Delta dalgası… Hızlı yayılma ve yeni kısıtlamalar

Sidney tam karantinaya geri döndü… İngiltere ve Portekiz’de virüs geniş çapta yayılıyor

Dün Sidney’deki kapanmanın ilk gününde polis devriyesi (Reuters)
Dün Sidney’deki kapanmanın ilk gününde polis devriyesi (Reuters)
TT

Delta dalgası… Hızlı yayılma ve yeni kısıtlamalar

Dün Sidney’deki kapanmanın ilk gününde polis devriyesi (Reuters)
Dün Sidney’deki kapanmanın ilk gününde polis devriyesi (Reuters)

Kovid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 virüsünün en bulaşıcı varyantı olan Delta, zengin ülkelerde gerçekleştirilen başarılı aşı kampanyalarına rağmen büyük çapta kısıtlamaları yeniden uygulama tehdidi oluşturuyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre, dünya çapında Şubat ayından bu yana en düşük yeni vaka sayılarının kaydedilmesi ile nispeten iyi bir epidemiyolojik sahneye tanık olunmuşken, uzmanlar ve sağlık yetkilileri, mutasyona uğramış Delta varyantını kontrol altına almak için erken önlemler alınmadığı takdirde yaz aylarında vaka sayılarında yeni bir artışın görülebileceği uyarısında bulunuyorlar.

Rekor sayılarda can kayıpları
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda (EURO 2020) bazı maçlara ev sahipliği yapacak olan St. Petersburg, dün (Cumartesi) salgının başlangıcından bu yana Rusya’da Kovid-19’a bağlı en yüksek günlük can kaybını kaydetti. Tüm dünyayı endişeye sevk eden Delta varyantı nedeniyle vaka sayılarında artışla karşı karşıya kalan Sidney’de ise yeniden kapsamlı bir sokağa çıkma yasağı getirildi.
Fransız haber ajansı AFP’nin aktardığına göre, Rusya dün Delta varyantının özellikle başkent St. Petersburg, Moskova ve bölgesinde geniş çapta yayılmasıyla birlikte 21 bin 665 vaka ile Ocak ayından bu yana kaydedilen en yüksek vaka sayısını kaydetti. Resmi verilere göre, Rusya’nın ikinci büyük şehri olan St. Petersburg’da son 24 saatte 107 can kaybı kaydedildi. Rus haber ajansları, bu sayının salgının başlangıcından bu yana ülkenin tüm şehirlerinde Kovid-19 kaynaklı olarak kaydedilen en yüksek can kaybı olduğunu belirtti.
Resmi verilere göre dün (Cuma) Rusya genelinde 619 ölüm kaydedilirken, Aralık ayında pandeminin başlamasından sonra tespit edilen en yüksek sayı olan132 bin 683 vaka kaydedildi.

Kapsamlı karantinaya geri dönüş
Avustralya yetkilileri cuma günü Sidney’in merkezindeki 4 mahallede sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ardından, bu önlemin kapsamını ülkenin en büyük şehrinin tamamına genişletmeye ve karantinanın iki hafta sürmesine karar verdi. 5 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan Sidney’in sokakları dün neredeyse boş görünüyordu.
Şimdiye kadar bu sağlık krizini iyi bir şekilde kontrol altına alan Avustralya, bu hafta havayolu ekiplerini Sidney Havalimanı’ndan alıp karantina sürelerini geçirecekleri otellere götüren bir sürücü ile bağlantılı olarak 80 kişinin enfekte olduğunu açıkladı.
Yeni Güney Galler eyaletinin başbakanı Gladys Berejiklian, “Delta gibi son derece bulaşıcı bir varyant ile karşılaştığımızda, üç günlük bir karantina işe yaramaz. Önümüzdeki günlerde çok sayıda vaka için hazırlanmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. Diğer yandan Yeni Zelanda dün, Avustralya ile karantinadan muaf olan uçuşları üç günlüğüne askıya aldı.
Yeni Zelanda’nın Kovid-19 ile Mücadeleden Sorumlu Bakanı Chris Hipkins, bu kararın yetkililere iki ülke arasında tüm uçuşlar için kalkış öncesi kontroller gibi uçuşları daha güvenli hale getiren önlemler almaları konusunda zaman kazandıracağını duyurdu.
Avustralya’da olduğu gibi, birkaç ülke, vakaların en azından bir kısmının ilk kez Hindistan’da ortaya çıkan Delta varyantından kaynaklanan vaka sayılarında artışa tanık oluyor. Delta varyantı birkaç hafta önce İngiltere’de salgının ortaya çıkmasından da sorumluydu.
Bangladeş de Delta varyantının neden olduğu vaka sayılarındaki ciddi ve endişe verici artış sebebiyle, pazartesi gününden itibaren yeni bir karantina uygulamaya karar verdi. Hükümet, tüm kamu kurumları ve özel sektördeki şirketlerin bir hafta boyunca kapalı olacağını ve yalnızca tıbbi nedenlerle dışarı çıkılmasına izin verileceğini açıkladı.

