ABD'li virolog: Çin'den gelen ilk koronavirüs örnekleri veritabanından silindi

ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (Reuters)
ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (Reuters)
TT

ABD'li virolog: Çin'den gelen ilk koronavirüs örnekleri veritabanından silindi

ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (Reuters)
ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (Reuters)

Virüslerin evrimi üzerinde çalışan, ABD'li bir uzman, salgının henüz başında Çinli bir araştırmacının sunduğu ilk koronavirüs örneklerinin, ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) veritabanından silindiğini açıkladı.
Viroloğa göre koronavirüs pandemisinin kökenlerini araştıran bilim insanları, bu nedenle yanlış örneklerle çalışıyor olabilir.
Seattle'daki Fred Hutchinson Kanser Merkezi'nde görev alan Jesse Bloom, 200'den fazla virüs örneğinden alınan genetik dizilerin kaybolduğunu ama şimdi Google Cloud'da yaptığı bir araştırmayla bu genetik dizilerden 13'ünü kurtardığını ifade etti.
Bloom'a göre incelemeler, Çin'in Wuhan kentindeki ilk vakalardan bazılarının, sonunda tüm dünyaya yayılan koronavirüs varyantlarından genetik açıdan farklı olduğunu gösteriyor.
CNN'e konuşan Bloom, kurtarılan genetik dizilerin, virüsün hayvandan insana doğal yollarla mı yayıldığı, yoksa bir laboratuvardan mı sızdığı tartışmasına ışık tutmadığını belirtiyor.
Ancak viroloğa göre bu analiz, Kovid-19 pandemisinin kökenlerini araştırmak için kullanılan örneklerin eksiksiz olmadığını da gösteriyor.
Bloom, hakem onayı bekleyen çalışmaların yer aldığı internet sitesi bioRxiv'de yayınlanan bir makalesinde "Google Cloud'dan silinen dosyaları kurtarıyorum ve ilk virüslerden 13'ünün kısmi dizilerini yeniden oluşturuyorum" diye yazdı.
Makalede ayrıca, "Dizilerin, varlığının gizlenmesi için silinmiş olması muhtemel" ifadeleri yer aldı.
Verilerin neden silindiğiyle ilgili açıklama yapan NIH ise bu bilgilerin, onları paylaşan araştırmacının talebi üzerine Haziran 2020'de kaldırıldığını söyledi. Açıklamada bunun "standart bir prosedür" olduğu aktarıldı.

Bu veriler, virüsün kökenini aydınlatacak mı?
Genetikçiler, pandeminin başından beri bunun gibi veritabanlarında bilgiler paylaşıyor.
Hatta Dünya Sağlık Örgütü (WHO), koronavirüsün kökenini bulma çabalarına öncülük etmiş ve Çin'e araştırma için gönderdiği heyet, mart ayında bir rapor yayımlamıştı. Raporda virüsün büyük olasılıkla doğal yollarla yayıldığı, laboratuvardan sızma ihtimalinin çok düşük olduğu ifade edilmişti.
Soruşturmada çoğunlukla, Vuhan'ın Huanan Deniz Ürünleri pazarında görülen ilk vakalara odaklanılmıştı. Öte yandan Joe Biden yönetimi ve bazı bilim insanlarıWHO'nun bu raporunu yetersiz bulmuştu. Bunun üzerine Biden, ABD istihbaratından araştırma başlatmasını istemişti.
WHO sözcüsü Tarik Jašarevići "Bu raporun eksiklerinin farkındayız ve defalarca istediğimiz, ilk vakalarla ilgili tüm verilerin kullanıma sunulacağını umuyoruz" diye konuşmuştu.
Öte yandan virolog Bloom, Google Cloud'dan kurtardığı verilerin, bu konuda yeni bilgiler sağlamayacağını söylüyor:
"Bu çalışma, virüsün doğal mı olduğuna veya laboratuvardan kazara mı sızdığına dair güçlü bir kanıt sağlamıyor."
Bu arada Bloom'un analizine dahil olmayan ve onu dışarıdan bir göz olarak yorumlayan bazı bilim insanları viroloğun çalışmalarına şüpheyle yaklaşıyor.
Örneğin Tulane Üniversitesi'nde immünoloji profesörü Robert Garry, "Bu genetik diziler, bir şeyleri gizleme amacıyla silindiyse beyhude bir çaba olmuş" dedi ve ekledi:
"Çünkü bu diziler, SARS-CoV-2'nin ilk dönemdeki genetik çeşitliliğine dair yeni bir bilgi sağlamıyor."
Çalışmada Vuhan'dan gelen ilk verilerin örtbas edildiği imasının yer aldığını aktaran mikrobiyal patogenez profesörü Andrew Preston da analizdeki yargıların öznel kaldığını söyledi:
"Onaylamanın veya çürütmenin zor olduğu bir durum."
Arizona Üniversitesi'nden evrimsel bir biyolog olan Michael Worobey ise Bloom'un çalışmasını değerli bulduğunu vurguladı. Worobey, şöyle konuştu:
"Bu kesinlikle harika bir dedektiflik çalışması ve SARS-CoV-2'nin kökenini anlama çabalarını önemli ölçüde ilerletiyor."

