Yaz aylarında Delta varyantı nedeni ile vaka sayılarında artış korkusu

Bir epidemiyolog, vakalardaki artışın, henüz aşı olmamış kişilerinden kaynaklandığına inanıyor.

Avustralya’da koruyucu maske takan insanlar (AFP)
Avustralya’da koruyucu maske takan insanlar (AFP)
TT

Yaz aylarında Delta varyantı nedeni ile vaka sayılarında artış korkusu

Avustralya’da koruyucu maske takan insanlar (AFP)
Avustralya’da koruyucu maske takan insanlar (AFP)

Uzmanlar ve sağlık yetkilileri, koronavirüsün İngiltere’de haftalar sonra yeniden yayılmasına neden olan oldukça bulaşıcı Delta varyantının, hızlı bir şekilde önlem alınmaması durumunda, bu yazdan itibaren vaka sayısında önemli bir artışa yol açabileceğine yönelik uyarıda bulundular.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Kovid-19 salgınının Şubat’tan bu yana en düşük seviyesine inmesinin ve can kayıplarının azalmasının ardından, dünya genelinde nispeten yüksek sayıda yeni vakalar kaydedildiğini belirtti.
Fransız haber ajansı AFP’nin haberine göre, Endonezya, Portekiz, Rusya ve İsrail gibi birçok ülke yeni vaka sayılarında artışa tanık oluyor. Bu durum kısmen de olsa Delta varyantının yayılması ile bağlantılı olarak görülüyor ve diğer ülkelerde de benzer bir durumun yaşanmasından endişe ediliyor.

Avrupa’nın endişeleri
İlk kez Hindistan’da gözlemlenen ve Nisan ayında yayılmaya başlayan mutasyona uğramış bu varyant, WHO’nun belirttiğine göre şu anda en az 85 ülkede değişen oranlarda bulunuyor.
Delta varyantı Avrupa’da, özellikle İngiltere’de büyük bir hızla yayılarak haftalar içinde, İngiltere’nin güneydoğusunda 2020’nin sonlarında ortaya çıkan Alfa varyantının yerini aldı.
Bu senaryonun kıtanın geri kalanında bu yaz tekrarlaması bekleniyor. Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), bu varyantın Ağustos ayı başında Avrupa Birliği’ndeki yeni vakaların yüzde 70’ini ve ayın sonlarında doğru ise yüzde 90’ını oluşturacağını tahmin ediyor.
ABD’de Kovid-19 testlerinden alınan pozitif sonuçlar 5 Haziran’da yüzde 10 olarak kaydedilirken, geçen hafta bu oran yüzde 35’e yükseldi. İsrail’de de benzer bir oran kaydedildi.

Rekabet avantajı
Delta varyantının bu hızlı yayılımı, diğer varyantlara göre “rekabet avantajına” sahip olması ile açıklanıyor. Söz konusu varyantın, alfa varyantından yüzde 40 ila 60 oranında daha bulaşıcı olduğu kabul ediliyor. Bu ise, Avrupa’daki ilk salgın dalgasını oluşturan önceki varyanttan daha bulaşıcı olduğunu gösteriyor.
Paris bölgesinden alınan rakamlara dayanarak gerçekleştirilen, sonuçları henüz yayınlanmayan bir araştırmaya göre, Fransız araştırmacılardan oluşan bir ekip, bu varyantın bulaşma oranının yüzde 50 ila yüzde 80 arasında olduğunu düşünüyor.
ECDC Haziran başlarında uygulamaya konulan tedbirlerde yaz aylarında herhangi bir gevşemeye izin verilmesine karşı uyarıda bulunarak, bunun, tüm yaş gruplarındaki günlük vaka sayısında hızlı ve önemli bir artışa yol açabileceğine dair uyarıda bulundu.
Bu artış, ek önlem alınmaması durumunda 2020 sonbaharında kaydedilen seviyelere ulaşarak hastanede yatan hasta ve can kayıpları sayısında artışa yol açacak.
ABD’de Beyaz Saray Sağlık Danışmanı Dr. Anthony Fauci salı günü yaptığı açıklamada virüsün yeni dalgalarını beklediğini, coğrafi olarak sınırlı ve önceki üç dalgadan daha az güçlü olması gerektiğini belirtti.
Bu tehlikeler sebebiyle sağlık yetkilileri, Fransa Başbakanı Jean Castix’in de dün (Perşembe) yaptığı gibi, halka aşı konusunda daha ​​fazla çaba gösterme çağrısında bulundular.