Yeni kısıtlamalar
Güney Afrika’da hükümet dün, daha katı kısıtlamalar uygulama konusunu ele alırken, vaka sayılarındaki artışın arkasındaki nedenin Delta varyantı olduğunu açıkladı. Kovid-19 salgınında Afrika kıtasında en çok etkilenen ülke olan Güney Afrika’da cumartesi günü 18 bin 762 yeni vaka kaydedildi. Bu vaka sayısı Ocak ayından bu yana kaydedilen en yüksek vaka sayısı oldu. Son verilerle birlikte toplam vaka sayısı bir milyon 895 bin 905’e yükselirken, Kovid-19’a bağlı olarak hayatını kaybeden kişi sayısı ise 59 bin 621 kişiye ulaştı.
Reuters’ın haberine göre, doğrulanan vaka ve can kaybı sayısı bakımından Afrika kıtasında salgından en çok etkilenen ülke olan Güney Afrika, salgının üçüncü dalgası ile karşı karşıya kalıyor. Sağlık Bakanı Vekili Mmamoloko Kubayi-Ngubane bir konferans sırasında üçüncü dalganın zirvesinin, muhtemelen Ocak ayında tanık olunan ikinci dalganın zirvesini aşacağını söyledi.
Diğer yandan İsrail de cuma günü, vaka sayılarındaki artış sebebiyle yeni kısıtlamalar uygulanacağını açıkladı. Büyük çaplı bir aşı kampanyasıyla ile dünya genelinde sağlık krizinden çıkan ilk ülke olarak kabul edilen İsrail, kamu ve şirketlerin kapalı alanlarında maske takılmasını yeniden zorunlu hale getirdi.

Avrupa’da farklılıklar
Avrupa’daki epidemiyolojik sahne, bazı ülkelerde kısıtlamaların hafifletilmesi, bazı ülkelerde ise yeni bir dalga uyarısı yapılması ile karışık görünüyor.

Fransa
Fransa, yerel sağlık yetkilileri, ülkenin güneybatısındaki Gers’de Delta varyantı ile enfekte olan iki hastanın hayatını kaybettiğini duyurdu. Occitanie bölgesindeki bölgesel sağlık kurumu yetkilileri AFP’ye, yaşları 42 ve 60 olan bu iki kişinin aşı olmadığını, sağlık durumlarının risk faktörleri içerdiğini ve Oş Hastanesinde hayatlarını kaybettiklerini belirtti. Gers’de muhtemelen Delta varyantı ile enfekte olan 7 vaka daha kaydedildi. Sağlık kurumu yetkilileri şu anda birçok şüpheli vakanın incelendiğini ve onlarla temas kuran kişilerin de takip edildiğini belirtti. Yetkililer, Gers bölgesinin yakınındaki Land’de bu varyant ile enfekte olan kişi sayısında önemli bir artış olduğunu belirterek virüsün bölge sınırları içinde kalmadığını açıkladı.
Bu bağlamda, halkı testlere ve aşı kampanyalarına yoğun bir şekilde katılmaya çağıran kurum, tüm kaynakların virüs ile mücadele araçlarını güçlendirmek ve salgının yeniden ortaya çıkmasını önlemek için kullanıldığını belirtti. Fransa Hükümet Sözcüsü Gabriel Attal çarşamba günü yaptığı açıklamada, oldukça bulaşıcı olan Delta varyantının Fransa’daki yeni vakaların yüzde 9 ila 10’unu oluşturduğunu ve geçen haftaya göre önemli bir artış olduğunu söyledi.
Dün itibari ile maske kullanma zorunluluğunu kaldıran İspanya’da, Balear Adaları’na gerçekleştirilen bir öğrenci gezisi yüzlerce vakaya neden olarak salgın için sıcak nokta oluşturdu. Ülkenin 7 bölgesinde binlerce genç karantinaya alındı.

