Beyrut’ta Washington ile Tahran Büyükelçilikleri arasında diplomatik çatışma yaşandı

Çatışmaya, Hizbullah’ın, İran’dan Lübnan’a petrol ithal etme teklifi sebep oldu.

Nasrallah, İran’dan petrol ithal etmeyi teklif etmek için hidrokarbon krizinden yararlandı (Reuters)
Nasrallah, İran’dan petrol ithal etmeyi teklif etmek için hidrokarbon krizinden yararlandı (Reuters)
TT

Beyrut’ta Washington ile Tahran Büyükelçilikleri arasında diplomatik çatışma yaşandı

Nasrallah, İran’dan petrol ithal etmeyi teklif etmek için hidrokarbon krizinden yararlandı (Reuters)
Nasrallah, İran’dan petrol ithal etmeyi teklif etmek için hidrokarbon krizinden yararlandı (Reuters)

Hizbullah’ın İran’dan yakıt ithal etme tehdidi, ABD ve İran’ın Beyrut’taki büyükelçilikleri arasında, nadir görülen bir doğrudan diplomatik çatışmayı ateşledi. İran Büyükelçiliği, ABD Büyükelçisi Doroth Shea’nın açıklamalarına yanıt vererek, “Shea, İran’ın, Lübnan’ı, içinde kendi programını uygulayacağı, İran’a bağlı bir devlet yapmak istediğini düşünüyor” denildi.
Beyrut’taki İran Büyükelçiliği, Twitter üzerinden de Shea’ya yüklenmeye devam etti. Büyükelçilik, “İran petrol tankerlerinin Beyrut’a gelişi, Amerikan büyükelçisinin saçmalıklarını ortadan kaldırmıştır. Büyükelçi, İran ve Lübnan ülkeleri ve halkları arasındaki kardeşlik ilişkilerine müdahale etmemelidir” paylaşımında bulundu.
İran petrolünün Beyrut’a geldiğini bildiren tweet’te bazı yorumlar bulunsa da İran Büyükelçiliği daha sonra yerel medyaya yaptığı açıklamada, bu tweet’in siyasi bir yanıt çerçevesinde paylaşıldığını belirtti. Petrol Genel Müdürlüğü de yaptığı açıklamada, İran’dan petrol ithal etmek için herhangi bir resmi veya özel kuruluştan izin almak zorunda olmadıklarını ifade etti.
Hizbullah Genel Sekreteri Hassan Nasrallah, önceki gün yaptığı açıklamada, İran’dan Lübnan’a benzin ve motorin ithalatı ve dağıtımı konusunda tüm idari ve lojistik gelişmelerin tamamlandığını söyledi. “Geriye sadece hareket izni kaldı” diyen Nasrallah, yaptırımlardan kaçınmak için bunun merkez bankası aracılığı ile yapılmayacağını da sözlerine ekledi.
Beyrut’ta meydana gelen İran-Amerikan diplomatik çatışması, diplomasi sahasında nadir görülen olaylardan biridir. Hizbullah’ın, Lübnan hükümetini, kesintiye neden olan krize bir çözüm bulamaması halinde İran’dan yakıt ithal etmekle tehdit etmesi bu çatışmanın ateşlenmesine sebep oldu. Levant Stratejik İşler Enstitüsü direktörü Dr. Sami Nadir, çatışmanın temelde Amerikan ve İran hükümetleri düzeyinde gerçekleştiğini ancak burada patlak verdiğini düşünüyor. Bunun “sınırlı” bir çatışma olacağını söyleyen Dr. Nadir, iki büyükelçinin de nihayetinde kendi hükümetlerinin talimatlarını takip edeceklerini ve hükümetlerinin çizgilerinden ayrılmayacaklarını belirtti.
ABD Büyükelçisi, dün televizyonda yaptığı açıklamalarda, Hizbullah’ın İran’dan yakıt ithal etmesinin bir çözüm olmadığını, Lübnanlıların sorunu çözmek için enerji ve elektrik sektörlerindeki yaygın yolsuzlulardan kurtulmaları gerektiğini belirtti. “İran, Lübnan’ı, içinde kendi programını uygulayacağı, İran’a bağlı bir devlet yapmak istiyor” diyen Büyükelçi, İran’a başvurmaktan çok daha iyi çözüm yolları olduğunun altını çizdi.
Büyükelçi Shea’nın açıklamaları iki siyasi mesaj taşıyordu. Birincisi, İran petrol sektörü ABD tarafından kısıtlandığı için ABD, İran’dan yakıt ithal edilmesine karşı çıkıyor. İkincisi ise, ABD, petrol ithalatı yolu ile İran’ın Lübnan sahnesine girmeye çalışacağını düşünüyor.
Dr. Sami Nadir, Lübnan’ın, Viyana’daki İran-Amerikan müzakerelerinin gündeminde olmadığını belirtti. Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Lübnan meselesinin kısmen bölgeyle bağlantılı olmasına rağmen iki taraf için de bir öncelik olmadığını, Viyana’daki müzakerelerde çok fazla dile getirilmediğini ifade etti. Bu durumun ise Beyrut’taki diplomatik çatışmayı dikkat çekici kıldığını belirtti. Dr. Nadir, müzakerelerde Lübnan’ın durumu ile ilgili bilgilerin, Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian ile yaptığı görüşmede ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın dilinden dökülen bilgiler olduğunu ifade etti. Dr. Nadir, Nasrallah’ın, İran’dan yakıt ithal edilmesini aklamak için “merkezi devleti ve devlet mantığını anlıyoruz” diyerek her Lübnan partisinin müttefik ülkelerden hidrokarbon ithal edebilmesi serbestisini öne sürdüğünü düşünüyor.  
Lübnan, vatandaşları akaryakıt istasyonları önünde uzun kuyruklar oluşturmaya zorlayan bir yakıt krizinden muzdarip. Hizbullah, hükümeti, İran’dan petrol ithal etmekle tehdit ediyor. Birçok Lübnanlı siyasi güç ise buna karşı çıkıyor. Nasrallah dün akşam yaptığı açıklamada, Lübnan’ın İran’dan petrolü ücretsiz olarak alacağını söyledi. İran’dan yakıt alınmasına karşı çıkan herhangi bir partinin, bu akaryakıtı Lübnan’a yaptırım uygulamayan ülkelerden almaları halinde onları destekleyeceğini, ancak rakiplerinin sadece eleştiri yapma ve skoru eşitleme gayretinde olduklarını belirtti.



Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.


Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
TT

Boeing motor arızası Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı pistinde yangına neden oldu

United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)
United Airlines uçağı kazasında dumanlar yükseliyor (Reuters)

United Airlines’a ait bir Boeing 777-200ER uçağı, kalkış sırasında meydana gelen motor arızası nedeniyle pistte çıkan yangın sonucu dün Tokyo’ya gitmek üzere havalandığı Washington’daki Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri dönmek zorunda kaldı.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığına göre United Airlines şirketi, “UAL803, kalkıştan kısa bir süre sonra Washington’daki Dulles Uluslararası Havalimanı’na geri döndü ve motorlarından birinde meydana gelen güç kaybını gidermek için güvenli bir şekilde indi” açıklamasını yaptı ve 275 yolcu ve 15 mürettebat arasında yaralanan olmadığını belirtti.

Açıklamaya göre yolcuların başka bir uçakla United Airlines uçuşunun asıl varış noktası olan Tokyo Haneda Havalimanı'na götürmesi planlanıyor.

ABD'nin başkenti Washington’daki en büyük havaalanı olan Dulles Uluslararası Havaalanı’nın sözcüsü, uçağın saat 12:20 civarında (17:20 GMT) kalktığını ve olayın ‘pist yakınlarındaki bazı ağaçlarda yangına neden olduğunu’ söyledi.

Sözcü, açıklamasına şöyle devam etti:

“Yangın söndürüldü, uçak Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndü, saat 13.30 civarında güvenli bir şekilde indi ve havalimanı itfaiye ekipleri tarafından incelendi.”

Hasar gören pistin sınırlı bir süre için kapatıldığını açıklayan sözcü, Dallas Uluslararası Havaalanı'nda birkaç pist olduğu için diğer uçuşların etkilenmediğini de sözlerine ekledi.

rfgtyh
Uçak Dulles Uluslararası Havalimanı'na indikten sonra, bir acil müdahale aracı pistin yakınlarındaki yangını söndürmeye çalışıyor (Reuters)

ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA), uçağın ‘kalkış sırasında motor arızası’ yaşadığı için Dulles Uluslararası Havaalanı’na geri döndüğünü açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. FAA, olayı soruşturacağını belirtti.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu (NTSB) da resmi bir soruşturma açıp açmayacağına karar vermek için şu anda olayla ilgili verileri topladığını duyurdu.

Havacılık haber ağı AIRLIVE, uçağın motorunun kalkış sırasında alev aldığını ve pistin sonunda yangına neden olduğunu bildirdi.

AIRLIVE, olayın ardından acil iniş denemesi öncesinde uçağın ağırlığını azaltmak için kritik bir güvenlik prosedürü olan yakıt boşaltma manevrası yaptığının görüldüğü bildirdi.

AIRLIVE tarafından yayınlanan uçak kayıt bilgilerine göre uçak 1998 kasımında Continental Airlines'a teslim edilmiş, daha sonra United Airlines tarafından satın alınmış ve (2024 yılından beri GE Aerospace olarak bilinen) iki General Electric motorla donatılmıştı.