Suriye’de ateşkese rağmen Rusya havadan Esed karadan saldırıyor: 10 ölü

İdlib’in güneyindeki el-Bara köyünde 21 Haziran’da Suriye bombardımanları sonrasında yıkımın ortasında kalan bir kadın (AFP)
İdlib’in güneyindeki el-Bara köyünde 21 Haziran’da Suriye bombardımanları sonrasında yıkımın ortasında kalan bir kadın (AFP)
TT

Suriye’de ateşkese rağmen Rusya havadan Esed karadan saldırıyor: 10 ölü

İdlib’in güneyindeki el-Bara köyünde 21 Haziran’da Suriye bombardımanları sonrasında yıkımın ortasında kalan bir kadın (AFP)
İdlib’in güneyindeki el-Bara köyünde 21 Haziran’da Suriye bombardımanları sonrasında yıkımın ortasında kalan bir kadın (AFP)

Suriye’nin kuzeybatısında bir yılı aşkın bir süredir ateşkesin sürmesine rağmen Rus hava kuvvetleri aralıklarla hava saldırıları düzenlemeye devam ediyor. Ateşkesi ihlal eden sadece Rusya değil. Esed güçleri de İdlib’in güney kırsalına düzenlediği topçu saldırıları düzenliyor. Son top ateşinde 4’ü sivil en az 10 kişi hayatını kaybetti.
Ayrıca 2020 Mart ayından bu yana Ankara ve Moskova arasında anlaşmaya tabi olan ülkenin kuzeybatısına Türk takviyelerinin ulaştı.
Bu ayın başlarından bu yana İdlib’in güneyindeki birçok bölge, rejim güçleri tarafından tekrarlanan bombardımanlara maruz kalırken, muhalif güçler de sınır bölgelerinde yer alan rejime ait kontrol noktalarını hedef alarak karşılık verdi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İdlib vilayetinde ve çevresinde ateşkes anlaşmasına yönelik ihlallerin arttığını duyurdu. SOHR, rejim güçlerinin, gece yarısından bu yana, Heyet Tahriru’ş-Şam (HTŞ) tarafından kontrol edilen bölgeleri onlarca füzeyle hedef aldığına dikkat çekti.
SOHR’a göre topçu ateşi, İhsim kasabasında bir kontrol noktasını hedef aldı. Bombardıman sonrası 2 erkek sivil, 2 güvenlik görevlisi ve 4 HTŞ mensubu olmak üzere en az 8 kişinin ölmesinin yanı sıra el-Bara köyünde 2 kadın sivilin ölmesiyle sonuçlandı.
Hedeflenen bölgelere yapılan bombalı saldırıda 13 kişi yaralandı. Kaynaklara göre gruplar, buna karşılık Hama’nın kuzey kırsalında rejim güçleri tarafından kontrol edilen bölgeleri hedef aldı ve bu da bir subayın ölümüyle sonuçlandı.
HTŞ ve daha az etkili ola savaşçı gruplar, İdlib vilayetinin yaklaşık yarısını ve Halep, Hama ve Lazkiye vilayetlerinden sınırlı alanları kontrol ediyor.
Esed rejimini destekleyen Moskova ve silahlı grupları destekleyen Ankara’nın, rejim güçlerinin Rusya’nın desteğiyle üç ay boyunca başlattığı kitlesel saldırının ardından ilan ettiği İdlib ve çevresindeki ateşkes 6 Mart 2020’den bu yana hala yürürlükte. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre, yaklaşık bir milyon insanı evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Ateşkes, Rus hava saldırıları da dahil olmak üzere bir çok kez ihlal edilmesine rağmen büyük ölçüde devam ediyor. İdlib, yalnızca bu ayın 10’unda en az 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan sınırlı bombardımanlara tanık oldu. Ölenlerin arasında HTŞ askeri sözcüsü de bulunuyor.
SOHR Direktörü Rami Abdurrahman, AFP’ye yaptığı açıklamada, İdlib’in güneyinde ateşkesin başlamasından bu yana özellikle rejim güçlerinin ihlallerinin artmasıyla benzeri görülmemiş bir tırmanış yaşandığına dikkati çekti. Abdurrahman, özellikle de rejim güçlerinin, esas olarak kendi kontrol alanlarına yakın bölgelere topçu atışları yaptığını söyledi. Bombardımanlar, Maşun, el-Bara, İhsim, Benin, Felifel, el-Fatira, Kansafra, Sufuhon, el-Mazura, Kaf Uveyd, el-Mastuma bölgesi çevresi, Cebel el-Arbain, İdlib’in güney kırsalındaki bölgelerini hedef aldı. Aynı şekilde Jurin kampındaki rejim güçleri, Rus keşif uçaklarının bu bölgelerin hava sahasında yoğun uçuşları ortasında Hama’nın kuzeybatısındaki el-Gab ovasındaki Kastun, el-Ankavi ve ez-Ziyara bölgelerini de roket ve top mermileriyle hedef aldı.