Portekiz
Reuters’ın haberine göre, Portekiz’de ise yetkililer vaka sayısında endişe verici bir artışı önlemek için ellerinden geleni yaparken, ülkede yayınlanan bir raporda, Lizbon bölgesinde kaydedilen koronavirüs vakalarının yüzde 70’inden fazlasının, ülkenin diğer bölgelerine hızla yayılan Delta varyantından kaynaklandığı belirtildi.
Dr. Ricardo Jorge Ulusal Sağlık Enstitüsü, cuma günü geç saatlerde yayınlanan raporda, Delta varyantının Portekiz anakarasındaki vakaların yüzde 51’ini oluşturduğunu ve İngiltere’de olduğu gibi hızla yayıldığını bildirdi.
Ülkede cuma günü bin 604 vaka kaydedilmesi ile 10 milyonluk nüfusa sahip ülkenin genel karantina önlemleri uyguladığı 19 Şubat’tan bu yana en büyük sıçrama kaydedildi. Portekiz, salgının başlangıcından bu yana toplamda 871 bin 483 vaka ve 17 bin 81 ölüm kaydetti.
Raporda, yeni vakaların çoğunun, yoğun bir nüfusa sahip olan Lizbon bölgesi ile sınırlı olmasına rağmen, plajları ve golf sahalarıyla ünlü olan Güney Batı bölgesinin Kovid-19’un en yüksek artış oranını kaydettiği açıklandı. Vaka sayılarındaki sıçrama, turizme bağlı olan Portekiz’in Mayıs ayı ortasında Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’den gelen ziyaretçilere izin verilmesinin yanı sıra çoğu işletmenin açılması ve yaz sezonunun başlaması ile plajların kalabalıklaşmasının ardından geldi.

İngiltere
Öte yandan İngiltere, dün 18 bin 270 yeni vaka kaydederek, 5 Şubat’tan bu yana gözlemlenen en yüksek günlük vaka sayısını kaydetti. Ülkede dün pandemi kaynaklı 23 ölüm gerçekleşti. İngiltere’de günlük vaka sayıları bir aydır artıyor, ancak günlük can kayıplarının 20 veya daha az olan bir aralıkta kalmasıyla, hızlı aşılama programı vaka ve can kaybı arasındaki bağlantıyı büyük ölçüde kırmış gibi görünüyor.

İsviçre
Öte yandan İsviçre, cumartesi günü itibariyle, dışarıda maske zorunluluğunun kaldırılması ve topraklarına girişi kolaylaştırması ile kısıtlamaların büyük bir bölümünü kaldırma kararı aldı.
İzlanda cuma günü, aşı kampanyasının ilerlemesi sayesinde salgınla ilgili tüm ulusal kısıtlamaları kaldıran ilk Avrupa ülkesi oldu. İtalya da Pazartesi gününden itibaren dışarıda maske kullanımı zorunluluğu kaldırılacak aynı zamanda Aosta Vadisi’nde hala yürürlükte olan sokağa çıkma yasağına da son verilecek.



