Irak: BM Temsilcisi öldürülen aktivistin annesini ziyaret etti

Öldürülen Iraklı aktivist İhab el-Vezni’nin annesi Samire el-Vezni, oğlunun katillerinin ortaya çıkarılması kampanya başlattı

Plasschaert (ortada) Samire el-Vezni’nin (sağda) Kerbela’daki evinde.
Plasschaert (ortada) Samire el-Vezni’nin (sağda) Kerbela’daki evinde.
TT

Irak: BM Temsilcisi öldürülen aktivistin annesini ziyaret etti

Plasschaert (ortada) Samire el-Vezni’nin (sağda) Kerbela’daki evinde.
Plasschaert (ortada) Samire el-Vezni’nin (sağda) Kerbela’daki evinde.

Suikasta kurban giden Iraklı ünlü aktivist İhab el-Vezni’nin annesi Samire el-Vezni Birlemiş Milletler Irak Misyonu (UNAMI) Temsilcisi Jeanine Plasschaert’i Kerbela’daki evinde ağırladı.
Geçtiğimiz Mayıs ayı başlarında kimliği belirsiz kişilerce susturuculu tabancayla suikasta uğrayan ünlü aktivist İhab el-Vezni’nin annesi, oğlunun katillerinin ortaya çıkarılması için bir kampanya başlattı. Bu kapsamda Samire el-Vezni geçtiğimiz Pazar Kerbela’daki Adliye Binasının önünde oturma eylemi yapmak için çadır kurmak istemiş, ancak güvenlik güçleri bu duruma engel olmuştu. Samire ertesi gün aynı noktada küçük bir çadır kurmuş ancak maskeli güvenlik güçlerinin saldırısına uğramıştı. Bu durum birçok kimsenin öfke ve kızgınlığının artmasına neden oldu.
BM Temsilcisinin bayan Vezni’yi, geçen Pazar başlattığı oturma eylemi sırasında önünden geçen bir BM ekibinin yaptıklarından dolayı özür dileme noktasında ziyaret ettiği bildirildi. Söz konusu olayda Vezni güvenlik güçleriyle konuşmak istedi ancak güvenlik güçleri talebini görmezden gelerek, söz konusu noktayı araçlarıyla terk ettiler. Bu durum BM Misyonunu şiddetli eleştirilere maruz bıraktı, öyle ki direktörünün değiştirilmesi istenildi.
Birlemiş Milletler Irak Misyonu (UNAMI) Temsilcisi Jeanine Plasschaert, el-Vezni’nin evini ziyareti sırasında taleplerini dinlerken aileye tam destek sağlama noktasında söz verdi. Kimliği belirsiz kimseler tarafından öldürülen aktivistlere atıfta bulunarak, mağdurlar olanlara karşı sessiz kalmayacağını vurguladı.
Irak haber ajansı (INA) Plasschaert’in Kerbela ziyaretini şehidin ailesine taziyelerini sunma ve tam desteğini vurgulama amacıyla gerçekleştirdiğini aktardı. Plasschaert açıklamasında, “Gerçeği ararken susmayacağız. Devlete olan güvenin sarsılmaması noktasında Iraklılar için hesap verebilirlik ve adalet büyük önem taşıyor” dedi.
Diğer taraftan Vezni’nin ailesi Plasschaert’ten seslerini uluslararası arenaya duyurma ve olayın faillerinin hak ettikleri cezaları alabilmeleri noktasında arama çalışmalarının hızlandırılmasını talep etti.
Bayan Vezni, BM Temsilcisine, ülkede güvenliğin olmadığını ve bir çete devletinin protestoculara suikast düzenlediğini söylediğini belirtti. Ayrıca Plasschaert’in daha önce İhab Vezni ile tanıştığını ve ona BM Misyonu’nun numarasını verdiğini söylediğini belirtti.
Bayan Vezni ayrıca Plasschaert’e, suikast davalarında, özellikle de oğlu İhab el-Vezni’nin 45 günden fazla bir zaman önce öldürülmesine ilişkin soruşturma dosyasında ilerleme eksikliği olduğu konusunda bilgi verdiğini ve Genel Sekreter Temsilcisine oturma eylemi yapmasının engellenmesi ve saldırıya uğraması konusundaki ayrıntıları anlattığını da söyledi.
Protestocu halk hareketi grupları tarafından başlatılan kampanyalara ve suikastın ilk gününden beri Samire el-Vezni’nin yaptığı güçlü eleştirilerin yanı sıra, oğlunun suikastına karışanlardan hesap sormalarını yetkililerden acil şekilde talep etmesine rağmen, Samire el-Vezni yerel yetkililerden veya resmi makamlardan ikna edici cevaplar alamıyor.
El-Vezni daha önce “Halk Seferberlik Güçleri” lideri Kasım Muslih ve kardeşini, oğlunun suikastını planlamak ve buna karışmakla suçlamış, ayrıca güvenlik liderlerini ve bölgenin yerel yönetimini failleri bilip göz yummakla suçlamıştı.
Yetkililer Kasım Muslih'i geçen Mayıs ayının sonunda terör suçlamasıyla tutuklamış ancak yargı onu “yetersiz kanıt” nedeniyle serbest bırakmıştı.
Protestocu halk hareketi grupları bugün (Cuma) Vezni ailesiyle dayanışma içerisinde, onların taleplerini desteklemek ve olayın faillerinin adalete teslim edilmesini sağlamak için Bağdat’taki el-Mütenebbi Caddesi’nde bir gösteri ve oturma eylemi yapmaya hazırlanıyor.
Aktivistlerin suikasta uğraması ve öldürülmesi dosyası, Irak otoritesinin karşı karşıya kaldığı ve onları yerel ve uluslararası düzeyde yaygın eleştirilere maruz bırakan en zorlu durumlardan biri. Yetkililer tarafından bu doğrultuda oluşturulan çok sayıdaki soruşturma komisyonuna rağmen, söz konusu soruşturmaların ardındaki gerçekliklerin ortaya çıkarılmasında hala başarı sağlanamadı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi dün (Perşembe), aktivistlere yönelik uygulanan zulüm ve sindirme raporlarıyla ilişkin endişesini dile getirdi. Yapılan açıklamada, “2019 protestoları ne yazık ki şiddete dönüştü ve bu protestolarda en az 487 protestocu öldü” ifadeleri yer aldı.
Konsey Irak hükümetine, adil yargılama ve yasal süreç içerisinde uluslararası standartlarla uyumlu bir şekilde, taahhüdünü yenileme ve hesap verebilirlik çabalarını yoğunlaştırma noktasında çağrı yaptı. Ayrıca, “Protestocular, inan hakları savunucuları, medya çalışanları ve seçim adayları dahil olmak üzere artan yıldırma ve hedefli saldırılarla ilgili son raporlar hakkında endişe duyuyoruz. Bu kapsamda, Irak hükümetinin tüm Iraklılar için güvenli bir kamu ortamı oluşturma çabalarını güçlendirmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.



Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
TT

Gazze ateşkesi: İsrail'in İran'a yönelik saldırıları görüşmeleri ne ölçüde etkileyecek?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat'ta bir dağıtım noktasında yiyecek bekleyen Filistinli çocuklar (AFP)

Washington'un Tahran'ın Gazze müzakerelerinin bir parçası olduğunu açıklamasından günler sonra İsrail'den İran'a ani bir darbe geldi. İsrail medyası görüşmelerde ‘gerçek bir ilerleme şansı’ olduğuna dair sızıntılara tanık olurken, Hamas kaynakları da ateşkesle ilgili ‘fikirler’ aldıklarını doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu yeni gelişmeler ateşkes sürecine ‘gölge’ düşürüyor. Görüşmelerin er ya da geç sekteye uğraması muhtemel, özellikle de İsrail bölgede zaferler elde ettikçe taleplerini sıkılaştıracak. Diğer taraftan Hamas kapsamlı bir anlaşmada ısrar edecek ve gelecekte Gazze Şeridi'ndeki savaşı durduracak gerçek garantilerin yokluğunda şu anda en önemli kartını (esirler) kaybedebilecek kısmi anlaşmalara sürüklenmeyecek.

İsrail dün, İran'ın ülkenin çeşitli bölgelerindeki nükleer programını vurmayı amaçlayan Yükselen Aslan Operasyonu kapsamında bir saldırı başlattı. İsrail ordusunun açıklamalarına göre bu saldırı, İran Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey liderlerinin öldürülmesiyle sonuçlandı. İsrail ordusu daha sonra İran'dan fırlatılan uzaktan kumandalı insansız hava araçlarını (İHA) durdurmaya başladığını bildirdi, İranlı medya kuruluşları ise yetkililere dayanarak bu iddiaları yalanladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yayınladığı video mesajında ülkesinin İran'a yönelik askeri saldırısını övdü: “Çok başarılı bir açılış saldırısı gerçekleştirdik ve daha fazlasını başaracağız. Bu tehdidi ortadan kaldırmak için operasyon günlerce devam edecek.” Hamas ise yaptığı açıklamada söz konusu saldırıyı, ‘aşırılık yanlısı İsrail hükümetinin bölgeyi açık çatışmalara sürükleme konusundaki ısrarını yansıtan acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirdi.

Söz konusu gelişmeler, Katar'daki Hamas müzakere heyetinden kaynakların basına yaptıkları açıklamalarda ‘ateşkes anlaşması konusunda arabulucularla bir dizi fikrin tartışıldığını’ söylemeleri, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun Gazze Şeridi'nde devam eden savaşta acil, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkesi ezici bir çoğunlukla onaylaması ve Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati'nin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile ‘İran'ın nükleer programı konusunda ABD ile İran arasındaki müzakereler ve arabulucuların Gazze Şeridi'nde hızlı bir şekilde ateşkes anlaşmasına varma çabaları’ üzerine yaptığı görüşmelerin ardından geldi.

İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)İsrail'in Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği bombardımanda yıkılan bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail saldırısı, ABD Başkanı Donald Trump'ın pazartesi akşamı yaptığı “Gazze şu anda Hamas’la İsrail arasında büyük müzakerelerin ortasında ve İran da zaten işin içinde. Gazze'de ne olacağını göreceğiz. Esirleri geri almak istiyoruz” açıklamasından birkaç gün sonra geldi. Ancak İsrail ve Hamas kaynakları, Trump’ın iddialarını yalanladı.

İkinci ateşkes, yürürlüğe girmesinden iki ay sonra 18 Mart'ta çöktü. Bu ayın başlarında Doha'da Hamas ile Washington arasında yapılan doğrudan görüşmelerde herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

Mısır'da siyaset bilimi profesörü olan Dr. Ahmed Yusuf Ahmed, İsrail'in gerilimi artırma girişimlerinin ve bunu takip edecek İran tepkilerinin, ister süreci dondurarak ister hızlandırarak olsun, Gazze Şeridi'ndeki ateşkese hizmet etmediğine inanıyor. Ahmed, “Gazze savaşından bu yana İran ve Lübnan'da ateşkes müzakereleri üzerinde doğrudan bir etkisi olmayan benzer saldırılara zaten tanık olduk” dedi.

Bu saldırıdan sonra Netanyahu'nun içeride popülaritesinin artacağına ve kendisine yönelik iç baskıların üstesinden geleceğine inanan Ahmed, Hamas'ın bu gerilim ışığında kısmi bir anlaşmayı kabul etmeyeceğini ve bir kez daha kapsamlı bir anlaşma için daha fazla ısrar edeceğini, bunun da İsrail tarafından reddedileceğini ve bu nedenle gerçek bir ilerleme olmayacağını ve sürecin olduğu gibi kalacağını belirtti.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal'a göre Hamas şu anda güçlü bir konumda değil. İran ile İsrail arasında işler daha da kötüye giderse Gazze Şeridi'ndeki operasyonlarda bir azalma olacak ama bu ateşkes görüşmelerini olumlu etkilemeyecek. Nazzal, ‘Hamas’ın kapsamlı anlaşmaya bağlılığını arttıracağını ve en güçlü kartı olan esirlerin elinden alınmasını kabul etmeyeceğini, Netanyahu'nun da küstahlığının artacağını’ düşünüyor.

 ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)Gazze'deki Şifa Hastanesi yakınlarında İsrail bombardımanı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze töreninde ağlayan Filistinli bir çocuk (AFP)

ABD’li arabulucular İsrail'in yanında yer aldıklarını belirtirken, Gazze Şeridi'ndeki durum hakkında bir açıklama yapmadı. Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise bölgedeki çatışmanın genişlememesi konusunda uyarıda bulundu.

ABC News'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırısını ‘mükemmel’ olarak nitelendiren Trump, saldırıların devamının geleceğini söylerken, Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda Tahran'ı uyardı: “Nükleer anlaşma yapılmazsa her şey daha da kötüleşecek.”

Gazze müzakerelerinde arabulucu olan her iki ülkenin dışişleri bakanlıklarından yapılan açıklamalara göre Mısır, saldırının ‘krizi daha da alevlendireceğini ve bölgede daha geniş bir çatışmaya yol açacağını’ savunurken, Katar ‘saldırıların durumu yatıştırma çabalarını engellediğini’ belirtti.

Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Mısır Dışişleri Bakanı ile Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde, İran'daki gerilim ve Mısır, Katar ve ABD'nin Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması ve esirlerin serbest bırakılması için yürüttüğü çabalardaki gelişmeler ele alındı.

Ahmed Yusuf Ahmed, ABD'nin İsrail'e yönelik tutumunun yeni olmadığını ve gerilimi reddeden ne kadar pozisyon olursa olsun ateşkes görüşmelerinin direnişin kararlılığına, yıpratma operasyonlarının devamına ve İsrail'in pozisyonunun gerilemesine bağlı olacağını ve bu konuların sonuçlarının ancak İsrail ve İran'ın karşılıklı saldırılarını durdurmasından sonra netleşeceğini düşünüyor.

Nizar Nazzal, ABD'nin İsrail'i sonuna kadar destekleyen tutumunun, gerilimi azaltma görüşmeleri ile gerçeklik arasında büyük bir uçurum olduğunu, gerilimin devam edeceğini ve Gazze Şeridi'nde bir anlaşmaya ya da bölgede bir ateşkese varma ihtimalinin bulunmadığını gösterdiğine inanıyor.