Aşılar Delta varyantına karşı ne kadar etkili?
Birkaç araştırmaya göre, aşıların virüsün orijinal hali ve Alfa varyantı ile karşılaştırıldığında Delta varyantına karşı daha az etkili olması durumunda iki doz alınması ile daha yüksek bir seviyede koruma sağlıyor.
İngiliz makamlarının verilerine göre, hastaneye yatış riskleri konusunda aşının türüne göre koruma oranı yüzde 92 ile yüzde 96 arasında değişirken, Delta varyantının neden olduğu semptomlarının eşlik ettiği enfeksiyona karşı koruma oranı yüzde 60 ile yüzde 88 arasında değişiyor.
Ancak virüse karşı koruma tek bir doz uygulanması halinde çok daha düşük oluyor (Bir İngiliz çalışmasına göre yüzde 33 koruma).
ECDC’nin kamuoyuna yönelik yayınlanan bir belgesi, Delta varyantından korunmak için bir dozun yeterli olmadığını ve toplumdaki en zayıf grupları korumak için her iki dozun da alınması gerektiğini ortaya koydu.
Epidemiyolog Antoine Flahault belirttiğine göre, en fazla sayıda insanın aşılanması gerekli bir durum ancak muhtemelen yeterli olmayacak.
Flahault’a göre İngiltere’de vaka sayılarındaki artış henüz aşı olmamış kişilerden kaynaklanıyor. Epidemiyolog AFP’ye verdiği röportajda, “Gerekli olan minimum aşılama seviyesi, başlangıçta düşündüğümüzden daha yüksek” değerlendirmesinde bulundu. Flahault, özellikle gençler başta olmak üzere henüz aşı almayan çok sayıda insanın olduğu göz önüne alındığında, aşı planının tek başına yeterli olmadığını belirtti.
Bulaşıcı hastalıkların modellemesi alanında uzman olan biyolog Samuel Allison, virüsün enfeksiyon şiddeti ne kadar fazla ise, sürü bağışıklığına ulaşmak için gereken aşılama seviyesinin de o kadar yüksek olacağını söylüyor.
Bilim adamları Delta varyantı ile ilgili olarak, Kovid-19 ile enfekte olan kişilerin doğal bağışıklığına güvenilmesinin artık mümkün olmadığı, bu nedenle nüfusun yüzde 80’inden fazlasının aşılanması gerektiği konusunda hemfikirler.
ECDC Direktörü Andrea Ammon çarşamba günü bu koşullarda “Virüse karşı en savunmasız insanların korunduğundan emin olana kadar, mutasyona uğramış diğer varyantları kontrol altına almayı başaran sıkı halk sağlığı önlemlerini uygulayarak Delta varyantının bulaşmasını minimum seviyede tutmamız gerekiyor” dedi.
İsrail gibi birkaç ülke bazı kısıtlamaları uygulamaya geri döndüklerini duyurdu. Başbakan Naftali Bennett bu önlemlerle ilgili olarak, “Henüz küçükken, ateşin üzerine bir kova su dökmek istiyoruz” dedi.



Washington felç oldu: Hükümetin kapanması federal çalışanların toplu işten çıkarılmalarına yol açabilir

ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
TT

Washington felç oldu: Hükümetin kapanması federal çalışanların toplu işten çıkarılmalarına yol açabilir

ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)
ABD'nin başkenti Washington'da bulunan Amerikan Kongre Binası ‘Capitol’ (DPA)

Washington, temsilcilerin bir çıkmaza girip hükümeti finanse edecek tasarıyı geçirememesi ve son tarihin dolmasıyla, uzun süreli bir federal kapanmaya hazırlanıyor. Kapanma bugün yürürlüğe girdi ve federal kurumlar acil durum planlarını devreye sokmaya başladı.

Tıkanan müzakereler ve artan tehditler

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki gerginlik arttı. Cumhuriyetçiler, 21 Kasım'a kadar hükümetin mevcut düzeyde kısa vadeli finansmanını destekledi. Ancak Demokratlar, sağlık hizmetleri ile ilgili endişelerinin giderilmesini, özellikle Medicaid kesintilerinin geri alınmasını ve sağlık sigortası primlerini uygun hale getiren vergi kredilerinin uzatılmasını talep ederek bunu engelledi.

cdfg
Kısmi hükümet kapanışından birkaç saat önce bir işçi Amerikan Kongre Binası’nın koridorunda yürüyor. (Reuters)

Cumhuriyetçiler, Demokratların önerisini ‘uygulanamaz’ olarak nitelendirdi ve vergi mükelleflerine 1 trilyon dolardan fazla maliyet çıkaracağını belirtti. Her iki taraf da geri adım atma niyetinde olmadığı için, kapatma süreci uzayabilir.