Libya: Hafter'in 2019 Anlaşması’nı benimsemesi olasılığı Doğu Akdeniz'de kartları karıştırıyor

Trablus'un 55 kilometre (34 mil) batısındaki liman ve Zaviye petrol rafinerisinin genel görünümü, 22 Ağustos 2013 (Reuters)
Trablus'un 55 kilometre (34 mil) batısındaki liman ve Zaviye petrol rafinerisinin genel görünümü, 22 Ağustos 2013 (Reuters)
TT

Libya: Hafter'in 2019 Anlaşması’nı benimsemesi olasılığı Doğu Akdeniz'de kartları karıştırıyor

Trablus'un 55 kilometre (34 mil) batısındaki liman ve Zaviye petrol rafinerisinin genel görünümü, 22 Ağustos 2013 (Reuters)
Trablus'un 55 kilometre (34 mil) batısındaki liman ve Zaviye petrol rafinerisinin genel görünümü, 22 Ağustos 2013 (Reuters)

Ömer Önhon

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinden sonra ülke, batıdaki (Trablus) Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile doğudaki (Tobruk) Temsilciler Meclisi'nin desteklediği Libya Ulusal Ordusu arasındaki bir iç savaşa sürüklendi.

Çatışma sırasında Türkiye, Trablus'un yanında durdu ve doğrudan müdahalesiyle, UMH'nin Ulusal Ordu’nun saldırısı altında çökmesini engelledi.

Daha sonra ateşkes sağlandı ve bir ulusal uzlaşma süreci başladı. Doğu ve batıdaki iki güç merkezi arasındaki süregelen ayrılığa rağmen, ateşkes yürürlükte kalmaya devam ediyor.

Son zamanlarda, 2019 yılında Trablus ile Ankara arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması nedeniyle Doğu Akdeniz'de Türkiye, Yunanistan, Mısır ve Avrupa Birliği arasında gerginlik yeniden tırmandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi'nin 2019 anlaşmasını onaylama olasılığı, başta Yunanistan olmak üzere birçok Doğu Akdeniz ülkesinde endişelere yol açtı.

Anlaşma, Libya ile Türkiye arasındaki deniz sınırlarını belirliyor ve Türkiye'nin kıta sahanlığı ile münhasır ekonomik bölgesinin batı sınırlarını çiziyor. Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuk kapsamında tanınmış sınırlar bulunmuyor; bu sınırlar, devletler arasındaki anlaşmalar ve mutabakatlarla belirleniyor.

Ankara ile Trablus arasındaki anlaşmaya ek olarak, Mısır, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail de dahil olmak üzere diğer Doğu Akdeniz ülkeleri arasında başka deniz yetki alanları anlaşmaları da imzalanmış bulunuyor. Ne var ki bu anlaşmalarla belirlenen deniz yetki alanlarının ve sınırların çakışması durumunda zorluklar ortaya çıkıyor.

Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır ile birlikte 2019 anlaşmasını gayrimeşru deklare etmişti.

O zamandan beri siyasi coğrafyada ve çeşitli taraflar arasındaki ilişkilerin niteliğinde önemli değişiklikler yaşandı. Türkiye, Trablus ile güçlü ilişkilerini sürdürürken, son dönemde iç savaş sırasında aşırı gerginlik yaşadığı Tobruk ve Halife Hafter ile ilişkilerini iyileştirmeye başladı.

Yunanistan'ın 2019 anlaşmasının sonuçlarına ilişkin iddialarına gelince, Türkiye bunları görmezden geldi ve önemsiz gördü. TBMM, Deniz Yetki Alanları Anlaşmasını 5 Aralık 2019'da onayladı ve anlaşma Birleşmiş Milletler'e resmen bildirildi

Bu yakınlaşmanın bir parçası olarak, Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu Kara Kuvvetleri Komutanı Saddam Hafter ve Hafter güçlerinin birkaç üst düzey komutanı son aylarda Ankara'ya resmi ziyaretlerde bulundu.

Türkiye'nin Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi diğer bölgesel taraflarla ilişkilerini etkileyen derin siyasi krizin sona ermesi de Tobruk ve Ankara arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinde önemli bir etken oldu.

Yunanistan'ın 2019 anlaşmasının sonuçlarına ilişkin iddialarına gelince, Türkiye bunları görmezden geldi ve önemsiz gördü. TBMM, Deniz Yetki Alanları Anlaşmasını 5 Aralık 2019'da onayladı ve anlaşma Birleşmiş Milletler'e (BM) resmen bildirildi.