 


İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
TT

İsrail-İran çatışmaları: Tahran siyasi mahkumlara baskıyı artırdı

İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)
İsrail'in saldırısı sonucunda Evin Hapishanesi'nin bir kısmı çökmüştü (AP)

İsrail'le 12 günlük çatışmanın ardından İran ülke içindeki baskıyı artırıyor.

Guardian'ın haberinde, 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla başlayan ve İran'ın misillemesinin ardından 24 Haziran'da ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan edilen çatışmaların, İran'da "geniş çaplı bir iç baskı dalgasını" tetiklediği belirtiliyor.

İsrail'in 23 Haziran'da Evin Hapishanesi'ne düzenlediği saldırıda 71 kişinin hayatını kaybettiği anımsatılıyor. Hayatta kalan bazı mahkumların da daha kötü koşullardaki cezaevlerine nakledildiği yazılıyor.

Mahsa Emini protestolarına katıldığı gerekçesiyle hapse atılan aktivist Rıza Handan'ın, bombalamadan sonra daha kötü şartlardaki bir hapishaneye gönderildiği belirtiliyor. 60 yaşındaki aktivistin kızı şunları söylüyor:

Ne babamın ne de diğer mahkumların yatağı var, yerde uyumak zorunda kalıyorlar. Bir keresinde uyandığında battaniyesinin içinde 6 ya da 7 tahtakurusu bulmuştu.

Kadın mahkumların da yanlarına kişisel eşyalarını bile alamadan Karçak Hapishanesi'ne gönderildiği belirtiliyor. İdam cezasına çarptırılan Kürt yardım çalışanı Pakşan Azizi'den en az iki gündür haber alınamadığı aktarılıyor. Af Örgütü'ne göre Azizi, "barışçıl insani yardım ve insan hakları faaliyetleri" nedeniyle cezalandırıldı. Tahran yönetimiyse kendisini "devlete karşı silahlı isyanla" suçluyor.

Savaş sonrası İran genelinde bir güvenlik baskısı dalgası başlatıldığı da ifade ediliyor. Kolluk kuvvetlerinin kontrol noktaları oluşturduğu ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle birçok kişinin tutuklandığı aktarılıyor.

İsrail-İran çatışmalarında Mossad'ın Tahran'da gizli bir drone üssü kurduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca istihbarat teşkilatına bağlı komandoların saldırıdan aylar önce başkente sızarak operasyon sırasında İran'ın hava savunma sistemlerini imha ettiği belirlenmişti. Mossad da casusların saldırılarda yer aldığını doğrulamıştı.

İran devlet medyasında geçen ay çıkan haberlerde, İsrail istihbaratı adına çalıştığı iddia edilen 700 kişinin yakalandığını duyurulmuştu. ABD merkezli İran İnsan Hakları Merkezi'nin (CHRI) verilerine göre 6 kişi casusluk iddiasıyla idam edildi. CHRI'dan Hadi Gayemi şu iddiaları paylaşıyor:

İranlı yetkililer, insanları hiçbir gerekçe göstermeden ve avukatlarına erişim hakkı vermeden gözaltına alıyor, ardından ‘ulusal güvenlik' suçlamalarıyla idam ederek halkı sindirmeye ve kontrolü yeniden kurmaya çalışıyor.

New York Times'ın analizinde de Evin Hapishanesi'nin "insan hakları ihlalleriyle" gündem olduğu hatırlatılıyor. Haberde, 12 günlük çatışmaların ardından Tahran yönetiminin tarihsel bir kavşakta olduğu yazılıyor. İran'ın ileride içerideki baskıyı artırmakla ülkenin dönüşümüne yönelik politikaları uygulamak arasında bocalayabileceği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times