Eşi görülmemiş bir tehdit

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta, kapatmanın yol açtığı zararı daha da artıracağı tehdidinde bulunarak, Demokratlara zarar verecek ‘geri dönüşü olmayan adımlar’ atabileceğini, örneğin ‘çok sayıda kişiyi işten çıkarabileceğini’ söyledi.

Beyaz Saray Yönetim ve Bütçe Ofisi, programları ‘Başkanın öncelikleri’ ile uyumlu olmayan çalışanlara toplu işten çıkarma bildirimleri (reduction-in-force / işgücü azaltma) gönderilebileceğini belirtti. Bu, önceki kapanmalardan çok daha agresif bir adım.

Neler durur, neler devam eder?

Finansman olmadığı durumlarda yasa, kurumların ‘muaf olmayan’ çalışanlarını zorunlu izne çıkarmalarını gerektirir. Hayat ve mülkiyeti korumak için çalışan ‘muaf’ çalışanlar işlerine devam ederler, ancak kapatma sona erene kadar maaş almazlar.

İnsan ve malzeme maliyetleri

Şarku’l Avsat, hükümetin kapanmasından kaynaklanacak en önemli maliyetleri okurları için sıraladı:

- Kongre Bütçe Ofisi, yaklaşık 750 bin federal çalışanın, kapanmanın her günü için izin almak zorunda kalabileceğini tahmin ediyor.

- Bu çalışanların günlük ücretleri yaklaşık 400 milyon dolar.

- Maaşlarını alamayan çalışanlar ve askerler, 2019 yılında kabul edilen bir yasa uyarınca, faaliyetler yeniden başladığında maaşlarını geriye dönük olarak alacaklar.

Diğer yandan FBI müfettişleri, CIA görevlileri, hava trafik kontrolörleri, havaalanı kontrol noktası çalışanları ve silahlı kuvvetler mensupları çalışmaya devam edecek.


Tony Blair, Ortadoğu'ya dönüyor: Filistinliler arasında itibarı yerlerde

1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
TT

Tony Blair, Ortadoğu'ya dönüyor: Filistinliler arasında itibarı yerlerde

1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)
1997-2007'de Birleşik Krallık Başbakanı olan Tony Blair, 2003'te ABD'nin öncülüğünde başlatılan Irak işgaline verdiği destekle savaşın kilit isimlerinden biri olmuştu (AP)

ABD'nin Gazze savaşını sonlandırma planı kapsamında eski Birleşik Krallık (BK) Başbakanı Tony Blair, Ortadoğu siyasetinde yeniden aktif rol oynayabilir.

ABD Başkanı Donald Trump'ın bu hafta açıkladığı 20 maddelik planda, Gazze Şeridi'nin teknokrat bir Filistinli komite tarafından geçici olarak yönetilmesi öngörülüyor.

Trump'ın başkanlık edeceği "Barış Kurulu", bu komitenin faaliyetlerini denetleyecek. İsrail lideri Binyamin Netanyahu'nun da onayladığı plan kapsamında, kurulda Blair de yer alacak. Blair ve Trump'ın damadı Jared Kushner, planın şekillendirilmesinde önemli rol oynamıştı.

27 Haziran 2007-27 Mayıs 2015'te Blair, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya'dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü'nün özel temsilciliğini yürütmüştü. İsrail-Filistin meselesinin çözümü için İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen toplantıyla 2002'de kurulan Ortadoğu Dörtlüsü'nün merkez ofisi Doğu Kudüs'te yer alıyor.

Ancak 72 yaşındaki siyasetçi, müzakere yoluyla iki devletli çözümü hedeflediğini belirtmesine rağmen somut bir ilerleme kaydedememişti. Ayrıca Blair'in müzakere sürecinde İsrail yanlısı bir tutum sergilemesi, Filistin Ulusal Yönetimi'yle gerginliğe de yol açmıştı.

Reuters'ın analizinde Filistinlilerin, bu geçmişi nedeniyle siyasetçiye şüpheyle yaklaştığı belirtiliyor.

Blair'in geçmişindeki en tartışmalı olay ülkesini 2003'te Irak savaşına sokması olmuştu. Ramallah'ta yaşayan siyasi analist Hani el-Masri, Irak işgalini bir savaş suçu olarak gören birçok Filistinlinin, Britanyalı siyasetçiyi bölgede istemediğini söylüyor:  

Bu süreçteki saçma şeylerden biri de Tony Blair. Filistinliler arasında itibarı yerlerde.