SOHR, 21 Haziran akşamı rejim güçlerinin İdlib’in güney kırsalındaki Felifel köyünde grupların mevzilerini bombalaması sonucu bir üyenin öldürüldüğünü ve diğer bazı unsurların da yaralandığını belirtti. Ensaru’l İslam örgütü ve diğer muhalif gruplar, Hama’nın kuzeybatı kırsalındaki el-Gab ovasında bulunan Jurin eksenine yönelik bombardımanlarını yeniledi. Bombardımanlar sonucunda 1 Albay ve bazı rejim güçleri öldü.
İdlib kırsalındaki aktivistler, son saatlerde Türk güçlerin, Suriye’nin muhalefet bölgelerindeki askeri noktalara takviyede bulunduğunu söyledi. Bu adımı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve silahlı Suriye muhalif grupları tarafından İdlib’in güneyindeki Taltamis, Maarşurin, Kafr Nabl ve Hazarin bölgelerinde rejim güçlerine ait askeri bölgeleri hedef alan topçu ve füze bombardımanı takip etti. Sonuç olarak Kafr Nabl şehrinde rejim güçlerine ait bir zırhlı araç imha edildi.
Suriye Çölü’nde bir yanda rejim güçleri ve İranlı milisler, diğer yanda da DEAŞ arasında devam eden çatışmalarla ilgili olarak ise Hama kırsalındaki ‘İzleme ve Takip Birimi 80’ yetkilisi, Humus’un doğusundaki Palmira/Tedmur kırsalında bulunan ‘es-Sohna’ ekseninde rejim güçlerinin, son 24 saatte DEAŞ savaşçılarıyla yaşadığı şiddetli çatışmalarda ağır kayıplar verdiğini belirtti. DEAŞ savaşçıları da Humus’un doğusundaki Tedmur çölünde bulunan Vadi el-Ebyad yakınlarında, rejim güçlerine bağlı Tümen 11’in askeri mevzilerine sürpriz bir saldırı başlattı. Saldırı, rejim güçlerinin 12 üyesinin ölmesi ve çok sayıda aracın imha edilmesiyle sonuçlandı. Hama çölündeki “Esriya’ bölgesi yakınlarında, DEAŞ’ın kurduğu bir pusuda 1 subay ve 5 unsur hayatını kaybederken, 3 askeri araç da imha edildi. Ayrıca Rakka’nın güneybatısındaki Rusafa bölgesi yakınlarında 21 Haziran gecesi meydana gelen şiddetli çatışmalarda rejim güçlerinin ve DEAŞ saflarından da çok sayıda militan öldü.
Birim 80, rejim güçlerinin ve İranlı milislerin Deyr-i Zor ve Rakka’nın güneyinden Hama ve Humus’a kadar uzanan çöl bölgesinde DEAŞ’a karşı herhangi bir saha ilerlemesi kaydedemediklerini de vurguladı. Bunun nedeninin ise DEAŞ’ın rejim güçlerine karşı kullandığı çok sayıda mayın ve güdümlü füzeden kaynaklandığı bildirildi. Pazartesi sabahı rejim güçlerine bağlı 25. Tümen, Rus özel kuvvetleriyle birlikte, Esriya’yı Hama ve Rakka’ya bağlayan 180 km uzunluğundaki yolun kuzeyindeki alanları temizlemek amacıyla Halep’in güneydoğusundaki Hanasir bölgesinden yeni bir kara harekâtı başlattı.
Öte yandan rejim güçleri, Hama’nın doğusundaki Esriya bölgesinden doğudaki Suriye çölü derinliklerine kadar DEAŞ’a karşı harekete geçti. Eş zamanlı olarak rejim güçleri ve İranlı milisler, Humus’un doğusundaki es-Sohna bölgesinden harekete başladı. Rus savaş uçaklarının, rejim güçlerinin Suriye çölünde DEAŞ’a yönelik kara operasyonlarına yoğun bir şekilde destek verdiği belirtilirken, 21 Haziran’da DEAŞ’ın kontrol ettiği düşünülen alanlara karşı hava saldırılarının sayısının 60’a ulaştığı kaydedildi.
Rejim güçlerinin Rus özel kuvvetleri ve İranlı milislerle birlikte Suriye çölünü DEAŞ militanlarından temizlemek için yürüttüğü kara harekâtı, çöldeki saldırıların artmasını takiben başladı.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.


Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.