Asıl anlaşma daha sonra Ankara'ya Libya karasularında petrol ve doğalgaz arama hakkı tanıyan ek uzatmalarla desteklendi.

dfvgthy
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (sağda) ve Libya UMH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, 12 Nisan 2021'de Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlenen imza töreninde fotoğraf çektiriyor (AFP)

Yunanistan ve diğer bazı tarafların ileri sürdüğü iddia ve itirazlar karşısında Libya, 27 Mayıs 2025'te BM'ye sözlü bir nota gönderdi ve bu nota 1 Temmuz'da resmen yayımlandı. “Akdeniz'deki kıta sahanlığının dış sınırlarını” gösteren bir haritanın eşlik ettiği notada, Türkiye ile 2019 yılında imzalanan mutabakat zaptının “uluslararası hukuka dayalı adil bir çözüm” olduğu vurgulandı.

Notada “ne Yunanistan'ın ne de Mısır'ın, uluslararası hukuka uygun olarak Libya ve Türkiye arasında belirlenen deniz alanlarında egemenlik haklarına sahip olmadığının da altı çizildi.

Yunanistan, 2019 tarihli anlaşmanın Girit'in varlığını görmezden geldiğini iddia ederek, egemenlik haklarının ihlali olarak gördüğü bu durumdan derin endişe duyduğunu ifade ediyor

Libya, 20 Haziran'da BM'ye tutumunu yineleyen, Yunanistan'ı, 2019 anlaşmasının kapsadığı bir alan olan Girit'in güneybatısındaki iki deniz bloğunu Exxon Mobil Şirketi’ne kiralayarak egemenlik haklarını ihlal etmekle suçlayan ek bir muhtıra sundu.

Benzer bir bağlamda, Avrupa Konseyi, 26 Haziran'da düzenlediği toplantıda, deniz anlaşması ve Libya'dan Avrupa Birliği'ne yönelik göç akımlarını ele aldı. Bu iki konu, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İtalya'nın talebi üzerine gündeme alındı.

AB liderleri, Libya kaynaklı göç akımları konusundaki endişelerini dile getirerek, bunların Avrupa güvenliği üzerindeki olası etkileri konusunda uyardılar. Ayrıca, Türkiye ile Libya arasındaki deniz anlaşmasının üçüncü ülkelerin egemenlik haklarını ihlal ettiği, deniz hukuku hükümlerine aykırı olduğu ve bu ülkeler için hukuki sonuçlar doğuramayacağı değerlendirmesinde bulundular.

tyjuk
Libyalı askeri komutan Halife Hafter, 5 Eylül 2024'te Libya'nın güneyindeki Sabha kentinde ülkenin kalkınması ve yeniden inşası konulu bir konferansta (AFP)

Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli ise, anlaşmanın uluslararası hukuk kapsamında tam meşruiyete sahip olduğunu vurgulayarak, Avrupa Konseyi'nin kararlarını reddetti.

Libya Parlamentosu da, Avrupa Konseyi'nin kararlarını sert ifadelerle reddeden bir açıklama yayınlayarak, uluslararası anlaşmalar yapma yetkisinin yalnızca Libya'nın anayasal organlarına ait olduğunu ve ülkenin dış politikasına dışarıdan herhangi bir yönlendirme girişiminin kabul edilemez bir ihlal olduğunu vurguladı.

Yunanistan, egemenlik haklarının ihlali olarak gördüğü bu durumdan derin endişe duyuyor ve 2019 tarihli anlaşmanın Girit'in varlığını göz ardı ettiğini iddia ediyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, Türkiye-Libya anlaşmasını “temelsiz, geçersiz ve uluslararası hukuka aykırı” olarak nitelendirdi.