Hamas da Blair'in savaş sonrası Gazze senaryosunda yer almasına karşı çıkıyor. Hamas yetkilisi Tahir el-Nono, Filistinlilerin kendi kendilerini yönetebileceğini belirterek, Blair'in "dayatacağı yabancı vesayeti" kabul etmeyeceklerini söylüyor.

BBC'nin analizinde de BK Başbakanı Keir Starmer'ın, 28 Eylül-1 Ekim'de düzenlenen İşçi Partisi Yıllık Konferansı'nda Trump'ın planından övgüyle söz ettiğine ancak İşçi Partili Blair'in adını anmadığına dikkat çekiliyor.

Diğer yandan Blair'in, 1998'de Belfast Anlaşması'nın imzalanmasında oynadığı rolle kendini hâlâ "barışı sağlayan bir arabulucu" olarak gördüğü yazılıyor. Anlaşma, ayrılıkçı İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun (IRA) saldırılarını durdurmak amacıyla yapılmıştı. Kuzey İrlanda'da Belfast merkezli ve BK'ye bağlı bir hükümet kurulmuş, İrlanda Cumhuriyeti'yle sınır kontrolleri tamamen kaldırılmıştı.

Blair'in plan kapsamında Gazze'de oynayacağı rol henüz netleşmedi. Analizde, siyasetçinin Körfez liderleriyle Beyaz Saray arasında koordinasyonu sağlayabileceği fakat Gazze'nin yeniden yapılandırılması, güvenliği ve ekonomik kalkınmasının denetlenmesinden sorumlu olması halinde pürüzler çıkabileceği yazılıyor.

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

TT

Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

Gazze'ye yardım götüren Sumud Filosu'na baskın düzenleyen İsrail, bazı gemileri ele geçirerek yolcuları alıkoydu

Gazze Yardım Filosu Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, gemilerinin İsrail deniz kuvvetleri tarafından durdurulduğunu duyurdu. Filo, “Gazze saatiyle yaklaşık 20:30'da (17:30 GMT), Steadfastness Filosuna ait Alma ve Sirius dahil olmak üzere birkaç gemi, uluslararası sularda İsrail işgal güçleri tarafından yasadışı olarak durduruldu ve saldırıya uğradı” dedi.

Sumud Filosu daha önce gemilerinin yasadışı olarak durdurulmasını kınayarak kameraların devre dışı bırakıldığını ve askerlerin gemilere çıktığını belirterek, “Gemilerdeki tüm katılımcıların güvenliğini ve durumunu sağlamak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz” dedi.

Sumud Filosu, İsrail'in gemilere telsizle tehditler savurduğunu açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı ise X'te yaptığı açıklamada filoya ait birkaç geminin durdurulduğunu ve ilgili kişilerin İsrail limanına nakledildiğini belirterek, “Aktivist Greta Thunberg ve arkadaşları da dahil olmak üzere, filoya ait gemilerde bulunanlar İsrail limanına nakledildi” dedi.

 Thunberg ve bir dizi maskeli ve silahlı İsrailli askerin göründüğü bir video klip yayınlayan İsrail Dışişleri Bakanlığı  İsrail donanmasının Steadfast Filosu ile temasa geçerek rotasını değiştirmesini istediğini açıklamıştı. X'te yapılan açıklamada İsrail, filoya aktif bir savaş bölgesine yaklaştığını ve yasal deniz ablukasını ihlal ettiğini bildirdi. İsrail, yardımların güvenli kanallardan Gazze'ye aktarılması teklifini yineledi ve filonun bunu reddettiğini belirtti.

ujı
Aktivistler, Gazze'ye giden Özgürlük Filosu'nun bir parçası olan Kaptan Nikos gemisinde zafer işareti yapıyor (Reuters)

Türkiye, İsrail donanmasının filoya gerçekleştirdiği müdahaleyi "uluslararası hukuku en ağır biçimde ihlal eden ve masum sivillerin hayatını tehlikeye atan bir terör eylemi" olarak tanımladı.

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Söz konusu saldırının, Gazze'de ateşkes sağlanmasına dönük çabalara zarar vermemesini ümit ediyoruz" ifadelerine yer verildi.

Açıklamada Türk vatandaşlarıyla birlikte "alıkonulan diğer yolcuların bir an önce serbest bırakılması için girişimlerin başlatıldığı" belirtildi.

