için reddettiğini belirten kaynaklara göre Hariri, Lübnan halkının, 17 Ekim 2019 intifadasında sözlerini söylediğini vurguladı. Saad Hariri, bazı güçlerin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptıkları görüşmede verdikleri sözleri ters yüz ettiklerini ve eskilerin birebir kopyası olan bir hükümet talep ettiklerini vurguladı.
Aynı kaynaklara göre Hariri, ne IMF’den ne de uluslararası toplumdan mali yardım alamayacak olan reformları istemeyenlere suçlamalar yöneltirken, hükümeti kurma ve çözüm üretme görevinden bu yana fedakarlıklar yaptığı vurguladı. Ama hükümeti kurma görevini engelleyenlerin olduğunu söyleyen Hariri, “Oluşumuna öncelik vermekten vazgeçmeyeceğim, ancak süresiz olarak da bu görevde kalmayacağım. Engeller devam ederse, alternatif seçenekleri değerlendirmek üzere gerekenleri yapmak için başta Berri olmak üzere müttefiklerime danışacağım. Hükümetin kurulmasını kolaylaştıranlarla onu engelleyenleri aynı sepete koyanlar arasında eşitlik sağlamak doğru değildir” dedi.
Bu çerçevede geriye şu soru kalıyor; AB, bugünkü toplantıda tehdit ettiği yaptırımlarla mı yetinecek, yoksa hükümeti kurmakla ilgilenenlere hitap ederken yüksek tonlarda seslenmeye devam etmek yerine alternatif seçeneklere mi başvuracak?
Basil ise, çatışma çemberini genişletmek için ısrar ederken, bu kez Hristiyan ve Sünni çevreleriyle çatışmaya girmenin yanısıra Şii partileri de bölmeye çalışıyor.



Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
TT

Tunuslu muhalif Şeyma İsa, hapishanede başladığı açlık grevinin dokuzuncu gününde

Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)
Siyasi aktivist Şeyma İsa (AFP)

Tunus ana muhalefet partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (NSFT) üyesi ve siyasi aktivist Şeyma İsa, tutukluluk koşullarını protesto etmek için başladığı açlık grevinde dokuzuncu gününe girdi.

1 Aralık'ta muhalefet tarafından düzenlenen yürüyüşe katılan İsa, devlet güvenliğine karşı komplo kurmak suçundan Temyiz Mahkemesi tarafından verilen bir kararla sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Muhalif aktivist, hapishaneye girer girmez açlık grevine başladı.

Şeyma İsa (45), 2023 yılının şubat ayında yakalanmış, gözaltında tutulmuştu ve aynı yılın temmuz ayında serbest bırakılmıştı. Birinci Derece Mahkemesi tarafından 18 yıl hapis cezasına çarptırılan İsa’nın cezası temyiz sonucunda 20 yıla çıkarılmıştı.

İsa'nın yanı sıra aynı davayla bağlantılı olarak NSFT lideri, tanınmış siyasetçi Ahmed Necib eş-Şabi (82) de tutuklandı ve 12 yıl hapis cezasına çarptırdı. Muhalif Avukat Ayaşi Hammami (66) de terör suçlamasıyla beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü Müdür Yardımcısı Bessam Havaci, “Tunus muhalefetinin önemli simalarının tutuklanması, Cumhurbaşkanı Kays Said'in tek başına iktidarına alternatif olan her şeyi ortadan kaldırma planının son adımıdır. Bu tutuklamalarla Tunuslu yetkililer, siyasi muhalefetin çoğunu etkili bir şekilde hapse atmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Tunus muhalefeti ve NSFT, 25 Temmuz 2021'de olağanüstü hal (OHAL) ilan edip ardından yeni bir siyasi sistem kurarak geniş yetkilerle iktidarını sürdüren Cumhurbaşkanı Kays Said'in yönetimine karşı çıkıyor ve demokrasinin yeniden tesis edilmesini talep ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre buna karşın yetkililer tutuklananları hükümeti devirmeye ve devlet kurumlarını yıkmaya teşebbüs etmekle suçluyor. Muhalefet ise mevcut rejimi tutuklulara karşı siyasi suçlamalar uydurmak ve yargıyı emirlerine boyun eğdirmekle suçluyor.


Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
TT

Hamas, İsrail medyasına konuştu: “Filistin devleti kurulursa silah bırakırız”

İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)
İsrail'in 70 binden fazla Filistinliyi öldürdüğü savaşta Hamas, Gazze Şeridi'nin neredeyse yarısını hâlâ kontrol ediyor (AP)

Hamas, ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesini desteklediklerini ve silah bırakmaya açık olduklarını duyurdu.