Mısır'ın Yunanistan'ın tutumuna katılması veya Ankara ile yeniden gerginlik yaşaması pek olası değil. Türkiye-Mısır ilişkilerinin mevcut durumu, iki ülkenin olası herhangi bir anlaşmazlığa diplomatik çözümler aramaya devam etmesine olanak tanıyor

Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye'nin Libya'daki etkisini dengelemek ve daha fazla diplomatik kazanım elde etmek, ayrıca Libya Temsilciler Meclisi'nin deniz yetki alanı anlaşmasını onaylamasını engellemek için iki ardışık ziyaret gerçekleştirdi. Ek olarak, Libya ile iki ülkenin münhasır ekonomik bölgelerinin sınırlarını belirleyecek bir anlaşma imzalamaya çalıştı. Bu anlaşma, onaylanması halinde Yunanistan’a Türkiye-Libya anlaşmasına itiraz etme konusunda yasal bir zemin sağlayacaktır.

Yunanistan Dışişleri Bakanı ilk ziyaretini 6 Haziran'da Bingazi'ye gerçekleştirdi. Burada Doğu Libya’nın komutanı Halife Hafter, Yunan heyetini güçlerinin Racma'daki karargahında kabul etti. Gerapetritis daha sonra 15 Temmuz'da tekrar Libya'yı ziyaret etti ve bu kez Trablus’taki yetkililer ile temaslarda bulundu.

Yunanistan Dışişleri Bakanı, Trablus'ta Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Muhammed Menfi ve Başbakan Abdulhamid Dibeybe ile bir araya geldi. Görüşmeler, verimli olarak nitelendirildi ve iki tarafın özellikle ekonomik, ticari ve kültürel alanlarda ortak iş birliğini destekleme ve güçlendirme yollarını, göç ve deniz yetki alanlarını belirleme konularını ele aldığı belirtildi. Ne var ki bilgi sahibi kaynaklar, Yunanistan'ın deniz yetki alanı anlaşması imzalama önerisi konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini ve Yunan tarafını tatmin edecek olumlu bir göstergenin görünmediğini bildirdi.

8 Temmuz'da, yani Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın Trablus ziyaretinden birkaç gün önce, Doğu Libya'da yerel yetkililerin resmi bir ziyarette bulunan bir Avrupa Birliği heyetini geri göndermesi dikkatleri çekti. Heyette Yunanistan Göç Bakanı Thanos Plevris, İtalya ve Malta'dan mevkidaşları, AB İçişleri ve Göç Komiseri de yer alıyordu.

Buna paralel olarak Yunanistan, Tobruk ile yakın ilişkileri olan Mısır ile de görüşmeler yürütüyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı, Mısırlı mevkidaşı Bedir Abdulati ile 4 Haziran'da Kahire'de bir araya geldi. Toplantının amaçlarından biri, Mısır'dan Halife Hafter'i 2019 anlaşmasını onaylama planlarını sürdürmemeye ikna etme talebinde bulunmaktı.

Türkiye ve Mısır, Libya meselesiyle ilgili olarak karşılıklı meydan okumalarda bulunmuş ve aralarındaki gerginlik, iki ülke güçleri arasında doğrudan bir çatışma olasılığı konusunda endişelere yol açmıştı, ancak böyle bir çatışma yaşanmadı. Kahire, Libya ve Türkiye arasındaki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması konusunda çekincelere sahip olsa da, Yunanistan'ın tutumuna katılması veya Ankara ile yeni bir gerginliğe girmesi pek olası görünmüyor. Türkiye-Mısır ilişkilerinin mevcut durumu, iki ülkenin olası anlaşmazlıklara diplomatik çözümler aramaya devam etmesine olanak tanıyor.

Brüksel'de ise Yunan diplomatlar, Avrupa Birliği'ni rakiplerine baskı yapmaya zorlamaya yönelik her zamanki çabalarını sürdürüyorlar. Atina'nın eylemleri hızlanmış gibi görünse de, Libya ve Türkiye arasındaki hakim eğilim, iş birliğini güçlendirme ve ilişkileri iyileştirme yönünde olduğundan, olayların gidişatını durdurmaları pek olası değil. Bununla birlikte, Yunanistan artık Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde bir baskı aracı olarak kullanabileceği yeni bir koz elde etti.