Reuters'a göre, bu akşam erken saatlerde Dayanışma Filosu, radarında konumundan sadece üç deniz mili uzaklıkta 20'den fazla tanımlanamayan gemi tespit ettiğini bildirdi. Dayanışma Filosu'nun organizatörleri, İsrail donanmasının bir saat içinde çok sayıda  gemisini durdurmaya başlayacağını tahmin ediyordu.

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, İsrail'in filoya karşı şiddet kullanmayacağına dair kendisine güvence verdiğini belirterek, İsrail'i filonun gemilerindeki insanları Aşdod limanına nakletmeye çağırdı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Çarşamba akşamı Mısır açıklarında bulunan Gazze'ye giden Filistin ile Dayanışma Küresel Filosunun gemilerini “İsrail makamlarının durdurma sürecinde” olduğunu söyledi.

Barrou, “X” platformu üzerinden yaptığı açıklamada, “Fransa, İsrail makamlarından katılımcıların güvenliğini sağlamalarını, konsolosluk koruması garantisi vermelerini ve mümkün olan en kısa sürede Fransa'ya dönmelerine izin vermelerini talep ediyor” dedi.

cdfgthy
Gazze'ye giden “Steadfast Fleet” gemilerindeki aktivistler, İsrail donanmasının kuşatma altındaki Filistin topraklarına yaklaşırken onları durdurmaya başladığını söyledi (AP).

Eylül ortasında Tunus'tan yola çıkan “Küresel Dayanışma Filosu”nun organizatörleri, gece boyunca “İsrail askeri gemileri” tarafından gerçekleştirilen “gözdağı manevralarına” rağmen, Mısır açıklarında yolculuğuna devam edeceğini doğruladı.

İnsani yardım misyonu ve önde gelen isimler

İspanya'dan yola çıkan “Küresel Dayanışma Filosu”, 40'tan fazla ülkeden yüzlerce Filistin yanlısı aktivisti taşıyan yaklaşık 45 gemiden oluşuyor. Filo, bebek maması, gıda ve tıbbi yardım malzemesi taşıyor ve “barışçıl ve şiddet içermeyen bir misyon” yürüttüğünü vurguluyor. .

 Filonun Mısır kıyılarının kuzeyindeki Akdeniz'de, Filistin topraklarından 90 deniz mili veya yaklaşık 170 kilometre uzaklıkta olduğu bildirildi.

dcfghy
Bir gemi filosu, 27 Eylül 2025 tarihinde İtalya'nın güneyindeki Sicilya'nın Katanya kentindeki San Giovanni Li Cuti limanından ayrıldı (EPA).

Bu harekete katılanlar arasında Nelson Mandela'nın torunu, eski Güney Afrika milletvekili Mandela Mandela, İsveçli aktivist Greta Thunberg, Fransız milletvekili Rima Hassan ve eski Barselona Belediye Başkanı Ada Colau bulunuyor. Amaçları İsrail'in Gazze'ye uyguladığı ablukayı kırmak ve açlık ve soykırımdan muzdarip kuşatma altındaki halka insani yardım ulaştırmak amacıyla bu harekete katılıyorlar.

“Steadfast Filosu” yaptığı açıklamada, “sabahın erken saatlerinde İsrail işgal donanmasının filoya karşı bir sindirme operasyonu gerçekleştirdiğini” doğrulamıştı.

Açıklamada, filonun ana gemilerinden biri olan Alma'nın “birkaç dakika boyunca İsrail savaş gemisi tarafından düşmanca bir şekilde kuşatıldığı” belirtildi.

Bildiride, olay sırasında “uzaktan iletişim kesintiye uğradığı” ve kaptanın İsrail gemisiyle “doğrudan çarpışmayı önlemek için ani bir manevra yapmak zorunda kaldığı” belirtildi.

Açıklamada, “Kısa bir süre sonra, aynı gemi Sirius'u hedef aldı ve ayrılmadan önce nispeten uzun bir süre aynı sindirme manevralarını tekrarladı” denildi.

u
Steadfastness Filosu, onlarca kişiyi taşıyan 10 tekneyle Katanya'dan Gazze'ye doğru yola çıktı (EPA).

Sirius gemisinde bulunan Fransız Radikal Sol Partisi (radikal sol) milletvekili Marie Mesmor, AFP'ye en az iki tanımlanamayan gemi gördüğünü, bunlardan birinin “çok yakın” olduğunu söyledi.

Mesmor “Bize kör edici bir ışık yönelten askeri müdahale gemisi” olduğunu ve aynı zamanda alarm verilmeden önce “radar ve internet iletişiminin” kesildiğini belirtti.