Adının paylaşılmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan Hamas yetkilisi, Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak müzakerelerin başlatılması halinde silah bırakacaklarını söylüyor:

Bu zorla veya ültimatomlarla yapılamaz. İsrail iki yıl boyunca Hamas'ı silahsızlandırmak için tüm askeri gücünü kullandı ama işe yaramadı. Silah bırakma meselesi siyasi bir sorunla bağlantılıdır ve bu nedenle siyasi bir çözüm gerektirir.

Yetkili, Filistinlilerin 78 yıllık İsrail işgaline karşı silahlı mücadele hakkının olduğunu belirterek, 1967 sınırlarının esas alınacağı bir Filistin devleti kurulması taleplerini yineliyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. Haberde, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü kontrol ettiği belirtiliyor.

İsrail, Hamas'ın elindeki 28 rehinenin hepsini teslim etmeden ikinci aşamaya geçilmeyeceğini duyurmuştu. Filistinli örgüt şimdiye dek 27 rehineyi İsrail'e gönderdi. Ancak 7 Ekim saldırısında öldürülen İsrailli polis memuru Ran Gvili'nin naaşı hâlâ Gazze'de. Hamas yetkilisi, cesedin yerini bulmak için çalışmaların sürdüğünü söylüyor.

İkinci aşama kapsamında Barış Kurulu üyelerinin belirlenmesi ve Gazze'ye güvenlik gücü konuşlandırılması hedefleniyor. Bu aşamaya geçiş için Hamas'ın silah bırakmayı kabul etmesi gerekli. Bunun ardından İsrail askerleri daha gerideki bir hatta çekilecek.

Trump ikinci aşamaya "çok yakında geçileceğini" söylemiş fakat bir takvim açıklamamıştı. Ocak itibarıyla Gazze'ye ISF askerlerinin gönderilmesi planlanıyor.

Hamas yetkilisi, 7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nda esir alınan kişileri ilk etapta operasyondan kısa süre sonra bırakmayı düşündüklerini söylüyor.

Ancak İsrail'in saldırıları durdurmaması ve arabulucular tarafından savaşın sonlandırılacağına dair garantiler sunulmaması nedeniyle bu plandan vazgeçtiklerini ifade ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın öncülüğünde hazırlanan plana göre ISF, Hamas'ın silahsızlandırılmasında da rol oynayacak.

Öte yandan Hamas yetkilisi, ISF kontrolündeki böyle bir sürece yanaşmayacaklarını belirterek, güvenlik gücü askerlerinin Gazze'de İsrail ordusuyla Filistin halkı arasında "tampon bölge" görevi görmesi gerektiğini savunuyor.

Ayrıca silahsızlanma karşılığında İsrail ordusunun tamamen Gazze'den çekilmesini talep ettiklerini aktarıyor.

7 Ekim 2023'te düzenlenen Aksa Tufanı'nın sonuçlarından pişmanlık duymadıklarını söyleyen Hamas yetkilisi, dünya kamuoyunun İsrail'in gerçek yüzünü görmesini sağladıklarını vurguluyor:

Tarihi değiştirmeyi başardık. Dünya gözlerini açtı, Filistinlilerin yaşadıklarını ve İsrail'in ne suçlar işlediğini gördü.

IDF ve Yahudi yerleşimciler işbirliği yapıyor

Diğer yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF), Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerle aktif işbirliği yaptığı aktarılıyor.

İsrail'in kamu yayıncısı Kan'ın hazırladığı Zman Emet (Gerçek Zamanlı) programına katılan Tuğgeneral Avi Bluth, ISF'nin "sınır bölgelerinde çiftlikler kurmaları için yerleşimcilerle tam işbirliği içinde hareket ettiğini" söyledi.

Bluth, bu işbirliğinin özellikle geçen yıl temmuzda hızlandırıldığını belirtti.

Independent Türkçe, Times of Israel, Haaretz


Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Salman ve eş-Şara Suriye ekonomisini canlandırma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, geçen şubat ayında Riyad'da Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'yı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman bin Abdulaziz, dün Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'dan telefon aldı.

Prens Muhammed bin Salman ve Ahmed eş -Şara, Suudi Arabistan ve Suriye arasındaki ikili ilişkilerin çeşitli yönlerini ve bu ilişkileri bir dizi alanda güçlendirme fırsatlarını gözden geçirdiler.

İki taraf ayrıca ortak ilgi alanlarına giren konuları ve Suriye'de güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesi ile ekonomik toparlanmanın sağlanması çabalarını görüştü.