ABD’li senatörler İran cumhurbaşkanı Reisi’ye yönelik yaptırımların kaldırılmasına karşı uyardı

Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz dün Senato’da düzenlenen toplantının oturum aralarında (AP)
Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz dün Senato’da düzenlenen toplantının oturum aralarında (AP)
TT

ABD’li senatörler İran cumhurbaşkanı Reisi’ye yönelik yaptırımların kaldırılmasına karşı uyardı

Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz dün Senato’da düzenlenen toplantının oturum aralarında (AP)
Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz dün Senato’da düzenlenen toplantının oturum aralarında (AP)

ABD’li bazı senatörler, Başkan Joe Biden yönetimini, İran’ın yeni Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’ye yönelik yaptırımların, insan hakları ihlallerine karışması nedeniyle hiçbir şekilde kaldırılmaması konusunda uyardı.
Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz, Reisi’yi ‘canavar ve tiran’ olarak nitelendirdi ve Biden’ı Magnitsky İnsan Hakları Sorumluluk Yasası uyarınca kendisine ek yaptırımlar uygulamaya çağırdı.
Cruz, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi oturumunda yaptığı konuşmada, “Reisi, 1988’de binlerce mahkumun toplu infazından sorumlu ölüm komisyonundaki 4 yargıçtan biriydi. Ardından Tahran’da savcılık görevini üstlendi ve bu konumunu İranlı muhalifleri yargılamak için kullandı. Bu baskı politikasını sürdürme ve İran’ın askeri saldırılarını artırma niyetini de dile getirdi” dedi.
Senatör Cruz bununla da kalmadı, aynı zamanda İran’ın dini lideri Ali Hamaney’e yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri suçlamasıyla Magnitsky yaptırımlarının uygulanması çağrısında bulundu.
Hamaney’in yolsuzluk, şiddet ve mülklere el koyarak İran halkından 200 milyar dolardan fazla para çaldığını öne sürerek, “Varlıklarını dondurmak için yaptırımlar uygulamamız gerekiyor” diye konuştu.
Cumhuriyetçi Senatör, İran’ın ABD güçlerine tekrar tekrar saldırması, teröre sürekli desteği ve uluslararası sularda tekrarlanan provokasyonlarının yanı sıra sürekli nükleer silah peşinde koşmasının, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları kaldırmaması için yeterli sebepler olduğunu vurguladı.
ABD Kongresi, 2009 yılında Moskova’da bir hapishanede ölen Rus muhalif Sergey Magnitsky’nin adını taşıyan Uluslararası Magnitsky İnsan Hakları Sorumluluk Yasası’nı 2012’de kabul etti.
Yasa başlangıçta Rusya’yı insan hakları ihlallerinden sorumlu tutmaya çalışırken, Kongre 2016’da yasa metnini değiştirdi ve kapsamını ABD başkanına dünyanın dört bir yanında insan haklarını ihlal edenlere yaptırım uygulama yetkisi verecek şekilde genişletti.
Cruz’un sözleri Kongre’de destek gördü ve Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Bob Menendez, Biden yönetiminin İran’a yönelik yaptırımları kaldırmasının yanlış bir karar olacağının altını çizdi.
Menendez ve Cumhuriyetçi Senatör Pat Toomey, Biden yönetiminin İran ve Çin’e derhal yaptırım uygulama taahhüdünde bulunmaması halinde, ABD Hazine Bakanlığı’ndaki üst düzey pozisyonlar için Biden’ın aday gösterdiği isimlerin onaylanmasını engellemekle tehdit etti.
Toomey, Biden yönetiminin Tahran’a verebileceği tavizlerin bir parçası olarak, İran’a yönelik terörle ilgili yaptırımların kaldırılması konusundaki endişelerini dile getirerek, “Yönetimin İran’a yönelik politikası çok endişe verici. Burada net olacağım: İran ile nükleer bir anlaşmaya varmak için yönetimle çalışmak isteyen ama bu tür bir anlaşmaya yanaşmayan benim gibi Cumhuriyetçiler var. Bunu yönetimle konuşmaya çalıştık ama sağır edici bir sessizlikle karşılaştık” dedi.
Menendez ise, ABD Hazine Bakanlığı’ndan 600 bin varilden fazla İran petrolü ithal eden Çin’e yaptırım uygulamama nedenleri hakkında ayrıntılı bir açıklama yapmasını istedi.
Bununla birlikte Menendez, Biden’ın Hazine Bakanlığı Terörizm ve Mali İstihbarat Müsteşarlığı için aday gösterdiği Brian Nelson ve Hazine Bakanlığı Terörizmin Finansmanından Sorumlu Başkan Yardımcısı adayı Elizabeth Rosenberg’in de katıldığı oturumda şöyle konuştu;
“Çin yaptırımlarımızı ihlal ediyor. ABD’nin yaptırım sistemini herhangi bir sonucu olmadan ihlal etmenin mümkün olduğu mesajını gönderdiğimizde, dünyadaki her ülke bu sistemi ihlal edecek. Bu kabul edilemez ve sizler bu yaptırımları uygulamayı taahhüt etmezseniz adaylığınızı desteklemem.”



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.